“ABİ-KARDEŞ” UĞUR DÜNDAR, YILMAZ ÖZDİL BARIŞTILAR… YAŞIN, KARİYERİN, SORUMLULUĞUN İNSANI OLMAK ZORDUR!..

  • 0
150 150 bakikarakol

Kaçırmadan, her akşam izlediğim, çok da yararlandığım Tele 1 TV’de hafta içi saat 20.00’da başlayıp 20.36-38-40’da biten 18 Dakika programını dün akşam, özel yoğunluktan ötürü ancak bitime yakın dakikalarda izledim.

Dr. Merdan Yanardağ ve Prof. Dr. Emre Kongar ikilisi, 18 Dakika programlarına, “Kardeşim” dediği Yılmaz Özdil ile kavga eden Uğur Dündar’ı almışlardı.

İzleyemediğim bölümde…

Yanardağ, Yılmaz Özdil ile gerçekleştirdiği telefon konuşmasını aktarmış; Özdil’in hiçbir şekilde Uğur Dündar’ı kast etmediğini söylediğini ve hakarete uğradığını hissettiğini belirtmiş.

Kongar da, Özdil ile konuşmasında, Özdil’in “Ben daima Uğur Ağabeyin arkasındayım” ifadesini kullandığını, Borajet davasındaki gazetecilerin adını kastettiğini anlattığını aktarmış. https://tele1.com.tr/ugur-dundar-18-dakikanin-konugu-420588/

 

Bunun üzerine…

www.tele1.com.tr internet gazetesinin “Uğur Dündar 18 Dakika’nın konuğu” https://tele1.com.tr/ugur-dundar-18-dakikanin-konugu-420588/ başlıklı haberine göre-

Uğur Dündar “Ben o akşam hakikaten çok tehlikeli bir durumun eşiğinden döndüm. Üzgünüm böyle bir canlı yayın kazası olduğu için. Siz Yılmaz’ın ağzından bir yanlış anlaşılma olduğunu ve beni kast etmediğini söyledikten sonra mesele benim için kapanmıştır. Yılmaz Özdil benim kardeşim olarak kalacaktır” demiş.

 

www.tele1.com.tr internet gazetesi Uğur Dündar: Yılmaz Özdil benim kardeşim olarak kalacaktır” https://tele1.com.tr/ugur-dundar-yilmaz-ozdil-benim-kardesim-olarak-kalacaktir-420588/ başlıklı haberinde de, Uğur Dündar’ın şu sözlerine yer vermiş:

“Ben o akşam hakikaten çok tehlikeli bir durumun eşiğinden döndüm. Üzgünüm böyle bir canlı yayın kazası olduğu için. Siz Yılmaz’ın ağzından bir yanlış anlaşılma olduğunu ve beni kast etmediğini söyledikten sonra mesele benim için kapanmıştır. Yılmaz Özdil benim kardeşim olarak kalacaktır.”

 

Dündar’ın sözlerine, www.gercekgundem.com internet gazetesi “Uğur Dündar, Yılmaz Özdil ile yaşadığı tartışma sonrası ilk kez canlı yayına çıktı: Benim için kapanmıştır” başlıklı haberiyle biraz daha geniş yer verince, paylaşmak istedim:

”Bana gelen mesajlarda bazıları özellikle benim ona cevap vermem gerektiğini yazmışlardı. Bu sosyal medya paylaşımlarının arasında ben o tweeti gördüm. Şimdi hem sevgili Merdan, hem siz, hem de hayatımdaki en eski arkadaşım sevgili Müjdat, değerli kardeşim Yılmaz ile konuşmuşsunuz. Ben anlıyorum ki bir yanlış anlaşılma var.  

Yanlış anlaşılma ortaya çıktıktan sonra benim onun üzerine söyleyecek hiçbir lafım olamaz. Mesele benim için burada kapanmıştır. Yılmaz bundan sonra da benim kardeşim olarak kalacaktır. Üzgünüm böyle bir canlı yayın kazası olduğu için. Çok duygusal bir çıkış yaptım. O akşam benim başıma bir şey gelse Yılmaz, ömür boyu vicdan azabı çekerdi.”

https://www.gercekgundem.com/medya/283430/ugur-dundar-yilmaz-ozdil-ile-yasadigi-tartisma-sonrasi-ilk-kez-canli-yayina-cikti-benim-icin-kapanmistir

 

Kongar’la Yanardağ’ın, abi-kardeşi barıştırmaları şık olmuştur.

 

Ancak…

Abi-kardeş barışsalar da, eskisi gibi olmayacaklar!

İstenirdi ki, “abi-kardeş”in arasında böyle bir “kavga” yaşanmasaydı! Yaşlarını, başlarını almış, mesleklerinin zirvesinde abi-kardeşin, kendilerinden kaynaklanan “yanlış anlaşılma”nın arkasına sığınmaları şık olmamıştır!

 

Bu abi-kardeş de yanlış anlaşılma yaşarsa, bundan ötürü birbirlerine acayip biçimde girerse!..

Vay haline sıradan vatandaşın!

 

Kaldı ki…

Dostlarının araya girmesiyle biri yazdıklarını, diğeri söylediklerini yalamalarına gerekçe edindikleri yanlış anlaşılma hiç yanlış anlama değil!

 

Dünkü Hep yazmak olmaz bazen okumak lazım” https://www.sozcu.com.tr/2021/yazarlar/yilmaz-ozdil/hep-yazmak-olmaz-bazen-okumak-lazim-6502226/ başlıklı yazısında, Nobel ödüllü Rudyard Kipling’in orjinali “If”, Türkçe çeviri başlığı Adam Olmak şiirini paylaşan, yazısını Namuslu bir gazeteci tarafından kaleme alınan, namuslu bir gazeteci tarafından tercüme edilen, basın ahlak ilkeleri manifestosu gibidir” tümcesinin ardından, “Yüreğine dayan diyecek direncinden başka şeyin kalmasa da, herkesin bırakıp gittiği noktada, bir ömür verdiğin doğrulardan sapmamak, çıplak gerçeğin eğilip bükülmesine asla izin vermemek, dostla da düşmanla da mesafeyi koruyup, tek başına da olsa dayanmak gerekir” paragrafıyla bitiren Yılmaz Özdil, attığı tivitlerde ad vermiyordu ama abi dediği Uğur Dündar’ı işaret ettiğini anlamayan yoktu!

Fırdöndü siyasilerden beş beter bu fır dönmesi niye?!

Döndü de ne oldu?!

Kendini çukura daha bir gömdü.

Türkiye’nin, Atatürkçü geçinen, yazıları ve kitapları çok okunan gazeteci yazarına bu yakışır mıydı?!

 

21 Haziran 2021 Pazartesi gecesi Tele 1 TV ekranlarında öfkesini kontrol edemeyen, ağzından çıkanı kulağı duymayan araştırmacı, soruşturmacı, duayen gazeteci diye kendini tanımlayan, tanımlatan Uğur Dündar’a yanlış anlaşılmanın arkasına saklanarak, fırdöndü siyasilere benzemeye kalkışmak yakışır mı?!

 

İkisi için söylüyorum:

Demek ki yakışıyormuş!

Demek ki, ikisi de kendilerine yakışanı yaptı!

 

Çok kötü örnek oldular!

Karşıtlarına kahkahalar attırdılar!

Türk basınına büyük yara verdiler!

Türk basın tarihine kara boyalı iri puntolu harflerle girdiler!

Kendilerini bitirdiler!

Artık eskisi gibi izlenmeyecek, dinlenmeyecek, okunmayacaklar!

 

 

Yaşın, kariyerin, sorumluluğun insanı olmak sanıldığı kadar kolay değildir, çok zordur!

  • 0

Yorum Yaz

Email adresiniz paylaşılmayacak.