ASLI-AYTAÇ BAKAL KARDEŞLER İLE ESKİ MİLLETVEKİLİ YILMAZ ATEŞ AÇIKLAMAK ZORUNDA!..

  • 0
150 150 bakikarakol

Dünkü yazımda anlatmaya çalıştığım olayın oluşundaki özü anlayabilmiş değilim!

Olay şu:
32 “Bankamatik Milletvekili”nden biri olan Deniz Baykal 21 Şubat 2019 günü Kamutay’a (TBMM’ye), -rahatsızlığından ötürü- tekerlekli sandalyeyle getirilerek, “Milletvekili Yemini”ni etti.

Her nedense, hiçbir gazetede, hiçbir internet basınında, hiçbir tv kanalında, hiçbir radyoda yer almayan “gelişme”, Hasan Altıner adlı vatandaşın facebook sayfasında tek tümceyle yer aldı!
23 Şubat 2019 Cumartesi günü yayınlanan o tek tümce şuydu:
“Sayın Deniz Baykal yeminden sonra biriken parasının çekini Çağdaş Eğitim Vakfı’na bağışlamıştır.”

Hasan Altıner’i tanımıyordum, facebooktan arkadaşım değildi; facebooktan bir arkadaşım paylaşınca haberim oldu.

Aynı tümceyi bir gün sonra (24 Şubat 2019 Pazar) www.ilkkursungazetesi.org internet gazetesinde okudum.
Haber olarak verilmişti.

www.ilkkursungazetesi.org internet gazetesini aradım; yanlış anımsamıyorsam Yazıişleri Müdürü arkadaşla konuştum, ona haberin kaynağını sordum.
İzmir CHP eski İl Başkanlarından (….) olduğunu söyledi.
İzmirli bir başka gazeteci arkadaşımdan da, “o Başkanın” cep telefonunu aldım.
Aradım.
Haberi kendisinin yazdırdığını doğruladı.
Biraz eşeledim…
“İstem Ankara’dan geldi” dedi.
“Ankara’dan kimden, kimlerden?..” diye sordum.
Sesler geliyordu.
Kalabalık yerde olmalıydı.
Ad almadan bırakmayacağımı anlayınca, fısıldayarak “Aytaç Beyden, Aslı Hanımdan, Yılmaz Ateş’ten…” dedi, telefonu kapattı.
“Aytaç Bey” dediği, Deniz Baykal’ın oğlu Prof. Dr. Aytaç Baykal’dı; “Aslı Hanım” dediği de, Deniz Baykal’ın kızı Prof. Dr. Aslı Baykal’dı.
Yılmaz Ateş’i bilirsiniz; Deniz Baykal’ın A Takımı’ndan Ankara CHP eski Milletvekili…

İşkillendim!
Hem de, şöyle böyle değil!..

Aynı gece (24 Şubat 2019 Pazar) saat.00.01’de, Hasan Atıner’e facebookuna özelden şu iletiyi (mesajı) attım:
“Sayın Altıner, ‘Sayın Deniz Baykal yeminden sonra biriken parasının çekini Çağdaş Eğitim Vakfı’na bağışlamıştır’ paylaşımınızla ilgili bir haber göremedim.
Konuyu içeren bir haber linkini bakikarakol@hotmail.com adresime atmanızı rica etsem, atar mısınız?..
Saygılarımla…”

Yanıtı beklemeye koyuldum.

Bir gün sonra (25 Şubat 2019 Pazartesi) gecesi saat 00.59’da Yılmaz Ateş’e facebookuna özelden şunları yazdım:
“Yılmaz Bey; Baykal’a yakınlığınızı bildiğim için bilginize başvuruyorum…
Hasan Altıner adlı beyefendi önceki gün (23 Şubat 2019 Cumartesi) facebookta bir paylaşımda bulundu. Aynen şöyle yazıyordu:
“Sayın Deniz Baykal yeminden sonra biriken parasının çekini Çağdaş Eğitim Vakfı’na bağışlamıştır.”
Böyle bir habere rastlamadım. Dün, İlk Kurşun internet gazetesinde çok kısa bir haber okudum. Tatmin edici ve inandırıcı değildi.
Yardımcı olursanız sevinirim:
Bağış olayı doğru mu?
Çek, Çağdaş Eğitim Vakfı’na, tam olarak hangi gün, kime verildi?..
Çekteki para miktarı –sakıncası yoksa- ne kadardı?..
Aydınlatmanız dileği ile saygılarımla…
Baki Karakol…
bakikarakol@hotmail.com”

Yılmaz Ateş dönmedi.
Hala dönmüş değil.
Bundan sonra döner mi?
Bilmiyorum.
Ama dönmesini, neden böyle şey yaptığını açıklamasını istiyorum.

Hasan Altıner’in facebook sayfasının kapağında emlak tabelasında cep telefonu yazılıydı.
Aradım.
Yaklaşık on gün önce gördüğü ve okuduğu iletime neden yanıt vermediğini anlatmada bayağı zorlandı.
O da aynı kişileri söyledi.
Kurtuluşu “Aytaç Beyle görüşeyim, size dönerim” sözünü vermekte buldu.
Deniz Baykal’ın oğlu Aytaç Baykal’la görüştü mü, görüşmedi mi, bilmiyorum.
Dönmedi.

Dünkü yazımda, Prof. Dr. Aytaç Baykal’ı aradığımı, kendisine ulaşamadığımı, asistanı Meltem Hanıma notlar bıraktığımı, birkaç gün sonra “Gerek görürsem ben iletişime geçerim” iletisini Meltem Hanımdan aldığımı yazmıştım.

Şu “bağış” olayında bir “muamma” vardı!
Bağış yapılmamıştı.
Yapılsaydı, yazılı basın, internet basını yazardı; tv kanalları canlı yayınlar yaparlardı, radyolar saat başı haber verirlerdi.
Türkiye’de ve dünyada duymayan kalmazdı.
Baykal’ın kızı ile oğlu ve kurmayı Yılmaz Ateş her haberde, görüntüde yer alırlardı.
En azından, işin peşine düşen beni bilgilendirmekten kaçmazlardı…

Bunların hiçbiri yok, ama tam tersi var!

Bir iki kişiyi ayarlayıp/ayartıp, onlar aracılığıyla facebook, twitter gibi sosyal basında tek tümcelik yazı yazdırarak, onu da paylaşımlarla yaygınlaştırarak kamuoyu oluşturmaya çalışmak!..

Neden böyle bir yol seçilmiş, uygulamaya sokulmuş?!
Neden böyle bir şeye gereksinim duyulmuştu?!

Böylesi “algı operasyonu” ile kafalarının içindeki hinliği dört dörtlük gerçekleştireceklerdi ki, ellerinde patladı!

Ellerinde patlatan, benimdim…

Buradan, Deniz Baykal’ın kızı Prof. Dr. Aslı Baykal’a, oğlu Prof. Dr. Aytaç Baykal’a ve Deniz Baykal’ın en has adamı Ankara CHP eski Milletvekili Yılmaz Ateş’e tekrar soruyorum:
Neden böyle bir şeye başvurdunuz?!

Ve onlara çağrıda bulunuyorunm:
Kaçmayın, saklanmayın, “neden böyle yaptığınızı, neden böyle yapmak zorunda kaldığınızı” çıkın dürüstçe açıklayın, özür dileyin, ondan sonra “sığındığınız sessizliğiniz”e varın gömülün!..

  • 0

Yorum Yaz

Email adresiniz paylaşılmayacak.