“TEHDİTÇİ” ÇAKICI GİBİ BAHÇELİ DE “DEŞİFRE” OLURSA… VE “AKP’DE ÖZGÜL AĞIRLIK”TAN, “FİTNECİ” ARINÇ’A…
https://bakikarakol.com/wp-content/themes/osmosis/images/empty/thumbnail.jpg 150 150 bakikarakol bakikarakol https://secure.gravatar.com/avatar/9c47b0a2dd4845fdd2b5a8eb86cb0daa?s=96&d=mm&r=gAKP Genel Başkanı Cumhurbaşkanın damadı Berat Albayrak’ın Hazine ve Maliye Bakanlığından istifası -ama hala 26 Ağustos 2016’da kurulan Türkiye Varlık Fonu Yönetim Kurulu Başkanvekili- içte ve dışta bomba etkisi yaptı.
AKP Genel Başkanı Cumhurbaşkanı, ailesi, AKP, AKP-MHP ortaklı “Cumhur İttifakı” ve “Cumhur İttifakı İktidarı”, ciddi biçimde olumsuz etkilendi.
“İstifa” ve “etkisi”, Türkiye ve dünya gündeminde günlerce kaldı; konuşuldu, tartışıldı.
Kurtulma anca, bir “mafya baronu”nun, Türkiye’nin ikinci büyük siyasi partisinin Genel Başkanının çirkin sözcüklerle, iki gün üst üste “tehdit” edilmesiyle olabilirdi.
Öyle oldu.
“Cumhur İttifakı” ve “Cumhur İttifakı İktidarı”nın küçük ama etkili ortağı MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin, “tehdit” sahibini, “Ülküdaşım”, “Dava arkadaşım” diyerek sahiplenmesi de işe tuz biber ekti.
Bu süreç içinde, “tehditçi” Alaattin Çakıcı -değim yerindeyse- “deşifre” oldu.
Fatih Ertürk’ün Halk TV’de Cumartesi (21 Kasım 2020) gecesi yayınlanan “Türkiye Nereye?” programına telefonla katılan Sözcü Gazetesi Ankara Temsilcisi ve yazarı Saygı Öztürk, “ALAATTİN siyasette, bürokraside, cezaevinde ÇAKICI” kitabından anlatılarda bulundu.
www.odatv4.com internet gazetesi de, yandaş Sabah Gazetesi’nin yazarı Ferhat Ünlü’nün “Çakıcı’nın Japonya’daki telekulak şifreleri” başlıklı inceleme yazısını https://odatv4.com/alaattin-cakicinin-mit-dosyasi-22112056_m.html yayınladı.
“Deşifre” olduğu için “Çakıcı ayrıntısı”na girmeyeceğim.
20 Kasım 2020 Cuma günü, Halk TV’de Fatih Ertürk’ün “Günün Raporu” programının katılımcılarından, AKP’de 3 dönem Milletvekilliği, MKYK üyeliği, Genel Başkan Yardımcılığı yapan Gelecek Partisi Genel Başkan Yardımcısı Selçuk Özdağ’dı.
Özdağ, eski bir “Ülkücü” olduğunu birkaç kere belirtti ve 12 Eylül Askeri darbe döneminde gözlem altına alınmayan, cezaevlerinde işkence görmeyen, cezalar alıp mahkum olmayan MHP’li ve Ülkücü’nün kalmadığını, ama tek bir kişinin gözlem altına dahi alınmadığını, o kişinin ise Devlet Bahçeli olduğunu söyleyince, kardeş kanının oluk oluk aktığı 12 Eylül öncesi süreçte MHP Genel Sekreter Yardımcı olan ANAP Milletvekili , merhum Mesut Yılmaz Hükümeti’nde Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı yapan Yaşar Okuyan’ın aynı içerikteki sözlerini anımsadım.
Okuyan şimdi CHP’li…
MHP’nin merhum Genel Başkanı Alparslan Türkeş’in danışmanı, Ülkü Ocakları eski Genel Başkanı Alaattin Aldemir de şimdi CHP’li ve “adı lazım değil”in danışmanı.
Bu iki MHP kökenli, Devlet Bahçeli’yi en iyi tanıyan, en iyi anlatıp tanıtacak kişilerdir.
Sessiz kalmamalılar.
Şimdiki Genel Başkanları “adı lazım değil”i, geçmişteki, özellikle o kanlı 12 Eylül 1980 öncesi süreçteki Devlet Bahçeli konusunda bilgilendirmeliler.
Ya da…
“Adı lazım değil” iki “partidaşından” ayrıntılı Devlet Bahçeli bilgisi, brifingi almalıdır.
Her iki durumda da ortaya ne çıkar?
Bilemiyorum.
Ama…
Bir şey çıkacağını hissediyorum.
Bu da, “Devlet Bahçeli’nin de deşifre olması” demek…
Faşist 12 Eylül askeri darbeye hizmet ettiği netlik kazanırsa, Devlet Bahçeli siyasi yaşamında ve Türk Tarihi’ndeki yerinde çok ciddi sıkıntı yaşar.
Bu arada…
AKP Genel Başkanı Cumhurbaşkanının “fitneci” dediği, “Benim, AKP’de özgül ağırlığım var” sözünün sahibi Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu (YİK) Üyesi Bülent Arınç, gazeteci Murat Çelik’e konuşmuş.
“Dünkü konuşma beni çok rencide etti. Sayın Cumhurbaşkanı çok ağır bir konuşma yaptı.
İstifa ettiğim yönünde bazı söylentiler çıkmış ama şu an için bu doğru değil” demiş, sürdürmüş:
“Ben başkaları gibi Twitter’dan, Instagram’dan istifa etmem.
Oluşan durumla ilgili, Sn. Cumhurbaşkanı ile bizzat görüşmeyi bekliyorum.
Kendisiyle görüştükten sonra gereken neyse onu yapacağım.
Gelişen şartlar altında o konuşmayı yapmaya neden ihtiyaç duyduğunu kendisinden dinlemek isterim.
Kendisinden dinledikten sonra, ‘O konuşmanın muhatabı bendim. Bu durumda buyurun istifa mektubumu’ diyebilirim.
Benim üzerimden hem Sayın Cumhurbaşkanımızın hem de Yüksek İstişare Kurulu’nun (YİK) yıpratılmasına izin vermem. Bana yakışmaz.
Daha önce de bazı açıklamalarım üzerine ‘Bunları söyleyen birinin YİK’te ne işi var’ türünden yorumlar yapanlar oldu. Oysa benim yapacak daha çok işim var.
Ama öyle bir noktaya gelir ki bazen, orada kalmaktansa gitmek daha yerinde olur.”
Arınç, “Görünen o ki, Cumhurbaşkanı görüşmeniz istifanızla sonuçlanacak” diyen Gazeteci Çelik’in “Peki sadece Cumhurbaşkanlığı YİK üyeliğinden mi ayrılacaksınız, yoksa AK Parti’den de istifanız söz konusu mu?” sorusuna yanıtı ise “Elbette sadece YİK’ten. Partiden neden istifa edeyim?” olmuş. https://www.sozcu.com.tr/2020/gundem/bulent-arinctan-istifa-sinyali-6138104/