“50+1 ALTI SÖYLEM” NE İÇİN EDİLDİ, GÜNDEMDE TUTULDU?!.

  • 0
150 150 bakikarakol

Almanya ziyaretinden dönüşünde uçakta, beraberindeki “gazeteciler”e açıklamalarda bulunan ucube “Partili Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi”nin iktidarının başı, bir numarası AKP Genel Başkanı Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın sözleri 18 Kasım 2023 Cumartesi günü yazılı, sözlü, internet basınında yer aldı.

Gündeme oturan, günlerce konuşulan, tartışılan, Cumhur İttifakı’nın ortağı, iktidarın hararetli destekçisi MHP’nin Genel Başkanı Devlet Bahçeli işaret edilerek “Ne diyecek?” sorusunun sorulmasına ve Bahçeli’nin Salı günü yani dün (21 Kasım 2023) yapacağı grup konuşması merakla, heyecanla beklenilmesine neden onan Erdoğan’ın şu sözleriydi:

“50+1 şartının değişmesi (…) isabetli olur. Çoğunluğu alan adayın seçilmesi usulüne geçilmesi halinde Cumhurbaşkanlığı seçimi de seri olur, uğraştırmaz ve yanlış yollara da sevk etmez… Mevcutta 50+1 mecburiyeti partileri yanlış yollara sevk ediyor. Kimin eli, kimin cebinde belli değil… Yok altılı, yok on altılı masa… Bundan sonra kim bilir daha neler çıkar? Ama oy sayısı itibarıyla “en fazla oyu alan aday seçilir” denildiği zaman seçim hızlıca tamamlanır…” https://www.sozcu.com.tr/2023/gundem/erdogandan-yuzde-501-cikisi-kimin-eli-kimin-cebinde-belli-degil-7865690/

 

Haberi aynı gün okuduğumda, X hesabımdan ve facebook sayfamdan şu paylaşımda bulundum:

BAHÇELİ DAHA ÖNCE “ŞİMDİLİK” DİYEREK, KARŞI ÇIKMIŞTI; BAKALIM BU KEZ NE DİYECEK!.. İKTİDARDAKİ ETKİNLİĞİNİ YİTİRMEMEK İÇİN “HAYIR” DİYEBİLİR!..

https://twitter.com/BakiKarakol/status/1725910134151328051  

 

Beklenen Salı (21 Kasım 2023) günü geldi…

 

-Bir önceki Salı (14 Kasım 2023) günkü grup konuşmasındaki, Anayasa Mahkemesi Başkanı Zühtü Arslan’ı hedef akan “…Türk devleti ile uğraşma, cesaretin varsa Kandil’e git…” https://www.gercekgundem.com/siyaset/bahceli-yargidaki-krizi-tirmandiriyor-aym-baskanina-cesaretin-varsa-kandile-git-dedi-441309 , bana da 1987’de Günaydın Gazetesi’nde çalıştığımda, siyasilerin adaylıklarında “Psikiyatr Raporu” istenmesini, seçildikten sonra her yıl “Psikiyatr muayenesi”nden geçmelerini ve bunun “mal varlığı bildirimi” gibi kayıtlara geçmesinin yasal, Anayasal zorunluluk haline getirilmesini içeren haber çalışmamı anımsatan sözleri, partisinin resmi internet sitesinde yer almayan, ancak   https://www.mhp.org.tr/htmldocs/mhp/5250/mhp/Milliyetci_Hareket_Partisi_Genel_Baskani_Sayin_Devlet_BAHCELI__nin_TBMM_Grup_Toplantisinda_yapmis_olduklari_konusma_14_Kasim.html linki tıklanıp izlendiğinde net biçimde söylendiği duyulacaktır.-

 

Devlet Bahçeli dün partisinin grup toplantısında kürsüye çıktı, “50+1 altı” konusundaki “çıkış”la ilgili açtı ağzını, yumdu gözünü.

Breh breh!

Özetle:

* Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi gelip geçici bir heves değildir.

Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi işi bitince buruşturulup bir köşeye atılacak tek kullanımlık konjoktürel reçete hiç değildir.

* Her yönetim sisteminin bir özü, hukuki ve ahlaki meşruiyetini sağlayan demokratik bir özelliği vardır ve bunun tartışılması da öngörülemez sorun ve sıkıntılara yol açma riski taşımaktadır.

* Sayın Cumhurbaşkanımız Almanya ziyaretinden dönerken Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin ana omurgası, can evi, demokratik güvenliği olan yüzde 50+1 oy nisabıyla ilgili açıklamalarda bulunmuş ve şöyle demiştir:

“Çoğunluğu alan adayın seçilmesi usulüne geçilmesi halinde Cumhurbaşkanlığı seçimi de seri olur, uğraştırmaz ve yanlış yollara da sevk etmez. Mevcutta 50+1 mecburiyeti partileri yanlış yollara sevk ediyor. Kimin eli, kimin cebinde belli değil.”

* Bu konuda bizim geçmişten bugüne söylediğimiz sözler, yaptığımız açıklamalar, paylaştığımız görüşler de bellidir ve esasen hiç değişme göstermemiştir.

* 7 Haziran 2018 tarihinde, Kayseri Merkezli Bölge İstişare Toplantısında yapmış olduğum konuşmada şöyle demiştim:

“Barajın fiilen yüzde 50+1’e çıktığı göz önüne alındığında siyasi partilerin uzlaşmaktan, ahlaki bir ittifak kurmaktan başka seçeneği de kalmamıştır.”

* 2 Temmuz 2019 tarihli Meclis Grup Toplantımızdaki sözlerim de aynen şu şekildeydi:

“Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi Türkiye Cumhuriyeti’nin yaşama azminin, payidarlık iradesinin, devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünün aynen tecellisi ve tescilidir.

İlaveten siyasi istikrarın teminatıdır.

Türkiye aradığı parlak yönetim sistemini pek çok badireye uğraya uğraya, birçok sorunla boğuşa boğuşa sonunda bulmuş ve benimsemiştir.”

* Yine 16 Kasım 2021 tarihinde yaptığımız Meclis Grup Toplantımızda ise şunları söylemiştim:

“Bu sistemin demokratik meşruiyet temeli yüzde 50 +1’dir.

Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nde Cumhurbaşkanı doğrudan halk tarafından seçildiği ve hükümet TBMM’den güvenoyu almadığı için ‘yönetimde istikrar’ ilkesi kendiliğinden gerçekleşmiştir.

Bu itibarla yüzde 50+1 oyla Cumhurbaşkanı seçilmesi çoğulcu demokrasinin dünyaya emsal teşkil edecek, model olacak bir şeklidir.

Dikkat buyurunuz, milletvekili seçmiyoruz, belediye başkanı seçmiyoruz, muhtar seçmiyoruz, cumhurun bütününü temsil edecek Cumhurbaşkanı seçiyoruz.”

* Milliyetçi Hareket Partisi olarak, dün ne demişsek bugün aynı çizgide, aynı düşüncede, aynı görüşteyiz.

* Cumhur İttifakı bir planın ürünü, sipariş edilmiş bir projenin üretimi değildir.

* Sayın Cumhurbaşkanımızın 14 ve 28 Mayıs 2023 tarihlerinde başarıya ulaşması için her özveriyi gösterdik, kiminle istiyorsa görüşüp temas kurmasına destek verdik, hatta partimizden ihraç edilen bir şahısla bile aynı kareye girmeye içimiz acısa bile ses çıkarmadık.” https://www.mhp.org.tr/htmldocs/mhp/5251/mhp/Milliyetci_Hareket_Partisi_Genel_Baskani_Sayin_Devlet_BAHCELI__nin_TBMM_Grup_Toplantisinda_yapmis_olduklari_konusma_21_Kasim.html  

 

Kaç ay sonra Bahçeli’nin grup konuşmasını dün izledim.

Saat 11.50’de X hesabımdan ve facebook hesabımdan şu paylaşımı yaptım:

BAHÇELİ, ERDOĞAN’IN 50+1 DEĞİŞİMİNE, KENDİSİNİN VE PARTİSİNİN ETKİNLİĞİNİ YİTİRMEMEK İÇİN, “40+1” VEYA “OY ÇOKLUĞU” GİBİ FORMÜLLERE “HAYIR, OLMAZ, OLAMAZ” DEDİ… VE… İKİ VURGUSU, HELE DE BİRİ ÇOK ÖNEMLİ… YARINKİ YAZIMDA YAZACAĞIM… https://twitter.com/BakiKarakol/status/1726885884493181425

 

Yani…

Bahçeli, beni yanıltmamıştı, iktidardaki etkinliğini yitirmemek için “hayır” demişti.

 

Geleyim, “Bahçeli’nin iki vurgusu”na.

Bahçeli, konuşmasındaki tümcede diyor ki:

“Cumhur İttifakı bir planın ürünü, sipariş edilmiş bir projenin üretimi değildir.”

 

Durduk yere bu tümceyi neden etti, etme gereksinimi?!

 

Soruya kafamda yanıt ararken, usuma (aklıma), CIA’nın Ankara Büro Şefi Paul Henze’nin 2006’da Beyaz Saray’a sunduğu raporu geldi.

Henze, raporunda şöyle yazıyor:

“Türkiye’nin bu şekliyle Amerikan politikalarının yanında olacağından emin olmalıyız.

Ülkeyi kuranlar, denetim mekanizmasını çok sıkı tutmuşlar.

Hükümeti ikna ettiğimizde Meclis, Meclisi ikna ettiğimizde Ordu, Ordu’yu ikna ettiğimizde Yargı karşımıza çıkabiliyor.

Eğer Amerikan çıkarı, Türkiye’de bir federe kurulması ise mutlaka ve öncelikle, YARGI, ORDU, MECLİS VE HÜKÜMET’i tekelde toplayan BAŞKANLIK REJİMİ’ne geçilmelidir.

Bir kişiyi ikna etmek, birbirini denetleyen yapıyı ikna etmekten çok daha kolay olacaktır.

Eğer o bir kişi, Amerikan çıkarlarına yardım etmek konusunda tereddüt ederse, bir kişi üzerine kurulmuş yapıyı yıkmak AMERİKA için sorun olmaz.”

 

Sahi…

Bu rapor Türk basınında neden yazılıp çizilmedi, konuşulmadı, tartışılmadı ve gündem olmadı?!

Gizli eller mi engel oldu?!

O “gizli eller” kimler?!

 

“Bundan sonra üzerinde durulur mu, ciddi gelişmeler olur mu ve iç siyasadaki gelişmelerin ana kaynağını/kaynaklarını eşelemek için çokça dışa bakmak gerekmez mi?!” sorusunu soru, “ikinci vurgu”ya geçiyorum:

Bahçeli dünkü grup konuşmasının bir yerinde aynen “Sayın Cumhurbaşkanımızın 14 ve 28 Mayıs 2023 tarihlerinde başarıya ulaşması için her özveriyi gösterdik, kiminle istiyorsa görüşüp temas kurmasına destek verdik, hatta partimizden ihraç edilen bir şahısla bile aynı kareye girmeye içimiz acısa bile ses çıkarmadık” diyor.

Adını anmadığı, eski ülkücü, MHP’li Sinan Oğan.

Ben bu uzun tümceden şunu anladım, anlıyorum:

AKP Genel Başkanı Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bundan sonra da başarıya ulaşması için, Bahçeli ve partisi, örneğin HEDEP ile görüşmesine ses çıkarmayacak, görüşmeyi sineye çekecek.

 

Geçelim, Bahçeli’nin “50+1 altı” tartışılara ve “çok oy alan Cumhurbaşkanı seçilsin” istemine kapı kapatmasıyla gözlerin çevrildiği CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in birkaç saat sonra grupta yaptığı konuşmaya.

 

Özel, geçen hafta içinde gerçekleştirdiği eylemlerini anlattı, ardından “Dışarıda soruyu yanıtlamak yok artık. Çünkü dışarıyı çekiyorlar, burayı vermiyorlar, ondan arkadaşlar dışarıda soru sormayacaklar; o yüzden çok merak ettikleri 50+1 tartışmasına buradan cevap verelim” dedi, konuya girdi:

“10 Kasım 2021’den önce, 5 Ekim 2019’da Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan diyor ki: ‘50+1 rastgele bir tercih değildir, gayet bilinçli ve vazgeçilmez bir kriterdir.’ Yani birilerini tahmin ediyoruz solcuları, sosyal demokratları, işte Kürtleri, Alevileri bu devleti yönetmeye değer görmüyor ya, kendince bir koalisyon yapacak, hiç oradan ayrılmayacak. Çok bilinçli, vazgeçilmez kriter… Ve diyor ki, ‘Biz yaptık, biz önerdik’, ‘milletimiz yaptı’ demiyor, satır arasında kararın bir yerlerde alındığı var; Kürdü, Alevi’yi, solcuyu, emekçiyi, onların temsilcilerini dışarıda tutan bir anlayış.

10 Kasım 2021’e gelince bir şeyler olmuş, diyor ki Temel Karamollaoğlu’nu ziyaretinde: ‘50+1’in mahsurlu olduğunu anladık.’ Tak, cevap geliyor ittifak ortağından 6 gün sonra, 16 Kasım. Sayın Bahçeli diyor ki: ‘50+1 oy hesabını eleştirenleri anlayışla karşılamamız abesle iştigal olur.’ 23 Kasım’da da ‘Bu masum bir talep değildir’ diyor; ‘masum değilsin’ diyor, ‘Bunu şey yapıyorsan suçlusun’ diyor, ‘Niyetin kötü’ diyor.

Tartışma rafa kalkıyor, geçtiğimiz günlerde Almanya dönüşü uçakta Erdoğan şöyle söylüyor: ‘50+1 şartının değişmesi isabetli olur; partileri yanlış yollara sevk ediyor, yanlış işler yapılıyor.’ MHP’nin yanlış bir yol olduğu, onunla birlikte olmanın bir hata olduğu, MHP’nin sırtında kambur olduğunu açıkça ifade ediyor.

Şimdi hep beraber susuldu, beklendi ki Devlet Bey buna ne diyecek? Devlet Bey bugün çıktı ve şöyle söyledi: ‘Eksiklikleri olabilir ama taviz verilemez ama Sayın Cumhurbaşkanımızla aramızı da kimse açamaz.’ Bunların ilişkisi, hatta arayı açmaya çalışanlara da bir sürü hakaret etmiş.

Bizim Cumhuriyet Halk Partisi olarak bunlarla meşgul olmamız mümkün değil, şundan dolayı değil: Şimdi Sayın Erdoğan sen ne değiştireceksin bilmiyorum. Sistem mi değiştireceksin, ortak mı değiştireceksin, ittifak mı değiştireceksin, Rahmetli Erbakan’a attığın kazıkta olduğu gibi gömlek mi değiştireceksin? Ne değiştirirsen değiştir ama emin ol bizimle birlikte anayasa değiştiremeyeceksin.

Biz kendisi için, her doğan için değil, Erdoğan için yapılmış bir anayasaya 2 yıl sonra ‘Ya bu kıyafetin kolu uzun, paçası sarkıyor, burası dar geliyor’ diyorsa, biz ona şunu söyleyeceğiz: ‘Anayasa Erdoğan için değil, her doğan için yapılır, o da toplumsal mutabakatla yapılır. Öyle, MHP’yle baş başa verdik, noktasını virgülü değiştirmez’ dersen, seni böyle esir alırlar kardeşim. Derdine kendin yan, git derdini başka tarafta anlat.

Öbür taraftan enteresan bir ilişki; yani bir yandan bakıyorsunuz biri diyor ki ‘Yanlış yollara saptım’, öbürü diyor ki ‘Aman sistem çok güzel, Cumhurbaşkanımızla aramızı kimse bozamaz.’ Bu yürümeyen bir evliliği birinin bitirmeye, birinin sürdürmeye devam etmesi gibi oluyor. Hani Hulusi Kentmen -Allah gani gani rahmet eylesin- böyle hakim kürsüsünde oturur da taraflardan biri der ki ‘Çok mutsuzuz’. Öbürü der ki ‘Yalan hakim bey, biz çok mutluyuz.’ Biri der ki ‘Ben boşanmaya gideceğim’, öbürü der ki ‘Hafta sonu pikniğe gidecektik.’ Biri der ki ‘Ben artık bunu istemiyorum’, öbürü der ki ‘Yok yalan söylüyor hakim bey, bizim aramız çok iyi.’ Hulusi Kentmen döner bunlara der ki: ‘Eh keratalar, meşgul etmeyin mahkemeyi.’ Biz de bunlara diyoruz ki: Eh keratalar; ayrılırsanız ne, birleşseniz ne? Ayrılmanıza bel bağlayan, birleşmenize umut bağlayan yok. Biz kendi yolumuzdayız. Hadi oradan keratalar, meşgul etmeyin memleketi!”

https://www.chp.org.tr/haberler/chp-genel-baskani-ozgur-ozel-tbmm-chp-grup-toplantisinda-konustu-21-kasim-2023

 

Özel, böylece konuya ilişkin düşünce ve tavırlarını çok net dile getirdi.

Espri amaçlı hep kullanılacak, siyasi rakipler ise sert tepkiler gösterecekleri söz “Hadi oradan keratalar, meşgul etmeyin memleketi!” olacak gibi görünüyor.

 

Ama ben, CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in konuşmasında, 7 Kasım 2023 Salı gecesi Kamutay (TBMM) Genel Kurulu’ndan geçen “mülkiyet hakkı”nı elden alan, “tapu güvencesi”ni ortadan kaldıran “Kentsel Dönüşüm Yasası”ndan söz etmesini, bu yasanın Anayasa Mahkemesi’ne götüreceklerini, oradan “iptal”i için yoğun çalışacaklarını, bu konuda halkı ayrıntılı biçimde bilgilendireceklerini, direnmelerinin öncüsü olacaklarını, bütün uğraşlara karşın sonuç alamazlarsa CHP iktidarında hak mağdurlarının haklarını aynen geri vereceklerini söylemesini isterdim.

Böyle bir konuşmayı beklediğimi belirtmeliyim.

Olmayınca, CHP Genel Merkezi’ni aradım; santralden, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’ndan Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Gülşah Deniz Atalar’ın kalemini istedim.

Atalar yoktu.

Asistanına kendimi tanıttıktan sonra, Genel Başkan Özel’in dile getirmesini istediğim sözlerimi aktardım, Atalar’a iletmesini rica ettim.

Gelişmeleri ve konuyu yazacağım, bilgilerinize sunacağım.

 

Şimdi…

Düşünüyor ve diyorum ki:

Yoksa…

“50+1 altı söylem”, CHP Genel Başkanı Özgür Özel ve yönetiminin her nedense duyarsız kaldığı, vatandaşı özel mülkiyetinden –evinden, arsasından, tarlasından- yoksun bırakacak, “depreme dayanıklı konut” savıyla, bir gece yarısı Kamutay Genel Kurulu’nda AKP ve MHP oylarıyla kabul edilerek yasalaşan şu “Kentsel Dönüş Yasası”nı vatandaşın dikkatinden kaçırmak, vatandaşın evine barkına, tarlasına, toprağına kolayca çökmek, vatandaşı evsiz barksız bırakmak için mi ortaya atıldı, gündeme oturtuldu, günlerce gündemde tutuldu?!

 

Yazımı “50+1 altı söylemi” ile emperyalistler, Türkiye’deki ve bölgedeki çıkarları uğruna, “Partili Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin ve de AKP ağırlıklı, MHP etkinliğindeki “Cumhur İttifakı İktidarı”nın sürmesinin isteklisi, yanlısı olduğunun sinyalini, işaretini mi veriyor?!” sorusuyla bitireyim…

  • 0

Yorum Yaz

Email adresiniz paylaşılmayacak.