BÜYÜKŞEHİR BELEDİYE BAŞKANLARININ, MİLLETVEKİLLERİ GİBİ YASAL DOKUNULMAZLIKLARI DA YOK!..

  • 0
150 150 bakikarakol

https://twitter.com/BakiKarakol/status/1729055855251968108 lingindeki paylaşımımı vassap (WhatsApp)’tan gönderdiğim kişilerden biri de; CHP’li ailenin çocuğu, 1999-2002 yılları arasında Kars CHP İl Başkanlığını yapan, eğitim kökenli ve Anayasa’ya, yasalara, Yüksek Seçim Kurulu (YSK) ve Anayasa Mahkemesi (AYM) kararlarına karşın, “Gezi Davası”ndan Marmara (Silivri) Cezaevi’nde tutuklu, halkın haklı davalarında yanlarında olan, avukatlıklarını ücret almadan üstlenen, Hatay İşçi Partisi (TİP) Milletvekili Can Atalay’ın avukatlarından Akçay Taşçı’nın babası, köylüm (Kars Akyaka İncedere Köyü) Yücel Taşçı’ydı.

Tepkisini –özellikle “Gölge Genel Başkan” diye yazmama ne diyeceğini- merak ediyordum.

“Biraz sabır. Çok sıkıştırmasak nasıl olur acaba?” tümcesiyle geri döndü.

Yanıt verdim:

“Sabır sonunu, başlangıçta gördüğüm için, ta baştan çırpınıyorum. CHP’liliğim, bile bile lades dememe izin vermiyor. Sevgi ve saygılarımla…”

Yanıtı “Benim CHP’liliğim biraz toleranslı herhalde” oldu.

Güldüm.

CHP’liliğini sorguladığım izlenimini verdiğimi algıladım.

Bu yazışmayı, Çarşamba günkü (bugünkü) yazımda, ad ve soyadını “Y.T” yerine, açıkça yazıp yazamayacağımı sordum.

İki sözcüklü yanıt aldım:

“Neden olmasın.”

 

Belki bir sonraki, belki iki-üç hafta sonraki yazımda, partim CHP’min 24 günlük Genel Başkanı Özgür Özel’e, yukarıda linkini verdiğim paylaşımımda neden “Gölge Genel Başkan” dediğimi yazacağım.

 

Yo yo, “Gölge Kabine” kurdu diye değil.

Şu kadarını söyleyeyim:

Söylem ve eylemlerinden, aylar sonra göreceğimiz sonucu, bugünden gördüm; CHP’liliğim, çok erken de olsa, birileri yanlış anlayıp kızsa, öfkelense de, bana yazmamı dayatıyor.

Yani…

“Gölge Genel Başkan” sözcükleriyle anılmayı Özür Özel hak etmişti!

Beni de yazdım.

 

Dünkü grup konuşmasında da https://www.chp.org.tr/haberler/chp-genel-baskani-ozgur-ozel-tbmm-chp-grup-toplantisinda-konustu-28-kasim-2023 “Gölge Genel Başkan” olduğunu kanıtladı, bundan sonraki süreçte “Gölge Genel Başkan” olacağının işaretini verdi.

İnanın üzüldüm!

 

Dünkü grup konuşmasında gene, dünya lideri Kemal Atatürk düşünceleri, o düşünceler ışığında “siyasa (politika) üretimi” yoktu!

Zaten, “Yaparlarsa yaparlar, yapmazlarsa* iktidara geldiğimizde biz yaparız” anlayışıyla “kısa, orta, uzun süreli siyasalar” üretilemez, ancak “dakikalık, saatlik, günübirlik siyasalar” üretilir.

Özgür Özel, dünkü grup konuşmasında bunu yaptı!

Yaşamın olmazsa olmazların başında gelen “barınma”nın olmazsa olmazı “tapu güvencesi” ile “mülkiyet hakkı”nı vatandaşın elinden alan, 7 Kasım 2023 Pazartesi gecesi Kamutay (TBMM) Genel Kurulu’nda AKP ve MHP oylarıyla kabul edilen “Kentsel Dönüşüm Yasası”ından, yasanın iptali ile ilgili çalışmalarından her nedense tek sözcük etmedi!

Yasanın mağduru olacaklarını haykıran İstanbul Beyoğlu ilçesinden vatandaşlar, ellerinde pankartlarıyla sokaklara inmişlerdi, sloganlarını atıyorlardı ama, haftalık çalışmalarını anlatan Özgür Özel, yanlarında yoktu!

Yanlarında olmamasını, alamaya, anlayış göstermeye çalışalım; o eylem, söyleminde de yoktu!

İşte bu “Yaparlarsa yaparlar, yapmazlarsa iktidara geldiğimizde biz yaparız” anlayışından ötürü yoktu!

 

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin konuşma metinlerini yazan editörü veya editörleri “muhatap” alarak, kendi soyunu sopunu, dedesinin mezar taşındaki kavuğuna kadar anlatan Özgür Özel’e anımsatmalar yapmak, sorular sormak isterim:

 

Belli ki, partim CHP’min, 31 Mart 2024’deki Yerel Seçimler’inde İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkan adayı Ekrem İmamoğlu.

Hayırlı olsun.

 

İmamoğlu’nun, 2 yıl 7 aylık bir cezası var; cezada ayrıca “siyaset yasağı” da yer alıyor.

Öngörüm şu ki:

İmamoğlu bu seçimi, Meral Akşener sevenler dışında, hatırı sayılır miktarda İyi Parti’nin, özellikle HEDEP ve sol, sosyalist partilerin seçmenlerinin oylarıyla kazanacak.

Öncelikle İstanbul seçimini kazanmak için yanıp tutuşan AKP Genel Başkanı Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Cumhur İttifakı’ndaki küçük ortaklarının büyüğü MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin hiçbir siyasa üretmeyeceğini, elini kolunu bağlayıp oturacağını mı sanıyorsun?

Böyle düşünüyorsan, yanılıyorsun!

Böyle bir gelişmeye karşı, etkili olacak, sonuç alınacak bir siyasan var mı?

İmamoğlu az ayırtla (farkla) da olsa seçimi kazandığında, “İBB Başkanlığı koltuğu”na oturacak mı, oturabilecek mi?

Evet, hakkı, oturması gerek, yasa ve Anayasal hakkı!

AKP ve MHP kabullenecek mi?

Yasa ve Anayasa’ya karşın, kabullenmediklerinde, böyle bir engeli nasıl aşacaksın?

Tam o sırada, siyasi yasağını da içeren 2 yıl 7 ay hapis cezası Yargıtay’ın bir Ceza Dairesi tarafından onaylanır, İmamoğlu yakalanıp cezaevine konulursa, ne yapacaksın?

Gök kubbeyi başlarına mı yıkacaksın?

Geçeceksin!

Cezaevindeyken, YSK’nın “olur”u ile TİP’ten Hatay’dan Milletvekili adayı olan ve Milletvekili seçilen, YSK’dan “Milletvekili  Mazbatası”nı alan, Kamutay’da odası, sekreter ve danışmanları bulunan, Kamutay İnsan Hakları Komisyonu üyesi seçilen, AYM’nin “salıverilmesi” kararına karşın “Gezi Davası”ndan hala Marmara (Silivri) Cezaevi’nde tutulan, halkının avukatı, hukuk savaşçısı Can Atalay olayı capcanlı koca örnek!

 

Büyükşehir Belediye Başkanlarının, Milletvekilleri gibi yasal “dokunulmazlık”ları da yok!

 

Ne yapacaksın?

Siyasan ne?

Diyebilirsin ki “Her şeyimiz var, ama söylemeyiz, art niyetlilerin ellerine koz vermeyiz.”

Eyvallah.

Haklı olabilirsin.

Ben de çıkar “Kendin kandırma” derim.

Tek seçenek:

“Toplumsal muhalefeti bütünleştirmek, çoğaltmak, arkana almak”!

Buna var mısın?

Yoksun!

Çünkü…

“Meral Akşener ablan”dan kopamıyorsun, zorlukları “Meral Akşener ablan”la aşacağına inandırılmışsın, inanıyorsun!

İnandıranların başı da, Ekrem İmamoğlu!

İmamoğlu kendi siyasi geleceği doğrultusunda düşünebilir, siyasalar üretebilir.

İyi Parti’li “İstanbul İttifak”ı, İmamoğlu’nun siyasasının ürünü ve sonucu olabilir.

Pekiii…

Merkez sağ kökenli ailenin, aynı siyasi çizgideki oğlu Ekrem İmamoğlu’nun, İBB seçimini kazanamazsa veya kazansa da mazbatasını alamaz, koltuğuna oturamazsa ne, neler yapabileceğini düşündün mü?

Örneğin:

İmamoğlu seçimi kazanamadı.

CHP Genel Başkanlığı koltuğunu isterse, “Olağanüstü Kurultay” diye yutturursa, “Hayır, olmaz” mı diyeceksin, yoksa “Buyur Sayın Genel Başkanım” mı diyeceksin?

Yanıtı biliyorum; ama şimdi yazmayacağım.

Öte taraftan…

Diyelim ki, Ekrem İmamoğlu tutuklandı, 2 yıl 7 ay hapis yattı, siyasi yasağı kalktı.

“CHP Genel Başkanlığı” isteminde bulunmayacak mı sanıyorsun?

“Demez. Biz onu 2028’de Cumhurbaşkanı adayımız yaparız. Yapacağız da” diyebilirsin.

“Cumhurbaşkanlığı adaylığı”, Genel Başkanlık koltuğunu kurtarma, koruma karşılığı mı?

 

Yazımı “Kentsel Dönüşüm Yasası gibi ‘Demokratik, Laik Parlamenter Sistemi’nden neden hiç söz etmiyorsun?” sorusuyla bitireyim…

 

* İktidarı kast ediyor.  

  • 0

Yorum Yaz

Email adresiniz paylaşılmayacak.