Dün (17 Haziran 2020 Çarşamba) Halk TV’de, Ayşenur Arslan “Medya Mahallesi” programında anlatınca haberim oldu…
Arslan’ın anlattığı “Ankara Kulisi” idi…
Özetle şöyle:
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, 12 Nisan 2020 Çarşamba gecesi istifa etmeden saatler önce, AKP Genel Başkanı Cumhurbaşkanı, görevden almak istiyor ve kararını, Saray’a çağırdığı Soylu’nun yüzüne söylüyor…
Soylu “Kararınıza saygı duyarım” diyor, ekliyor:
“Bilmenizi isterim: Partiden de giderim. Giderken de, 20-30 arkadaşla giderim.”
Bunun üzerine, AKP Genel Başkanı Cumhurbaşkanı, İçişleri Bakanı Soylu’yu görevden almıyor…
Adı üstünde: Kulis…
Doğru da olabilir, olmaya da bilir…
Bana, “Soylu yanlısı bir kaynağın işi” gibi geldi…
Soylu’nun, AKP Genel Başkanı Cumhurbaşkanı’na “Partiden de giderim. Giderken de 20-30 arkadaşla giderim” sözünü etmiş olabileceğini olası görmüyorum…
Şundan:
Bir; AKP Genel Başkanı Cumhurbaşkanına sevgisi, saygısı var…
İki; AKP Genel Başkanı Cumhurbaşkanı izin vermez, sert tepki gösterir, o anda görevden alır ve kamuoyuna açıklar…
Soylu, AKP Genel Başkanı Cumhurbaşkanının bunu yapacağını iyi bilir…
Şunu da:
“Partiden, 20-30 Milletvekili götüremeyeceğini” öngöreceğini de…
Sonuçta…
Twitter hesabından aynı gece saat 21.30’larda, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun kendisi istifasını yazdı, duyurdu…
İki saat içinde gerçekleşen ve 2 milyonu aşan “Soylu’nun istifası kabul edilmesin” kampanyası etkili oldu, AKP Genel Başkanı Cumhurbaşkanı istifayı işleme koymadı…
Soylu, iki saatlik “istifa”dan güçlenerek çıktı, “Süleyman Soylu artık bir lider” diye yazanlar, konuşanlar, MHP’ye iliştirenler oldu…
Geçelim…
Varsayalım…
“Damat Bakan”a omuz atan Soylu, AKP Genel Başkanı Cumhurbaşkanına “Partiden de giderim. Giderken de 20-30 arkadaşla giderim” sözünü etti…
AKP Genel Başkanı Cumhurbaşkanının da partisinden 20-30 Milletvekilinin gitmemesi hatırına “blöf”ü gördü…
Tek neden bu olabilir mi?..
Sanmıyorum…
Pekiii…
Süleyman Soylu’ya “katlanma”nın nedeni ne?!.
Soylu dört dörtlük bir AKP’li, İçişleri Bakanı, güçlü siyasi mi?..
Şöyle düşünüyor, şu senaryoyu yazıyorum:
Geniş analizci, danışman kadrosuyla çalışan AKP Genel Başkanı Cumhurbaşkanı, Adalet Partisi ve Doğruyol Partisi kökenli Trabzonlu babanın oğlu, aynı siyasi çizgideki ve 6 Ocak 2008-16 Mayıs 2009 yılları arasında Demokrat Parti (DP) Genel Başkanlığını yapan Süleyman Soylu’yu çok iyi tanımış, onun siyasette ne yapıp yapamayacağını bir bir saptamıştır…
Bir siyasi hareketi sırtlayıp götüremeyeceğini, AKP’den ayrıldığı anda unutulup gideceğini ama süper “2’inci adam” olabileceğini görmüştür…
Gözü karadır, arkasında kale gibi durulunca yapamayacağı, başaramayacağı iş yoktur…
AKP Genel Başkanı Cumhurbaşkanı, İçişleri Bakanı Süleyman Söylu’ya bu özelliğinden ötürü katlanıyor, arka çıkıyor…
Çünkü…
Bundan yararlanmak istiyor…
Çünkü…
Kafasının içinde başka düşünce var…
O düşünce…
Gözlemlediğim kadarıyla; AKP Genel Başkanı Cumhurbaşkanı, Cumhur İttifakı ve Cumhur İttifakı İktidarı ortağı MHP’nin “etkinliği”nden hoşnut değil…
Bunu “terse çevirmek” istiyor…
Bunun da “özne”si Süleyman Soylu’dur…
Milliyetçi, Ülkücü da tabanda sevilen, tutulan “Süleyman Soylu’lu MHP” ile ittifakta ve iktidarda olmak, AKP Genel Başkanı Cumhurbaşkanını rahatlatır, mutlu eder…
Beğenirsiniz, beğenmezsiniz, bu benin düşüncem, yorumum, senaryom…
Yorum Yaz