Partim CHP’min Tekirdağ Milletvekili, Genel Başkan Yardımcısı ve Sözcüsü Faik Öztrak dün (21 Eylül 2020 Pazartesi) basın toplantısı düzenledi.
Tele 1 TV, Halk TV, KRT TV kanallarında İzmir’den canlı yayınlanan basın toplantısında MYK gündemine ilişkin bilgilendirmelerde bulundu.
Sözlerine “Sağlıktan daha büyük bir zenginlik yok… Covid-19 salgını hepimize bu gerçeği bir kez daha gösterdi. Bugüne kadar 100 binlerce yurttaşımız salgına yakalandı. Bunlardan biri de benim. Çok şükür hastalığı atlattım. Ve bugün sizlerin karşısında olmanın mutluluğunu yaşıyorum. Hastalığımda başta ailem olmak üzere, pek çok kişinin yardım ve desteğini gördüm. Hepsine müteşekkirim. En büyük teşekkürüm hekimlerimize ve sağlık çalışanlarımıza…” https://www.chp.org.tr/haberler/chp-sozcusu-oztrak-borc-durumumuz-2001-krizinden-de-kotu tümceleriyle başladı.
Geçmiş olsun…
Öztrak, konuşmasının ortalarında “Bu ucube rejimde ülkemiz sürekli patinaj yapıp yerinde sayıyorsa, bunun bir diğer nedeni de; yasama, yargı ve yürütme arasındaki ‘kuvvetler ayrılığının’ ortadan kalkmasıdır. Saray’ın, Gazi Meclis üzerindeki vesayetidir. Bunun en son örneği: Milletvekilimiz Enis Berberoğlu’nun durumudur. Anayasa Mahkemesi, oybirliğiyle aldığı kararla, milletvekilliği düşürülen arkadaşımız Enis Berberoğlu’nun ‘seçilme ve siyasi faaliyette bulunma hakkının ihlal edildiğine’ hükmetmiştir. Buna ne sebep olmuştur? Milletvekilimizin dokunulmazlığını görmezden gelerek, hukuksuz bir biçimde sürdürülen yargı sürecinin sonunda verilen hukuksuz karar. Ve bu kararın TBMM Genel Kurulu’nda Anayasa Mahkemesine yapılan müracaatın sonucu bekletilmeden okutulmasıdır” dedi.
Şöyle sürdürdü:
“Kendisi de bir anayasa hukukçusu olan TBMM Başkanı Mustafa Şentop, uyarılarımızı dinlememiştir. Onun yerine Saray’dan talimat almayı tercih etmiştir. Şimdi Sayın Şentop’a düşen bir görev vardır: Acilen Saray’ın kendisi üzerindeki vesayetini sonlandırmak, Milli İrade’ye sahip çıkmak, Milletvekilimiz Enis Berberoğlu’nun TBMM’ye dönmesini sağlamak. Bunu yapmazsa, TBMM’yi sarayın emrine sokan bir TBMM Başkanı olarak tarihteki yerini alacaktır.”
Öztrak, basın toplantısında, alıntıladığım son paragraftaki birbirleri ile çelişen kimi tümceler dışında, çok doğru konuştu.
Böylesi “çok doğru” konuşan Öztrak, az aşağıda sorularımla vurgulayacağım, birbirleriyle çelişen tümleri neden etti?!
İçten söylüyorum:
Anlamıyorum, anlamakta zorlanıyorum!
Öztrak’a sormak isterim:
Kendisi gibi Tekirdağlı ve Tekirdağ Milletvekili olan Kamutay (TBMM) Başkanı AKP’li Mustafa Şentop’u dünü ve bugünü, söylem ve eylemleriyle yeterince tanımıyor mu?!
Tanımıyor mu ki, Anayasa Hukukçusu olmasına karşın, uyarıları dinlemeyen, “Saray’dan talimat almayı tercih etmiştir” dediği Şentop’tan “Acilen Saray’ın kendisi üzerindeki vesayetini sonlandırmak, milli iradeye sahip çıkmak, Milletvekilimiz Enis Berberoğlu’nun TBMM’ye dönmesini sağlamak” istemlerinde bulunuyor?!
Öztrak “TBMM’yi sarayın emrine sokan bir TBMM Başkanı olarak tarihteki yerini alacaktır” tümcesini ederken, Şentop’un, Kamutay’ı, çoktan “Saray’ın emrine soktu”ğundan ve tarihe böyle geçtiğinden habersiz mi?!
Haberliyse de, haberli değilse de, Öztrak yanlış yapmıştır, o “çok güzel konuşması”nı “berbat” etmiştir!
20-30 dakikalık “çok güzel konuşması”nda, böylesi çelişkiye düşmesi, birbirleriyle çelişen sözler etmesi, Partim CHP’min Tekirdağ Milletvekili ve Sözcüsü Faik Öztrak’a yakışmadı, yakıştıramadım!
“Faik Öztrak da bunu yaparsa!..” dedim durdum.
Kendisine önerim: Ya derlenip toparlansın, çelişkiye, çelişkilere düşmemeye özen göstersin veya Parti Sözcülüğü’nü, Genel Başkan Yardımcılığını bıraksın, bir daha Milletvekili olmasın!
Yapar mı?
Bilemem.
Ben, kendisi, ülke, halk ve CHP yararına olacağı inancıyla “yapması önerisi”nde bulundum.
Önerime kulak tıkamak konusunda “paşa gönlü” bilir.
“İktidarın muhalefeti” olmuş, iktidara yardım ve yataklık eden, iktidarın değirmenine su taşıyan “muhalefet”, halktan destek görmez, halk tarafından iktidara taşınmaz; ülkede olup bitenlerden ve de olup biteceklerden iktidar kadar sorumludur, iktidar kadar sorgulanmayı, yargılanmayı hak eder!
İktidar açık açık, sıkça ve en gür sesle “2023” diyor.
“Hilafetin ayak sesleri”ni duyamayan, duyup da duymazdan gelen muhalefete “muhalefet” denir mi?!
Ben “Denmez” diye biliyorum.
Birbiriyle çelişen tümceler ederek, muhalefet olmaz, muhalefetlik yapılmaz!
Konuşmak için konuşmakla da!..
Artık bilinsin!
Artık bilinsin ve yapılması gereken yaşama geçsin, geçirilsin!
Beceremeyenler çekilsinler, çekip ditsinler veya gönderilsinler!
Yetti gari!..
Yorum Yaz