GÖNLÜNDE “CUMHURBAŞKANI OLMAK” OLAN “ Ü N L Ü ”MÜZ!..

  • 0
150 150 bakikarakol

Kim Cumhurbaşkanı olmak istemez?

Ben!

Bırakın Cumhurbaşkanı olmak istemeyi, en küçüğünden, en büyüğüne dahi siyasetçi olmak istemem.

Ama…

İyi bir iç siyasa (siyaset, politika) eleştirmeni gazeteci, yazar olmayı çok isterim.

 

Ucube “Partili Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi”nde, sınırsız yetkiye sahip Cumhurbaşkanı olmak istemeyen yoktur; herkesin gönlünden olmak geçer.

Geçer ama…

Olması zordur.

“Ben Cumhurbaşkanı olmak istiyorum” demek, böyle bir açıklamada bulunmak çok daha zordur.

Alaya alınmak, gülünç duruma düşmek, “Deli”, ”Kafayı sıyırmış” damgası yemek, toplum içine çıkamamak var.  

 

Bir de…

“Ah, Cumhurbaşkanımız şu olsa” diyerek, iç dünyalarında Cumhurbaşkanı adayı taşıyanlar var.

Bunlar ve kendi gönüllerinde Cumhurbaşkanı olmak isteyenler, gönlündekini direk değil, dolaylı biçimde açığa vururlar.  

 

Geçen hafta bugünün (1 Ekim 2021 Cuma) akşamı Tele 1 TV ekranında böyle bir olay yaşandı.

 

 “Araştırmacı, soruşturmacı, duayen gazeteci” diye sunulan, diye sunulmasından da pek hoşlanan, benim ise yerdiğim Uğur Dündar’ın, Tele 1 TV kanalında, “Demokrasi Arenası” programı yayınlandı.

Saat 21.00-24.00 arası canlı yayınlanan programın özne konuğu tiyatro ustası, tiyatro okulu sahibi, yazar, yönetmen, Müjdat Gezen’di.

“Müjdat Gezen Sanat Merkezi” mezunu, her biri ünlü sanatçılar da vardı.

Adları, Uğur Dündar tarafından anons edilen, ancak ekranda görünmeyen 5-6 kişi ise canlı yayının yapıldığı Müjdat Gezen Sanat Merkezi’nin tiyatro salonundaydı.

 

Şimdi size https://www.youtube.com/watch?v=R7je2n3-tNk linkini veriyorum.

Tıklayıp baştan sona kadar izleyebilirsiniz.

Ama ben, linkin özellikle 46.07-48.20 arasını izlemenizi istiyorum.

 

O dilimi kağıda döktüm, burada bilginize sunacağım.

 

İzlediğinizde veya okuduğunuzda, şu konuşmalara tanık olacaksınız:

 

Müjdat Gezen anılarını anarken, karşısındaki Uğur Dündar, elini sağ cebine götürüyor, cep telefonunu çıkarıyor; telefonunun tuşlarına dokunuyor, gözlerini telefonun ekranından ayırmıyor, “Celal Bey. Celal Ülgen” diyor.

Konuğu Gezen “Nerde?” diye soruyor.

Dündar, “Aramızda. Arka sıralarda bir yerde oturuyor” yanıtını veriyor; sonra da, “Sana bir mesajı var” diyor.

Gezen bu kez gayriihtiyari “Kimin?” sorusunu soruyor.

Dündar “Celal Ülgen’in” diyor, ekliyor:

“Kendisi yazmış. Kısa bir mesaj.”

Ve okumaya başlıyor:

bir ülke isterim

yoksul

varsılı yok

insanlar mutlu hayatlarından

bir ülke ki

herkes eşit

en yüce değer emek

ve sevmek

ve sevmek

ve sevmek

bir ülke isterim

sanatı hür

düşünce özgür

dediği gibi eski bir bilgenin

ne ezilen

ne ezen

bir ülke ki

Cumhurbaşkanı Müjdat Gezen

 

Alkışlar arasından, Uğur Dündar’ın sesi:

“Çok güzel bir şiir.”

 

Müjdat Gezen keyifleniyor, “Celal’e bak yav” diye söyleniyor; ardından, boşlukta birine bakarak, konuşuyor:

“Celal, Celal biliyorsun, ben, senin adayınım. Ama benim adayım da Uğur Dündar’dır, biliyorsun ki. Yaaa. Uğur yıllardır hep en güvenilir kişi seçiliyor. Bu durup dururken değil…”  

 

Avukat Celal Ülgen’i tanımayan, Müjdat Gezen’in avukatı olduğunu, Atatürkçü askerlerin, sivillerin avukatlığını yaptığını bilmeyen yoktur.

Kendisine saygı duyuyorum.

Gönlündeki Cumhurbaşkanını, şiirle dile getirdi.

… Getirmekle kalmadı, gönlündeki Cumhurbaşkanının, yani Müjdat Gezen’in gönlündeki Cumhurbaşkanını da açığa çıkardı.

Bir başka şeyi de…

Gönlünde Cumhurbaşkanı olanın da gönlündekini…

 

O kişi, gönlünde Cumhurbaşkanı olmak olan Uğur Dündar’dı!

 

Bu kanıya, sonuca…

Müjdat Gezen, gönlündeki Cumhurbaşkanını ‘Uğur Dündar’ diye açıkladığında, Uğur Dündar’ın bir şey dememesinden, sessiz kalmasından, yüzünde hoşnutluğun belirmesinden vardım.

 

Ve…

Bundan sonrasını ayrıntılı yazmayı düşünüyorum.

Bugün bu kadarıyla yetineyim…

  • 0

Yorum Yaz

Email adresiniz paylaşılmayacak.