6 Şubat 2023 depreminin yerle bir ettiği Hatay ilimizin, -Türkiye İşçi Partisi’nden- Milletvekili, “Gezi Davası” tutuklularından Av. Can Atalay için avukatları 3’üncü kere Anayasa Mahkemesi’ne (AYM’ye) “hak ihlali” başvurusunda bulundular. https://gazeteoksijen.com/turkiye/can-atalayin-avukatlari-ucuncu-kez-aymye-basvurdu-199000
Facebook sayfamdan ve X hesabımdan yazdım:
“BUNDAN DA SONUÇ ALINMAZSA -Kİ ALINMAYACAK-, CAN ATALAY’IN MİLLETVEKİLLİĞİ, KAMUTAY GENEL KURULU’NDA DÜŞÜRÜLÜR MÜ?!. SORUYA, SORUYLA YANIT: YEMİN ETMEYEN MİLLETVEKİLİNİN, MİLLETVEKİLLİĞİ DÜŞÜRÜLÜR MÜ?!.” https://twitter.com/BakiKarakol/status/1743718638941503993
CHP Parti Meclisi (PM) 4 Ocak 2024 Perşembe günkü toplantısında Belediye Başkan adaylarını görüşecekti; toplantı bitiminde de açıklama yapılacaktı.
Fakat…
Can Atalay olayından ötürü CHP Genel Başkanı Özgür Özel, PM toplantısında, Belediye Başkan adaylarını görüşüp netleştirmeyi, arkasından “adayları açıklama”yı iptal etti; toplantıda alınan “iki karar”ı kamuoyuna duyurmayı uygun gördü:
“TBMM’yi (…) Salı günü saat 15.00’te olağanüstü toplantıya çağırıyoruz.” https://www.chp.org.tr/haberler/chp-genel-baskani-ozgur-ozel-ulkenin-gelecegine-sahip-cikmak-steyenleri-mitingimize-davet-ediyoruz
Başka siyasi partilerin de imzalarını taşıyan “Yazılı Başvuru”, Kamutay’ın (TBMM’nin) AKP’li Başkanı Numan Kurtulmuş’a sunuldu.
Kurtulmuş dikkate almadı, işleme koymadı, yanıt vermeye bile gerek duymadı.
Böyle bir şey “ilk”ti!
Korkarım ki kalıcı olacak!
CHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın, Kurtulmuş’u telefonla aradığını, Kurtulmuş’tan olumsuz yanıt aldığını dün Sözcü TV’de açıkladı.
Böylece, “tatildeki Kamutay”, Başkanı tarafından olağanüstü toplantıya çağrılmadı, olağanüstü toplantı –dün- gerçekleşmedi!
Özel, 4 Ocak günlü PM sonrası dile getirdiği ikinci konuyu “… 14 Ocak Pazar günü saat 13.00’te tüm vatandaşlarımızı, tüm siyasi partileri, tüm meslek örgütlerini, tüm sivil toplum örgütlerini ve bu ülkenin geleceğine sahip çıkmak isteyen her ferdini, bilhassa gençlerini Tandoğan meydanında saat 13.00’te geleceğimize, adalete, hukuka ve ülkemize sahip çıkan mitingimize davet ediyoruz” sözcükleriyle duyurdu.
Mitinge katılımın yüksek olacağına inanıyorum.
Bir inancım da…
“Cumhur İttifakı İktidarı’nın, görkemli geçeceğini öngördüğüm mitingden etkilenmeyeceği, milimlik geri adım atmayacağı, gene bildiğini okuyacağı” yönünde!
Bunu bildiğim için, partim CHP’min yönetimine “Miting, olması gereken çok doğru, yerinde bir karar. Kutlarım” demek; peşine “Mitingin, iktidar üzerinde bir etkinliği, yaptırım gücü olmazsa, iktidarı etkileyecek, muhalefetin istediğini/istediklerini yapmak zorunda bırakacak, belirlenmiş siyasanız var mı?” sorusunu sormak isterim.
Varsa…
Ne güzel!
Yoksa…
Önerim:
Acilen “politika üretecek kadro ve yapılanma”yı gerçekleştirin.
“Olmadığını nereden biliyorsun?” diyenler çıkabilir; onlara “Sonuç alınmayan, alınmadığı, alınmayacağı net görülen karar ve eylemlerden, “yakın, orta, uzun süreli siyasa üretimi” yapan yapılanmanın, birimin olmadığını herkes gibi görüyorum” demekle yetineceğim.
Az yukarıda “Bir inancım da…” diye başlayan tümcemde vurguladıklarımda yanılmayacağımı, “Partili Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi”nin “Cumhur İttifakı İktidarı”nın bir numarası AKP Genel Başkanı Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 7 Ocak 2024 Pazar günü İstanbul’da Haliç Kongre Merkezi’nde partisinin Belediye Başkan adaylarını tanıtım toplantısındaki konuşmasın içinde yer alan şu sözlerinde gözlemledim:
“Bu milletin ne Cumhuriyet’le ne de Cumhuriyet’in banisi Mustafa Kemal Atatürk’le bir derdi yoktur. Türkiye bu tuzağa düşmeyecek bir ülkedir. Her karışı terle ve kanla sulanmış vatan toprakları üzerinde meydanın boş olmadığını göstermek boynumuzun borcudur. Riyad’dan size ekmek çıkmak. Tişörtleri farklı bir şekilde boyamak size ekmek kazandırmaz. Samimiyseniz bunu ülke genelinde yerli ve milli olarak ifade edin. Bizi üzen ülkemizin 2. büyük partisi hüviyetine sahip CHP’nin Türkiye düşmanlarına kuyruk olmasıdır. Bu partinin emanetçi genel başkanı milleti tahrik ederek, parti içi iktidar kavgasını unutturmaya… Bundan başka bir işe yaramıyor. 31 Mart seçimlerinde Özgür efendiyi de özgürleştireceğiz. Biz kendisinin zincirlerinden kurtularak özgürleştirmesini isteriz. Bu zatın gidişatı şu anda pek de iyi gözükmüyor. Daha bismillah demeden, anayasal düzene kastetmekten 18 yıl ceza almış bir teröristi adeta Meclis’ten cezaevine tünel kazarak kurtarma peşine düşüyor…” https://www.gercekgundem.com/siyaset/erdogan-can-atalaya-terorist-dedi-ozgur-ozeli-hedef-aldi-teroristi-adeta-meclisten-cezaevine-tunel-kazarak-kurtarma-pesinde-447024
(Şu okuduklarınız ne Cumhurbaşkanlığı ne de AKP resmi internet sitelerinde yoktu. Sanki sansürlenmişti.)
Erdoğan’a yanıt CHP yönetiminden gecikmedi.
Yanıtları “Terörden beslenen ve medet uman parti AKP!” başlığında toplayan www.gercekgundem.com internet gazetesinin haberle ilgili linkini https://www.gercekgundem.com/siyaset/erdogan-can-atalaya-terorist-dedi-ozgur-ozeli-hedef-aldi-teroristi-adeta-meclisten-cezaevine-tunel-kazarak-kurtarma-pesinde-447024 veriyor, Erdoğan’ın “… anayasal düzene kastetmekten 18 yıl ceza almış bir teröristi adeta Meclis’ten cezaevine tünel kazarak kurtarma peşinde düşüyor” söylemiyle ilgili birkaç soruma geçiyorum:
Gezi Davası, anayasal düzene kastetmek midir?!
Böyle tanımlanması, yorumlanması hukuka uygun mudur?!
Bu anlayış ve yorumla baktığımızda, anayasal düzene gerçekten kasteden başka eylemler, eylemciler neden görülmez, yargıya taşınmaz?!
Can Atalay teröristse, Yüksek Seçim Kurulu (YSK), Can Atalay’ın “Milletvekili adaylığına izin”, Milletvekilli seçildikten sonra Can Atalay’a “Milletvekili Mazbatası” neden vermiştir?!
(Kararları itiraz edilmez, uygulanır, “yüksek Mahkeme” konumundaki YSK, “Can Atalay kararlarının” arkasında AYM gibi/kadar neden durmaz?! Neden kararlarını, elinin tersiyle iten, kendini bir anlamda YSK’nın üstünde gören Yargıtay 3’üncü Ceza Dairesi’ne hukuki tepki göstermez?! Bu ayrıntı siyasi partilerin vb ilgisini neden çekmez?!)
Tanrı aşkına “… teröristi adeta Meclis’ten cezaevine tünel kazarak kurtarma…” da ne demektir?!
“Terörist” sözcüğü ile tanımlanan Milletvekili Can Atalay, Anayasa içeriği ile Milletvekili adayı olmamış mıdır?!
Devletin “YSK” kurumu, Anayasa ışığında bir sakınca görmemiş, izin vermemiş midir?!
Hatay halkı da oylarıyla Milletvekili seçmemiş midir?!
YSK bu kez Can Atalay’a “Milletvekili Mazbatası” vermemiş midir?!
Böylece Can Atalay, Anayasa’dan ve yasalardan kaynaklanan “dokunulmazlık hakkı”nı kazanmamış mıdır?!
Anayasa “Bu durumda tutuklu Milletvekili cezaevinden salıverilir” diye hükmetmemiş midir?!
AKP Genel Başkanı Cumhurbaşkanının metin yazarı/yazarları ne demeye “… teröristi adeta Meclis’ten cezaevine tünel kazarak kurtarma…” yazarlar?!
Bu yaptıkları doğru mudur, etik midir?!
Anayasal bir hak, “… Meclis’ten cezaevine tünel kazmak…” ve Anayasal hakkı/hakları savunanları, onların yasal eylemlerini “… kurtarma…” ile nasıl ilişkilendirirler, tanımlarlar?!
Yanılıyor muyum, haksız mıyım?!.
Yorum Yaz