Posts By :

bakikarakol

KARS’IMDAN, KARSLIMDAN BİR-İKİ NOT…

150 150 bakikarakol

31 Mayıs 2023 Çarşamba günlü “BAŞLIK, GAZETECİ-TELEVİZYONCU ÖZLEM GÜRSES’TEN: İKTİDAR, ENKAZINI DEVRALDI”!.. https://bakikarakol.com/baslik-gazeteci-televizyoncu-ozlem-gursesten-iktidar-enkazini-devraldi/ başlıklı yazımı şöyle bitirmiştim:

“Kıymetli, can okurlarım…

Sevdalısı olduğum Kars’ıma üç yıldır gidemedim; 4 Haziran 2023 Pazar günü gidiyorum.

Yıllardır süre gelen seçim haksızlıklarının yorgunluğundan ve içime sindiremediğim bu son seçimlerin havasından sıyrılmak için sevdalısı olduğum Karslımla Eylül 2023 başlarına kadar olmayı planlıyorum.

Haftalık yazılarımı yazabilecek miyim?

Bilmiyorum.

Twitter paylaşımlarım ara ara olacak.

Görüşmek umuduyla.

Sevgi ve saygılarımla…”

 

Pazar (17 Eylül 2023 Pazar) günü, sevdalısı olduğum Kars’ımdan döndüm.

 

105 gün içinde Kars’ımda ve Kars’ım gibi sevdalısı olduğum Karslımda gördüklerimi, dinlediklerimi özetleyerek, sizlerle paylaşmak isterim.

 

31 Mart 2019 yerel seçimlerinde HDP’den Kars Belediye Başkanı seçilen, Kars HDP Milletvekili Ayhan Bilgen 2 Ekim 2020 günü İçişleri Bakanlığı tarafından görevinden alındı; aynı gün, şimdi Burdur Valisi olan, Kars Valisi Türker Öksüz kayyum atandı.

 

Kayyum yönetimi Kars’a, Karslıya dişe dokunur hizmet yapmamış; yapmadığı gibi sorunların birikmesine, artmasına neden olmuş.

Karslı, kayyum yönetimine ulaşamıyor, uluşsa da bir sonuç alamıyor.  Hindistan’da nasıl ki kutsal ineklerden geçilmiyorsa, Kars’ta da başıboş köpeklerden geçilmiyor.

Bu tümce size sıradan gelmesin, başıboş köpekler Kars’ın, Karslının ve Kars’a gelenlerin ciddi sorunlarından biri.

 

Kayyum yönetiminden ağzı yanan Karslı, 31 Mart 2024’te yapılacak yerel seçimlere çok önem veriyor ve umudunu, beklentisini Mart 2024 seçimlerine bağlamış; o yüzden ince eleyip sık dokuyor.

 

Zaten Karslı, 14 Mayıs 2023’te Cumhurbaşkanlığı 1’inci tur ve Milletvekili seçimleriyle 28 Mayıs 2023’te Cumhurbaşkanlığı 2’inci tur seçimlerinde Millet İttifakı’nın Cumhurbaşkanlığı ve Milletvekili seçimlerini kazanamamasına burnundan soluyor.

CHP Genel Başkanı ve Millet İttifakı’nın Cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu’na kızmayan, istifa etmemesine, Genel Başkanlık yarışında yer almaya kalkmasına öfkelenmeyen yok.

 

İkinci sırada İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener, üçüncü sırada Deva Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, dördüncü sırada Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, beşinci sırada Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu ağır yeriliyor; yerilmeyen Demokrat Parti Genel Başkanı Gültekin Uysal.

 

Kars’ta Mart’taki seçimleri kim kazanır?

Kazanacak üç parti var:

HDP/Yeşil Sol Parti, CHP, AKP.

Kayyum yönetiminden ağzı yanan Karslı, kayyuma neden olduğu için HDP/Yeşil Sol Parti’ye ve kayyum atadığı için de AKP’ye sıcak bakmıyor; CHP iyi bir aday çıkarırsa ve eski ittifak ortaklarından destek görürse, kazanabilir; yoksa seçim HDP/Yeşil Sol Parti ile AKP arasında geçer.

MHP aday çıkarsa bile kazanamaz; şimdiden, MHP’nin, AKP adayını destekleyeceği konuşuluyor.

İyi Parti, Deva, Gelecek, Saadet, Yeniden Saadet, Demokrat parti, başka partiler ve bağımsız adayın/adayların Kars Belediye Başkanlığı seçimini kazanmaları olası değil.

 

Karslı, yaşam (hayat) pahalılığından, enflasyondan, peş peşe yapılan zamlardan, çalışanlara ve emeklilere düşük zam verilmesinden, işsizlikten, açlık ve sefaletten vb ötürü AKP’ye, AKP’nin diğer ortaklarına Karslı seçmen öfkeli, oy vermeyi düşünmüyor; her geçen gün Erzurum’a bağlı hale gelmeye, getirilmeye öfkeli.

 

Kars’ımda bir de “tabela” olayı var ki!..

Böylesine pes yani!

Bu kadar mı cahillik olur, yanlışlık yapılır?!

Aile izin verirse yazacağım.

Umarım ayırt (fark) edilir, tabeladaki eksiklik giderilir, yanlışlık düzeltilir, ben de güzel bir yazı yazarım.

 

Kars’ımın, Karslımın sorunları yazmakla, anlatılmakla bitmez; bu yazımda yüzde bir-ikisini yazabildim; ama söz zaman zaman yazacağım.

 

BAŞLIK, GAZETECİ-TELEVİZYONCU ÖZLEM GÜRSES’TEN: “İKTİDAR, ENKAZINI DEVRALDI”!..

150 150 bakikarakol

14 Mayıs 2023’teki Cumhurbaşkanlığı 1’inci tur oylamasında ve 28’inci Dönem Milletvekili oylamasında ve de 28 Mayıs 2023’deki Cumhurbaşkanlığı 2’inci tur oylamasında Türk seçmeni “seçmenlik görevi”ni yapmamış, yapamamış, Cumhurbaşkanını ve Milletvekillerini seçmemiş, seçememiştir!

100 bin imzayla “Cumhurbaşkanı adayı” olan iki aday dışında –ki, onlarda da kimi siyasi parti Genel Başkan ve Genel Merkez Yönetimi’nin parmağı, yönlendirmesi var- Cumhurbaşkanı ve Milletvekili adaylarını, Genel Başkanlar, Genel Merkez Yönetimleri belirlemişler,  seçmene de “Sandığa git, bizim seçtiklerimize oy ver” demişler; başka seçeneği olmayan seçmen denileni aynen yapmış!

 

Bir kere yine yazayım:

Oy vermek, seçmek değildir!

“Seçim”in ilk aşaması “seçmek”tir, ikinci aşaması “oy vermek”tir, son aşamaları “adil olmak”tır, “güvenlik”tir, “güvenirlilik”tir ve “dürüst sayım”dır!

 

22 Temmuz 2007’deki Genel, Yerel seçimlerinden ve 10 Ağustos 2014’deki ilk kez Cumhurbaşkanının halk tarafından seçildiği seçimden bu yana seçimler -ne acıdır ki- “adil” ve “güvenli” olmuyor!

 

Evet, 14 Mayıs 2023’teki Cumhurbaşkanlığı 1’inci tur ve Milletvekili Genel Seçimleri ile 28 Mayıs 2023’deki Cumhurbaşkanlığı 2’inci tur seçimleri de “adil” ve “güvenli” olmamıştır!

 

Milletvekilinde kazandığı resmen açıklanan “Cumhur İttifakı, Cumhurbaşkanlığında da kazandığı resmen açıklanan Cumhur İttifakı’nın Cumhurbaşkanı adayı AKP Genel Başkanı Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan olsa da; gerçekte Milletvekilinde kazanan, Millet İttifakı’dır, Cumhurbaşkanlığında ise Millet İttifakı’nın Cumhurbaşkanı adayı CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’dur!

Tarih, bu gerçeği kaydetmiştir, gelecek kuşağın bilgilerine sunacaktır!

İşte o zaman, kimi torunlar, yaşamlarını, geleceklerini karartan büyükbabalarından, dedelerinden, babaannelerinden, anneannelerinden utanacaklar, onlar için ağır yergilerde bulunacaklar!

 

Şu günlerde CHP’de, Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu’nun Genel Başkanlıktan çekilmesi konuşuluyor.

Önce anımsatırım:

Hile hurda olmasaydı, Yüksek Seçim Kurulu (YSK) kimi yaşananlara duyarsız kalmasaydı, 14 Mayıs 2023’teki Milletvekili seçim sonuçlarını yasal süre içinde resmi olarak açıklamayıp Cumhurbaşkanlığı 2’inci turu sonrasına -30 Mayıs 2023’e- bırakarak, 2’inci turu etkileme, yanlı davranma yoluna gitmeseydi; 2’inci turun gerçek kazananın “Kemal Kılıçdaroğlu” olduğunu açıklasaydı, Kemal Kılıçdaroğlu, Millet İttifakı “Mutabakatı” gereği, CHP Genel Başkanlığı’ndan istifa edecekti!

Sonra da…

Kemal Kılıçdaroğlu “Devam” dememeliydi, olağanüstü Kurultay takvimi belirlemeliydi, kendisinin aday olmayacağının sinyalini vermeliydi.

Yapmadı.

Zaten yapmayacağını öngörüyordum.

Çünkü…

Kemal Kılıçdaroğlu, CHP’nin de kurucusu dünya lideri Kemal Atatürk siyasi çizgisinde değildir; İsmet İnönü ve “Bankamatik Milletvekili” merhum Deniz Baykal siyasi çizgisinde.

Ayrıntısına girmeyeceğim.

Ama…

Deniz Baykal’ın kızı “siyaset cahili” Aslı Baykal’a söyleyecek bir çift sözüm var:

Aslı Baykal, 28 Mayıs 2023 Pazar gecesi saat 22.00’da @asliibaykal twitter hesabından şu paylaşımda bulunuyor:

Diktator Kılıçdaroğlu CHPyi yemeğe devam etme kararı aldı. Vebali buna destek olan herkesin boynuna olacaktır!” https://twitter.com/asliibaykal/status/1662896670516862980

Twitterının altına yazdım; yaklaşık 25 saat sonra da (29 Mayıs 2023 Pazartesi saat 22.42’de) @BakiKarakol Twitter hesabımdan “https://twitter.com/asliibaykal/status/1662896670516862980… TİVİTİNDE KILIÇDAROĞLU’NA “DİKTATÖR” DİYEN ASLI BAYKAL, BABASI MERHUM DENİZ BAYKAL’A DA “DİKTATÖR” DEDİĞİNİN AYIRTINDA DEĞİL! ÇÜNKÜ KILIÇDAROĞLU, BABASININ SİYASİ ÇİZGİSİNDEN GELİYOR! ASLI BAYKAL TİVİTİNİN 2’İNCİ TÜMCESİNDE DE ZIVALIYOR! HADDİNİ BİLSİN!..” diye yazdım.

 

Aslı Baykal, siyaseten haddini bilir mi, bilecek mi?

Bilemem.

Ama bilsin ki:

Ne Kemal Kılıçdaroğlu’nun CHP’si, ne Deniz Baykal’ın CHP’si, ne Bülent Ecevit’in CHP’si, ne İsmet İnönü’nün CHP’si ve diğerlerinin CHP’si, Kemal Atatürk’ün CHP’si değil!

Özünde köklü, sağlam bir “merkez partisi” olan CHP’yi, beşik gibi salladılar; Deniz Baykal’la başlayan “sağa kayma”, Kemal Kılıçdaroğlu ile sağın da sağına savruldu!

Ve sen Aslı Baykal, hastalığından ötürü Milletvekili görevini yapmadan Milletvekili maaşı aldığı için tarafımdan “Bankamatik Milletvekili” sözcükleriyle tanımlanan baban Deniz Baykal’ın siyasi veballerini boynunda taşıyorsun!

 

Yazımı, gazeteci-televizyoncu Özlem Zengin’in 28 Mayıs 2023 Pazar gecesi saat 20.15’te Tele 1 TV ekranlarından seçim sonuçlarına ilişkin son verileri paylaşırken ettiği, her şeyi çok güzel anlatan/özetleyen şu manşet sözüyle bitireyim:

“İKTİDAR, ENKAZINI DEVRALDI”!.. https://twitter.com/BakiKarakol/status/1662870230626910208

 

*

 

Kıymetli, can okurlarım…

Sevdalısı olduğum Kars’ıma üç yıldır gidemedim; 4 Haziran 2023 Pazar günü gidiyorum.

Yıllardır süre gelen seçim haksızlıklarının yorgunluğundan ve içime sindiremediğim bu son seçimlerin havasından sıyrılmak için sevdalısı olduğum Karslımla Eylül 2023 başlarına kadar olmayı planlıyorum.

Haftalık yazılarımı yazabilecek miyim?

Bilmiyorum.

Twitter paylaşımlarım ara ara olacak.

Görüşmek umuduyla.

Sevgi ve saygılarımla…

ETİK SİYASET, DOĞRU ÜZERİNDE, DOĞRU BİÇİMDE, DOĞRULAR VE DOĞRUCULARLA YAPILIR, KAZANILIR!..

150 150 bakikarakol

Ben, İşçi Sınıfı Bilimi’ne, dünya lideri Kemal Atatürk’ümün düşüncelerine, söylem ve eylemlerine, Demokratik, Laik Cumhuriyeti’ne, Türkiye’sine, Devrim ve İlkeleri’ne, en büyük yapıtlarından Cumhuriyet Halk Parisi’ne vb inanırım, güvenirim; çünkü “ben” yok, “biz” var; çünkü tam bağımsızlık, egemenlik, özgürlük, ayrışmasızlık, kaynaşma, kalkınma, çağdaşlık, emeğe, insan, insanlığa, inanca saygı, yardımlaşma, emperyalizme, emperyalistlere, emperyalistlerin yerel işbirlikçilerine kararlı karşıtlık, gerçekçilik, doğruluk vb var.

 

Sayamadığım daha başka nedenlerden ötürü CHP’li olmama karşın, merkez sağ siyasetten gelen ve ülkede “Çoban Ateşi Hareketi”ni başlatan Sağlık eski Bakanı Rıfat Serdaroğlu’nun doğru ve temiz söylemlerde bulunması, aynı içerikte yazılar yazması, siyasi parti kurması, adını da “Doğru Parti” koyması, parti yönetimindekileri “doğru” düşünen, doğru siyasalar üreten, doğru siyasi söylemlerde bulunan insanlardan seçmesi, başından dikkatimi çekmiştir.

İçlerinde, ekonomist yazar, gazeteci Meriç Köyatası, 1960’lardan beri Kars Akyaka’dan aile dostunun oğlu Sivil Havacılık –eski- Genel Müdür Yardımcısı Oktay Erdağı olunca daha bir dikkat kesildim, ilgi duydum.

 

Şu “ittifak”lar olayı gündeme gelince, doğruları söyleyen siyasi kadronun partisi Doğru Parti’nin, partim CHP’min, oluşumunda öncülük ettiği Millet İttifakı’nın içinde yer almasını “arzulama” derecesinde istedim.

Olmadı.

Doğru Parti de, Ata İttifakı’nda karar kıldıı; ama uzun sürmedi, ayrıldı.

 

14 Mayıs 2023 seçim sürecinde Doğru Parti’nin Millet İttifakı’yla ortak hareket etmesinin yararlılığını, Doğru Parti Yatırım, Altyapı ve Ulaştırmadan Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Oktay Erdağı’yla paylaştım.

Kıymetli hemşerim, partim CHP’min Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun CHP içinde yalnız bırakıldığını vurguladıktan sonra, CHP ile Doğru Parti arasındaki görüşmelerin CHP Parti örgütü ve Örgüt Yönatimi’nden sorumlu İstanbul Milletvekili Oğuz Kaan Salıcı üzerinden yürütüldüğünü söyledi,  “Ancak hiç bir ilerleme kayıt edilemedi” dedi, ekledi:

“Çünkü Sayın Salıcı seçimleri zaten kazandıklarını, bu görüşmelerin ise sadece formaliteden ibaret olduğu düşüncesindeydi. Daha sonra Sayın Karayalçın devreye girdi. Ancak yeterli zaman olmadığı için detaya girilemedi ve özellikle de bizim partinin seçim güvenliği konusundaki detaylı çalışmaları Sayın Kılıçdaroğlu’na birinci ağızdan anlatılamadı.  Buna rağmen bizim Sayın Genel Başkanımız tarihi bir konuşma yaparak,  kayıtsız, şartsız, amasız, fakatsız Sayın Kılıçtaroğlunu desteklediğimizi açıkladı.”

(İzmir CHP eski Milletvekili Atilla Sertel’in, Erdağı ile ilgili savına değinmeyeceğim; CHP yönetiminin, Erdağı’yı dinlemesini önereceğim.)

 

Bir haftadan fazladır Sinan Oğan’la uğraşan, gün tüketen Kemal Kılıçdaroğlu’nun, doğruları doğru biçimde söyleyen Doğru Parti’nin Genel Başkanı Rıfat Serdaroğlu’yla görüşmeyi düşünmemesini anlamlandıramadım.

Acaba Doğru Parti kaynaklı bir neden mi vardı?

Oktay Erdağı’dan başka iki kişi tarafından da bilgilendim:

Biri, Doğru Parti Genel Başkanı Rıfat Serdaroğlu’ydu ve “Kemal Beyin bizimle işbirliği yapmasını başta Akşener, Uysal, Sivas katliamcısı ve iki AKP larvası engellediler. ‘Akşener hariç, bunları yanına alma’ demiştim. Kemal Beye ve ülkeye çok zarar verdiler. Ülkemizin en kalitesiz Meclisi ortaya çıktı. Daha çok zarar verecekler. Anayasa değişikliği gündeme gelince, hepsi siyasi ümmetçilerle beraber olacak. Kemal Bey yanıldığını anladı ama artık çok geç. Selamlar” diyordu.

Diğeri, Doğru Parti Siyasi İşlerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Haydar Çakma’tı; o da “CHP, mevcut ittifakın seçilmek için yeteceğini düşündü; bir de, ittifak üyelerini rahatsız etmemek için başka partilerle ilgilenmediler. Bizim çabalarımızla görüşmeler oldu ve desteğimizi resmen açıkladık.”

 

Belirtmeliyim ki, 19 Mayıs 2023 Cuma gecesi Tele 1 TV’de canlı yayınlanan Gazeteciler Masası programında Doğru Parti’nin Ekonomiden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Meriç Köyatası’nın 14 Mayıs 2023 Pazar günkü seçim sonuçlarına ilişkin hesaplamaları, söylemleri, bilgilendirmeleri, önerileri, yergileri harikaydı!

 

Ve…

Bugün Çarşamba; 28 Mayıs 2023 Pazar’a 4 gün var, 5’inci gün Cumhurbaşkanlığı ikinci tur için sandığa gideceğiz.

Israrla vurgulamalıyım:

Kemal Kılıçdaroğlu, bugün (Çarşamba) olmazsa yarın, yarın (Perşembe) olmazsa öbürkü gün, öbürkü gün (Cuma) olmazsa Cumartesi günü Doğru Parti Genel Merkezine gitmeli, Doğru Parti Genel Başkanı ve Genel Merkez Yönetimi ile görüşmeli!

Yararı olacaktır!

 

İkinci turda Cumhurbaşkanlığı seçimi kazanılmalı!

Ülkenin ve halkın başka şansı, başka seçeneği yok!

 

Siyaset cahiller ile siyaset yapılmaz, siyasi yol yürünmez!

Yakınlarda da olsa, siyaset cahillerinden arınmak gerek!

 

Etik (ahlaklı) siyaset, doğru ve doğrular üzerinde, doğru biçimde, doğrular ve doğrucularla yapılır, kazanılır!..

KILIÇDAROĞLU 11 GÜNDE NE YAPMALI?!.

150 150 bakikarakol

AKP ağırlıklı Cumhur İttifakı 14 Mayıs 2023 Pazar günkü Cumhurbaşkanlığı ve 28’inci dönem Milletvekili Genel Seçimi’nde gene yaptı yapacağını!

Halk iradesine gene parmak soktu!

Bu kez ayrıca ıslak imza sonucunu engellemek, geciktirmek için itiraz üstüne itiraz kurnazlığına gitti!

 

Millet İttifakı ne yaptı?

Sandıkların korunmasına, ıslak imza alınmasına odaklandı, AKP’nin ve Cumhur İttifakı’ndaki bileşenlerinin yapabileceklerini öngöremedi, iki milyon civarında oy kaymalarına karşın Cumhurbaşkanlığı seçiminin ikinci tura kaldığını açıkladı; bununla yetinmedi, bu sonucun kesin olduğunu özellikle vurguladı!

Aceleleri neydi?!

Tanrı aşkına, Ankara CHP Milletvekili deneyimli siyasetçi Levent Gök’ün “Esas seçim şimdi başlıyor” https://halktv.com.tr/siyaset/son-dakika-chpden-ikinci-tur-aciklamasi-esas-secim-simdi-basliyor-739414h demesi ne demek?!

 

Millet İttifakı’nın Cumhurbaşkanı adayı, partim CHP’nin Genel Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun doğrularına, yanlışlarına ne bu yazımda, ne bundan sonraki yazımda değinmeyeceğim, 28 Mayıs 2023 Pazar gününden sonraki günlerde değineceğim.

Ancak…

Millet İttifakı ortaklarından Deva Partisi’den, Atatürkçü askerler uydurma suçlarla tutuklanıp yargılanırken, o zaman AKP iktidarının Adalet Bakanı Sadullah Ergin’in, CHP listesinden Ankara 1’inci Bölge 4’üncü sıradan aday gösterilmesine karşı çıkmaması, bu konudaki haklı yergilere, tepkilere, Ergin’nin adaylığının partisi Deva’nin içişleri olduğunu, buna karışamayacaklarını söylemesi –daha başkaları da var- doğru ve şık değildi!

Tam burada sorayım:

İttifak içindeki partilerden biri, 21 Nisan 2019 günü Ankara’nın Çubuk ilçesine bağlı Akkuzulu Köyü’nden, Hakkari’nin Çukurca ilçesinde PKK’lı teröristlerle çıkan çatışmada üç arkadaşıyla birlikte şehit olan Er Yener Kırıkcı’nın cenaze töreninde kendisini linç etmek isteyenlerden biri, örneğin yumruk atan inek hırsızı –eyleminden sonra eli öpülen, korunup kollanan- Osman Sarıgün’ü, CHP listesinden kazanacak ilden ve sıradan aday gösterilmesi dayatsaydı, ona da mı sessiz kalınacaktı, boyun eğilecekti?!

 

Geçiyorum…

 

Mitinglerinde hep “ben” diyen Kemal Kılıçdaroğlu, hiç CHP’den söz etmedi ve hiç CHP’ye oy istemedi!

Ama ortaklardan örneğin İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener, Cumhurbaşkanlığı mitinglerinde her keresinde “Bir oy Kemal’e, bir oy Meral’e” dedi, arkasından partisinin adını söyledi durdu!

Başka söyleyip duranlar da vardı!

CHP’li İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu ile Ankara Büyükşehir Belediye (ABB) Başkanı Mansur Yavaş da konuşmalarında ne 28’inci dönem Milletvekili Seçimi’ne değindi, ne CHP’ye oy istedi!

Atatürk, hiç birinde yoktu!

Kılıçdaroğlu’nda da!..

Neden acaba?!

 

Ben, 14 Mayıs 2023 seçiminde ve sürecinde gördüm ki…

Kılıçdaroğlu…

Sözde deneyimli, kurmay siyasetçiler ve de danışmanlar tarafından kuşatılmış!

Oysa yalnız!

Kılıçdaroğlu’nun, siyasa/siyaset üreten kadrosu da yokmuş!

 

Bugün 17 Mayıs 2023 Çarşamba; ikinci turun yapılacağı 28 Mayıs 2023 Pazar gününe 11 gün var.

Kılıçdaroğlu bu 11 günde ne yapmalı?

Bana göre, aynı zamanda önerim:

Sözde deneğimli, kurmay siyasetçilerden, siyasi konularda hiçbir şey bilmeyen, öngörü yoksunu danışmanlardan ve başka kadrolardan arınacak; dünya lideri Kemal Atatürk’e, O’nun CHP’sine, O’nun devrim ve ilkelerine dönecek, sıkıca sarılacak; görsel sunumlarında/paylaşımlarında NUTUK’tan söz edecek, alıntılar yapacak; GENÇLİĞE HİTABE’yi okuyacak; diplomasi dilini bırakacak, anlaşılır halk diliyle konuşacak; muhalefette iken söylediklerini iktidarın kopya ettiğini, muhalefette söylediklerini iktidara yaptıranın, iktidarda yapacaklarının somut belgesi, kanıtı olduğunu bıkmadan anlatacak vb…

 

Yazımı, dün (16 Mayıs 2023 Salı) saat 20.22’deki paylaşımımla bitireyim:

 

“DİP DALGA”DAN YÜKSELEREK GELEN SES:

“İKİNCİ TURDA YÜZDE 70’LE KILICDAROĞLU’NA KAZANDIRACAĞIZ!..”

ÖNEMSİYORUM, CİDDİYE ALIYORUM!..

NOT ETTİM PAYLAŞTIM, LÜTFEN SİZ DE NOT EDİN PAYLAŞIN!.. https://twitter.com/BakiKarakol/status/1658523289822560258/analytics  

DÜŞÜNÜN, SORGULAYIN, DÜŞÜNCENİZİ SOMUTLAŞTIRIN, KARARINIZI VERİN, SANDIĞA AKIN EDİN!..

150 150 bakikarakol

Geçen hafta (3 Mayıs 2023 Çarşamba) yazamadım.

Şundan:

Rahmetli babam Karslı Hacı Ahmet Karakol’un dayısı oğlu Alaattin Karakaş yaşama gözlerini kapadı. https://twitter.com/BakiKarakol/status/1653159264305795074

Benim için “amca” değerinde olan Alaattin Karakaş’ın yaşamını yitirmesinden derinden etkilendim; denememe karşın yazamadım; bu kez başarabilecek miyim, bilmiyorum.

Hoşgörün.

 

*

 

5 Mayıs 2023 Cuma gecesi, 26’ıncı Genelkurmay Başkanı Emekli Orgeneral İlker Başbuğ, Sözcü TV’deydi. https://www.sozcu.com.tr/2023/gundem/ilker-basbug-sozcu-tvde-7674498/

Canlı yayın sırasında (saat 21.00) değil, Cuma’nın Cumartesi’ye devrildiği ilk saatlerde tekrarını izledim.

Başbuğ, son kitabı “Gazi Mustafa Kemal Anlatıyor İdealim: Çağdaş Türkiye”de, “İnsan Atatürk”ü anlatmaya çalıştığını ve “İnsan Atatürk”ün “düşünce”ye verdiği önemi dile getiriyordu.

 

Evet, dünya lideri Kemal Atatürk “düşünce”ye önem veriyordu çünkü kendisi bir “düşünce adamamı”ydı; ama bundan önce “düşünme”ye daha çok önem veriyordu.

“Düşünme”nin “düşünce”den öncelikli, “düşünce”nin başlangıç süreci olduğunu biliyordu.

O nedenle Kemal Atatürk’ün yaptığı en büyük devrimi “Düşünme Devrimi” idi; ama karşıtlarının, düşmanlarının en rahatsız oldukları, korktukları, gün yüzüne çıkarılmasını, Türk halkının bilmesini istemedikleri “devrim”i bu devrimdi.

O, halkının ve de halkların “düşünen insanlar” olmalarının derdindeydi.

 

Düşünen insan, sorgulayan, yargılayan, düşünce ve düşünceler, sorunlara çözümler üreten, bulan insansındır; doğruyla gerçeği, yalanla doğruyu vb ayırt eder, kanmaz, kandırılmaz.

 

Bana göre düşünmeyen insan, üretmeyen insana benzer; düşünmeyen toplumlar da, üretmeyen toplumlara…

Düşünmeyen insan başkasına, üretmeyen toplum başka toplumlara bağlıdır; bu bağlılığın sonu “bağımlılık”tır; bunun da sonu “özgürlüğü, egemenliği, bağımsızlığı yitirmek, köle olmak”tır.

 

4 günün bitiminde (14 Mayıs 2023 Pazar), Cumhurbaşkanlığı ve Milletvekili Genel Seçimleri için sandığa gideceğiz, oy kullanacağız.

Buradan önerim:

Lütfen düşünün, değerlendirin, sorgulayın, yargılayın, düşüncenizi somutlaştırın, kararınızı verin, sandığa gidin, oyunuzu kullanın.

Böyle yaparsanız, en doğru eğleme imza atmış olursunuz.

 

Ben; bir Atatürk, CHP, Türkiye, Türk halkı, insan ve insanlık, barış, kardeşlik, özgürlük vb sevdalısı olarak, Millet İttifakı’nın Cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu’na ve partim CHP’me oy vereceğim.

AKP ve Cumhur İttifakı içinde yer alan siyasi ortaklar artık gitmeli; çünkü yordular, ayrıştırdılar, ekonomiyi dibe vurdurdular, hayalleri, umutları, manevi dünyamızı hasarladılar, güveni, itibarı, saygınlığı yok ettiler vb!

Daha fazlaya gerek yok!

 

7 Mayıs 2023 Pazar günü Erzurum’da, İstanbul Büyükşehir ve Millet İttifakı’nın Cumhurbaşkanı Yardımcısı adayı Ekrem İmamoğlu’nun, Erzurum halkı ile buluşmasında, otobüsün üstünde, 150-200 kopuğun taşlı saldırısına uğrasına, saldırı sonrası Erzurum Büyükşehir Belediye (EBB) Başkanı Mehmet Sekmen’nin “söz” diye söylediklerinden bazılarına https://www.krttv.com.tr/akpli-erzurum-belediye-baskani-provokasyonu-aklamaya-calisti değinerek, yazımı bitireceğim.

 

Burnunun dibindeki “Kars’ı köy belleyen kafadaki Vali”nin yönettiği Erzurum’da yaşanan “taşlı saldırı” bana, 1980 Kenan Evren darbesi öncesi günlerde, Erzurum’dan geçen Kars otobüslerinin ve de 36 plakalı araçların taşlı, sopalı saldırılara uğramalarını anımsattı!

1980 Evren darbesi öncesinde ellerinde taşlar ve demir sopalarla saldıranlarla, 7 Mayıs 2023’te İmamoğlu’nun otobüsüne saldıranlar aynı düşüncenin çocuklarıydı!

Ayrıntıya girmeyeyim…

Geleyim EBB’nin AKP’li Başkanı Mehmet Sökmen’nin şu söylediklerine:

“Buraya esnaf ziyareti yapacağız diye geldiler. Miting alanı olmayan yerde miting yapmaya kalkıyor. Bu, İstanbul’da yapılan mitinge gölge düşürmek için yapılan bir hadise. Taşı atan da kendileri, polisi zora sokan da kendileri. İmamoğlu işini gücünü bırakmış Erzurum’a geliyor.  Burada izinsiz miting yapılamaz. İzinsiz miting yapıldığı için İmamoğlu hakkında suç duyurusunda bulunacağım.” 

Benzer söyleme başkaları da katılmaz mı?! https://www.cumhuriyet.com.tr/siyaset/yandas-yeni-safakin-manseti-erdogan-ve-bakanlarla-ters-dustu-2079161?utm_medium=Kategori%20Sayfasi&utm_source=Cumhuriyet&utm_campaign=Kategori%20Sayfasi  

Neyse ki, taşlı saldırıdan 2 gün sonra yani dün (9 Mayıs 2023 Salı) Milli Savunma Bakanlığı’nın basında yer alan açıklaması  https://www.cumhuriyet.com.tr/siyaset/son-dakika-yandas-yeni-safak-mansetine-tasimisti-msbden-piyade-uzman-cavus-akif-keles-aciklamasi-2079240 , çirkin eylemi CHP’lilere yıkmaya kalkanları okkalı biçimde yalanladı,

Dün de Sakarya’da, Kılıçdaroğlu’nun seçim otobüsüne bir densiz, taşlı saldırıda bulundu.

Dilerim, bugün, yarın, yarından sonra ve Cumartesi, seçim günü başka saldırı/saldırılar olmaz.

 

Korkutma ve seçmenin sandığa gitmesini engelleme amaçlı bu ve benzeri eylemlerden hiç kimse ikileme düşmesin, çekinmesin, korkmasın, herkes sandığa akın akın gitsin.

“AKP’nin İstanbul ve Erzurum mitinglerine gölge düşürmek için gayret sarf edilen hadisedir” tümcesini eden, edebilen EBB Başkanı AKP’li Sekmen, taşlı saldırı günü AKP’nin İstanbul mitingini gündemden düşürenin ve AKP’nin yapılacak Erzurum mitingini de şimdiden gölgeleyenin kendisinin/kendilerinin olduğunu nasıl yadsıyabiliyor?!

Sekmen’in “İmamoğlu işini gücünü bırakmış Erzurum’a geliyor” demesine ya ne demeli?!

Ve…

EBB’nin AKP’li Başkanı Mehmet Sekmen, partisinin Genel Başkanı, Cumhur İttifakı’nın Cumhurbaşkanı adayı, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı iken o zamanki partisi adında illerde mitingler yapmasını, 6 Aralık 1997’de Siirt’te, şair Mehmet Cevat Örnek’e ait -Ziya Gökalp’ın olduğu da savlanan (iddia edilen), içinde “Minareler Süngü, Kubbeler Miğfer / Camiler Kışlamız Müminler Asker” dizelerinin geçtiği “İlahi Ordu”  

https://www.malumatfurus.org/ziya-gokalp-asker-duasi-ilahi-ordu-siiri/ şiirini okuduğunu neden unutur, anımsamaz?!

Anımsatmış olayım…

EMPERYALİST YALANIN ÖNÜNE GEÇMEZSEK, SIRADA “TAZMİNAT, TOPRAK İSTEMİ” VAR!..

150 150 bakikarakol

İki gün önce “24 Nisan”dı!

 

24 Nisan, 1915’te yaşanan, yaşanmak zorunda kalınan, Anadolu’daki Ermenilerin güneye zorunlu göçleri sırasında meydana gelen istenmeyen olayları, Türkiye’nin, Türk halkının ve insanın, insanlığın baş düşmanı emperyalistlerin, “soykırım” sözcüğü ile tanımlayıp dünyaya duyurdukları gündür!

Soykırım, koca bir emperyalist yalanıdır!

Emperyalist ABD’nin şimdiki 46’ıncı Başkanı “bunak” Joe Biden yaptığı açıklamada https://www.cumhuriyet.com.tr/dunya/abd-baskani-biden-bir-kez-daha-ermeni-soykirimi-dedi-2074555  “soykırım” sözcüğünü kullanmış, “Bugün durup Meds Yeghern (Ermenice: Büyük Felaket) – Ermeni Soykırımı’nda – kaybedilen hayatları anıyor ve asla unutmayacağımıza dair söz veriyoruz” demiş.

Verdiğim linkteki haberde yer alan şu tümceyi de burada paylaşmalıyım:

“Ermenistan’da kullanılan, ‘Ermeni Soykırımını Anma Günü’ yerine, ‘Ermeni Anma Günü’ ifadesini kullanması dikkati çekti.”

Birçok emperyalist batı ülkelerinin parlamentolarında, “soykırım yapıldı” yalanı kabul gördü.

Yaşanan “zorunlu göç” olayını ne Osmanlı yönetimi, ne de dünya lideri Kemal Atatürk sonrası Türk yönetimleri dünyaya anlatamadı!

Anlatılamadığı için emperyalistler, “atı alan Üsküdar’a geçti” anlayışıyla davrandılar, yalanlarını Türklere mal etme çalışmaları içine girdiler!

Oysa Türkiye’yi yöneten iktidarlar, siyasi kadrolar, bürokratlar, tarihçiler vb “zorunlu göç” gerçeğini ve Ermeni çetelerinin katliamlarını birebir yaşayan Anadolu halkını “canlı tarih” olarak dünyaya tanıtmadılar, tanıtamadılar, onların anılarını, gördüklerini, tanık olduklarını dünyaya anlatmadılar, anlatamadılar!

Neden acaba?!

Asker cephede savaşacak, sen arkadan hançerleyeceksin!

Hangi yönetim buna “Dur” demez, “Dur” demek için önlemler almaz?!

Sonra da buna “soykırım” denilecek!

Hadi oradan!

Haa, göç sırasında, öngörü yoksunu beceriksiz Osmanlı yönetiminin “önlem alma”daki eksikliklerinden ötürü bir dizi olumsuzluklar olmuştur!

Ama asla “zorunlu göç” kararında ve uygulamasında, savlandığı, uydurulduğu gibi bir “soykırım düşüncesi, amacı, ereği” söz konusu değildir.

 

“Soykırım” yalanı, uyduruğu dört bir yana saçılırken, yetmezmiş gibi günümüze kadar taşındı ama Ermeni çetelerinin, militanlarının Anadolu’da Türk halkına yaptıkları katliamlar, zulümler vb öteleniyor, göz önüne alınmıyor, dikkate değer bulunmuyor!

 

Bu ve bütün tarihi ayrıntıları, gerçek Atatürkçü tarihçilerimize bırakıyor, “canlı tarih” dediğim yakınlarımdan dinlediklerimden bir, ikisini çok özetle anlatmaya geçiyorum:

 

Rahmetli babamın dayısı rahmetli İstiklal Madalya sahibi Paşa dede…

Anası ve abisiyle köyümüz İncedere’de yaşıyor.

Fakirdirler.

Rusçayı ve Ermeniceyi ana dili gibi biliyor.

Köyümüzde Ermeniler de vardır.

40 yıllık komşudurlar.

Aralarında bir sorun olmamış; kardeşçe, dostça yaşamışlar.

Paşa dede, uzun boylu, mavi gözlü, sarışın biri; komşularından orta yaşlı Ermeni diyor ki:

“Paşa, Peldirvan* Köyü’ndeki Ermeni Taburu’na asker alınacak. İyi para veriyorlar. Maddi durumunuz iyi değil. Git başvur. Ermenice biliyorsun. Türk olduğunu anlamazlar.”

Gelişmeler, düşünüldüğü gibi olur.

Bir hafta geçmemiştir.

Paşa dede, Ermeni komutanların konuşmalarını duyuyor.

“Yarın erkenden, Türk köylerine baskın yapacağız.”

Paşa dede o akşam soluğu, 2 kilometre ötedeki köyümüzde alıyor; doğruca, köyde hatırı sayılan, sözü geçen Ahmet ağanın evine gidiyor.

Ahmet ağa, köyün yaşlı ve orta yaşlılarıyla oturmuş, konuşuyor.

Paşa dede duyduklarını bir solukta Ahmet ağaya anlatıyor.

Ahmet ağa inanmıyor, “Ermeniler bizim dostumuz. Taburdaki komutanları da tanıyoruz. Onlardan bize zarar gelmez. Yanlış duymuşsun” diyor.

Ahmet ağa gibi köylüler de inanmıyorlar.

Paşa dede kendi evlerine gider; anasına, abisine anlatır; anasından

“Ay yetim, koca Ahmet ağa kılını kıpırdatmıyor, sana ne oluyor? Otur oturduğun yerde” sözlerini işitiyor; abisiyle fısıltılı şekilde konuşuyor ve iki kardeş anlaşıyor.

Biri iki atı, diğeri at arabasını hazırlıyor.

Gün ağarmadan kalkıyorlar; ellerinden, ayaklarını bağladıkları, ağzını da kapattıkları analarını zor bela at arabasına atıyor, atları kamçılamaya başlıyorlar.

Köyü, çoktan Ermeni askeri sarmış.

Ermeni askerleri araba sesine dikkat kesiliyorlar ve gördüklerinde de ateş ediyorlar.

Paşa dede, anası, abisi kurtuluyorlar.

 

Onlar kaçıp kurtuluyorlar ama köylülerimiz, yaşlı, genç, çocuk, kadın, kız, sakat demeden Ermeni askerlerince esir alınıyorlar.

 

Bundan sonrasını rahmetli anneannemden dinlediklerimden…

 

Civarda ne kadar Türk köyü varsa basılıyor, insanları esir alınıyor, şimdiki adı “Kayaköprü” olan “İslam Erginesi” Köyü’ne götürüyorlar.

Bir kısmını samanlıkta yakıyorlar; bir kısmını ahırda tutuyorlar; erkekleri, erkek çocuklarını da eştikleri kuyunun başında arkadan kurşunla vurarak, kuyuya atıyorlar.

Kuyuya yaralı düşen, itekleyerek düşürülenlerin iniltileri, çıkardıkları sesler, çığlıklar anneannemin kulaklarından gitmezdi.  

 

Ahmet ağanın kardeşlerinden biri de, köylülerimizle birlikte ahırdadır; ahırdan sorumlu Ermeni askere, abisini soruyor; “Çok mu merak ettin? Buyur gel gözlerinle gör. Ahmet ağanın önünde çeşit çeşit yemekler, yanında semaverde demlen çay. Hadi kalk gel gidelim” yanıtını alıyor; inanıyor ve ahır sorumlusunun peşinden gidiyor.

Döndüğünde perişandır, ağzını bıçak açmaz durumdadır.

Anında yakınları, komşuları yanına sokuluyorlar, ne gördüğünü soruyorlar; anlattıktan sonra da, ayağa kalkıyor, “Ermeni eliyle ölmektense, kendi elimle ölürüm” diyor, yanında gizli taşıdığı hançeri karnına saplıyor.

Ahır sorumlusu Ermeni asker sürükleyerek, alıp götürüyor -büyük olasılıkla kuyuya atıyor-.

Ne mi görmüştür?:

Abisi Ahmet ağanın alnından, ellerinden, ayaklarından duvara çivilendiğini, iki kalçasını yandan cep biçiminde yardığını.

Dahası da var!..

Yazmayacağım.

 

Ermeni askerleri, ahırda tuttuklarına bir şey yapmamışlar ama günlerce aç, susuz bırakmışlar, aşağılamışlar.

Bunlara neden dokunmadıkları sonradan anlaşılıyor:

Bucak iken 1992’de ilçe olan Akyaka’nın** İbiş Köyü’nden “Hacı Abbasoğlu Kelbayı Mehmet Çetesi” de çevredeki köylerde ne kadar Ermeni varsa esir almış.

Karşılıklı takas ediyorlar.

Kalan köylülerimiz ve komşu başka köylüler bu biçimde kurtuluyorlar.

 

Anneannem, komşuları Ermenilerden en ufak bir kötülük görmediklerini, Muş’tan gelen Ermeni gençlerin zulüm ettiklerini söylerdi.

Sonraki yıllarda, Rus Çarı ordusundaki Ermeni subay ve askerlerin, Ermeni çetelerle katliamları gerçekleştirdiklerini öğrendim.

Ekim devrimi ile Çar’ın devrilince iyice azıtmışlar.

Hele ki, Kazım Karabekir ve Halit Paşa komutasındaki Türk askerinin önünden kaçarken geçtikleri her yeri, Kars kent merkezini yakıp yıktılar, evlerde, balkonlarda, işyerlerinde, caddelerde, sokaklarda kıymadıkları can bırakmamışlar!

Paşalar ve komutalarındaki askerler çılgına dönmüşler!

Asker, komutanlarının “Dur” emrini dinlememişler, sınırı kilometrelerce geçmişler, Gümrü’ye girmiş, zulmü yapanları aramışlar!

 

Babaannem pek anlatmazdı; konu açıldığında hüzünlenirdi, dalar giderdi.

Baba tarafım, iki kere yaşanan, en şiddetlisi de ikincisi olan Ermeni katliamında bir yolunu bulup Bayburt’un Kısanta*** Köyü’ne göç ediyor.

(En zor gününde hiçbir Türk, Suriyeliler gibi başka ülkelere göç etmiyor, kendi vatan toprakları içinde yer değiştiriyor.)

Babam, Kısanta’da dünyaya geliyor.

2-3 yıl sonra da köyümüze geri dönüyorlar.

 

Bölgede çok daha ağır dramlar yaşanmıştır.

Yaşayanlar, yaşamayanların yakınları dinlenseydi, anıları, görüp tanık oldukları belgelenseydi, toplum ve dünya halkları bu belgeler ışığında bilgilerle donansaydı vb bugün “Ermeni soykırımı” diye bir emperyalist yalan gündemde olmazdı!

Böyle bir yalanın sıkıntısını yaşıyor olmazdık!

Öyleyse ne duruyoruz?!

Emperyalist yalanın önüne geçelim!

Geçmezsek…

Sırada “tazminat, toprak istemi” var!

Böylesi bir önemden ötürü, iç siyasi gündemi bu hafta öteledim, yakın gelecekteki “istem dayatmaları”nı yazdım…       

 

     *Şimdiki adı “Duraklı”

   **Eski adı Kızılçakçak

***Demirözü

“GENELKURMAY BAŞKANI” OLMUŞ BİRİ, “TERÖR” GİBİ ULUSAL SORUNU “ZAMANA” VE BEKLEMEYE” BIRAKIR MI?!.

150 150 bakikarakol

SEÇMEKLE OY VERMEYİ BİLMEYEN, BİLİP DE KARIŞTIRAN “SİYASET VE SİYASETÇİ MÜSVEDDESİ”!.. https://bakikarakol.com/secmekle-oy-vermeyi-bilmeyen-bilip-de-karistiran-siyaset-ve-siyasetci-musveddesi/  başlıklı bir önceki yazımı, 29’uncu Genelkurmay Başkanı iken, birkaç saat içinde “Milli Savunma Bakanlığı”nın başına “Bakan” sıfatıyla atanan, şimdi de AKP’den Kayseri 1’inci sıra Milletvekili adayı yapılan Hulusi Akar’a “Çanakkale Savaşları’nda ve Ulusal Kurtuluş Savaşı’nda Mehmetçik’i, düşmana, düşmanın topu, tüfeği, süngüsü üzerine gözünü kırpmadan götüren, birçok neden vardı ama bir tanesi çok daha önemli ve anlamlıydı” diyerek, anımsatmış, “Onu biliyor musunuz? Biliyorsanız, söyler misiniz?” sorularını sormuş, “Şu kadarlık ipucu vereyim” vurgusunda bulunmuş,  ipucunu “K…….. e. ö… a……., s…….. g……” biçiminse vermiştim ve yazımı “Hulusi Akar yanıt verse de, vermese de haftaya 6 sözcüklü bu tek tümceyi açık yazacağım…” sözünü vermiş, noktalamıştım.

Şimdi o tümceyi açık yazayım:

“Komutanın en önde atlaması, saldırıya geçmesi”…

Akar’dan yanıt beklediğimi yazdım ama vermeyeceğinin bilincindeydim; çünkü bilmiyordu!

(Açılımını okuduğunuz tümcenin ayrıntısına girmeyeceğim; girersem, konu dağılır; o nedenle bu kadarıyla yetineceğim.)

Bilseydi; Genelkurmay Başkanı olarak, Genelkurmay Başkanlığı’ndaki karargahında/makamında, aylarca, yıllarca birlikte çalıştığı astsubay, subay ve general arkadaşları tarafından etkisiz hale getirilmez, “esir” alınmazdı!

(Bir Türk vatandaşı olarak ne kadar ağırıma gitti, hala ne kadar ağırıma gidiyor, anlatamam!)

Savaş sırasında, cephede, komutasındaki/emrindeki askerlerden önce düşman üzerine giden/atlayan Komutanı/komutanları anlasaydı, karargahına kadar sızmış, yerleşmiş fetöcüleri ayırtına (farkına) varırdı,  canı pahasına mücadele eder, savaşırdı, hele ki “şehit” olurdu, “esir” düşmezdi!

(Bunu da deşmeyeceğim, bu kadarıyla bırakacağım.)

 

“Genelkurmay Başkanlığı’nda, Genelkurmay Başkanı makamında, yakın çalışma arkadaşları tarafından ‘esir’ alınan 29’uncu Genelkurmay Başkanı” sicilli Hulusi Akar, 16 Nisan 2023 Pazar günü, 1’inci sıradan Milletvekili adayı gösterildiği Kayseri’de, AKP İl Başkanlığı’nın “aday tanıtım” toplantısına katılıyor, bir konuşma yapıyor.  https://www.cumhuriyet.com.tr/siyaset/hulusi-akardan-vur-de-vuralim-ol-de-olelim-sloganlarina-yanit-onun-da-zamani-gelecek-2072080  Konuşmasında, ‘Türkiye olmadan bölgede herhangi bir problemin çözümünün mümkün olmadığını’ belirtiyor, “Dolayısıyla Türkiye’nin her zamankinden daha güçlü, daha büyük olması lazım. Güçlü ve büyük Türkiye için hepimizin daha çok çalışması lazım” diyor.

Salondakiler “Vur de vuralım, öl de ölelim” diye slogan atıyorlar.

Bunun üzerine Akar “Onun da zamanı gelecek, bekleyin. Şu anda Mehmetçik büyük bir başarıyla teröristlerin bütün inlerini, sığınaklarını başlarına yıktı, yıkmaya devam ediyor” tümcelerini ediyor.

Özellikle “Onun da zamanı gelecek, bekleyin” tümcesi toplumda tepki çekiyor.

Öyle bir tepki bombardımanı oluyor ki, Hulusi Akar, bir gün sonra (17 Nisan 2023 Pazartesi) açıklama yapmak zorunda kalıyor:

“Orada terörle mücadeledeki Mehmetçik’in başarısından, çalışmalarımızdan bahsediyoruz. Gençler de burada slogan atıyorlar. Devamında da açık ve net şekilde görülüyor ki terör örgütlerinden, ülkemize yönelik tehditlerden bahsediyoruz. Biz terörle mücadele dedikçe bu teröristlerin inlerine girdikçe başka yerlerden ses geliyor. İçeriden ses geliyor. Hayretle, üzüntüyle takip ediyoruz. Sözlerimden başka manalar çıkarmak iyi niyet değildir. Çarpıtmadır, gaflettir.” https://www.cumhuriyet.com.tr/siyaset/son-dakika-hulusi-akardan-vur-de-vuralim-aciklamasi-carpitmadir-gaflettir-2072388#:~:text=Bakan%20Akar%2C%20%22Vur%20de%20vural%C4%B1m,%C3%87arp%C4%B1tmad%C4%B1r%2C%20gaflettir%22%20a%C3%A7%C4%B1klamas%C4%B1%20yapt%C4%B1

 

AKP’nin Kayseri 1’inci sıra Milletvekili adayı Hulusi Akar, tepkilere neden olan sözlerine açıklık getirmek isterken, daha bir batıyor; çelişkiye düşüyor, kendi sözünü/sözlerini kendisi çarpıtıyor, çarpıtırken gaf yapıyor, gaflete düşüyor ve “suç” işliyor!

 

Şimdi…

Hulusi Akar mademki aday tanıtımı toplantısında “…terörle mücadeledeki Mehmetçik’in başarısından…” söz ederken, “vur de vuralım, öl de ölelim” diye slogan atan gençlere “Onun da zamanı gelecek, bekleyin” tümcesini neden etti?!

Tanrı aşkına terörle mücadelede “Onun da zamanı gelecek” ve “Bekleyin” ne demek?!

“Genelkurmay Başkanı” olmuş biri, “terör” gibi ulusal sorunu “zaman”a ve “bekleme”ye bırakır mı?!

Böyle bir yanlışı nasıl düşünür, nasıl söyler, nasıl öğütler?!

Bu, “çarpıtma”nın, “gaf”ın, “gaflet”in, “suç”un alasıdır!

 

Eğri oturup doğru söyleyelim:

Söz konusu tümceler, siyaset ve gözdağı vermek amaçlı söylenmişlerdir!

 

Hulusi Akar hiç eğip bükmesin, kendisiyle çelişkiye düşmesin, kendi sözlerini kendisi çarpıtmasın, “asker onuru, gururu”yla çıksın, tepkilere neden olan sözlerinin arkasında dursun, onları neden söylediğini açıklasın.

 

Hulusi Akar’a, PKK terör örgütü tarafından şehit edilen sözleşmeli er Yener Kırıkçı’nın 21 Nisan 2019 tarihinde Ankara’nın Çubuk ilçesine bağlı Akkuzulu Mahallesi’ndeki cenaze töreninde, partim CHP’min Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğu’na yönelik “linç girişimi” sonrasında yaptığı konuşmadan alıntıladığım şu sözlerini de “Çubuk, yiğit insanların olduğu, şanlı tarihi olan bir yer. Sizler gerçekten son derece bilgili, görgülü, yetişmiş insanlarsınız. Sizin şanlı bir tarihiniz var. Bugün burada bir evladımız şehit oldu. Onunla ilgili gerekli töreni yaptık, vazifemizi yaptık. Onun şehit olduğu yerde şu anda silahlı kuvvetlerimiz, onun silah arkadaşları o dağları, tepeleri oradaki teröristlere dar ediyorlar. Hiçbir şekilde Yener’in kanını yerde bırakmayacağız. Silahlı kuvvetler elinden gelen her şeyi yapıyor. Arkadaşlarım, Yener’in mekanı Cennet olsun, Allah anasına, babasına, sizlere, silahlı kuvvetlere sabır versin. Şu ana kadar mesajlarınızı verdiniz, tepkilerinizi gösterdiniz. Şimdi sükunetle Yener’in evine gidiyoruz, annesine, babasına taziyelerimizi bildirmek üzere. Burayı boşaltıyoruz. Çubuklu kardeşlerim mesajlarınızı verdiniz, tepkilerinizi gösterdiniz, şimdi sükunetle burayı boşaltıyoruz. Arkadaşlarım bize güvenin, bize inanın hep beraber burayı boşaltıyoruz ve Yener’in evine gidiyoruz” https://www.sozcu.com.tr/2019/gundem/21-nisan-2019-utanc-gunu-4516070/ anımsatırım ve sorarım:

“Arkadaşlarım…  Şu ana kadar mesajlarınızı verdiniz, tepkilerinizi gösterdiniz… Çubuklu kardeşlerim mesajlarınızı verdiniz, tepkilerinizi gösterdiniz, şimdi sükunetle burayı boşaltıyoruz” ne demek?!

Ülkenin ikinci büyük siyasi partisinin Genel Başkanını linç edenler ve Kılıçdaroğlu’nun, güvenlik kuvvetlerimiz tarafından korumalı biçimde sokulduğu evi göstererek “Yakın bu evi! Yakın bu evi!” diye bağıran kadın sizin “arkadaşlarınız”, “kardeşleriniz mi?!

Onlara bu kadar mı yakınsınız?!.

SEÇMEKLE OY VERMEYİ BİLMEYEN, BİLİP DE KARIŞTIRAN “SİYASET VE SİYASETÇİ MÜSVEDDESİ”!..

150 150 bakikarakol

14 Mayıs 2023’de seçime girecek siyasi partiler, “Milletvekili aday listeleri”ni 9 Nisan 2023 Pazar saat 17.00’da Yüksek Seçim Kurulu’na (YSK’ya) verdiler.

 

… Verilmesiyle…

Günlerdir, “çok sakıncalı”ymış gibi gizli tutulan, “dışarı sızmasın” diye ciddi önlemler alınan –oysa ne kadar yanlış-, listelerdeki “Milletvekili adayları”nın ad ve soyadları, hangi ilden, ve kaçıncı sıradan aday gösterildikleri internet basınında, sosyal medyada yazılmaya; radyolardan, televizyonlardan, youtube kanallarından verilmeye başlandı; kısa sürede de “Milletvekili adayları”nı bilmeyen kalmadı.

Anlayacağınız…

Kep düştü, kel göründü.

Sevdalısı olduğum Kars’ımda buna “Dananın kuyruğu koptu” denir.

 

Özellikle “Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem” yanlısı siyasi partilerin, öncelikle de partim CHP’min listesine baktığımda, tepkimi twitter hesabımdan BU KADAR DA OLMAZ Kİ!.. … OLMAMALIYDI!.. “YETMEZ AMA EVET” HAFİF KALACAĞI İÇİN “HAYIR AMA EVET” DİYORUM!.. VE… HESAPLAŞMAYI SEÇİM SONRASINA BIRAKIYORUM!..

https://twitter.com/BakiKarakol/status/1645361080690933761 biçiminde dile getirdim.

 

Bildiğiniz gibi YSK, “Milletvekili kesin listeleri”ni 19 Nisan 2023 Çarşamba günü açıklayacak; değişiklikler olacak mı, olacaksa ne kadar ve nasıl olacak, göreceğiz.

 

İkisi dışında, tüm “Bakan” sıfatlı atanmış bürokratların, Cumhur İttifakı ortağı AKP listelerinden “Milletvekili adayı” gösterilmelerini YSK kabul edecek miydi?

Twitter hesabımdan şöyle yazdım:

İSTİFA ETMEDEN NASIL ADAY OLUYORLAR?!. NEREDE YASA, ANAYASA?!. BAKALIM YÜKSEK SEÇİM KURULU ADAYLIKLARINI KABUL EDECEK Mİ?!. ÇARŞAMBA GÜNKÜ YAZIMDA HULUSİ AKAR’A SORUM OLACAK…  https://twitter.com/BakiKarakol/status/1645053778347933696

Yanılmadım!

YSK kabul etti!

Şu twitterımı da paylaşmalıyım:

AKP’DEN MİLLETVEKİLİ ADAYI YAPILAN/YAPILACAK ATANMIŞ “BAKAN” SIFATLI BÜROKRATLAR, OLDU OLACAK SEÇİM SONRASI DEVİRTESLİM TÖRENLERİNE KADAR İSTİFA ETMESİNLER!. https://twitter.com/BakiKarakol/status/1643562205856555008

 

Görünen o ki, olacak gibi!

 

Yeni Sol Parti’nin (YSP’nin), AKP’nin yandaş ve yalakalarından, “Yetmez ama evet”çi gazeteci(!), yazar(!)larından Hasan Cemal’le Cengiz Çandar’ı kazanacak illerden ve sıralardan “Milletvekili adayı” göstermelerini anlamlandırabilmiş, “YSP nereye/nerelere, kime/kimlere, ne ileti/iletiler veriyor, gönderiyor?!” sorusuna yanıt verebilmiş değilim!

 

10 Nisan 2023 Pazar günü www.gercekgundem.com internet gazetesinden https://www.gercekgundem.com/siyaset/iyi-partiden-aday-olan-ece-gunerden-umit-ozdagin-erdogan-toprak-iddialarina-yalanlama-evli-degilim-gecen-yil-bosandim-418539 linkinden haberini, paylaşımını ve açıklamasını okuduğum, İyi Parti’nin İstanbul 2’inci Bölge 4’üncü sıra Milletvekili adayı Hukukçu Ece Güner’in Bu ‘ucube sisteme’ karşı mücadele etmiş, 4 kitap yazmış, Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem anayasasının mimarlarından biri olarak adayım…” sözlerini okuyunca, iki soruyu sorma gereksinimini duydum:

“Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem ne demek?

Neden ‘Demokratik, Laik Parlamenter Sistem’ değil?”

Yanıtlar mı?

Yanıtlarsa memnun olurum ve yayınlarım.

Bekliyorum.

 

Bana göre “Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem” soyut!

Mimarı olup dört kitabı yazan Milletvekili adayı Ece Güner; “Güçlendirilmiş Parlamenter Sistemi”ni sahiplenen ve içinde yer aldığı “Millet İttifakı”nın ortaklarından CHP’ye, SP’ye, DP’ye, DEVA ve Gelecek Partisi’ne kabul ettiren; kabul ettirmekle kalmayıp “İttifak Bildirgesi”nde yer aldıran İyi Parti’si neden içini doldurmadı, somutlaştırmadı, “Siyasi Partiler Yasası’nda yapılacak değişiklikler”e göndermeler yapmakla yetindi?!

Ve…

Son yaşanan, “Cumhurbaşkanı” ve “Milletvekili adayı” belirlemede görüldü ki…

“Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem” yazılımına aynen uyulmuş; dahası, iktidar olduğunda aynısı uygulanacak!

Yani…

Cumhurbaşkanı, Milletvekili, Belediye Başkanı, Belediye Meclisi Üyesi, İl Genel Meclisi Üyesi seçimi, gene Siyasi partilerin Genel Başkanları, Genel Başkanların Genel Merkez yönetimindeki “adamları” tarafından gerçekleşecek!

Yani…

Gene halk seçmeyecek!

Ama halk, Genel Başkanlar ve Genel Başkanların Genel Merkez Yönetimi’ndeki çok yakın çalışma(!) arkadaşları tarafından, kapalı kapılar ardında seçip sır gibi gizledikleri “Milletvekili adayları”na, seçim günlerinde sandığa gidecek, oy verecek!

 

Bu “seçmek mi”dir?!

Hayır, bu “seçmek değil”dir!

Bu “oy vermek”tir!

 

Seçmekle oy vermeyi bilmeyen, bilip de karıştıran “siyaset ve siyasetçi müsveddesi”nden başka bir şey değildir!

Aynı zamanda yalancının, kandırıkçının önde gidenidir!

 

Halk, seçmesi gereni/gerekenleri kendisi seçerse, seçim günü de sandığa gidip oyunu verirse, o seçilen, seçenine karşı çok daha duyarlı olacak, davranacak, “Genel Başkanlarının adamı olmak, kadrosuna girmek” için taklalar atmayacak.

 

Gelelim, istifa etmeden/ettirilmeden, Kayseri 1’inci sıradan AKP Milletvekili adayı yapılan “Milli Savunma Bakanı” sıfatlı atanmış bürokrat Hulusi Akar’a soracağım soruya:

Yo yo…

29’uncu Genelkurmay Başkanı iken, Genelkurmay karargâhındaki makamında, çok yakınında fetö’cü generallerce “rehin” alınmasını sormayacağım.

Şunu soracağım:

Çanakkale Savaşları’nda ve Ulusal Kurtuluş Savaşı’nda Mehmetçik’i, düşmana, düşmanın topu, tüfeği, süngüsü üzerine gözünü kırpmadan götüren, birçok neden vardı ama bir tanesi çok daha önemli ve anlamlıydı.

Onu biliyor musunuz?

Biliyorsanız, söyler misiniz?

Şu kadarlık ipucu vereyim:

“K…….. e. ö… a……., s…….. g……”

 

Hulusi Akar yanıt verse de, vermese de haftaya 6 sözcüklü bu tek tümceyi açık yazacağım…

TÜRKİYE’DEKİ KUZEY-GÜNEY-BATI AZERBAYCAN TÜRKLERİ VE TEREKEMELER VE DOĞRU PARTİ’Lİ OKTAY ERDAĞI…

150 150 bakikarakol

İnanın, “… Biz bir şeye yapıyoruz dersek, biz bunu yaparız Meral Hanım. Bizim adımıza dikkat et. Benim adım Tayyip, soyadım da Erdoğan. Erdoğan’a da dikkat et, Tayyip ismine de dikkat et. Konuşurken buna göre konuş. Yanlış yere kafanı çarpıyorsun, dikkat et. Beni kendinle uğraştırma…” https://www.mynet.com/son-dakika-yeni-slogani-acikladi-muharrem-ince-ye-yuklendi-cumhurbaskani-erdogan-dan-sert-sozler-senin-de-kapini-caldilar-110107110658 sözlerini okuduğumda, sonra youtubdan kendi sesinden dinlediğimde, 3 Şubat 2023’de 11 ilimizde meydana gelen 7.6 ve 7.7 büyüklüğündeki deprem vurgunu yemişten beter oldum!

Ülkem ve halkım için üzüldüm!

Kabullenemedim!

Her alanda, her konu dünya ülkelerine örnek olmuş Türkiye’mde, böyle bir siyasa (politika) dili kullanılıyor!

Nasıl, nasıl olur?!

 

*

 

Geleyim, geçen yazımdan bu haftaya bıraktığım yazacaklarına…

Öncelikle şunu belirteyim:

Tarihçi değilim, tarihçi geçmişim yok; burada, yaşadıklarımdan, tanık olduklarımdan kısa kısa söz edeceğim.

 

Aile dostluğumuz 1960 yılına dayanan “Erdağı” ailesi vardı; 1992’ye kadar Kars’ın -65 yıl öncesine kadar “Zarşat” da denilen- büyük ilçelerinden Arpaçay’a bağlı Akyaka bucağının –şimdiki adı “Esenyayla” olan- “Uzunkise Köyü”ndendi; ailenin bazısı Akyaka’ya yerleşmişti ve topraklarıyla birlikte İran sınırları içinde kalan Güney Azerbaycan Türkleri idi; 1900’lerin başlarında Türkiye’ye göç etmişlerdi.

“Ahıska Türkü” kökenli benim ailem de, Akyaka’nın kuzey batısında yaklaşık 7 kilometredeki İncedere Köyü’ndendi ve yanlış anımsamıyorsam,  27 Mayıs 1960 askeri darbeden bir-iki ay sonra Akyaka’ya taşındık.

Rahmetli babam, saraçtı, yani at koşumu işi yapıyordu; üç, beş ay önce Akyaka’da işyeri açmıştı; işinden dolayı evimizi Akyaka’ya taşıma kararı almıştı; dört kişilik aileydik, babam, annem (ikisi de rahmetli, ışıklar içinde uyusunlar), ablam ve ben.

 

Akyaka, Ermenistan sınırına 7 kilometre uzaklıkla, küçük ama güzel, şirin bucaktı; 1992’de, Kars’ın büyük ilçelerinden Ardahan ve Iğdır il yapılınca, ilçe oldu.

 

Akyaka’da, hem Kuzey Azerbaycan Türkleri, hem Güney Azerbaycan Türkleri, hem batı Azerbaycan Türkleri, hem Terekemeler, hem Kürtler, hem “Yerli” dediklerimiz ve İstasyon, Orta, Tepe, Ada mahalleleri vardı. Kuzey-Güney-Batı Azerbaycan Türkleri, Şii veya Şia (Caferi Mezhebi) idiler, camileri “Ada Mahallesi”ndeydi.

Diğerleri ise Sünni (Hanifi Mezhebi) idiler, camileri “Orta Mahalle” ile İstasyon Mahallesi arasındaydı.

 

Akyaka’da Bucak (Nahiye) Müdürlüğü, ilkokul, bölük düzeyinde askeriye, sağlık ocağı, Toprak Mahsuller Ofisi, Devlet Demir Yolları/Gar Müdürlüğü, Gümrük Muhafaza Memurluğu, Jandarma, PTT vb ayrıca bunların personelleri, personel lojmanları vardı.

 

Her gün Kars-Akyaka arası tren sabahları gelir, öğleden sonra Kars’a giderdi.

Adı da “Akyaka Treni idi.

Yanılmıyorsan haftada iki gün Doğu Kapı’dan, Ermenistan’a geçerdi, yolcularını ve yolcuların bagajlarını alır Akyaka’ya dönerdi, Gümrük işlemleri ardından akşam saatlerinde Kars’a hareket ederdi.

 

Trenin gelişi ile gidişi arası saatler çok hareketli geçerdi.

Biz çocuklar çok sevinir, eğlenirdik; yolcuları, onların gümrükten geçerken eşyalarını merak ve ilgiyle izlerdik.

 

Akyaka Treni gittikten sonra, işyeri sahibi esnaf bir araya gelir lafın belini kırar, şakaların alakasını yapar kahkahalarını patlatırdı; kimileri geziye çıkardı, kimileri “Çemlik”te yıkanırdı, kimileri sınırdan kıvrılıp Ani’ye oradan Digor’u geçip Aras Nehri’ne karışan Karahan Çayı’na girer dakikalarca kulaç atardı.

 

Anlatmakla bitiremeyeceğim.

60’lı yıllarda Akyaka ve Akyaka’da her şey o kadar güzeldi ki!

Öyle bir içtenlik, sevgi, saygı, kaynaşma, dayanışma vardı ki!

Öyle bir özlüyorum ki!

 

İşte bu şirin Akyaka’da, ailece dost olduğumuz, ailece dostluğumuzu yıllarca ve de hala sürdürdüğümüz onca aileden biri “Erdağı Ailesi”ydi.

 

Erdağı Ailesi’nden “Rahim” (yöre aksamıyla Rehim, Rehem) amcanın biri kız, 5 oğlundan Oktay Erdağı; Sivil Havacılık Genel Müdür Yardımcılığı yaptı; emekli olur olmaz iki kitap çıkardı:

“HAVADA AHKÂM” ve “HAVADA ORAJ”.

İkisi de “Cinius Yayınları”ndan…

 

Oktay Erdağı, Rıfat Serdaroğlu’nun Genel Başkanlığı’ndaki Doğru Parti’den siyasete atıldı, Doğru Parti’nin “Yatırım, Altyapı ve Ulaştırmadan Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı.

Kendisiyle zaman zaman telefonla konuşuruz, siyaset kazanını kaynatırız.

Düşüncelerini, söylemlerini, öngörülerini içten beğendiğimi söylemeliyim.

 

15-20 gün önce anlattığı, ama benim bu yazıma bıraktığım bir konu vardı, o da şuydu:

“Ata İttifakı’ndan çekilen Doğru Parti, 14 Mayıs 2023 seçimlerinde Millet İttifakı’nı destekleyecek.”

 

Atlamışım.

Ama Oktay Erdağı kardeşimin sonraki paylaşımlarıyla bilgilendim.

Gördüm ki, basında yer almış; Doğru Parti Genel Başkanı Rıfat Serdaroğlu CHP Genel Merkezini ziyaret etmiş, Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu’yla görüşmüş, çıkışta Kılıçdaroğlu’nu destekleyeceklerini açıklamış. https://www.cumhuriyet.com.tr/siyaset/ata-ittifakindan-ayrilmislardi-dogru-partiden-kemal-kilicdarogluna-destek-aciklamasi-2064443

Doğru Parti’nin Ekonomiden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Meriç Köyatası da bir TV canlı yayınında, Doğru Parti olarak, Milletvekili Seçimlerinde, Millet İttifakı’ndan CHP’yi destekleyeceklerini net bir biçimde söylemiş. https://www.youtube.com/watch?v=axINWi_wht0

 

Doğru Parti Genel Başkanı Rıfat Serdaroğlu’nun, ATA İttifakı’ndan neden çekildiklerini anlattığı https://www.cumhuriyet.com.tr/siyaset/dogru-parti-ata-ittifakindan-ayrildigini-acikladi-3uncu-adayi-cikarmak-cumhur-ittifakina-hizmet-eder-2060057 linki de ben bilginize sunmuş olayım.

 

Bu arada…

İki ayrıntı var, onları özetle anlatmalıyım:

Akyaka’daki ve Kars’taki gözlemlerime dayanarak bilmenizi ve de bilinmesini isterim ki, Kuzey Azerbaycan’dan 1834 yılından, Güney Azerbaycan’dan ve Batı Azerbaycan’dan 1900’lerden itibaren Türkiye’ye göç eden, Türkiye’de ağırlıklı olarak Kars’ın merkezine, ilçelerine, ilçeler içinde özellikle Iğdır’a (1992’de Ardahan’la birlikte il olan Iğdır o yıllarda Kars’ın ilçesiydi), bucak (nahiye) ve köylerine yerleşen Türkler, Kars’ın, Karslı’nın ekonomisinde, kültüründe, sanatında, folklorunda, müziğinde, mutfağında, giyim kuşamında, gazeteciliğinde, mizahında, tiyatrosunda, balesinde, esnaflığında, dokumacılığında, hayvancılığında, tarımında, ticaretinde vb yadsınamaz büyük etkisi, etkinliği vardır; ve bu vatandaşlarımız sağ partilerde (nedenleri araştırılmalı) yer almışlardır.

 

Öteki ayrıntı:

“Terekeme”ler.

Kimi kitaplar, Terekemeler’in, Kuzey Azerbaycan Türkü olduğunu yazar; ama Terekemeler ret ederler, “Kuzey Kafkas Türkleri” olduklarını söylerler.

Terekeme’lerin konuşmaları, Azerbaycan Türkleri lehçesine/aksamına çok benzer, öyle ki ”Tıpa tıp” diyebilirim.

Terekemeler, Azerbaycan Türkleri gibi Şii/Şia değil, Sünni’dirler; merkez sağ ve merkez sol partilerde yer almışlardır…

İLK KEZ CHP’YE VE MİLLET İTTİFAKI’NIN CUMHURBAŞKANI ADAYI KEMAL KILIÇDAROĞLU’NA OY VERECEK TOPLUM!..

150 150 bakikarakol

Bu ülkede, 8-10 milyon seçmene sahip, 20 milyona civarında bir toplum var; bunların yüzde 60’ı merkez sağ partilerde, yüzde 30’u, 31-32’si MHP ve benzeri partilerde; CHP, sol, sosyalist, komünist partilerde ise toplam yüzde 5’i, bilemediniz yüzde 7-8’i yer aldı; ilk kere, yüzde 90’ı, 14 Mayıs 2023’te yapılacak seçimlerde Millet İttifakı’nın Cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu’na, yüzde 80-85’i CHP ile İyi Parti’nin Milletvekili listelerine oy verecek.

Bu toplum…

Azeriler!

(Burada parantez açmalıyım.

Çok iyi biliyorum, “Azeriler” diye yazdığım için Karslı iki hemşerim bana kızacak; çünkü kızdılar.

Onlar; İstanbul Kadıköy Belediye Meclis Üyesi, Meclis Başkan Yardımcısı, eğitimci Yener Kazak ile Manisa’da oturan gazeteci, yazar Seyfettin Ayakyay.

İkisi de aydın, çağdaş, Atatürkçü.

İkisini de çok severim.

İkisi de “Azeri” sözcüğünü kullandığım için beni yerdi.

Hele ki, Kars Alparslan Lisesi’nde öğretmenim Yener Kazak; sert bir sesle “Azeri diye bir halk yoktur, Azerbaycan Türkü halk vardır” dedi.

Ne yalan söyleyeyim, incinmiştim.

Sosyal etkinliğini, çalıştığı Kars Et-Balık Fabrikası’ndan bildiğim Seyfettin Ayakyay, benden “Azeri” sözcüğünü duyunca, “Baki Bey, ‘Azeri’ demeyelim, ‘Azerbaycan Türkü’ diyelim” dedi.

Hemen Yener Kazak öğretmenim uyarısı usuma geldi.

Sevdiğim, saygı duyduğum iki canım hemşerim, Arzerbaycan’dan göç edip Kars’a yerleşen ailelerin torunları.

Azerbaycan ve Azerbaycan Türkleri tarihi konusunda derin bilgiye sahip meslektaşım, benden 7 yaş büyük Seyfettin Ayakyay, “Azeri” sözcüğünü, Lenin’den sonra Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği’nin  (SSCB’nin) 2’inci Başkanı Stalin’in, bölgedeki Türkleri ayırmak, dağıtmak, bölüp parçalamak için ürettiğini anlattı.

Bölgede

 Güney, Kuzey ve Batı (Garp) Azerbaycan olduğunu; Güney’deki yani İran’daki “Azerbaycan Türkleri”ne “Azeri”, Kuzeydeki ve Türkiye’nin doğusundaki halka da “Azerbaycan Türkleri” denildiğini ekledi.

Şu vurgusunu yazmalıyım:

Seyfettin Ayakyay abim, yazımın girişinde verdiğim nüfus oranlarını ve yüzdeleri “abartılı” buldu; nüfus ve seçmen rakamlarını yarılara indirdi.

Şimdi parantezi kapayayım.)

 

Tarihin belirli süreçlerinde, Kuzey ve Batı Azerbaycan’dan, Azerbaycan Türkleri; daha sonraki zamanlarda da, toprakları, İran sınırları içinde kalan Azeriler, Türkiye’ye geliyorlar; Türkiye’nin bir çok iline, ilçesine, kasabasına, köyüne yerleşiyorlar; en çok Kars ve Iğdır’a…

 

Bunların tamamı Şii veya Şia Mezhebi’nden.

 

Millet İttifakı’nı Cumhurbaşkanı adayı CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, 9 Ekim 2018 Salı günkü parti grup konuşmasının bir bölümünde şunları söylüyor:

// Efendim camiler ve din görevlileri haftası vardır. Bu haftaya zaman zaman siyasi partilerin temsilcileri de katılıyoruz. Tabii Erdoğan da bu toplantılardan birisine 4 Ekim’de katıldı. Gönül neyi ister din görevlileri ve camiler haftasında? Erdoğan gider oraya, yani bir ülkenin Cumhurbaşkanı gider, sevgiden hoşgörüden, inançlara saygıdan tarihimizden güzel örnekler vererek bunları anlatır, sevgiyi hoşgörüyü nasıl egemen kıldığımızı, İslam dünyasının yaşadığı sorunları, akan kanları ve o akan kanlar dolayısıyla bizim önlem almamız gerektiğini, İslam dünyasının bilim üretmesi gerektiğini, üniversitelerin bilgi üretmesi gerektiğini anlatması gerekir. Adaletten bahsetmesi lazım, sevgiden, hoşgörüden, birlikte yaşamaktan bahsetmesi lazım, İslam’ın bir barış dini olduğunu anlatması lazım ve din görevlilerine de, bu sevgiyi hoşgörüyü muhabbeti bütün Türkiye’ye anlatın demesi lazım. Ama bunu yapmıyor. Camiler ve din görevlileri haftasında konusu yine benim, yani Kemal Kılıçdaroğlu.
Ne diyor? “Şimdi çıkmış bakıyorsun, ezandan bahsediyor, Kuran’dan bahsediyor. Sen ne anlarsın ezandan, sen ne anlarsın kurandan. Samimi ol, sadece milleti aldatmak için çıkıp da, işte bir tarafta ezan diyeceksin, bir tarafta kuran diyeceksin, bunları bir araya getirme zaman zaman cenaze namazlarında görünmek suretiyle bu milleti aldatmaya kalkma” diyor.
Değerli arkadaşlarım; beni tanımıyor. Tanıyor da, tanımak istemiyor, işine gelmiyor. Kendimden bahsedeyim özür dileyerek, özür dileyerek kendimden bahsedeyim. O sağır da duysun. Benim atalarım, benim dedelerim İran’ın Horasan’ından Türkiye’ye gelmişlerdir. Benim dedelerim,  benim atalarım Selçuklu Dönemi’nde buraya gelmişlerdir. 1000 yıllık bir kalmışlığımız vardır Anadolu topraklarında. Anadolu erenleri olarak geldiler Anadolu’ya. Yunus Emre gibi, Hacı Bektaşi Veli gibi, Mevlana gibi Anadolu erenleriydi. Anadolu’nun Türkleşmesini sağladılar bunlar. Benim büyük dedemi bilmek istiyorsan, söyleyeyim: Mekânı, Akşehir’dedir; adı, Seyit Mahmudi Hayrani’dir.
Bir dönem sandukası çalınır, Seyit Mahmudi Hayrani Türbesi’ndeki sandukası çalınır. Sanduka bulunur ve o sanduka şu anda Türk İslam Eserleri Müzesi’ndedir. Sen kim oluyorsun da, benim Müslümanlığımı sorguluyorsun, kim oluyorsun?
Benim ailemi, soyumu sopumu öğrenmek istiyorsan, sana bir kaynak daya göstereyim. Yüzlerce kitap vardır bu konuda yazılmış, benim atalarımı anlatan kitaplar da var. Ama sen işin kaynağından öğrenmek istiyorsan, Nakibül Eşraf defterleri vardır ve bu defterler İstanbul Müftülüğündedir. Gideceksin, Nakibül Eşraf kayıtlarına bakacaksın, benim kim olduğumu oradan öğreneceksin, benim atalarımın kim olduğunu oradan öğreneceksin.
Bir şeyde haklı, benim Müslümanlığım, benim Müslümanlık anlayışım ona asla benzemez. Çünkü ben yalan söylemem o yalan söyler, ben kul hakkı yemem o kul hakkı yer, ben haram yemem o haram yer, ben devletin hazinesine el uzatmam, o devletin hazinesini soyar. Benim inancımı sorgulamak için sana yetkiyi kim verdi? Benim inancımı sorgulamak için sana kim verdi bu yetkiyi? Sen kim oluyorsun da böyle bir yetkiye sahip olduğunu çıkıp din adamlarının önünde söylüyorsun. İnsanın biraz Allaha Kurana saygısı olur, dine imana saygısı olur, insana saygısı olur. Haramzadelerden bu ülkeye hayır gelmez. Sen kim oluyorsun da benim inancımı sorguluyorsun? Haramzadelerden bu ülkeye hayır gelmez.// https://chp.org.tr/haberler/chp-genel-baskani-kemal-kilicdaroglu-tbmm-chp-grup-toplantisinda-konustu-9-ekim-2018

Bu da youtupe linki: https://www.youtube.com/watch?v=5_zXNK2fC9M

Tıklayıp 48.55 – 52.35 arasını dinleyebilirsiniz.

 

Kemal Kılıçdaroğlu 9 Ekim 2018’den önceki günler, haftalar, aylarda da, soyu ile ilgili sözler etti ama 9 Ekim 2018’deki gibi dikkate alınmadı, gündem olmadı.

Taki…

28 Ocak 2023 Cumartesi günü internet basınında ve gazetelerin, televizyonların internet sitelerinde, Kemal Kılıçdaroğlu’nun Konya Akşehir ziyareti sırasında Nasrettin Hoca Türbesi ile “Dedem” dediği Seyyid Mahmud Hayrani’nin türbesini ziyaret  etmesine kadar…

https://www.sozcu.com.tr/2023/gundem/kilicdaroglu-seyyid-mahmud-hayrani-turbesini-ziyaret-etti-7571882/

O günün akşamından itibaren, Kemal Kılıçdaroğlu’nun 9 Ekim 2018 günkü grup konuşmasından alıntılanan, yukarıda bilginize sunduğum sözleri, televizyonların haber bültenlerinde, “türbe ziyareti” haberiyle birlikte yayınladı; gazetelerin, internet basının sayfalarında yer aldı ve gündeme ilk sıralarda oturdu.

 

Millet İttifakı 6 Mart 2023 Pazartesi gecesi “Cumhurbaşkanı adayımız, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu” diye açıkladıktan sonra, Kuzey ve Batı Azerbaycan’dan Türkiye’ye göç etmiş “Azerbaycan Türkleri” ile toprakları, İran sınırları içinde kalan Güney Azerbaycan’dan Türkiye’ye gelip yerleşen “Azeriler”, Kemal Kılıçdaroğlu’nun “kendilerinden olduğu” yönünde düşünmeye başladılar ve “Cumhurbaşkanlığı Seçimi”nde, “Kemal Kılıçdaroğlu’nu destekleme, ona oy verme kararı” aldılar; Milletvekili seçimde de aynı kararda kalınması, az bir fire ile olumlu karşılandı.

14 Mayıs 2023 gecesi “sonucu” göreceğiz.

 

Vurgulamak istediğim; babaları sağ partilerde, çocukları, torunları MHP’de yer alan ve o partilere oy veren bu toplum, bu toplumun nüfusu, seçmen potansiyeli, özellikle partim CHP’min yönetiminin ilgisini, dikkatini ciddi biçimde çekmedi!

Onlara gitmediler!

Onlar geliyorlar!

 

Gönlüm…

Partim CHP’m ve solda başka partiler, Türkiye gerçeği içinde Azerbaycan Türkleri ve İran Azerileri olduğunu uslarından hiç çıkarmamalarından, onları sahiplenmelerinden, geçmişteki gibi merkez sağ ve merkez sağın uçlarındaki partilere bırakmamalarından; onlarla iç içe, kucak kucağa olmalarından yana…

Umarım, dilerim dikkate alınır, gereken/gerekenler yapılır…