Posts By :

bakikarakol

“ADI LAZIM DEĞİL”İN, ŞENTOP’UN VE SİYASİ PARTİLERİN, “BANKAMATİK MİLLETVEKİLİ” DENİZ BAYKAL AYIBI!..

150 150 bakikarakol

Partim CHP’min ne yazık ki başındaki “adı lazım değil” 30 Aralık 2022 Cuma akşamı, Ankara CHP Milletvekili Levent Gök’le, “Milletvekili Yemini”ni hastalığından ötürü, Milletvekili seçildikten aylar sonra Kamutay’a (TBMM’ye) teklerlekli sandalyeyle getirilerek “Genel Kurul”da “Milletvekili Yemini”ni eden ve birikmiş “Milletvekili maaşı çeki”ni alıp giden, bir daha da Kamutay’a uğramayan, “Milletvekili görevi”ni yapmayan, ama “Milletvekili maaşı”nı her ay düzenli alan, bu nedenle adını “Bankamatik Milletvekil” sözcükleriyle andığım, CHP’min istifa etmiş bir önceki Genel Başkanı, Antalya CHP Milletvekili Deniz Baykal’ı ziyaret etti.

 

ANKA Haber Ajansı kaynaklı haberi, internet gazetelerinden www.gercekgundem.com , “Kılıçdaroğlu’ndan, Deniz Baykal’a ziyaret” başlığıyla aynı gün saat 23.04’te yayınladı.

Başka internet gazeteleri de değişik başlıklarla aynı saatlerde yayınladılar.

Kimi biraz kısa, kimi biraz uzun…

Tümünde görülen tek ortak yan, bir fotoğraf ve o fotoğrafın aynı olmasıydı.

Fotoğrafta, “Bankamatik Milletvekili” Deniz Baykal, asık suratla önündeki kurabiyelerden yerken, karşısında sağlı, sollu oturan, “pek hoşnut konuklar”ının yüzüne bakmıyordu.

 

“Bankamatik Milletvekili” Deniz Baykal’ın, CHP Genel Başkanı olduğu yıllarda, “A Takımı”nda yer alanlardan Ankara CHP eski Milletvekili Yılmaz Ateş (şimdi CHP’li değil) CNNTürk TV’de, fotoğraftan yola çıkarak, ahkam kesmiş.

Yandaş Yeni Şafak Gazetesi de bir gün sonra (31 Aralık 2022 Cumartesi) “Kılıçdaroğlu’nun Deniz Baykal’ı ziyaretini CHP’li Ateş değerlendirdi: Acı ve ızdırap duyuyor” başlığıyla haber yatı, yayınladı.

Haberin linkini vermekle yetineceğim: https://www.yenisafak.com/gundem/kilicdaroglunun-deniz-baykali-ziyaretini-chpli-ates-degerlendirdi-aci-ve-izdirap-duyuyor-3898869

 

Ziyarette, tek kare fotoğrafta görünmeseler de, “Bankamatik Milletvekili” Deniz Baykal’ın eşi Olcay Baykal, oğlu Prof. Dr. Ataç Baykal vardı ama kısa bir süre önce CHP’den istifa eden, AKP’ye göz kırpan kızı Prof. Dr. Aslı Baykal yoktu.

O Aslı Baykal ki, 2018 Cumhurbaşkanlığı ve Milletvekili Genel Seçimleri’nde, hastalığından ötürü yurt içinde ve yurt dışında hastanelerde tedaviler gören, hastane odalarında sırt üstü yatan, ayağa kalkamayan, adım atamayan, buna karşın Antalya 1’inci sıra Milletvekili adayı olan veya gösterilen babası “Bankamatik Milletvekili” Deniz Baykal adına/yerine seçim çalışmaları yaptı.

 

ANKA imzalı haberde, “Bankamatik Milletvekili” Deniz Baykal’ın “İktidarın, halkın sırtına yıktığı borcu bir kaynak olarak sunduğu ve geleceğe önemli bir borç mirası bıraktığı” tümcesiyle “Seçim kampanyasında ben de görev almak istiyorum” tümceleri dikkatimi çekti.

 

İlk tümceye aynen katılıyorum; çünkü ilk tümce -acı ama- çok doğru, çok gerçekçi bir saptama, söylem içeriyor.

İkinci tümce ise bana, “Bankamatik Milletvekili” Deniz Baykal’ın, yeniden “Milletvekili adayı” olmak/gösterilmek istediği izlenimini verdi.

 

“Bankamatik Milletvekili” Deniz Baykal, şimdiki haliyle, seçim kampanyası çalışmalarına katılacak durumda değil; böyle bir şeye girişirse, girişmesine izin verilirse, yararı değil, zararı olur.

 

Dünkü (10 Ocak 2023 Salı) dünkü grup konuşmasının https://www.youtube.com/watch?v=hdmiuuJVLzQ içeriğinde, “Bankamatik Milletvekili” Deniz Baykal’ın düşüncesinin, etkinliğinin izlerini sezinlediğim ve konuşmasında “Hiç kimse endişe etmesin. Bay Kemal varsa, adalet vardır; Bay Kemal varsa, demokrasi vardır; Bay Kemal varsa, insan hakları vardır; Bay Kemal varsa, alın terine değer vardır” diyen “adı lazım değil”e, gruptaki “Açık ve net söylüyorum: Bizim, Cumhuriyet Halk Partisi Milletvekillerinin, ben dahil, dokunulmazlıklarını kaldırmazsanız, namertsiniz” sözünü anımsatmak ve “Cumhur İttifakı partileri AKP’den, MHP’den, BBP’den, dokunulmazlığınızın kaldırılmasını isteyeceğine, bunu kendiniz yapın, halka/millete dönün” demek, ardından şu sorularımı sormak istiyorum:

30 Aralık 2022 Cuma günü, “Bankamatik Milletvekili” Deniz Baykal’ı ziyarete neden gittin?

Neden gittiğini, gitme nedenlerini, gereksinimini, bugüne kadar neden açıklamadın, gizli tutuyorsun?

Ziyareti, hani usu (aklı) evvel, us etti?

2018 Milletvekili Seçimleri’ndeki gibi bir durumla mı karşı karşıya kaldın?

Yani “Bankamatik Milletvekili” Deniz Baykal’ı, önümüzdeki seçimde gene Antalya’dan veya Ankara’dan 1’inci sıra Milletvekili adayı mı yapacaksın?

Yapacaksan, neden yapacaksın?

2018’de neden yaptın?

Bir yatalağa, bir konuşamayana, hazırladığın “Milletvekili aday listesi”nde neden yer verdin, yer vermek zorunda kaldın?

Bir dayatmayla, bir baskıyla mı karşılaştın?

Neden karşı koymadın, direnmedin?

Bu “Milletvekili”nin bunca ay, bunca yıl, “Milletvekili yemini”nden sonra Kamutay’a adım atmamasına, Kamutay Genel Kurulu’na gelmeyerek, Milletvekili çalışmalarına katılmamasına, Milletvekili görevini yapmamasına, buna karşın her ay düzenli “Milletveki maaşı”nı almasına neden sessiz kaldın?

Adının önüne “Bankamatik Milletvekili” sözcüklerini koydum, defalarca yazdım, neden sessiz, duyarsız kaldın, gereğini neden yapmadın?

Senin “Hak, hukuk, adalet” anlayışın bu mu?

 

Biliyor musun, “Bankamatik Milletvekili” Deniz Baykal, senin, Kamutay Başkanı AKP Tekirdağ Milletvekili Mustafa Şentop’un ve siyasi partilerin büyük, çok ağır ayıbıdır!

 

“Bankamatik Milletvekili” Deniz Baykal’a bu koruma zırhının sırrı ne?

Bir başkası ya da başkaları olsaydı, “devamsızlık”tan, üç gün içinde Milletvekillikleri düşürülürdü!

 

Gelelim…

“Bankamatik Milletvekili” Deniz Baykal’ın oğlu Prof. Dr. Ataç Baykal’a.

 

Aytaç Baykal, yandaş Hürriyet Gazetesi’nin yandaş Genel Yayın Yönetmeni ve yazarı Ahmet Hakan’a bir mektup göndermiş.

Hakan, mektubu dün “Baykal’ın oğlu Ataç Baykal: O fotoğrafı ben çektim” https://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/ahmet-hakan/baykalin-oglu-atac-baykal-o-fotografi-ben-cektim-42201445 başlığıyla köşesinde yayınladı.

Lütfen, önce verdiğim linki tıklayın, mektubu okuyun.

 

Oğul Ataç Baykal’a, babası “Bankamatik Milletvekili” Deniz Baykal’ın çok ciddi hasta olduğu 2018 seçimleri öncesi “Milletvekili adayı” olmasına veya gösterilmesine ve de “Milletvekili seçilmesi”ne neden karşı çıkmadığını sormak, peşine şu sorularımı sıralamak isterim:  

Babanız, “Bankamatik Milletvekili” Deniz Baykal, Milletvekili seçildikten aylar sonra “Milletvekili yemini”nin ardından, Kamutay Başkanlığı’ndan aldığı birikmiş “Milletvekili maaşı çeki”ni Çağdaş Eğitim Vakfı’na bağışladığı doğru mu?

Doğru değilse, Antalya’dan emlakçı hemşeriniz facebook sayfasından, İzmir’de bir yerel gazete de –İzmir CHP eski bir il Başkanı’nın devreye sokulmasıyla- “… bağışladı” diye niye yazdı?

Ve anımsarsanız, iki, üç yıl önce asistanınıza ulaşmış, konuyla ilgili bilgiler aktarmıştım.

Gün içinde size iletilmişti.

Yanıtınız –gene asistanınız aracılığıyla- “Gerek gördüğümde dönerim” olmuştu.

Gerek görmediniz ki, dönmediniz.

Neden gerek görmediniz?

Bir “Prof. Dr.” Bilim insanı olarak, Milletvekili babanızın, Milletvekili görevini hastalığından ötürü yapamamasına karşın “Milletvekili maaşı” almasını etik buluyor musunuz ve içinize sindirebiliyor musunuz?!.

İBB’YE ÇÖKECEKLER AMA İLK SEÇİMDE YENİLECEKLER VE SİYASİ TARİH, BUNLAR İÇİN “SİYASİ YASAK, SİYASİ BİTİŞLERİ OLDU” YAZACAK!..

150 150 bakikarakol

Ağır girip geçirdiğim için iki hafta yazamadım; şimdi iyiyim.

Rahatsızlığımdan ötürü “Geçmiş olsun” dileğinde bulunan siz okurlarıma, düşündaşlarıma içten teşekkür ediyorum.

Ülkemizde ve dünya ülkelerinde, “düşünme”nin başlangıç yılı olması özlemi, dileğiyle yeni yılınızı (2023’ü) kutluyorum…

 

*    

 

İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu’na, “ahmak” sözcüğüyle de anılan “dava”nın 14 Aralık 2022 Çarşamba günkü duruşmasında “2 yıl 7 ay 15 gün hapis” ve “siyaset yasağı” cezası verildi.

HALKIMIN İRADESİ, ÜLKEMİN YARGISI ADINA… UTANDIM, ÜZÜLDÜM, KAHROLDUM!.. AĞLIYORUM!.. https://twitter.com/BakiKarakol/status/1603045094558519299 paylaşımında bulundum.

 

Gerçekten canım çok fena yandı!

Gerçekten çok utandım, kahroldum, hüngür hüngür ağladım!

 

Parti CHP’min İBB adayı Ekrem İmamoğlu’na, bir değil, iki kere oy vermiş, İmamoğlu’nu İBB Başkanı seçmiş –içinde yer aldığım- İstanbul halkının iradesine, Türkiye’mizin yargısına -ne acıdır ki- darbe vurulmuştu!

 

O akşam, İmamoğlu, İstanbulluları, İBB binasının bulunduğu Saraçhane’ye çağırdı.

 

Birkaç saat içinde on binler Saraçhane’ye akın etti.

 

İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener de, Ankara’dan geldi.

 

Partim CHP’min ne yazık ki başındaki “adı lazım değil” Almanya’daydı; Almanya programını iptal etti, yurda döndü.

 

Saraçhane inim inim inliyordu!

İmamoğlu’nun yapacağı konuşma merak ediliyordu.

 

İmamoğlu, otobüsün üstüne çıktı, açış konuşmasını yaptı; Akşener’i davet etti; konuşmasının bitiminde mikrofonu Akşener’e verdi. https://www.gercekgundem.com/siyaset/akpnin-intikam-davasinda-karar-mahkemeden-imamogluna-2-yil-7-ay-15-gun-hapis-ve-siyasi-yasak-karari-403937 

 

İstanbul ayağa kalkmıştı!

 

İstanbul dışındaki illerde yaşayan vatandaşlar, Halk, Tele 1, KRT televizyonlarının saat 13.00’dan itibaren yaptıkları canlı yayınlarına kilitlenmişti!

7’den 70’e yaşlısı genci, kadını erkeği “karar”ı yanlış ve yanlı buluyor, oy vermenin anlamsızlaştırılmasına öfkeleniyordu, “Nasıl böyle bir şey yapılabilirdi?!” diye soruyordu!

 

İktidardakiler, iktidar Milletvekilleri, iktidar partilerin yöneticileri ve seçmenleri, tepkinin yoğunluğu karşısında susmayı, “Yerel mahkeme ceza vermiş ama kesinleşmiş bir şey yok; bunun Bölge Mahkemesi var, Yargıtay’ı var” demeye, bu içerikte yazılar yazmaya, konuşmalar yapmaya başlamışlardı!

 

Tepki, içte olduğu kadar, dışta da yoğundu!

 

Ekrem İmamoğlu, Saraçhane’deki ilk akşamki konuşmasında, yarın -15 Aralık 2022 Perşembe- saat 16.00’da 6’li Masa’daki siyasi parti Genel Başkanlarının Saraçhane’de olacaklarını, İstanbullularla buluşacaklarını duyurdu, ikinci kere herkesi Şaraçhane’ye çağırdı.

 

O akşam saat 22.10’daki paylaşımımda ÖNGÖRÜM: EKREM İMAMOĞLU, PARTİM CHP’MİN, NE YAZIK ŞİMDİKİ GENEL BAŞKANI “ADI LAZIM DEĞİL”DEN SONRAKİ GENEL BAŞKANI…

https://twitter.com/BakiKarakol/status/1603106340800532487 diye yazdım.

Bunun ayrıntısına girmeyeceğim.

Ancak…

Şu gerçeği belirtmeliyim:

Ekrem İmamoğlu, partim CHP’me Genel Başkan olabilecek donanımda biri değil!

CHP’li hiç değil!

 

Yarın (15 Aralık 2022 Perşembe) oldu.

Hava kapalı, yağmurlu, soğuk olmasına karşın Saraçhane doldu taştı.

Millet İttifakı’ndaki 6 siyasi partiden 5’inin Genel Başkanı, birinin Genel Başkan Vekili -Genel Başkan sağlık nedeniyle katılamayınca, yerine temsilen- geldi.

 

İlk konuşmayı, Genel Başkanların ve Genel Başkan Vekilinin konuşma sıralarına göre anonslarını da yapan Ekrem İmamoğlu gerçekleştirdi.

 

İmamoğlu konuşmasına “Saygıdeğer Genel Başkanlarımız; çok değerli, demokrasimize inanan hemşerilerim; hanımefendiler, beyefendiler, gençler, çocuklar; demokrasiye inanan yüce Türk Milleti evinize hoş geldiniz, sefalar getirdiniz. Burası Saraçhane. Burası sizin eviniz. Burası Milletin evi. Burada siz ne derseniz o olur, siz ne derseniz o olur” https://www.youtube.com/watch?v=K_P-BWNrjzU tümceleriyle başladı, özetle şöyle sürdürdü:

“Ama önce sizlere bir soru sormak istiyorum. Bana bu sorunun cevabını vermenizi istiyorum: Bu ülkeyi yönetenlerin, milletimizle, sizinle ne alıp veremediği var? Sizden ne istiyorlar? Yav, sizinle alıp veremedikleri ne var bunların? Milletimizle, 16 milyon insanımızdan ne istiyor bu insanlar?”

 

Güzel sorulardı.

Ama…

İsterdim ki, “İnsan, insanlık ve emek düşmanı, tek dişi kalmış ilkel, zorba emperyalistlerin, dünya lideri Kemal Atatürk’ümüzle, O’nun Türkiye’siyle, O’nun halkıyla, O’nun devrim ve ilkeleriyle ne işleri, ne alıp veremedikleri var?!” sorusunu sorsaydı!

İsterdim ki, dikkatleri emperyalistlere, onların yerel işbirlikçilerine çekseydi!

İsterdim ki, halkı duyarlı olmaya, örgütlenmeye, ortak düşünüp ortak hareket etmeye çağırsaydı!

Yapmadı!

Yapamazdı!

Çünkü…

O siyasi donanımı yok!

 

Bu arada…

“Adı lazım değil” dünkü (3 Ocak 2023 Salı) grup konuşmasında, varsın “… Muhalefetin kazandığı İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ni yaptıkları kumpaslarla ele geçirmek istiyorlar. Yeni bir saray oyunuyla karşı karşıyayız. Yargıyı sopa olarak kullanarak, milli iradeye darbe vurarak, bir şekliyle İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne çökmek istiyorlar. Amaçları, seçime, İstanbul’un kaynaklarını kullanarak girmek, rantı kullanarak girmek. Ekrem İmamoğlu’na kurulan komplonun tek sebebi budur. Şimdi görüyoruz ki, işi kayyuma kadar götürme hevesindeler.

Bu konuyu daha uzatmadan, kısa ve net uyarılarda bulunacağım:  Ekrem Başkanımıza bu komployu devam ettirirse, Allah korusun kayyum atama aptallığına girişirlerse, bunu bir diktatörün halkına uyguladığı terörizm olarak kabul edeceğiz ve öyle göreceğiz ve bu terörizme karşı olabilecek her türlü mücadeleyi vereceğiz. Bunu yapmaya kalkarlarsa, kimse daha fazla Bay Kemal’den sabır beklemesin. Açık ve net söylüyorum. Sakın bu hataya düşmesinler. Vallahi de billahi de cehennemin kapılarını açarlar, hiç kimse için iyi olmaz. Bu kadar derdimiz var. Ya siz ne istiyorsunuz ya? Milletin iradesinden ne istiyorsunuz? Demokrasiye kastediyorsunuz, milletin iradesine kastediyorsunuz. Atamayla gelen hakimlerinize mi güveniyorsunuz? O hakimlerin hangi kantarda tartılacağına karar vereceğiz, göreceksiniz!” https://chp.org.tr/haberler/chp-genel-baskani-kemal-kilicdaroglu-tbmm-chp-grup-toplantisinda-konustu-3-ocak-2023 desin; benim de öngörüm Her dümeni çevirecekler, İBB’ye çökecekler!” içeriğinde.

Bütün dileğim yanılırım, böyle bir şey gerçekleşmez!

Ama…

AKP’nin başı çektiği “Cumhur İttifakı” ilk seçimde, yalnız İstanbul’da değil tüm yurtta yenilecek!

Hem de, çok ağır ve açık arayla!..

“Toplumsal muhalefet” bunu gerçekleştirecek!

Ve…

Siyasi tarih, bunlar için “Kendi ürünleri ‘Siyasi Yasak Cezası’, siyasi bitişleri oldu!” yazacak!..

BU HAFTA DA YAZAMIYORUM…

150 150 bakikarakol

Geçirdiğim ağır gribi atlattım ama halsizlik bıraktı.

Kendimi yazı yazamayacak durumda hissediyorum.

Doktorum da, yazmamamdan yana.

Hoşgörünüze sığınarak, bu hafta da yazamıyorum.

Bu kadarlığı dahi güçlükle yazabildim.

Bilginize

RAHATSIZIM, BU HAFTA YAZAMIYORUM…

150 150 bakikarakol

Rahatsızım.

Birkaç günden beri ağır grip geçiriyorum.

Bu haftaki yazımı yazamıyorum.

Bilginize…

KÜÇÜK KIZ ÇOCUĞUNU DİRİ DİRİ TOPRAĞA GÖMEN “ZİHNİYET”LE 6 YAŞINDAKİ KIZ ÇOCUĞUNU KOCAYA VEREN “ZİHNİYET” AYNI!..

150 150 bakikarakol

Tanrı aşkına!..

En az 1450 yıl önce (İslamiyet öncesi “Cahiliye Devri”nde) küçük kız çocuklarını diri diri toprağa gömen/gömdüren “zihniyet”ten, yaklaşık 1450 yıl sonra 6 yaşındaki kız çocuğunu, 23 yaş büyük erkekle evlendiren “zihniyet” arasında ne ayırt (fark) var?!

Bence hiçbir ayırt yok!

6 yaşındaki kız çocuğunun, “dinci” öz babası, öz annesi tarafından, “dinci” bir “yobaz mürid”e, “dini nikah” kıyılarak evlendirilmesi olayının, Afganistan’dan* sonra “Atatürk Türkiyesi”nde yaşanması; çirkin, bir büyük ayıp olduğu kadar, Çanakkale ve Anadolu savaşlarında yenilgiye uğrayan “düşman emperyalist devletler”in kinini, intikam isteriğini ve yakın gelecekte olacakların iletilerini de (mesajlarını da) içeriyor!

Uzatmıyor, bu kadarla yetiniyorum.

 

6 yaşındaki kız çocuğunun evlendirilmesiyle ilgili haberi duyduğumda, okuduğumda midem bulandı!

Hala mide sancıları çekiyorum!

Psikolojim altüst!

Sakinleştirici haplarla sakinleşmeye çalışıyorum!

 

Yalnız ben mi?!

Milyonlarca insan aynı durumda!

Toplum olarak adeta “öfke” kusuyoruz!

 

Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’na “Bakan” sıfatıyla atanan “Derya Yanık” adlı “bürokrat” çıkıp “davaya müdahil oldukları”nı söyledikten sonra “Kadına şiddet, çocuk istismarı siyasetin konusu değildir. Siyaset üretilecek konular değildir. İnsani ve maalesef her zeminde karşılaşılabilecek meseleler” 

https://www.gercekgundem.com/guncel/6-yasindaki-cocuga-cemaat-istismari-bakan-yaniktan-siyasetin-konusu-degil-savunmasi-403418?sayfa=3 demez mi?!

 

Usumu (aklımı) yitireceğim!

 

Tanrım sen usuma sahip çık!

Bu sözleri eden “Bürokrat Bakan”ın “zihniyet”i ile 1450 yıl önceki ve günümüzdeki “zihniyet” aynı!

Sizce de aynı değil mi?!

 

Anımsayacaksınız:

Aynı Bakanlığın başında bir zamanlar “Sema Ramazanoğlu” adlı “kadın, bürokrat, Bakan” vardı.

O da…

Karaman’daki “dinci Ensar Vakfı”nda “45 öğrenciye tecavüz” olayı üzerine “Karaman’da olan konuyla ilgili olarak ilk vaka ortaya çıkar çıkmaz hemen hukuki açıdan Bakanlığımız müdahil oldu. Bu, bir kere rastlanmış olması, hizmetleriyle ön plana çıkmış bir kurumumuzu karalamak için gerekçe olamaz” https://www.istanbulgercegi.com/aile-bakani-bir-kereden-bir-sey-olmaz-dedi_98304.html dememiş miydi?!

 

Söyleme dikkat ettiniz mi?!

Yanık’ın aynısı!

Dahası…

“Zihniyetler”e bakar mısınız?!

Bire bir aynısı!

Ç ü n k ü ü ü . . .

Bunların ipi birilerinin elinde!

O birileri, dünün Kiliseleri, derebeyleri, feodalleri, kralları idi; bugünün ise burjuvazileri, emperyalistleri!

 

Martin Luther’in 31 Ekim 1517’de batıda başlattığı “Dinde Reform Hareketi” ile ülke yönetiminde, “Sanayi Devri” ile “Kilise baskısı”ndan sıyrılan burjuvazi, “Kilise zihniyeti”ni olduğu gibi, sömürgeleri altındaki –özellikle İslam coğrafyasında ve Müslüman– ülkelerde uyguladılar!

 

Günümüzdeki “tarikat” ve “cemaat”ler, sömürgeci ülkelerin burjuvalarının, yerel ve bölgesel çıkarları, çıkarlarının geleceği için oluşturduğu, palazlandırdığı, bakıp beslediği, “dinci” yapılardır!

Ana karargahları, emperyalist İngiltere’dir!

Emperyalist İngilteren’in paydaşı başta emperyalistlerde de vardır!

 

“Dini çarpıtan” bu “dinci tarikat ve cemmatler”in görevleri:

Yerel ve bölgesel işbirlikçiler olarak, “sahipleri”ne yani patronları emperyalistlere hizmet etmek, onların emirlerini ve yazdıkları senaryoları itirazsız, harfiyen ve zamanında, yaşamları pahasına eksiksiz yerine getirmektir!

Görev yerleri içindeki toplumları, özünden çarpıtılmış din ve din kurallarıyla köreltmek, karanlığa götürmek, mallaştırmak/koyunlaştırmak, düşünen insan olmaktan çıkarmak!

Çünkü…

Böylesi toplumları; emek sömürücüsü, insan ve insanlık düşmanı burjuvaziler, onların ağababaları emperyalistler pek severler!

Çünkü…

Yönetmek de, sömürmek de çok kolay!

 

Düşünmekten yoksun bırakılan, mallaştırılan/koyunlaştırılan toplumlarda “bütün değerler” çürür!

Ortaya…

Böylesi “zihniyet” ve o “zihniyet”in sonuçları çıkar!

 

Çare/çözüm yok değil, var.

Şu:

İlkel Kilise Anlayışı sığınıcıları, insan, insanlık ve emek düşmanı burjuvacılarla emperyalistlerin önünü kesmek, onları silip süpürmek, yok etmektir!

Bu da, ancak ve ancak, dünya halklarının, ortak hareket etmesiyle olur!

 

Dünya halklarının ortak eylem birliği içinde olmasının, olabilmesinin yolu, “ortak eğitim, ortak düşünme, ortak hareket, ortak eyle”dir!

 

Burjuvazinin ve emperyalistlerin panzehiri “Sınıfsız Toplum”dur!

 

İki binli yılların başlarında “hayal” olsa da, “Beş binli, sekiz binli, on binli yıllarda hayal olmaktan çıkacak” diye düşünüyorum.

Alt yapısının da “Demokratik, Laik Parlamenter Sistem” olduğuna, olacağına inanıyorum.

 

Onun için…

Uyduruk, içi boş “Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem” yerine, “Demokratik, Laik Parlamenter Sistem” diyorum, denilmesinden yanayım ve denilmesini öneriyorum.

 

Ha…

Siyasi vitrindekilerin diyeceklerini olası görmüyorum!

Şundan:

Haklıca yerdiğim, herkesin de yermesi gereken “Kilise yönetimi zihniyeti”nden mayalanmışlar, oradan geliyorlar!

N o k t a ! . .

* Yılmaz Özdil’in, 13 Aralık 2022 Salı günlü “Garibgül” başlıklı yazısı https://www.sozcu.com.tr/2022/yazarlar/yilmaz-ozdil/garibgul-7524728/

AKP’NİN GÜNDEM KIRICILIĞI!..

150 150 bakikarakol

22 Aralık 2022 Salı günü, partim CHP’min –ne yazık ki- başındaki “adı lazım değil”, Kamutay’da (TBMM’de) parti grubunda konuşuyor.

https://chp.org.tr/haberler/chp-genel-baskani-kemal-kilicdaroglu-tbmm-chp-grup-toplantisinda-konustu-22-kasim-2022

Konuşmasının bitimine doğru “Evet, gelelim son konuya. Biliyorsunuz, Amerika’ya gittim, İngiltere’ye gittim. Amerika’ya gidişimde de, İngiltere’ye de gidişimde de havuz medyasına baktım, fırsatlar aradılar, ‘Nasıl karalarız’ diye uğraştılar, didindiler, bir kara propaganda mekanizması oluşturdular. Tabi onlar ‘Ne yapabiliriz? Bu gezileri nasıl gölgeleyebiliriz?’ arayışı içindeydiler ama tabii bizim partililer de merak etti. ‘Genel Başkan niye gitti?’ Biz söyledik, şöyle böyle ama onlar da merak ettiler. ‘Bu kadar sorun varken neden Genel Başkan Amerika’ya gitti, İngiltere’ye gitti, üniversitelerle görüştü, büyük firmalarla görüştü, neden bu görüşmeyi yaptı?’ diye. Onların yaptığı ‘korkudan’, bizim yaptığımız ‘meraktan’dı; biz merak ettik ‘Nedir bu?’ diye. Sabredin. 3 Aralık’a kadar sabredin. 3 Aralık’ta yeni bir vizyonu açıklayacağız…” diyor ve konuşmasını “Vizyonumuz hazır: 3 Aralık… Ekiplerimiz hazır, yatırımcılar hazır, taze para da hazır. Türkiye’yi bu beladan sonuna kadar kurtaracağız. 3 Aralık’ı bekleyin ve asla unutmayın, geliyor gelmekte olan!” tümceleriyle bitiriyor.

 

7 gün sonra…

Yani…

28 Kasım 2022 Pazartesi günü…

“6’lı Masa” diye de adlandırılan “Millet İttifakı”ındaki siyasi partiler (Cumhuriyet Halk Partisi, Demokrasi ve Atılım Partisi, Demokrat Parti, Gelecek Partisi, İyi Parti, Saadet Partisi) hazırladıkları “Anayasa Taslağı”https://www.sozcu.com.tr/2022/gundem/son-dakika-altili-masanin-anayasa-taslagi-aciklaniyor-7504782/ açıklıyor.

 

2 gün sonra…

Yani…

30 Kasım 2022 Çarşamba günü AKP Genel Başkanı 13’üncü Cumhurbaşkanı, partisinin “İl Başkanları Toplantısı”nda konuşuyor. https://www.tccb.gov.tr/haberler/410/141927/-turkiye-yuzyili-programimizla-milletimize-cumhuriyetimizin-yeni-asrina-daha-buyuk-heyecanlarla-girecegi-bir-umut-isigi-yaktik- Linki tıklayıp okuyabilirsiniz veya  https://www.youtube.com/watch?v=F0mBI2zd5vQ linkinden tıklayıp dinleyebilir/izleyebilirsiniz.

Okuduğunuzda da, dinlediğinizde de, AKP Genel Başkanı 13’üncü Cumhurbaşkanının, “Millet İttifakı”nın “Anayasa Taslağı”ndan ciddi “rahatsız” ve “tedirgin” olduğunu göreceksiniz.

 

AKP Genel Başkanı 13’üncü Cumhurbaşkanı, konuşmasının bir yerinde Şimdi ayın 3’ünde açıklama yapacakmış. Bay Kemal, ayın 3’ünde biz de Şanlıurfa’dayız, biz de oradan açıklamamızı yapacağız. Sen açıklamanı yaparken, fırsat bulurken bizi de takip et. Bak bakalım Şanlıurfa’dan ses nasıl geliyor? Sendeki sese benziyor mu, benzemiyor mu?” diyor; arkasından şu iki tümceyi ediyor:

“Aslına bakılırsa, bunların derdi ülkeyi yönetmek değil, sadece devletin imkânlarını kendi aralarında paylaştıracak paravan bir şirket kurmaktır. Düşündükleri bu. Size biz, paravan şirket kurdurmayız.”

 

İki tümce bana, Anayasa gereği –değişimi olmadan önce- AKP Genel Başkanlığı’ndan istifa etmiş, 2014’de ilk defa halk tarafından seçilerek, “12’inci Cumhurbaşkanı” unvanını alan Recep Tayyip Erdoğan’ın, www.milliyet.com.tr ‘nin 16 Mart 2015’te saat 02.30’da yayına koyduğu haberine göre, “Balıkesir Ekonomi Ödülleri 2015 Töreni”ndeki şu sözlerini anımsatıyor:

“Sizden benim bir istirhamım şudur: Yeni Türkiye’yi, başkanlık sistemini, yeni anayasayı her fırsatta milletimize anlatmanızdır. Sizler bir iş adamı gibi bu ülkenin yönetilmesini istemez misiniz? Benim derdim ne biliyor musunuz? Bir anonim şirket nasıl yönetiliyorsa, Türkiye de öyle yönetilmelidir. Yoksa bileklerine bağlıyorlar prangayı, yürü yürüyebilirsen. Bu ülke bu şekilde sıçramaz.” https://www.milliyet.com.tr/siyaset/anonim-sirket-gibi-yonetilmeli-2028726

 

Türkiye’yi, bir anonim şirket gibi yönetmek!..

 

O gün de şaşkındım, bugün de!..

 

Geçiyorum…

 

3 Aralık 2022’ye gelmeden önce, Şanlıurfa’da yaşanan bir gelişmeye değinmeliyim.

 

Şanlıurfa Valiliği, 21 Kasım-5 Aralık 2022 günleri arasında, Şanlıurfa’da, mitin, gösteri, toplantı gibi etkinliklere yasaklama getiriyor.

Bu “yasaklama”dan ötürü, Şanlıurfa Gelecek Partisi İl Başkanlığı’nın yapmayı planladığı, Genel Başkan Ahmet Davutoğlu’nun da katılacağı mitinge izin verilmiyor.

 

Başta muhalefet partileri olmak kaydıyla, tepki göstermeyen kimse/kimseler kalmıyor!

 

Şanlıurfa Gelecek Partisi İl Başkanı Dr. Abdullah Yeşil, www.sanliurfaolay.com’  un haberine göre, açıklamalarda bulunuyor.

https://www.sanliurfaolay.com/haber/davutoglu-ozgurluk-size-yasaklar-bize-mi-diye-tepki-60236

www.urfa.comun haberine göre de İl Başkanı Yeşil Ahmet Davutoğlu’nun 29.11.22 Ş.Urfa Halk Buluşmasına izin vermeyen Valilik, Ak Parti Genel Başkanın gelişini neden göstermişti! Valiliğin (21.11.2022-05.12.2022) 15 Günlük yasaklama kararı var” https://www.urfa.com/miting-yasagi/ diyor, “Karar Sadece Muhalefet için mi alındı? Yasak ise Ak Parti’ye nasıl izin veriliyor?” sorularını yöneltiyor.

Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu ise 1 Aralık 2022 Perşembe gecesi saat 20.11’de Twitter hesabından Özgürlük size! Yasaklar bize mi? Bu da geçer Ya Hü!” https://twitter.com/Ahmet_Davutoglu/status/1598364103462031375 diye yazarak, paylaşımda bulunuyor.

 

Ve…

Gelelim 3 Aralık 2022 Cumartesi gününe…

 

İlkin…

“Adı lazım değil” İstanbul’da https://chp.org.tr/haberler/chp-genel-baskani-kemal-kilicdaroglu-kinci-yuzyila-cagri-bulusmasinin-kapanis-konusmasini-yapti,

Sonra…

AKP Genel Başkanı 13’üncü Cumhurbaşkanı, Şanlıurfa’da https://www.tccb.gov.tr/haberler/410/141979/-ulkemizin-uretimden-diplomasiye-her-alanda-sahip-oldugu-potansiyeli-en-ust-seviyede-hayata-geciriyoruz- konuştu.

 

Yalnızca sormak istiyorum:

İstanbul’daki ekonomi ağırlıklı içerikli konuşmaları Türk halkı ne kadar anladı, anlayabildi?

Şanlıurfa’daki “resmi açılışlar”ın “siyasi mitinge dönüşmesi” ve “yasağa karşın siyasi miting yapılması” olayını Türk halkı nasıl algıladı, yorumladı?

 

Halkımın değerlendirmesine bırakıyorum.

 

Bu arada…

Denildi ki:

“AKP 3 Aralık 2022’de çok çabuk (alelacele), ‘Resmi açılışlar’ adı altında ‘Siyasi miting’ yaparak, CHP’nin aynı gündeki “İkinci Yüzyıla Çağrı” etkinliğini gündemden düşürmek amacında.”

 

AKP’nin “gündem kırıcılığı”nda etkili olamadığını belirtmeliyim…

GÜNDEMİ, GÜNDEMDEKİLERİ UNUTMANIN, UNUTTURMANIN BEDELİ!..

150 150 bakikarakol

50 gün bile olmadı, unutuldu!

“Utturuldu mu?” diye de sorabiliriz.

Geçelim.

49 gün önce bugün (13 Ekim 2022 Perşembe), Cumhur İttifak’nın ortaklarından AKP ve MHP’nin hazırladığı, Kamutay’a (TBMM’ye) sunduğu, adını “Dezenformasyonla Mücadele Kanunu”* koyduğu, halk arasında ise  “Sansür Yasası” diye tanımlanan “yasa önerisi”, Adalet Komisyonu’nda kabul edilmiş, Kamutay Genel Kurulu’nda görüşülüyordu.

Kamutay’da grubu bulunan siyasi partilerin Grup Başkanvekilleri partilerinin, “söz almayı başaran” Milletvekilleri de kişisel görüşlerini dile getiriyorlardı.

 

Adalet Komisyonu üyesi, Kahramanmaraş AKP Milletvekili Ahmet Özdemir, oturumu yöneten Kamutay Başkan Vekili Kocaeli CHP Milletvekili Haydar Akar’dan söz isteminde bulundu.

Sırası geldi,  Akar “Önerge üzerinde söz isteyen Kahramanmaraş Milletvekili Sayın Ahmet Özdemir” dedi, “Buyurun Sayın Özdemir” sözcükleriyle, Özdemir’i kürsüye çağırdı/davet etti.

Özdemir “Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum” tümcesinin ardından “Normalde önergemiz üzerine söz almayacaktık ama bazı şeylerin kayıtlara geçmesini https://www.tbmm.gov.tr/Tutanaklar/Tutanak?BirlesimSiraNo=23780&BaslangicSayfa=54&BitisSayfa=54&Tur=H  istiyoruz. Belki tarihe not düşmek, belki kayıtlara geçmesi gerekli olabilir. Çünkü hem Avrupa Birliği’nin bakış açısı hem Venedik Komisyonu’nun çalışmalarıyla ilgili burada konuşuldu ama şunun bilinmesini istiyorum: Biz, Meclis kapanmadan önceki dönemde bu konuya ilgi duyan Amerikalı ilgililerle bu yasayı ve özellikle 29’uncu maddeyi konuştuk. Amerikan Büyükelçiliği Başmüşaviri, Uluslararası Politikalar Şefi…” sözlerini etmişti ki, Bursa CHP Milletvekili Erkan Aydın oturduğu yerden “İcazet mi aldınız?” diye seslendi.

“Kültür devrimi olarak Cumhuriyet bizim alfabemizi, dilimizi, bütün düşünmemizi yok etmiştir” lafından ötürü AKP Grup Başkanvekili görevinden olan Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal araya girdi “Yani onların talebiyle konuştuk” diyerek, aynı ilin Milletvekili hemşerisi Özdemir’in “itiraf”ını “onarma”ya çalıştı!

Ama bir kere ok yaydan çıkmıştı…

Kamutay Genel Kurulu karıştı.

Gazeteciler “flaş, flaş” diye haber geçtiler.

Televizyonlar, internet basını, radyolar, AKP’li Özdemir’in “itiraf”ını “son dakika manşet haber” olarak vermeye başladılar.

“İtiraf” çok kısa sürede, Türkiye’nin gündemine bomba gibi düştü.

Özdemir ise Genel Kurul kürsüsündeki konuşmasını –laf atmaları, karşılıklı atışmaları geçiyorum- şöyle sördürüyordu:

“Onların görüşme talebiyle… Onlar bizden bu yasayı… Onlar bizimle bu yasayı görüşmek istediler… Sebebini de söyleyelim. Belki bu konuyu merak edenler vardır. Biz dünyada şu anda çok kullanılmayan, mevzuatı çok olmayan ama bütün insanların imkânlarından faydalandığı bir alana ilişkin düzenleme yapıyoruz. Bu yaptığımız düzenleme… Az sabrederseniz söyleyeceğim. Bu yaptığımız düzenleme birçok ülkeye örnek olacak. Dolayısıyla bunu merak ettikleri için bizimle görüşmek istediler. Biz de bu yasanın içeriğini, özellikle 29’uncu maddeyi Amerikalılara anlattık. Sonunda şunu söylediler, konuşmalar kayıt altında, evraklara bakabilirsiniz: ‘Bizim dezenformasyon yasamızla sizin yasanız birebir örtüşüyor’ dediler, toplantıyı öyle bitirdik. Daha sonra Venedik Komisyonuyla toplantı yaptık. O bugün burada zikredilen o raporların içeriğinde benim de görüşlerim var. Biz onlarla bu toplantıyı birlikte yürüttük, rapor yazıcıları burada, isimlerini aldım. Bir tek endişe dile getirdiler, raporda da onu yazmışlar: ‘Şu anda böyle bir yasa yapılmasının acelesi yoktu’ diye. Ama bir şey söyleyeyim size, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin 10’uncu maddesiyle ilgili bir paragraf var komisyon raporunda… Avrupa insan Hakları Sözleşmesi’nin 10’uncu maddesinin (2)’nci fıkrası ile bizim düzenlememizdeki 29’uncu maddenin metinlerini karşılaştırmanızı istiyorum. Bakın Venedik Komisyonu Raporu’nda orayla ilgili nasıl bir atıf yapmış. ‘Herkes ifade özgürlüğü hakkına sahiptir. Bu fikir sahibi olma, kamu mercilerinin müdahalesi olmadan ve sınırlandırmadan bağımsız olarak bilgi ve fikir alıp verme özgürlüğünü de kapsar. Bu özgürlüklerin kullanılması bazı görev ve sorumluluklarla birlikte geldiğinde kanunda öngörülen demokratik toplum, ulusal güvenliğin, toprak bütünlüğünün, kamu güvenliğinin çıkarları bakımından nizamsızlık ve suçun önlenmesi, sağlık ve ahlakın korunması, başkalarının itibar ve haklarının korunması gibi önlemler yasayla alınabilir’ diye Venedik Komisyonu kendi raporunda bunu gündeme almış… Şimdi, yaptığımız 3’üncü görüşme de Avrupa Parlamentosuyla oldu. Avrupa Parlamentosuna 29’uncu maddeyi onların hukukçularıyla beraber anlattım. Anlattıktan sonra ‘Bize bu böyle anlatılmamıştı. Bunu bir sansür yasası olarak değerlendirmiştik’ dediler. Ben size şunu söyleyeyim kıymetli milletvekillerim: Milletvekillerimizin burada yaptığı yorumlardan müstesna, dışarıda yapılan yorumlar üzerine söylüyorum: Bu yasayı ‘sansür yasası’ diye ifade etmek içi boş bir söylem, çünkü bu yasanın sansürle alakası yok. Bu yasada sosyal medya kullanıcılarının, sosyal medyanın sınırlandığı söylemi içi boş bir söylem. Çünkü sosyal medya kullanıcılarının birbirleriyle yaptığı görüşmeler 29’uncu maddenin konusu değil. 29’uncu maddede bir özellik var. Bakın, baştan beri hep anlatıyoruz, Feti Bey de anlattı, bizim hukukçularımız da anlattı; bu bir somut tehlike suçu. Nereden anlıyoruz bunu? 29’uncu maddenin 4’üncü şartından anlıyoruz. Diyor ki: ‘sahada sonuç verdiğinde…’ Yani kişinin düşünce açıklaması cezalandırılmıyor burada. Kişinin açıkladığı düşünce, gerçeğe aykırı bir bilgi toplumda bir infial uyandırmışsa, bir hareket oluşturmuşsa yani somut tehlike suçu kastımız bu. Bu hareket oluşmadığı sürece bu suç oluşmaz… İçi boş söylemin üçüncüsü de bu suçun muhatabının

https://www.tbmm.gov.tr/Tutanaklar/Tutanak?BirlesimSiraNo=23780&BaslangicSayfa=55&BitisSayfa=55&Tur=H basın mensupları olacağı… Bizim iddiamız şudur -onlara da anlattık, bunu makul karşıladılar-: Bu suçun konusu ve muhatabı basın mensubu olamaz. Çünkü hiçbir basın mensubu gerçeğe aykırı olduğunu bile bile, toplumda infial uyandıracağını bile bile, toplumun sağlığını, kamunun güvenliğini, ülkenin iç ve dış güvenliğini tehdit edeceğini bile bile bir haber yapmaz. O yüzden bu suçun konusu basın mensubu olamaz, bunun böyle bilinmesini istiyorum. Farz edelim ki bir basın mensubu böyle bir haber yaptı, Türk Ceza Kanunu’nun 218’inci maddesinde özel hüküm var: ‘Basın mensuplarının fikir açıklaması ceza kapsamında değildir’… Dolayısıyla, bilinen yanlışlarla, kalıplaşmış hamasi sözlerle bu yasayı değerlendirmeyin. Bu yasada yaptığımız çalışmayı hukuki olarak değerlendirin, hukukçularınızla bunu konuşun… Biz bunu hukukçularla konuştuk, Avrupa’daki uygulamalarına baktık, dünyadaki iyi ve kötü uygulamalarına baktık ve bir örnek oluşturduk. Geri başa dönüyorum, niye bunu bizimle konuşuyorlar? Çünkü dünyaya örnek olacak bir sistem hazırlıyoruz… İnternetin bu kadar yoğun kullanıldığı bir dünyada bunun bir sistematiğe bağlanması, özgürlüklerin korunması, insan haklarının da şahsiyatın da korunması gerekir… Biz bunu yaptığımız için dünyanın ilgi odağında bu kanun ama onların yaklaşım tarzı bizim muhalefetimizin yaklaşım tarzından daha hukuki ve daha bilimseldi, bunun da bilinmesini istiyorum. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.”

https://www.tbmm.gov.tr/Tutanaklar/Tutanak?BirlesimSiraNo=23780&BaslangicSayfa=56&BitisSayfa=56&Tur=H

İki gün sonra (15 Ekim 2022 Cumartesi) saat 02.51’de şu paylaşımda bulundum:

BEN ASLINDA, “MÜTHİŞ İTİRAFI”NDAN ÖTÜRÜ KAHRAMANMARAŞ AKP MİLLETVEKİLİ, ANAYASA KOMİSYONU ÜYESİ AHMET ÖZDEMİR’E TEŞEKKÜR ETMEK, “YILIN İTİRAFI ÖDÜLÜ”NÜ VERMEK GEREKTİĞİ GÖRÜŞÜNDEYİM!. ÖNERİYORUM DA!. https://twitter.com/BakiKarakol/status/1581070142397878272

(“Adalet Komisyonu” yazmışım, yanlışı sonradan ayırt ettim; doğrusu “Adalet Komisyonu” olacak. Yanlışı düzeltirim.)

Üç gün sonra (16 Ekim 2022 Pazar) internet basınına bir haber düştü.

www.sozcu.com.tr “ABD’den AKP’ye yalanlama” başlıklı haberinde özetle “ABD merkezli VOA News’in Türkçe edisyonunda yer alan habere göre, Dışişleri Bakanlığı’ndan bir sözcü, Özdemir’in açıklamalarını yalanlarken, ‘ABD’de böyle bir yasa bulunmadığını’ belirtti. İsmi açıklanmayan sözcü bu ifadeleri ‘dezenformasyon’ olarak niteledi” https://www.sozcu.com.tr/2022/dunya/abdden-akpye-sansur-yasagi-tepkisi-7421777/ diye yazıyordu.

Aynı gün saat 11.22’deki paylaşımım şöyle:

YILIN İTİRAF ÖDÜLÜNE LAYIK” DEDİĞİM AKP’Lİ SANSÜRCÜYÜ, EMPERYALİST ABD YALANLAMIŞ! SANSÜRCÜ NE DİYECEK, NASIL BİR YANIT VERECEK?!. YOKSA, DANIŞTIKLARI EMPERYALİST ABD’Yİ Mİ YALANLAYACAK?! 🙂 https://twitter.com/BakiKarakol/status/1581561204018847744

Adı açıklanmayan “sözcü”nün “yalanlaması”na, ettiği sözlere, “yalanlanan AKP’li Ahmet Özdemir” yanıt verecek miydi?

Beklemeye koyuldum.

Günler geçmesine karşın, “yalanlama” içerikli bir “açıklama” gelmedi.

Özdemir’i, Kamutay’daki ofisinden aradım.

Telefona bir Bey çıktı; ona, kendimi tanıttım, Milletvekili Özdemir’le “Amerikaların yalanması”nı görüşmek istediğimi ilettim.

Telefondaki Bey “Ben Alican Demirci. Ahmet Beyin danışmayım. Sizi bilgilendirebilirim. Şöyle ki, o haberi Sözcü ve Cumhuriyet gazeteleri yazdılar. İki gazete haberlerinde kaynak belirtmiyorlar. Böyle bir yetkili yok. Ulaşamadık. Karşımızda bir muhatap yok. Olsaydı, bir açıklama yapardık” dedi.

Anlamıştım…

Konuşmayı sonlandırdım.

 

Yalanlama, yalanlanmayınca, doğruluk kazanır!

 

“İtiraf”ıyla partisi AKP’yi ve “Cumhur İttifakı iktidarı”nı ciddi sıkıntıya sokan Kahramanmaraş AKP Milletvekili Ahmet Özdemir’in, Biz, Meclis kapanmadan önceki dönemde bu konuya ilgi duyan Amerikalı ilgililerle bu yasayı ve özellikle 29’uncu maddeyi konuştuk. Amerikan Büyükelçiliği Başmüşaviri, Uluslararası Politikalar Şefi…” sözü, “Amerikalılardan icazet alıyorlar” sözcükleriyle gündemde etkinliğini sürdürürken, bir gün sonra (14 Ekim 2022 Pazartesi) saat 18.15’te Bartın ilimizin şirin Amasra ilçesinde meydana gelen 41 işçinin yaşamını yitirdiği, 6 işçinin ağır yaralandığı “maden patlaması” (ben buna “kaza” demiyorum, “cinayet” diyorum, çünkü patlamanın olacağı günler öncesinden herkesce biliniyordu ama hiç kimse bir önlem alınmadı)  gündeme bomba gibi düştü, oturdu!

Bu kadarla kalmadı, önceki gündemi, gündemleri unutturdu!

 

Gündemlerini unutan halklar, unutturan (siyasi, bürokrat vb) kadrolar, ülkelerini ve kendi geleceklerini tehlikeye atarlar!

Gündemi, gündemdekileri unutmanın, unutturmanın bedeli böylesi ağır!..

 

*Kasıtlı olarak yanlış bilgilendirme.

“180 DERECE SİYASİ TAKLALAR ATAN”!..

150 150 bakikarakol

Partisinin 8 Kasım 2022 Salı günkü grup konuşmasında AK Parti heyetinin anayasa değişikliğini görüşmek amacıyla Meclis’te grubu bulunan siyasi partileri ziyaret etmesi de son derece doğal ve doğru bir adımdır. HDP’yle niye görüşülmüş? Biz buna ne diyecek, nasıl bir tepki gösterecekmişiz? Günlerdir cevabı aranan marazi sorular bunlardır” https://www.mhp.org.tr/htmldocs/mhp/5081/mhp/Milliyetci_Hareket_Partisi_Genel_Baskani_Sayin_Devlet_BAHCELI__nin_TBMM_Grup_Toplantisinda_yapmis_olduklari_konusma_8_Kasim.html diyen, “HDP’ye nasıl baktığımızı tekrar etmeye lüzum bile duymuyorum” tümcesini de ekleyen; aradakileri atlıyorum- dün de (22 Kasım 2022 Salı) gene partisinin grup toplantısındaki konuşmasında “19 Kasım 2022 gecesi icra edilen Pençe-Kılıç Harekatı Türkiye’nin ve Türk milletinin hukuki ve meşru bir hakkıdır. Bu harekata karşı gelen, bu harekatın durdurulmasıyla ilgili dünyaya çağrı yapan HDP, TBMM’ne sızmış düşman bakiyesidir. Böylesi parti görünümlü bir örgütün siyaset hayatımızda bulunması haksızlıktır. Bu bölücü şebeke kapatılmasın da, Hazine’den aldığı yardımlarla teröristlere para aktarmaya devam mı etsin? Buna göz mü yumalım? Fahiş adaletsizliğe sesimiz çıkmasın mı? Anayasa Mahkemesi’nin hala neyi beklediğini sormayalım mı? HDP, Türk siyasetine tuzaklanmış zaman ayarlı bombadır. Bu bomba ya bombacıların elinde patlayacak ya da patlatılacaktır”  https://www.mhp.org.tr/htmldocs/mhp/5088/mhp/Milliyetci_Hareket_Partisi_Genel_Baskani_Sayin_Devlet_BAHCELI__nin_TBMM_Grup_Toplantisinda_yapmis_olduklari_konusma_22_Kasim.html sözlerini eden MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli şöyle sürdürüyor:

“Sayın Cumhurbaşkanımızın, Mısır Cumhurbaşkanı Sisi’yle Katar’da kurduğu temas doğru bir temastır, bize göre arkası getirilmelidir. Bununla da kalınmamalı, Suriye Arap Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Beşar Esad ile de görüşme vasatı açılmalı, terör örgütlerine karşı ortak bir irade oluşturulmalıdır. Türkiye’nin Mısır, Suriye ve Irak’la tarihten gelen çok güçlü bağları vardır ve bilinmektedir. Biz doğrudan ikili görüşmeleri başlatamazsak bozguncular aramızı iyice açacaklardır.”

 

Ne yalan söyleyeyim, “180 derece siyasi taklalar atan” Bahçeli, okuduğunuz son paragraftaki sözleriyle beni şaşırttı!

Çünkü…

Doğruyu/doğruları söylüyor!

 

Söylüyor ama…

“… ikili görüşmeleri başlatamazsak bozguncular aramızı iyice açacaklardır” diyerek, dile getirdiği “doğrunun başlangıcındaki yanlış”a değinmiyor!

Neden acaba?!

O “bozguncular” kim?!

O bozguncularla yol yürüyen kimler?!

Bahçeli bunlardan söz etmekten özenle (itinayla) neden kaçtı, kaçıyor?!

 

Milliyetçi Devlet Bahçeli, bir süreden beri, “attığı 180 derece siyasi taklalar”la “Türk siyasası”na (politikasına) çok büyük zararlar verdiği gibi “Türk Dili”ne de, “Güzel Türkçe”mize zararlar veriyor!

 

Dünkü grup konuşmasından bir örnek:

“… Suriye Arap Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Beşar Esad ile de görüşme vasatı açılmalı…” diyor.

 

 “Vasat” sözcüğü Arapça’dır, Türkçe anlamı “Orta, Ara”dır.

“Vasatî” yazılırsa, anlamı “Ortalama”dır.

Eğer…

“Vasatı” yazılırsa, anlamı “Ortam”dır.

Bahçeli, konuşmasında “vasatı” yerine “ortamı” veya “yolu” diyebilirdi.

 

Gözlemlediğim kadarıyla…

MHP de, Cumhur İttifakı’ndaki büyük ortağı AKP gibi, Güzel Türkçe’mizi hançerleyen Arapça sözcükleri kullanmaya hız verdi!

 

Versinler!

Yakında, bundan da çark edecekler!

 

Bu arada…

Bir diğer “180 derece siyasi takla atan”, önceki gün (21 Kasım 2022 Pazartesi), iktidar yanlısı Sabah Gazetesi’nin yazarlarından Yavuz Donat’a konuşmuş. https://www.sabah.com.tr/yazarlar/donat/2022/11/21/baskentte-manisa-bulusmasi yazının linki bu.

Tıklayıp okuyabilirsiniz.

 

Sanki çirkin “Şeyini şey ettiğimin şeyi” https://www.hurriyet.com.tr/gundem/seyini-sey-ettigimin-seyi-38592552 sözü eden o değil!

 

Bu ülke ve bu ülke halkı, “180 derece siyasi taklalar atan” sözüm ona “siyasiler”den neler çekti neler!

Ama…

Ç e k m e y e c e k ! . .

PAZAR GÜNKÜ TERÖRÜN UNUTTURDUKLARINDAN BİRİ: DOĞRU PARTİ GENEL BAŞKANI SERDAROĞLU’NUN GÜNDEME TAŞIDIĞI!..

150 150 bakikarakol

İstanbul Valiliği’nin resmi internet sitesi istanbul.gov.tr’de 13 Kasım 2022 Pazar günü saat 18.15’te, İl Basın ve Halkla İlişkiler Müdürlüğü’nün 2022-84 nolu basın açıklaması yayınlandı:

Bugün Taksim İstiklal Caddesinde meydana gelen patlamada olay yerinden alınan ilk bilgilere göre (6) kişi hayatını kaybetmiş, (53) kişi yaralanmıştır.

Yaralılar çevredeki hastanelere sevk edilmiştir.

Konuya ilişkin başlatılan soruşturma ve olay yerinde incelemeler devam etmektedir. 

Olayda hayatını kaybedenlere Allah’tan rahmet, yaralılara acil şifalar diliyoruz.

Kamuoyuna saygıyla duyurulur.http://www.istanbul.gov.tr/basin-aciklamasi-2022-84

 

Patlamanın saat kaçta meydana geldiği yazılmayan açıklama, çok kısa sürede yurt içi ve yurt dışı basında yer aldı; halkımızın da, dünya halklarının da haberi oldu.

Fakat açıklama ile “iç ve dış basında” yer alan haberlerde “patlama saati kiminde “16.15”, kiminde “16.20 olarak yazıldı.

Daha sonra, AKP Genel Başkanı Cumhurbaşkanı, “17’inci G20 Liderler Zirvesi”ne katılmak için Endonezya’ya hareketinden önce Atatürk Havalimanı’nda gerçekleştirdiği basın toplantısında https://www.tccb.gov.tr/haberler/410/141668/-turkiye-yi-ve-turk-milletini-terorle-teslim-alma-cabalari-dun-oldugu-gibi-bugun-ve-yarin-da-hedefine-ulasamayacaktir-  özetleDevletimizin ilgili birimleri, bu kalleş saldırının faillerini ve arkasındaki mahfilleri ortaya çıkarmak için çalışmalarını sürdürmektedir. Türkiye’yi ve Türk milletini terörle teslim alma çabaları dün olduğu gibi bugün ve yarın da hedefine ulaşamayacaktır. Milletimiz, İstiklal Cadesi’ndeki olayın önündeki ve arkasındaki tüm unsurlarıyla ortaya çıkarılarak faillerinin hak ettikleri şekilde cezalandırılacağından emin olsun” dedi, ekledi:

“Bize son olarak İstanbul Valiliğimizden intikal eden rakam, 4’ü olay yeri, 2’si ise hastanelerde olmak üzere 6 vefat söz konusu. Yaralı sayımız ise 53 (Bu sayı son açıklama ile 81 oldu. BK). Bunun dışında farklı rakamlar gelebilir ama bu rakam Valimizden aldığım rakamdır. Hastanelerde yaralılara gerekli müdahaleler yapılıyor. Kısa zamanda bu vatandaşlarımız da taburcu edilecektir.”  

Bir gazetecinin, Beyoğlu İstiklal Caddesi’nde meydana gelen patlamanın terörle bağlantısının netleşip netleşmediğini sorması üzerine de “Şu an itibarıyla tabii ilk incelemelerde kesin olarak bu terördür dersek belki yanlış olur ama ilk gelişmeler, Valimin bize aktardığı ilk bilgi, burada bir terör kokusu var. Şu an itibarıyla oradaki kaçışmalar vesaire ve bir kadının bu işte rol oynadığı noktasında ilk tespitler. Gerek İstanbul Emniyet Müdürümüz, gerek Valimiz gerek kamera incelemeleri, bunlar devam ediyor” diye konuştu.

 

Dikkatimi, “açıklama ile yanıt arasındaki ayrıntı” çekiyor.

 

Açıklamada “terör” sözcüğü vurgulanıyor, soru yanıtında ise “… kesin olarak bu terördür dersek belki yanlış olur… (…) … burada bir ‘terör kokusu’ var” deniyor!

 

Ayrıntıları ve ayrıntılardaki çelişkileri bir kenara koyuyorum; “İstanbul gibi bir büyük (mega) şehrin Valisi Ali Yerlikaya, emri altındaki terör uzmanlarından bilgi mi almadı ki, insanların ölümüne, yaralanmasına neden olan çirkin, kanlı, lanet terör eylemini ‘terör’ sözcüğü ile tanımlamadı, Cumhurbaşkanını da ‘terör kokusu var’ sözcükleriyle bilgilendirdi?!” sorusuna takılıyorum.

 

Takılıyorum ama üzerinde durmayacağım, geçeceğim.

Çünkü vurgulayacağım konu var.

Şu:

Ülkemizde olsun, başka ülkelerde olsun, yaşanan her terör eyleminin öncesi ve sonrası ilgi odağımdır!

 

Pazar günkü terör eyleminden önce Türkiye’nin gündeminde neler vardı?!

Neler yoktu ki!

 

Ama bana göre ilk sırada, Doğru Parti Genel Başkanı’nın Rıfat Serdaroğlu’nun 11 Kasım 2022 Cuma sabahı yayına konulan “Erdoğan bir daha Cumhurbaşkanı adayı olamaz”  https://www.facebook.com/groups/3260470497404525/permalink/5518500361601516/ başlıklı yazısı ve aynı günün akşamı, gazeteci Şaban Sevinç’in youtube kanalı “Bizim TV”de canlı yayınlanan https://www.youtube.com/watch?v=zD8AoA6CBRs söyleşiydi!

 

Lütfen linkleri tıklayın, ya okuyun, ya izleyin.

 

Ayrıca…

Yüksek Seçim Kurulu’nun (YSK’nın) 2018-952 nolu kararı’nın https://www.ysk.gov.tr/doc/karar/dosya/77779/2018-952.pdf linki ile 2018-954 nolu kararı’nın https://www.ysk.gov.tr/doc/karar/dosya/77787/2018-954.pdf linkini tıklayıp her iki kararı da okumanızı isteyeceğim.

Göreceksiniz ki, Serdaroğlu çok önemli, çok ciddi bilgi ve belgelerle bir savda bulunuyor!

 

Türkiye, Serdaroğlu’nun bu savını konuşup tartışacaktı ki, Pazar günü İstanbul Beyoğlu İstiklal Caddesi’nde lanet kanlı terör eylemi oldu!

 

“Terörist kadın yakalandı” https://www.sozcu.com.tr/2022/gundem/istiklal-caddesini-kana-bulayan-teror-saldirisinda-40-dakika-detayi-7479204/ dendi.

Terörist kadının PKK’lı olduğu, eylemi PKK’nın yaptığı/yaptırdığı açıklandı; ama PKK üstlenmedi, ret etti. https://www.birgun.net/haber/pkk-taksim-deki-bombali-saldiriya-iliskin-aciklama-yapti-iliskimiz-yok-409982?utm_source=webpush

 

Yani…

Sonuçta…

Pazar günkü alçak terör eylemi…

Cuma ve Cumartesi günlerindeki, Türkiye’nin gündemi olan, Türkiye’yi, Cumhur İttifakı’nı, AKP ve MHP’yi, Cumhur İttifakı’nın Cumhurbaşkanı adayı AKP Genel Başkanını, Millet İttifakı’nı, başka muhalefet partilerini ve Türk halkını çok yakından ilgilendiren, ilgilendirmesi gereken konuyu gündemden düşürdü!

Düşürmekle kalmadı, u n u t t u r d u !

 

Millet İttifakı yaptı?!

14 Kasım 2022 Pazartesi günü DEVA Partisi Genel Merkezi’nde bir araya geldi; 8 saat süren 8’inci toplantının ardından kamuoyuna ortak açıklama sundu ve “Bir kez daha vurgulamak isteriz ki,  Altılı Masanın ortak adayı 13. Cumhurbaşkanı olacak…” https://www.cumhuriyet.com.tr/siyaset/son-dakika-altili-masa-toplantisi-sona-erdi-2002775?utm_medium=Slider%20Haber&utm_source=Cumhuriyet%20Anasayfa&utm_campaign=Slider%20Haber dedi.

 

Dikkat buyurun:

Bir gün önceki söyleşide gazeteci Şaban Sevinç, Bizim TV’deki canlı yayında, konuğu Doğru Parti Genel Başkanı Rıfat Serdaroğlu’na soruyor:

“Sayın Bakanım, neden böyle oluyor? Muhalefet neden böyle davranıyor?”

Serdaroğlu’nun yanıtı özetle “Çapları bu kadar. Kaliteleri bu kadar. Vatan sevgileri bu kadar. Sepetlerinde pamuk yok Şaban Bey. (…) Bugünkü muhalefetin AKP’lilerden hiç farkları yok. Birisi AKP, 6’lı ittifak da lahit AKP. Bunların patronları, yurt dışında emperyal devletler…” oluyor.

 

Geçelim…

Ve…

Alçak, lanet terör eyleminden hemen sonra, Radyo ve Televizyon Üst Kurulu’nun (RTÜK’ün) “Yayın Yasağı” getirdiğini; kısaltılmışı (BTK) olan Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu’nun da sosyal basını “yavaşlatma” adı altında “durdurma” uygulamasını https://www.gercekgundem.com/guncel/btk-istiklal-caddesinde-patlama-sonrasi-internetin-yavaslatildigini-acikladi-400570 anımsatalım.

Sonra da…

“Buna ne demeli, bunu nasıl yorumlamalı?!” diye soralım.

 

Ülkemizde ve dünyamızda terörü, terör baronlarını, terör militanlarını bütün kin ve öfkemle kınıyorum; terör eylemlerinde yaşamlarını yitirenleri saygıyla anıyorum, yaralananlara şifalar diliyorum!

 

Halklar/toplumlar, terörü, terör baronlarını, teröristleri, bunların inlerini, neye, neden, kime ve kimlere –o, kim ve kimler, emek emcici, insan ve insanlık düşmanı emperyalistlerdir- hizmet ettiklerini tanımalı, bilmeli, ortak düşünüp ortak kararlar almalı, ortak hareket etmeli ve yaşama geçirmeliler!..

BU KEZ KENDİSİNİ VE PARTİSİNİ HEPTEN BİTİREN GENEL BAŞKAN!..

150 150 bakikarakol

“Adı lazım değil”in “başörtüsü” diye yutturduğu son “türban” çıkışı ve “yasa önerisi” üzerine harekete geçen AKP, Genel Başkanları Cumhurbaşkanının “talimat”ıyla çalışmaya başladı.

Çalışmaya, Adalet Bakanlığı’na “Bakan” sıfatıyla atanan “yüksek bürokrat” Bekir Bozdağ da katıldı.

Bozdağ, Anayasa’nın 24 ve 41’inci maddelerinde değişiklik yapacaklarını açıkladı.

Ancak…

Cumhur İttifakı’nın Kamutay’daki (TBMM’deki) ortakları AKP’nin, MHP’nin ve BBP’nin Milletvekili sayısı, Anayasa değişikliğine yetmiyordu; dışlarında kalan muhalefet partilerinin “oy”u gerekiyordu.

Onun için…

Bozdağ başkanlığında, AKP Grup Başkanvekili Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş ve “Hiçbir şey olmasa bile bir şey olmuştur” sözün sahibi AKP Genel Başkan Yardımcısı Sakarya Milletvekili Ali İhsan Yavuz’dan oluşan bir “heyet” oluşturuldu; Kamutay’da grubu bulunan CHP’nin, İyi Parti’nin, MHP’nin kapısı çalındı.

(MHP’ye neden gidildiğini anlamış değilim.)

MHP’den “olumlu”, CHP ve İyi Parti’den “olumsuz” yanıt alındı.

 

HDP kalmıştı.

Gidilecek miydi, gidilmeyecek miydi?!

Aslında soru şuydu:

Gidilmeli miydi, gidilmemeli miydi?!

 

“Gidilmeli” veya “Gidilmemeli” kararını ve yanıtını bir kişi verirdi; o kişi de “AKP Genel Başkanı Cumhurbaşkanı” idi.

 

Belki de “karar” ta baştan verilmiş, belli olmuştu.

 

Derken…

Gün geldi çattı, Bozdağ, Elitaş ve Yavuz’dan oluşan heyet, 2 Kasım 2022 Çarşamba günü HDP Genel Merkezi’ne gitti; HDP Grup Başkanvekili Adana Milletvekili Meral Danış Beştaş, bir diğer Grup Başkanvekili İstanbul HDP Milletvekili Saruhan Oluç ve HDP Parti Sözcüsü Mardin Milletvekili Ebru Günay tarafından karşılandı.

 

Bozdağ başkanlığındaki “AKP heyeti”nin, söylenmedik laf bırakılmayan, “PKK terör örgütünün Meclis’teki uzantısı” denilen HDP’ye gitmesi, bir anda gözleri “HDP kapatılmalıdır” naraları atan MHP’ye çevirdi.

 

MHP’nin tavrı, tepkisi ne olacaktı, MHP ne diyecekti?!

 

Aradan 5 gün geçti.

MHP’den ilk açıklama geldi:

“Salı’yı bekleyin.”

 

Salı, Kamutay’da grubu blunan siyasi partilerden MHP’nin, HDP’nin ve CHP’nin Grup Toplantısı günüydü…

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin Salı günü grup toplantısında yapacağı konuşmaya vurgu yapılıyordu.

 

“Salı’yı bekleyin” sözünü gündeme taşıyan, www.halktv.com.tr yazarlarından İsmail Saymaz’dı.

 

Saymaz, “MHP, Salıyı bekleyin” https://halktv.com.tr/makale/mhp-saliyi-bekleyin-701592 başlıklı 7 Kasım 2022 Pazartesi günlü yazısında şöyle yazıyordu:

// MHP’nin Bahçeli’den sonraki en yetkili isimlerinden biri, AK Parti’nin HDP’yi ziyaret edeceğini basından öğrendiklerini söylüyor. MHP’li yetkiliye ziyarete nasıl baktıklarını sorduğumda, Bahçeli’nin grup toplantısını kastederek, “Salıyı bekleyeceksiniz” diye konuşuyor. Bu cümlelerden Bahçeli’nin ziyareti eleştirebileceği sonucuna varıyorum. //

 

Saymaz’ın bu yazdıkları, hele de “Bu cümlelerden Bahçeli’nin ziyareti eleştirebileceği sonucuna varıyorum” tümcesi çok alıntılandı, haber, köşe yazısı yapıldı, konuşuldu, tartışıldı.

Bahçeli Salı günkü grup konuşmasında ne diyecekti?!

Dikkatler Bahçeli’ye ve Bahçeli’nin yapacağı konuşmaya çevrilmişti.

 

“Salıyı bekleyin” sözündeki bir ayrıntıya çok kısa değinmeliyim:

Başta grup konuşmaları olmak kaydıyla, etmediği hakaret kalmayan AKP’ye yönelişiyle “inanırlığı”nı yitirmesi yanı sıra “izlenmeyen Devlet Bahçeli”ye “izlenilirlik kazandırmak” çabası ve kurnazlığı vardı!

Saymaz kullanılarak, ilk aşamada; ikinci aşamada da, İyi Parti Grup Başkanvekili Antalya Milletvekili İbrahim Özkan’ın Twitter hesabı @ibrahim_ozkan61’den önceki gün (7 Kasım 2022 Pazartesi) saat 14.30’da yayına koyduğu Yarın erken seçim tarihinin açıklanabileceğini düşünüyorum. Yarın enteresan gelişmelere sahne olacak…” https://twitter.com/ibrahim_ozkan61/status/1589581115245088768    paylaşımıyla amaca ulaşıldı.

 

Bu arada…

Dün de (8 Kasım 2022 Salı) aynı hesabından “Demek ki neymiş? Türk Milliyetçilerinin gideceği tek parti İYİ partiymiş…. Bugün bu durum tescillenmiştir. İYİ ki İYİ partiliyim diyenler burada mı ?” https://twitter.com/ibrahim_ozkan61/status/1589903381061328897 yazıp paylaşan Özkan’a, Bahçeli’nin erken seçim tarihini açıklayacağını hangi veriye dayanarak düşündüğünü; Saymaz’a da “Bu cümlelerden Bahçeli’nin ziyareti eleştirebileceği sonucuna varıyorum” tümcesiyle vurguladığı kanıya nasıl vardığını sormak isterim.

 

Önceki gün Yarın erken seçim tarihinin açıklanabileceğini düşünüyorum” diye yazan İyi Parti Grup Başkanvekili Özkan’a kapak olacak tümceler Fehmi Koru’dan geldi.

Koru, kendi adına ait www.fehmikoru.com sitesinde dün yayınlanan “MHP lideri Bahçeli grup toplantısında bugün erken seçime yol verir mi? Hesap ne?” https://fehmikoru.com/mhp-lideri-bahceli-grup-toplantisinda-bugun-erken-secime-yol-verir-mi-hesap-ne/ başlıklı yazısında özetle şu tümcelere yer verdi:

“MHP’nin kendisini daha rahat hissetmesi amacıyla seçim yasası değiştirildi ve %10 olan baraj %7’ye indirildi. Anayasaya göre, seçimle ilgili yasa değişiklikleri, bir yıldan daha kısa süre içerisinde yapılacak ilk seçimde uygulanamıyor. Baraj indirimini de içeren yasa değişikliği bu yılın Nisan ayı sonlarında gerçekleşti; bu durumda yasada öngörülen değişiklikler 2023 Mayıs ayından önce yapılacak bir seçimde uygulanamayacak.

Hemen seçime gidilirse %10 olan baraj geçerli olacak ve kamuoyu yoklamalarına göre MHP’nin o orana ulaşması bayağı zor.

Buna rağmen seçim tarihinin erkene alınmasını göze alabilir mi MHP lideri Bahçeli?”

Haklı çıktı.

 

Bozdağ başkanlığındaki AKP heyetinin HDP’ye gideceği konusunda bilgilendirildiğini ve “onayı”nın ya da “rızalığı”nın alındığını öngördüğüm Bahçeli, partisinin grup toplantısında konuştu; bir yığın gerçeklerle örtüşmeyen çelişkili sözler etti; esti, gürledi, tehditler savurdu, “merakla beklenen yer”e geldi, Milliyetçi Hareket Partisi olarak başörtüsünü güvenceye alan ve ailenin korunmasını hedefleyen anayasa değişikliğini sonuna kadar destekliyoruz. Bizim görüşümüz bellidir. Karar ve irademizde bir değişiklik yoktur. Bu anayasa değişiklik teklifini ya geniş bir mutabakat halinde TBMM’de ele alıp sonuca gidelim ya da halkoylamasıyla milletimizin takdirine sunalım. Biz iki seçeneğe de varız ve hazırız. CHP dürüstse, sözünün arkasındaysa, başörtüsüne bez parçası demekten pişmansa buyursun, hep birlikte bu meseleyi köklü çözümle buluşturalım.

Bu arada AK Parti heyetinin anayasa değişikliğini görüşmek amacıyla Meclis’te grubu bulunan siyasi partileri ziyaret etmesi de son derece doğal ve doğru bir adımdır” dedi (son tümceye katılıyorum) ve şöyle sürdürdü:

“HDP’yle niye görüşülmüş? Biz buna ne diyecek, nasıl bir tepki gösterecekmişiz? Günlerdir cevabı aranan marazi sorular bunlardır. HDP’ye nasıl baktığımızı tekrar etmeye lüzum bile duymuyorum. AK Parti heyetinin CHP’yle kurduğu temasa ses çıkarmayanların bizim sırtımızdan HDP’yi dillerine dolamaları müflis ve müfsit bir tavırdır. Zira bizim gözümüzde HDP neyse, CHP’de odur ve aynısıdır. Biz kiminle görüşüldüğüne değil, makul ve demokratik çözümün nasıl olacağına bakıyoruz. Zarfla değil mazrufla ilgileniyoruz. Kabuğa değil öze odaklanıyoruz. (…) Bizim gündemimiz milletimizin gündemidir. (…) Fitne tezgahı açanlara, el ovuşturan asalaklara, bozguncu telkinlere, iki yüzlü tahriklere, oyun içinde oyun kuranlara, onunla görüştü, bununla buluştu masalı anlatanlara, Cumhur İttifakı’nı sorgulayanlara kapalıyız, alayına birden de yüzümüzü dönmüş durumdayız. Topuna diyorum ki, haydi başka kapıya.” https://www.mhp.org.tr/htmldocs/mhp/5081/mhp/Milliyetci_Hareket_Partisi_Genel_Baskani_Sayin_Devlet_BAHCELI__nin_TBMM_Grup_Toplantisinda_yapmis_olduklari_konusma_8_Kasim.html

 

Konuşmanın hemen bitiminde @BakiKarakol Twitter hesabımdan D A Ğ

F A R E

D O Ğ U R D U ! . . “

https://twitter.com/BakiKarakol/status/1589898086205181952 diye yazdım.

Sonra düşündüm:

Sözlerinin başlarında, AKP Genel Başkanı Cumhurbaşkanına, onun partisi AKP’ye övgüler dizen, güzellemeler yapan Bahçeli, Bekir Bozdağ başkanlığındaki AKP heyetinin “HDP ziyareti” ilgili güven vermeyen, inandırıcılıktan yoksun, çelişkili sözleriyle kendisini ve MHP’yi bu kez hepten bitirdi.

 

Bahçeli’nin, ön sağındaki, solundaki cam ekrandan (prompterden) okuyan, adına da “konuşma”(!) denilen sözleri üzerinde durmayacağım.

HDP’nin iki Eş Genel Başkanından biri olan Mithat Sancar’ın da aynı günkü grup konuşması üzerinde durmayacağım; ama https://hdp.org.tr/tr/sancar-icisleri-bakani-sizi-temsil-ediyorsa-bize-gelen-heyet-kimi-temsil-ediyor/16866/ verdiği linkten okuyabilirsiniz.

 

Uzun oldu.

Noktalıyayım…