CECELİ ZIRVASI VE GENE TÜRBAN, TESETTÜR MAĞDURİYETİ!..

  • 0
150 150 bakikarakol

7 Temmuz 2022 Perşembe günü Cumhuriyet Gazetesi’nin internet sitesi www.cumhuriyet.com.tr’den “Mehmet Özhaseki: ‘Kabe’den Mustafa Ceceli aradı, tavaf edemiyorum’ dedi” https://www.cumhuriyet.com.tr/siyaset/mehmet-ozhaseki-kabeden-mustafa-ceceli-aradi-tavaf-edemiyorum-dedi-1955676

başlıklı haberi son noktasına kadar okuyunca, aynı günün gecesinde saat 22.09’da @BakiKarakol Twitter hesabımdan “ZIRVALAMALAR BAŞLADI!.. ZIRVALAYANKARI ANLADIK DA, ZIRVALAYANKARIN ZIRVALARINA İNANANLARA NE DEMELİ!.. MAL MI?!.”

https://twitter.com/BakiKarakol/status/1545122805167099904paylaşımında bulundum.

Haberi okuduğunuzda, belki siz çok daha ağır yergide bulunacak, benden beklediğiniz tepkiyi vermediğimi söyleyeceksiniz.

Haklı olabilirsiniz.

Şimdi gelin haberi okuyalım:

// AKP Yerel Yönetimlerinden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Özhaseki, dün düzenlenen ‘Önceki Dönem Belediye Başkanları İstişare ve Değerlendirme Toplantısı”nda konuştu. 

Özhaseki, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın da katıldığı törende, “Bu seçim, ne sadece Recep Tayyip Erdoğan seçimi ne sadece Türkiye seçimi. Hepimiz biliyoruz ki bu seçim, tüm dünya mazlumlarının seçimi, yıllarca emek verdiğimiz kazanımlarımızın berhava edilmemesi seçimi” dedi.

Şarkıcı Mustafa Ceceli’nin Kabe’den kendisini aradığını ifade eden Mehmet Özhaseki şunları söyledi:

“Beni bir müddet önce Kabe’den Mustafa Ceceli aradı. Dedi ki; ‘Mehmet Abi ben Hac’dayım ama tavaf edemiyorum.’

Mustafa hayırdır dedim, hayranların Kabe’yi mi bastı, niye tavaf edemiyorsun? ‘Hayır abi değil… Önümde bir Türk bayrağı var, bütün Hüccac; esmer, Uzak Doğu’dan gelmiş sarı benizliler, küçük boylular önce geliyorlar Kabe’de beni durduruyorlar, bayrağı öpüyorlar sonra da elimden tutup Kabe’ye çeviriyorlar benim elimi açtırıyorlar. Recep Tayyip Erdoğan diye duaya başlıyorlar’ dedi.” //

 

AKP’li Özhaseki, “Mustafa Ceceli” adlı -sözüm ona- “sanatçı”nın “zırvaları”nı aktarması yetmezmiş gibi, yaptığı açıklamayla “kaş yapmak isterken göz çıkarmış”!

https://twitter.com/BakiKarakol/status/1545482864019619842 Twitterımla tepkimi koydum.

Buradan da, sayısız kere “Pes!” diyorum.

Anlaşılan o ki, AKP, içinde yer alıp başı çektiği “Cumhur İttifakı”nın küçük ve minik ortakları, seçim kampanyalarını, propagandalarını “dini motifler” üzerine oturtacak, oradan yürütecekler.

Yani alabildiğine dini, dini değerleri, dini konuları “seçim malzemesi” yapacaklar, tepe tepe kullanacaklar!

Aslında çalışmalarına çoktan başlamışlardı.

Şöyle ki:

Bölmenin ötesindeki sağlık görevlisi genç kadın, adımı, soyadımı öğrendikten sonra, önündeki yazılı kağıta baktı; adımı, soyadımı buldu, kalemle işaretledi, yüzüme bakmadan, “Dışarıda, koridorda bekleyin. Adınızı okuduğumda gelirsiniz” dedi.

Çıktım.

Oturacak yer bakındım.

Koltukların tamamı doluydu.

İçeriden adım okunduğunda duyabileceğim noktada duvara sırtımı yasladım, ayakta beklemeye koyuldum.

Karşı çaprazımda oturan orta yaş kadınla erkek birden kalktılar, sol yanımdan, açık kapıdan girdiler.

Boşalan koltuklardan birine oturdum.

Türbanlı, tesettür giyimli, makyajlı genç kadın, az önce yanından kalkan kadınla erkeğin ardından bakarak, “Terbiyesiz, ahlaksız, kendini bilmez, pislik kadın” diye söylendi.

Duymazdan geldim.

Ama o saydırıyordu:

“Yok başörtülü kadın cahilmiş, sağlıklı düşünmezmiş, gerici, yobazmış. Kendisi neymiş? Aydınmış, çağdaşmış. Açık olmayan yanı yok. Bir de konuşur, aşağılar, küçümser. Asıl gerici, yobaz kendisi.”

Ben duymazdan geldikçe, o, bana ve yanımızdakilere, hatta neredeyse koridordakilere duyurmak için yüksek sesle konuştu.

Dayanamadım, “Bu söylediklerinizi, kalkıp gitmeden o hanımefendiye neden söylemediniz?” dedim.

Yüzüme bön bön baktı, “Ama abi, direk bana söylemiyordu, karşısındaki eşine bakarak konuşuyordu” dedi.

Sinirlenmiştim.

Sakin olmaya çalışarak, “Madem üzerinize alındınız, siz de direk yüzüne söyleyecektiniz. Kadın kalkmış gitmiş, arkasından verip veriştiriyorsunuz. Yaptığınız yanlış. Yapmayın. Ayrıca; başınızdaki türban, başörtüsü değil. Başörtüsüyle türbanı karıştırmayın” diye konuştum.

İçerden çağrı sesi geldi.

“A, adım okundu. Beni çağırıyorlar” dedi, telaşla kalktı, koşarcasına odaya girdi.

Düşündüm:

Söyledikleri doğru muydu?

“Açık” diye tanımladığı hemcinsi, o sözleri gerçekten etmiş miydi?

Duymadığım için, bilemeyeceğim.

Kafam başka bir nokta, ayrıntı takılmıştı.

Onunla boğuşur oldum.

O da şuydu:

Bu türbanlı, tesettürlü kadının, başkalarının duyacağı sesle bu içerikte konuşması, düşünülmüş, taşınılmış, planlanmış siyasi bir çalışma mıydı?!

2000 yılı öncesinde ve sonrasında benzer çalışmalara tanık olmamış mıydık?!

Makyajlı, güzel mi güzel, boylu poslu türbanlı ve tesettür giyimli kızları, televizyon ekranlarından, türban ve tesettürü hararetle sahiplenip savunurlarken izlememiş miydik?!

Bu “operasyon”da ciddi kazanımlar elde etmemişler miydi?!

Eğer…

Benzer söylemleri, konuşmaları kalabalıklı başka başka yerlerde sıkça görmeye başlarsak, demek ki, gene 2000 yılı öncesi ve sonrası “çalışmalar”ın bire bir aynısı olmazsa da, benzerini/benzerlerini yeniden oynayacak, sahneleyecekler!

Gerçek şu ki:

İlkindeki kadar inandırıcı, başarılı olamazlar.

Bu defa yüzde 3 veya yüzde 5 dahi kazanım elde etmeleri olanaksız.

Biz gene de ipin ucunu elden bırakmamalıyız, çok dikkatli, çok duyarlı olmak, davranmak zorundayız.

“Seçim yok. Seçim 2023’ün Haziran’ında” deseler de, onlar çoktan seçim havasına girmişler, seçim kampanyalarını başlatmışlar!..

  • 0

Yorum Yaz

Email adresiniz paylaşılmayacak.