BAHÇELİ İSTEDİ DİYE AKAP İLE OLMADI, İSTESE DE AKP’DEN KOPAMAZ!.. AYNISI AKP İÇİN GEÇERLİ!..

  • 0
150 150 bakikarakol

www.gercekgundem.com internet gazetesinde dün Grup toplantısını izledim’ diyen Hakan Aygün: Bahçeli’nin ‘titreyip kendine dönmesi’ an meselesi!” https://www.gercekgundem.com/siyaset/324558/grup-toplantisini-izledim-diyen-hakan-aygun-bahcelinin-titreyip-kendine-donmesi-an-meselesi başlığıyla yayınlanan “Flash TV Genel Yayın Yönetmeni Hakan Aygün, ‘Hakan Aygün’le Analiz’ programında MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’ye ilişkin dikkat çeken açıklamalarda bulundu” spotlu haberin öznesi Hakan Aygün’ün, saat 18.00’da başlayıp saat 19.50’de biten Can Ataklı sunumlu Flash TV akşam ana haberinin ardından gerçekleştirdiği 10 dakikalık analizini ucundan irdelemeyeceğim.

 

www.gercekgundem.com internet gazetesinin haberine göre Aygün, 1 Şubat 2022 Salı geceki analizine, “Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi”nin (AİHM’nin) adını “Avrupa Terörist Hakları Mahkemesi” https://www.gercekgundem.com/siyaset/324581/mhpden-hdp-icin-verilen-ihlal-kararina-tepki-aihm-ismini-avrupa-terorist-haklari-mahkemesi-olarak-degistirsin diye değiştiren Genel Sekreter İsmet Büyükataman’a sessiz kalarak, “değişim”i onaylayan MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’ye övgü yüklü sözcükle başlıyor:

//Bugün Bahçeli’nin rutine bindirdiği sert grup konuşmalarından birini dinledim… Bazıları garip bulabilir ama severim Bahçeli’yi, samimi bulurum, dürüst bulurum, vatansever bulurum… Sempatik gelir bana… Tüm konuşmalarını da bu ”pozitif önyargımla” dinlerim, hep ‘bir bildiği vardır ki böyle söylüyor” diye düşünürüm, anlamaya çalışırım… Mesela Ekmeleddin İhsanoğlu’nu CHP’nin başına ”musallat etmesi” önemli bir hamleydi… CHP’yi muhafazakar çevreyle barıştırmayı düşünmüş olabilir” dedim hep kendi kendime… CHP’nin dini muhafazarlık tarafında hep bir eksiklik vardır veya oradan üzerine gidilir hep ya, sanki o yaraya ”neşter atmak istedi” diye düşünmüşlüğüm vardır…//

Ve…

//Bahçeli mesela bugün yine çok sert konuştu… Ama ben Bahçeli’nin ”sert tavırları”na pek aldırmam, çünkü Bahçeli kendince gününe göre ayar verir, sonra ”ani dönüşler” yapabilir… Bugünkü HDP’lilerin öncüllerine en sert seslenişlerini yapıp, Meclis’in açılışında ise ”nezaketle ayağa kalkıp” Ahmet Türk ve benzeri Kürt milletvekillerinin ellerini sıkıp, ”merhabalaştığını” görmüşümdür… Bahçeli’nin sertliği, bir gün AKP’yi ve Erdoğan’ı vurur ama; gün gelir ettiği lafları siler, CHP’yi ve Kılıçdaroğlu’nu vurur bu kez… Bence kendince bir ”totolojisi” var…” biçiminde sürdürüyor. Sonra da “Bir gece ansızın, ”Cumhurbaşkanlığı Hükümet sistemini” önerip, AKP’nin tarafına geçmesinin de bir mantığı vardı kuşkusuz, hep bu mantığı anlamaya çalıştım… FETÖ’nün darbe girişimi gerçekleşmişti, AKP Kürtler ile açılım hayalleri peşinde koşuyordu… Bahçeli’nin ‘müdahale” zamanı gelmişti… ”AKP’ye daha doğrusu Erdoğan’a, ”Kürtlerle dans” seçeneği yerine, ”MHP’yle dans” seçeneğini sundu.. Kürtlerden doğacak boşluğu doldurma vaadi verdi… Böylece Erdoğan’ı hem ”İslam ümmetçiliğine” karşı hem de ”Kürt açılımına” karşı kontrole alacaktı… Evet o sıralar Akşener MHP’yi ele geçirme noktasına geldiği için kendi siyasi hesapları da vardı; bir taşla iki kuş vuracak, yargıdan Akşener aleyhine kararları da çıkartacaktı ama Devlet Bey’in ”devletlü” tarafını yine de ıskalamamak lazım..

Kendisini hep anlamaya çalışıyorum ya; Bahçeli hep şöyle düşündü; ”Elimdeki MHP’nin seçmen tabanı AKP’ye daha yakın… Ekmeleddin benim adayımdı, CHP’liler bile istemeye istemeye oy verdi, ama benim seçmenim gitti Erdoğan’a oy verdi… Demek ki AKP ile MHP arasındaki oy geçişkenliği daha fazla… Bu AKP’de gidici… Ben o tarafta durursam, AKP’den kaçan seçmen bana gelir!…” Böyle bir ”sanrıya” da kapıldı Bahçeli… Ama bu hesap tutmadı… AKP’yle  izdivacın MHP’ye yaramadığını, MHP’den kopup AKP’ye karşı muhalefete geçmenin ise İyi Parti’ye fazlasıyla yaradığını çok net görüyoruz… Biz görüyoruz da, Bahçeli ne kadar görüyor bilmiyoruz… Bu sorunun yanıtı çok önemli… Çünkü Bahçeli ”yeni bir şey gördü” mü, anında ”yeni bir pozisyona” geçebilir… Emin olun, her an geçebilir… Nasıl bir gecede, bizler ne olduğunu anlamadan bir gecede, ”Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi” önerip, Erdoğan’ın yanına geçtiyse. Nasıl bir gecede Ecevit’in başbakanlığındaki ANAYOL-SOL hükümetini bitirdiyse, bir gecede de ”AKP ile izdivacı” bitirebilir… Bahçeli’nin bir gece titreyip, ne zaman kendisine döneceğini merakla bekliyorum… Çünkü, ne zaman ”aşırı iddialı” bir şekilde bir şeyin arkasında duruyorsa; ben anlıyorum ki, iç dünyasında büyük sıkıntılar yaşıyor ve ruh halini dışarı vermemek için ”çok daha net ve çok daha sert” bir dille taraftarlığını sürdürüyor… Çünkü söylediğine inanılmasını istiyor, ”yavaş tonda” konuşursa, kitlesini inandıramayacağını düşünüyor… Naçizane görüşüm, Bahçeli’nin ”titreyip kendisine dönmesi” an meselesidir…. Niye bu ”titreyip kendine dönme” lafını kullanıyorum? Ülkücü camianın efsane lafıdır: ”Ey Türk titre ve kendine dön!…” Türkçü-Turancı jargonun demirbaşıdır… Bahçeli’nin kimliği de, bu sloganın etkisiyle oluşmuştur… Önce ”titrer kendine döner”, sonra da titretir… Bahçeli’nin ”kişisel tarihine” bakarsak, hep görürüz bunu!// diye konuşuyor.

 

“Atatürk, Bilge Kağan’ın öğütlerini kendi dönemine uyarlamıştı…” tümcesini bitirir bitirmez,  “Sayın Bahçeli’nin de uyarlamasının zamanı geldi de geçiyor…” diyerek, Bahçeli’ye anımsatıyor.

 

//Bakınız, Bahçeli’nin önünde bugün sadece tek engel var… MHP’den kopan İyi Parti’nin, muhalefetin oluşturduğu Millet ittifakı’nda yer alması… CHP’nin de o süreçte milletvekili tasfiyesi yapıp, İyi Parti’nin seçimlere girmesini ve yok olmamasını sağlaması!… Bu psikolojik bir engel ama, aşılmayacak bir engel değil… Hele de ülke bu haldeyken hiç aşılamayacak engel değil…// dedikten sonra da, sözlerini şöyle bitiriyor:

//Bahçeli’nin yeni bir ”vites atması”nın zamanı geldi… Çünkü Türkiye’nin bugünkü en önemli sorunu, ”kutuplaşma”dır, eski Türk jargonuyla ”birliğini-dirliğini yitirmeye doğru” gitmesidir… Bahçeli’nin bu gidişatı görmemesi imkansızdır… Gelinen noktada ”Bilge Kağan’ın öğütlerini” dinlemek ve ”Bilge Kağan” gibi davranmak zorundadır… Bu ülkenin tüm liderleri, bu ülkenin çocuklarıdır… Çocuğa” bile ”hain” lafını kullandırtmakla, birbirimizi ”hain” olarak suçlamadaki ”ince çizgi” de aşılmıştır…

Kim kime göre hain, niye hain? Neler oluyor bize? ”Bilge Kağan’ın öğütlerini” niye yine unutur olduk? ”Ey Türk titre ve kendine dön” lafı, ne güzel bir laftır… Artık ”titreme ve kendimize dönme” zamanıdır… Ben Bahçeli’ye hala güveniyorum!//

 

Hakan Aygün, Devlet Bahçeli’ye varsın güvensin; ama “güven”den önce “tanıma”nın geldiğini usuna (aklına) koysun.

 

Anlıyorum ki, Hakan Aygün, Devlet Bahçeli’yi tanımıyor!

Tanıyor olsaydı, 12 Eylül 1980 faşist askeri darbede yakalanmayan, işkence görmeyen, cezaevine tıkılmayan, ceza almayan MHP’li, ülkücü kalmazken, tek Bahçeli’nin neden dışarda kaldığını bilirdi.

Şunları da:

Devlet Bahçeli istedi diye AKP ile olmadı!

Devlet Bahçeli istese de AKP’den kopamaz!

Aynısı AKP için geçerli!..

 

N O T : YARIN (4 ŞUBAT 2022 CUMA), GÜNDEM NE OLURSA OLSUN, 3 KASIM 2002 GENEL SEÇİMLERİNE BİR HAFTA KALA, AKP’NİN BİRİNCİ PARTİ OLACAĞINI KESİNLEŞTİREN OLAYI VE OLAYIN KAHRAMANINI YAZACAĞIM… 

  • 0

Yorum Yaz

Email adresiniz paylaşılmayacak.