Posts By :

bakikarakol

“MANDACILIK” VE UCUBE “PARTİLİ CUMHURBAŞKANLIĞI HÜKÜMET SİSTEMİ”!..

150 150 bakikarakol

10 Aralık 1948’de, Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu’nda 10 Aralık’ın “Dünya İnsan Hakları Günü” kabul edildiği günün 73’üncü yıldönümünde, mandayı, mandacılık’ı ve mandacıları yazmak istemezdim!

Ama son günlerde, Cumhur İttifakı’nın ve Cumhur İttifakı İktidarı’nın ortakları, Millet İttifakı’ndaki siyasi partileri “mandacılık”la suçlar oldular!

 

Mandacılığı ya bilmiyorlar ya da çok iyi biliyorlar!

Bilmediklerinden de suçluyor olabilirler, bilerek de suçluyor olabilirler!

 

Suçlamayı, siyasi tükenmişliklerini örtbas etmek için bilerek yaptıklarını düşünüyorum.

Ancak…

Hesaba katmadıkları bir ayrıntı var:

Atatürk Düşünceleri ile mayalanmış, kendini yetiştirmiş bu yurdun insanları, Osmanlı’nın çöküş, Türkiye’nin kurtuluş ve kuruluş tarihini, bu tarihi süreçte ortaya çıkan “mandacıları, onların mandalık düşüncelerini, mandacılık eylemlerini çok iyi biliyorlar.

Bu bilgi donanımıyla da, yeni tip mandacılığı ve mandacıları anında tanıyorlar.

Kendilerinden olmayan herkesi mandacılıkla suçlayan AKP ve MHP işte bundan habersizdiler!

Habersiz oldukları için,         mandacılık suçlamalarına kanan, inanan azlığının telaşı, kızgınlığı, öfkesi içindeler!

 

Onlara da yardımcı olmak için, 1980 öncesi Türk Dil Kurumu’nun ve şair, Dil Bilimci Ali Püsküllüoğlu’nun “Türkçe Sözlük”lerine baktım.

Fransız kökenli manda sözlük şöyle tanımlanıyor:

*Geçişgetirengillerden bir hayvan.

*Birinci Dünya Savaşı sonrası, siyasal ve ekonomik gücü yeterli olmayan ya da bunları yeterince kullanmasını beceremeyen, kendi kendini yönetemeyen kimi ülkeleri yeterli düzeye eriştirip bağımsızlığına kavuşturmak üzere, o zamanki birleşmiş uluslar örgütü adına yönetmek için bir büyük devlete verilen vekillik, yetki.

*Bir ülkeyi manda temeline göre yönetmekle görevlendirilen (devlet) eş.

*Yabancı bir devlet korumacılığından yana olan (kimse) Örnek: Kurtuluş Savaşı’nda mandacılar da olmuştur.

*Osmanlı döneminde, tersanedeki gemilerin bakımıyla, korunmasıyla yükümlü kimse, tersane bekçisi.

 

Şimdi bir belge sunacağım:

Emperyalist ABD’nin, CIA diye bir dış istihbarat örgütü var.

CIA’nn her ülkenin başkentinde olduğu gibi, bizim de Ankara’da bürosu bulunur.

Büronun, 2006’daki Şefi Paul Henze, Beyaz Saray’a bir rapor sunar.

Henze, “2006” tarihli raporunda şöyle yazar:

“Türkiye’nin bu şekliyle Amerikan politikalarının yanında olacağından emin olmalıyız.

Ülkeyi kuranlar, denetim mekanizmasını çok sıkı tutmuşlar.

Hükümeti ikta ettiğimizde Meclis, Meclisi ikna ettiğimizde Ordu, Ordu’yu ikna ettiğimizde Yargı karşımıza çıkabiliyor.

Eğer Amerikan çıkarı, Türkiye’de bir federe kurulması ise mutlaka ve öncelikle, YARGI, ORDU, MECLİS VE HÜKÜMET’i tek elde toplayan BAŞKANLIK REJİMİ’ne geçilmelidir.

Bir kişiyi ikna etmek, birbirini denetleyen yapıyı ikna etmekten çok daha kolay olacaktır.

Eğer o bir kişi, Amerikan çıkarlarına yardım etmek konusunda tereddüt ederse, bir kişi üzerine kurulmuş yapıyı yıkmak AMERİKA için sorun olmaz.”

 

2017 yılının 16 Nisan’ına gidelim.

Bu tarihte ülkemizde Anayasa değişikliği halkoylaması (referandumu) https://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2017/04/20170427M1-1.pdf yapıldı.

“Atı alan Üsküdar’a geçti” anlayışıyla gerçekleşen sayım ve yüzde 51.41 Evet, yüzde 48.59 resmi sonuç açıklamasıyla kabul edildiği duyurulan Anayasa değişikliği ile Parlamenter Sistem dönemi sona erdi, ucube sözcükle de anılan “Partili Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi” dönemine hukuki olarak geçildi.

Fiili uygulama ise 24 Hazar 2018’de yapılan Cumhurbaşkanlığı ve Milletvekili Genel Seçimi ile başlandı.

 

24 Haziran 2018 – 10 Aralık 2021 arasında 3 yıl 5 ay 16 gün var.

Ayırt edemediler, bu sürecin ortalarında, dünyada ilk ve tek ucube “Partili Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi” çöktü.

Çökerken de, mandacılıkla benzerliği ortaya çıktı!

Ve bu benzerlik de gösterdi ki…

Ucube “Partili Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi”, 1900’lerdeki mandacılığının güncellenmişi idi!

 

O zaman soralım:

Mandacı kim?!

Ucube “Partili Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi”ni ısrarla sahiplenip savunanlar , ısrarla ret edip karşı çıkanlar mı?!.

DEMEK, UCUBE “PARTİLİ CUMHURBAŞKANLIĞI HÜKÜMET SİSTEMİ”NİN KAMUTAY (TBMM) BAŞKANI BÖYLE OLUR!..

150 150 bakikarakol

6 Aralık 2021 Pazartesi, saat 12.02; yer Kamutay (TBMM) Genel Kurulu.

Kamutay Başkanı, Tekirdağ AKP Milletvekili Mustafa Şentop, Başkanlık makamına oturdu, “Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 28’inci Birleşiminin Beşinci Oturumunu açıyorum” https://www.tbmm.gov.tr/Tutanaklar/Tutanak?BirlesimSiraNo=23656&BaslangicSayfa=1&BitisSayfa=1&Tur=H  dedi.

“2022 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2020 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi’nin görüşmelerine devam ediyoruz” sözünün ardından bakındı, Komisyon’un yerinde olduğunu gördü, Yürütme adına, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay’ın konuşacağını duyurdu ve Oktay’ı “Buyurun Sayın Oktay” sözcüklerle Kamutay Genel Kurul Kürsüsü’ne çağırdı; Oktay’a, konuşma süresinin 60 dakika olduğunu söyledi.

 

Oktay’ı, kürsüye gelince yalnızca AKP’liler alkışladılar, Cumhur İttifakı’nın ve Cumhur İttifakı İktidarı’nın “özgül ağırlıklı” ikinci ortağı MHP’liler alkışlamadılar.

 

Oktay, 60 dakikalık konuşması sürecinde, atanmış bir bürokrat olmasına karşın, halkın seçtiği siyasiymiş gibi, muhalif siyasi partileri –örneğin başta CHP’yi, HDP’yi, İyi Parti’yi vb- ağır sözcüklerle suçladı, yerdi.

 

Sataşmalara, karşılıklı yapılan söz düellolarına girmeyeceğim.

 

Başkan Şentop, Oktay’ın, partisine ve partisinin Genel Başkanına yönelik sözlerini yanıtlamak için CHP Grup Başkanvekili, Manisa CHP Milletvekili Özgür Özel’e söz verdi.

 

Özel’in sözleri özetle şöyle:

“Sayın Başkan, aslında Cumhurbaşkanı Yardımcısının konuşması, genel olarak yarattığı hissiyatla da eleştirdiğimiz bu yeni rejimin, yeni sistemin bütün sıkıntılarını ortaya döker nitelikteydi. Elbette eleştiriler olur, cevaplar olur ama bu sistem Binali Bey’e, İsmet Bey’e, Mahir Ünal’a, Numan Kurtulmuş’a siyaset alanını daraltırken -ki her birisinin arkasında milletten aldığı oylar var- bir atanmışa yetkisini bir dolma kalemdeki mürekkepten alan ve belki de bu akşam görevinden affedilebilecek bir atanmışa böylesine bir siyaset alanı açması sistemin başlıca sorunudur. Bazı hudutları aşıp, öyle hadsizlikler noktasına gelmiştir ki, örneğin Cumhuriyetin kurucu partisine tek parti nostaljisi göndermesi yaparken, bu partinin bir tek adam rejiminin istilaya uğrattığı ülkeyi önce kurtarıp sonra kurup sonra da demokrasiyle tanıştırdığını ama kendi dönemlerinin bir demokrasiden tek adam rejimine geçiş olduğunu örtemez. ‘Histeri krizleri geçiren…’ deyince, akla benim Genel Başkanım değil, bakanları tekmeleyen bir başkası gelir. Tezkereye ‘hayır’ oyu vermek, terörle mücadeleyi desteklememekse, akla 2001 Kasım, Aralık ve 2002 Haziranda Kuzey Irak tezkerelerine verdiğiniz ‘hayır’ oyu gelir.

‘Tüm zulüm ettiklerinizle helalleşin!’ diyorsunuz ya…

Bir helalleşme tartışması açmak istiyorsanız bizim helalleşeceklerimiz var, hesaplaşacaklarımız var. Size sadece tek bir örnek için bile söylesem, TÜRK TELEKOM’un hırsız Hariri’ye peşkeş süreci için hesaplaşacaklarımızdansınız, bunu böyle bilin!

Ha, Sayın Oktay, hiçbir CHP yöneticisi, siyasetçisi kimseye ‘Bidon kafa!’ demedi ama sırtımıza o yükü vurmaya çalışıyorsanız, size milletin, vatandaşın anasına söven müteahhitte ödül maması gibi verdiğiniz ihaleleri hatırlatırım.
Pişkinliğin ve hadsizliğin bir sınırı var ama Genel Başkanımızın
‘Milletin sırtına yük vurdunuz!’ diye, sırtına yük vurmanın vücut dilinden…”

 

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay “Burada bari söylediklerinizin arkasında, yaptıklarınızın arkasında duracak tasarrufu gösterin. Kameralara bakmanız yeterli, herkes gördü zaten!” diyerek araya giriyor.

Özel de “Aman, şöyle çevirsem de, ben buradan bir şey bulurum,  diyorsan, bak, Sayın Oktay sana söylüyorum: ‘Millet hareket çekecek’ diyorsun ya, eğer cesaretiniz varsa, eğer kendinize güveniniz varsa, getirin milletin önüne sandığı, millet hareketi kime çekecekmiş görün” karşılığını veriyor.

 

Oktay’ın “Söylediklerimizin arkasındayız, yaptıklarımızın arkasındayız” sözlerini duymazdan gelen Özel şöyle sürdürüyor:

“Son sözüm şu Sayın Başkan: Bakın, kolay kolay ‘FETÖ’ diyor, kolay kolay ‘ağabey’ diyor. Her yerde sordum, Komisyonda sordum, bir kez de burada soruyorum: Bakın, gazeteniz, sizin yerinize manşet atan, günü gelirse küfür eden, günü gelirse hedef gösteren gazeteniz altı farklı zaman ‘Şerefsiz bunlar!’ dedi. Darbenin finansörü 15 milyarla Birleşik Arap Emirlikleri 3 milyar verdi diye.

Bu adam, aynı adam, geldi, vermedi ama vereceğini söyleyip 10 milyarı gösterdi, sizi dolarla terbiye etti. Bu işin bir tarifesi varsa, sana soruyorum hadsiz atanmış.”

 

Oktay, “Hadsiz sensin! Hadsiz sensin!” diye ses yükseltiyor.

 

Özel “FETÖ’nün Türkiye’ye gelmesinin tarifesi nedir?” sorusunu yöneltiyor.

 

Oktay’ın “El kol hareketi yapıyorsun, sonra hadsizlikten bahsediyorsun. Hadsiz sensin!” sözüne, Özel “Hadsiz atanmış!” diye yanıt veriyor; Oktay’dan “Hadsiz sensin!” lafı gelince de, “Hadsiz atanmış!” sözünü yeniliyor.

Oktay da “Sensin” diyor.

 

CHP ve AKP’liler arasında laf atmalar başlıyor.

 

CHP’nin bir diğer Grup Başkanvekili, İstanbul CHP Milletvekili Engin Altay, Başkan Şentop’tan söz istiyor.

Alıyor.

Ve sözlerine Sayın Başkan, teşekkür ederim” diye başlıyor.

Sözlerini “Önce şunu söyleyeyim: Siyasette ‘hadsiz’ ifadesini hakaret alan siyaseti bırakacak. ‘Hadsiz’ bir eleştiridir” tümceleriyle sürdürüyor.

AKP sıralarından gelen “Hadsiz! Hadsiz!” bağırtıları arasında, Kamutay Genel Kurulu Kürsüsü’nden değil, Özgür Özel gibi, oturduğu yerde ayağa kalkarak şöyle konuşuyor:

“İkincisi, Cumhurbaşkanı Yardımcısı sıfatıyla muhalefetle bu kadar ağır polemik yapan insan da muhalefetin bu orta dozdaki eleştirilerine tahammül edecek. Üçüncüsü de siz Meclis Başkanı olarak atanmış Cumhurbaşkanı Yardımcısını savunmayacaksınız. Savunacaksanız Meclisi savunacaksınız, bu da üç.”  

 

Bu defa, Başkan Şentop’la Altay arasında tartışı başlıyor:

Şentop, Meclis İçtüzüğü‘ne aykırı ‘Temiz bir dil kullanılır’ diyor” deyince, Altay da “Hadsiz, normal bir dil. Oraya söyle sen, oraya söyle!” diyor.

Şentop sinirleniyor:

“Bununla ilgili ikaz ederken ben burada Meclisi savunuyorum, İç Tüzük’ü savunuyorum.”

Altay’ın “Sen oraya söyle, oraya söyle!” demesi ise daha bir sinirlendiriyor, ateşten top oluyor:

“Sen mi tayin edeceksin benim ne söyleyeceğimi? Sana mı soracağım ben ne konuşacağımı! Hadi oradan!”

 

Meclis İç Tüzüğü’nün “Temiz dil kullanılır” maddesini anımsatan Kamutay Başkanı’nın kullandığı dile bakar mısınız?!

 

Kamutay Başkanı seçildikten sonra parti ayrımı yapmayacağına, tarafsız olacağına ant içen/yemin eden Şentop, Kamutay İç Tüzüğü’ne karşın, bu dili kime karşı kullanıyor?!

Kendisi gibi halkın oyu ile Milletvekili seçilmiş birine!..

Başkanı olduğu Kamutay’ın kendisi gibi üyesi Milletvekilini sahipleneceğine, atanmış bürokratı sahipleniyor, onun yanında/safında yer alıyor!

Bir Kamutay Başkanına yakışır mı?!

 

Gene…

Bir Kamutay Başkanına…

İçişleri Bakanlığı’na “Bakan” sıfatıyla atanmış bürokratın, Kamutay’ın Plan Bütçe Komisyonu’na silahlı korumalarla gelmesine…

O gün orada ve dün Kamutay Genel Kurulu’nda, Cumhur İttifakı içindeki siyasi parti Milletvekilleri dışındaki Milletvekillerine ağzına geleni söyleyerek ortamı germesine…

Kavga çıkmasına neden olmasına…

Hakkındaki yergileri belgelerle dile getiren özellikle CHP’li Milletvekillerini defalarca aşağılamasına…

Onları parmak sallayıp “Hepiniz hesap vereceksiniz” diyerek tehdit etmesine…

Sessiz ve tepkisiz kalmak…

Y a k ı ş ı r   mı ? !

 

Demek…

Ucube “Partili Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi”nin Kamutay Başkanı böyle olur!

 

Demokratik Parlamenter Sistem’de…

Ne böyle, Başkanı olduğu Kamutay’ı, ne Başkanları olduğu Milletvekillerini koruyamayan…

Ne de seçilmişleri, atanmışlar karşısında sahiplenmeyen, savunmayan…

Çelişkiler yumağı ucube sisteme katlanan, uyum sağlayan…

Kamutay Başkanı olur?!  

 

Çok az kaldı!

Sayılı gündür!

Çabuk gelir çatar!..

GAZETECİLİK, “ÜLKENİN 1 NUMARASINA SORULACAK SORULARI SORULMADAN ÖNCE HABER YAPMAK”TIR!..

150 150 bakikarakol

Yeniçağ Gazetesi dün, internet sitesi www.yenicaggazetesi.com.tr’ede müthiş bir gazetecilik olayına imza attı.

Kutluyorum!

İşte gazetecilik budur!

 

Anımsayacaksınız…

AKP Genel Başkanı Cumhurbaşkanı, önceki gün (6 Aralık 2021 Pazartesi), Katar’a gidecekti.

Hareketinden önce, Atatürk Havalimanı’nda basın toplantısı düzenledi.  https://www.tccb.gov.tr/haberler/410/133777/-turkiye-katar-iliskileri-iki-ulkenin-tarihine-dostluguyla-ve-potansiyeliyle-mutenasip-bir-sekilde-stratejik-perspektifle-gunden-gune-guclenmeye-baslamistir-

Ardından, “görevli muhabirler”in sorularını yanıtladı.

 

İşte burada duralım, Yeniçağ Gazetesi’nin, internet sitesi www.yenicaggazetesi.com.tr’de yaptığı müthiş gazeteciliğe bakalım:

AKP Genel Başkanı Cumhurbaşkanı, basın toplantısında kendisine yöneltilecek sorulara yanıt vermeden çok çok önce, saat tam 12.01’de, spotu Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Katar’a gitmeden önce yaptığı basın açıklamasında soruların önceden verildiği belirtildi” olan “Katar’a ziyareti öncesi Erdoğan’a sorulması için gazetecilere verilen sorular sızdı” https://www.yenicaggazetesi.com.tr/katara-ziyareti-oncesi-erdogana-sorulmasi-icin-gazetecilere-verilen-sorular-sizdi-491254h.htm başlıklı haberi yayına koydu.

 

Yeniçağ’ın “özel haber”i, “Katar’a resmi ziyaret kapsamında giden Erdoğan’a gazetecilerin sorularının önceden verildiği iddia edildi” tümcesiyle başlıyor, “İşte o sorular” diye sürüyor.

 

İlk soru, Anadolu Ajansı’ndan (AA’dan) Kaan Bozdoğan’dan:

Abu Dabi Veliaht Prensi Şeyh Muhammed bin Zayid Al Nahyan ile iki hafta önce Türkiye’ye gerçekleştirdiği ziyaret kapsamında Ankara’da görüştünüz. Birleşik Arap Emirlikleri basını bu ziyareti, “Umut vadeden ilişkiler” şeklinde yorumladı ve ziyaretin Türkiye ile Arap ülkeleri arasındaki ilişkileri yeni bir döneme taşıyacağını belirtti. Bugün de bir Arap coğrafyasının güçlü ülkelerinden biri olan Katar’a gidiyorsunuz. Bu kapsamda, Türkiye ile Arap ülkeleri arasındaki ilişkilere dair değerlendirmeniz ne olur?

 

İkinci soru, DHA’dan (Demirören Haber Ajansı’ndan) Gülseli Kenarlı’dab:

Taliban Yönetimi konusunda ABD, İngiltere ve Avrupa Birliği’nin yanı sıra 19 ülkenin imzaladığı ortak bir açıklamayla oldu. Açıklamada Taliban’ın, eski hükümet mensupları ve güvenlik personeline zarar vermeyecekleri yönündeki vaatlerini yerine getirmesi istendi. Bu konuyu nasıl değerlendiriyorsunuz?

 

Üçüncü soru, gene AA’dan ve gene Kaan Bozdoğan’dan:

Milli İstihbarat Teşkilatı ve Türk Silahlı Kuvvetleri, gerçekleştirdikleri operasyonlarla çok sayıda terör örgütü mensubunu etkisiz hale getiriyor. Dört gün önce de PKK/KCK’lı terörist Pervin Arslan ile örgütün sözde üst düzey sorumlularından Duran Kalkan’ın korumalığını yapan Emrah Adıgüzel MİT’in operasyonuyla Türkiye’ye getirildi. Küresel düzeyde faaliyet gösteren terör örgütlerine yönelik geniş coğrafyada sürdürülen söz konusu başarılı operasyonlara ilişkin değerlendirmeniz olur mu?

 

Dördüncü soru, A Haber’den Aslı Bilger Kutludağdan:

Asgari Ücret Tespit Komisyonu 2022’de geçerli olacak asgari ücreti belirlemek üzere görüşmelere başladı. Siz geçen asgari ücrete ilişkin, “Bugüne kadar olmuşun çok çok fevkinde bir artış olacak. Asgari ücreti kayıpları telafi edecek düzeyde belirleyeceğiz“ demiştiniz. “Parti kulislerinden” denilerek medyaya yansıyan haberlerde asgari ücret için farklı farklı rakamlar telaffuz ediliyor. Bu konudaki son durum ve değerlendirmeniz nedir?

(AKP Genel Başkanı Cumhurbaşkanı, bu soruya gülümseyerek verdiği yanıtın ilk tümcesinde “Ama sen bu soruyla beni sıkıştırıyorsun” 

https://www.memurlar.net/haber/1004188/erdogan-dan-asgari-ucreti-soran-muhabire-beni-sikistiriyorsun.html diyor.)

 

 

Beşinci son soru da, CNNTürk’ten Mücahit Topçu’dan:

Önceki gün yaptığınız açıklamada kimi ürünlerde görülen fahiş fiyat artışlarının bir sebebinin de “piyasadaki aç gözlü fırsatçılar” olduğunu ifade etmiştiniz. Bazı ürünlerin marketten markete göre ciddi fiyat farklarıyla satıldığını görüyoruz. Önceki gün Siirt’te yaptığınız bir konuşmada, bu konuda “Çok da uzun olmayan bir sürede inşallah tüm bu fiyat hareketlerini makul ve istikrarlı bir çizgiye oturtacağız” dediniz. Bu konuda ne gibi çalışmalar yapılıyor?

 

Aynısı oluyor!

 

Sırada şaşma yok!

Bu dörtlüden başka soru soran yok!

Beş sorudan başka soru sormak da yok!

Ve…

Yazılı metin dışına çıkmak hiç yok!

 

Bu nasıl basın organize anlayışı?!

 

Bu nasıl gazetecilik?!

 

47 yıllık meslek yaşamımda ilk kere böyle bir basın organizasyonuna, gazeteciliğe tanık oluyorum, utanıyorum!

 

İlk kere de, Yeniçağ Gazetesi’nin müthiş gazeteciliğine tanık oluyorum, onur duyuyorum!

İyi ki varlar!

 

Yeniçağ Gazetesi’ne sızmayı, bilgilendirmeyi yapanı da kutlamak isterim!

 

Perdenin arkası bu kadar güzel, ne gösterilirdi!

 

AKP Genel Başkanı Cumhurbaşkanı dün gece saat 23.30 sıralarında Katar’dan döndü.

Havalimanında soru aldı mı?

Aldıysa…

Ne soruldu, ne yanıt verdi?

Almadıysa…

Neden?..

MİTİNGLER VE MİTİNGLERİN DİLİ!..

150 150 bakikarakol

12 Eylül 1980 faşist askeri darbe ve AKP iktidarları döneminde işlevi hayli basitleştirilen Türk Dil Kurumu’nun 1970’li yıllardaki “Türkçe Sözlük”te, İngilizce sözcük MitingGösteri amacıyla veya bir olay üzerine dikkat çekmek için ve çoğu açık yerde yapılan toplantı” biçiminde tanımlanır.

 

Yazıya, mitingin ne olduğunun iyi anlaşılması için tanımla girdim.

 

Evet, tanım bu.

Ama…

Mitingin çeşitleri var.

Örneğin:

Derneklerin, sendikaların, siyasi partilerin, ulusal dayanışma, ulusal protesto, halkoylamaları (referandum) vb mitingleri…

Ve…

Her biri başka başkadır.

Her birinin dili de başka başkadır.

 

Miting organize edenler, yapacakları mitingin amacına göre hareket etmeyi, konuşmacıları ve konuşmacıların konuşmalarının içeriğini iyi belirlemeli, amaç ve içerik dışına çıkılmamasına özen/dikkat göstermeli.

Bu yapılmazsa miting, miting olmaktan çıkar, yarar yerine ciddi zarar verir.

 

Mitinglerde katılımın çok olması kadar, konuşmacıların etkili konuşmaları, kalabalığı heyecanlandırmaları, coşturmaları, pek tabidir ki kalabalığa bir şeyler vermeleri, -yani katılanların bilgilendirilmeleri, karar kılmalarının sağlanması ve pekiştirilmesi- gerekir.

 

Bir ulusal mitingde, siyasi parti mitingindeki sözler edilirse…

Veya…

Bir halkoylaması mitinginde, konuyla uzaktan, yakından bağlantısı olmayan konuşmalar en hararetli biçimde yapılsa da…

Hiçbir yararı olmaz!

Katılanlar sıkılırlar, çıkar giderler!

 

Uzatmayayım…

 

Siyasi muhalefet partilerin il il, ilçe ilçe, kasaba kasaba, hatta köy köy dolaşmaları, vatandaşları dinlemelerinden sonra mitingler yapmaları doğru, şık karar, uygulamadır.

 

İyi Parti’nin, meydanı hınca hınç dolu Denizli Mitingi’nin ardından, partim CHP’min de Mersin’de gerçekleştirdiği miting kalabalık yönünde muhteşemdi!

 

Millet İttifakı’nın ortaklarından CHP ve İyi Parti’nin mitin yapma kararı almalarının, uygulamalarının kaynağı, Cumhur İttifakı İktidarı’ndan hoşnutsuzlukları her geçen gün artan halktır!

 

Halk, CHP ve İyi Parti’den, sandığı getirmeleri isteminde bulundu, bulunuyor.  

 

Bunlar ve öteki ortakları da, halkın seçim istemini Cumhur İttifakı İktidarı’na çeşitli platformlarda iletmelerine karşın, Cumhur İttifakı İktidarı, “Seçim Haziran 2023’te” dedi durdu.

 

Geriye…

Cumhur İttifakı İktidarı’nı erken seçim kararı almaya zorlamak için, önüne sandığın gelmesi ısrarındaki halkın kararlığını göstermek, sesini duyurmak eylemi, yani Miting yapmak kalıyordu.

 

Böylece…

Bundan sonraki mitinglerin işlevi, içeriği ete kemiğe büründü.

 

Mitingler de…

“Sandık da sandık” deyip bekleyişine geçen halkın istemini duymazdan, görmezden gelen Cumhur İttifakı İktidarı’nı “Erken seçim kararı almaya zorlamak” için yapılacaktı.

 

Bu amaçtaki mitinglerin konuşmacıları da, öyle bir konuşmalılar ki, yüz binler coşmalıydı, atacakları sloganlarla yeri göğü, canlı tv yayınlarıyla ülkeyi ve dünyayı inletmeliler!

Ki…

Cumhur İttifakı ortağı siyasi partiler ve onların iktidarları “Erken Seçim Kararı Almak”tan başka seçenek kalmadığını kabullensinler.

 

Partim CHP’min başındaki “adı lazım değil”, 4 Aralık 2021 Cumartesi gün Mersin’ndeki “Milletin Sesi Mitingi”nde, yüz binlere coşku, heyecan veremedi!

Çünkü…

Parti grubunda konuşur gibi konuştu!

 

İktidarı erken seçim kararı almaya zorlayacak mitingde, parti grubu konuşması yaparsan, meydanı dolduran insanlar sıkılırlar, erkenden de çeker giderler!

 

Ne yazık ki Mersin mitinginde aynısı oldu!

 

Aynısının bundan sonrakilerde olmaması için, amacı, işlevi, içeriği netleşen mitinglerin havasında, dilinde uzatmadan kısa, özsözler etmek…

Bu konularda bilgi sahibi bilgelerden brifing almak…

Kitleye, oyunun anlamını, gücünü çok iyi anlatmak…

G e r e k i r !

 

Ve bir de…

Millet İttifakı’ndaki siyasi partiler, bir birlerine güç gösterisi yapmak uğruna ayrı ayrı mitingler yapmak yerine, amacı aynı olan mitingleri ortak yapmalılar.

 

Yapmazlarsa…

Bilsinler ki…

Cumhur İttifakı’na, Cumhur İttifakı İktidarı’na ve ucube “Partili Cumhur Başkanlığı Hükümet Sistemi”ne yardım ve yataklık yapmış, halka da –sözcükle tanımlanamayacak boyutta- zarar vermiş olurlar!

 

V e r m e s i n l e r ! . .

DEVLETİN RESMİ KURUMUNA “MEKAN”, PARTİM CHP’MİN MUHTEŞEM MERSİN MİTİNGİ’NE “KATILIM AZDI” DEMEK VE DE DİYENLER!..

150 150 bakikarakol

Bölge ülkelerinin ve de bölge dışı ülkelerin örnek aldığı, dünya lideri Kemal Atatürk’ün ülkesi Türkiye’de, AKP iktidarıyla, özellikle ucube “Partili Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi”nin Cumhur İttifakı İktidarı döneminde yaşananlar, yaşandıkça kahrolunan “ilkellikler” ne ülkemizde, ne başka ülkelerde kabul edilir değil!

 

Dünyanın hangi ülkesinde, ülkenin ikinci büyük siyasi partisinin Genel Başkanına, devletin bir kamu kurumu randevu vermeyecek?!

… Randevu vermemekle kalmayacak, “Randevu istedim vermediniz. Ona karşın, geliyorum” diyerek önceden bildirimde bulunan ve kapısına gittiği kamu kurumu, “Randevunuz yok” gerekçesiyle kapattığı kapılarını o Genel Başkana açmayacak?! *

 

Kamu Kurumu’nun, ülkenin ikinci büyük ve iktidar olasılığı ilk sıradaki siyasi partinin Genel Başkanına veya bir başka siyasi partinin yönetim kadrosundan herhangi birine, dahası “bilgi edinme yasası” da yürürlükte iken, bilgi edinmek amacıyla istemde bulunacak sıradan vatandaşa bile randevu vermemesi demek?!

Kaldı ki…

O Devlet Kurumu’nun kendi tanıtım bilgilendirmesinde, randevu almaksızın Genel Merkez’e, şubelere gelinebileceği apaçık yazılmış!

Öyleyse…

Randevu vermemek, “Randevunuz yok, kapıları kitleriniz, içeri almayız” demek, böyle bir saçmalığı eyleme geçirmek ne demek oluyor?!

 

Bunlar yetmezmiş gibi…

Ülkenin, “İçişleri Bakanlığı”na “Bakan” sıfatıyla atanmış “Yüksek Bürokrat” çıkıyor, Devletin Resmi Kurumu’nu “Mekan” ** https://www.cumhuriyet.com.tr/turkiye/suleyman-soylu-tuike-bilgi-almaya-giden-kilicdaroglunu-hedef-aldi-mekan-basti-1889807 olarak tanımlıyor!

Aynı yanlışı…

Cumhur İttifakı’nın ve Cumhur İttifakı İktidarı’nın büyük ortağı AKP’nin Kamutay (TBMM) Grup Başkanvekili, Twitter hesabından gerçekleştirdiği paylaşımda Anamuhalefet liderinin her kurumdan randevu istemesi tabidir. Kurumlar, programlarına/takvime göre gereken hassasiyeti gösterir, göstermelidir. Ancak adeta ‘mekan basmaya gidiyorum’ edasıyla hareket etmek, devlet adabına yakışmaz. Helalleşme anlayışınız bu muydu?” https://www.canakkaleyorum.com/haber/kilicdaroglu-tuik-binasina-alinmadi-erkek-ve-turandan-pes-pese-aciklamalar-24831 diye yazıyor.

 

Böylece…

Anlaşılıyor ve öğreniyoruz ki…

“Devlet Kurumu” ile Arapça sözcük, Türk Dil Kurumu’nun Türkçe Sözlük’üne göre anlamı  “1 Yer, bulunan yer; 2 Ev, yurt” olan, Ekşi Sözlük’ün ise “Sahiplenilmiş yerlere de ‘burası bizim mekân’ tarzında bir yapıştırma yapılabilir” biçiminde tanımladığı ve argo anlamlarda da kullanılan “mekan”ı, bilgisizliklerinden karıştırıyorlar!

 

Hadi…

17 Ocak 1975 Çanakkale doğumlu, Hukuk Fakültesi mezunu, Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri Anabilim Dalı’nda yüksek lisans eğitimi alan AKP’li Grup Başkanvekilini hoşgörelim…

21 Kasım 1969 İstanbul doğumlu, İşletme Fakültesi mezunu, siyasacı (siyasetçi/politikacı) ailenin çocuğu, çocuk denecek yaşlarda kendisini siyasanın ve siyasacıların içinde bulan “yüksek bürokrat”ın, “atandığı görev”den ötürü, “Devlet Kurumu” yerine “mekan” demesi çok anlamlıdır ve kabul edilir değildir!

 

Devletin resmi kurumuna ya da kurumlarına “mekan” demek, başka çağrışımlara neden olur!

 

Neyse ki…

Devletin resmi kurumuna, “Kurum” demeyen, “mekan” diyen bu ikilinin yanlışını, önceki gün (3 Aralık 2021 Cumartesi) Siirt’tek, “açılış mitingi”nde yaptığı konuşmada, https://www.tccb.gov.tr/haberler/410/133752/-guclu-demokrasi-ve-kalkinma-altyapisi-uzerinde-turkiye-yi-dunyanin-en-gelismis-ulkeleri-arasina-d-hil-etmek-icin-yeni-bir-atilim-baslattik-, doğru olan “Kurum” sözcüğünü söyleyerek düzeltti.

Fakat…

Özetle “Malesef ana muhalefetin başında bir zat var. Bu zat, Merkez Bankasından randevu istiyor. Merkez Bankası ona göre bağımsız değil ya ve Merkez Bankası, bu beyefendiye randevu veriyor. Gidiyorlar Merkez Bankasından brifing aldıktan sonra dışarı çıkıp Merkez Bankasının aleyhinde konuşmaya başlıyor. Hani bağımsız değildi? Bak sana randevu verdiler. Dün de Türkiye İstatistik Kurumuna, randevu filan almadan gitmek istedi. Türkiye İstatistik Kurumu da buna randevu vermedi. Gittiler. İstatistik Kurumu’nun önünde bir genel başkan gösteri yapıyor. İnsan utanır. Bir insan, davet edilmediği yere gidemez. Devletin bu kurumları senin şamar oğlanın değil. Buralar, ciddi kurumlardır. Senin gibi ciddiyetsiz değil. Ne oldu? Randevu vermediler ve randevusuz olarak gidip kapıda gösteri yaptı” dedi, şu uyarı, suçlama ve tehditte bulundu:

“Bak Bay Kemal, bundan sonra da devletin kurumlarına böyle randevusuz gidilemeyeceğini öğren, bunları bileceksin. Sen, terör örgütleriyle omuz omuza gidebilirsin, onlara randevusuz gidebilirsin ama devletin kurumları ciddidir, buralara öyle rastgele gidemezsin ve gidemeyeceksin de. Devletin kurumları zaten yapmaları gereken açıklamaları sürekli olarak yapıyorlar.”

 

Yo yooo, bir değeri, değerlendirilmesi olmayacağı için ucube “Partili Cumhur Başkanlığı Hükümet Sistemi”nin ve yürütmenin 1 numarası nasıl böyle uyarı, suçlama, tehdit yapar?!” diye sormayacağım.

 

Ülkenin ikinci büyük siyasi partisinin Genel Başkanına, istenmesine karşın randevu vermeyen, “Randevunuz yok” diyerek de kapılarını kilitleyen Kurum’dan “Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) dünyada ilk 20’de yer alan bir kuruluş” diye –oysa her ayın ilk haftasının ilk günlerinde kamuoyuna sunduğu enflasyon rakamlarıyla ilgili resmi açıklamaları gerçekçi ve inandırıcı bulunmuyor- söz eden AKP Genel Başkanı Cumhurbaşkanı, aynı gün (4 Aralık 2021 Cumartesi), Mersin’de “Milletin Sesi Mitingi” düzenleyen partim CHP’min başındaki “adı lazım değil”e çattı durdu:

“Mersin’de bu kadar kalabalık toparlayamadı. Diyor ki ‘Bize daha büyük alan verilseydi orayı doldururduk.’ Şu anda topladığın kalabalık ortada. Resmî rakamlar elimizde. İşte bak Siirt burada. Buradan Kılıçdaroğlu’na sesleniyorum: Bırak kamu kurumlarını basıp memurları tehdit etmeyi de, siyaset meydanında çık karşımıza. Tabii bu işler kaset kumpasıyla genel başkanlık koltuğuna oturmaya benzemez. Siyasette bu zat, aslında bizim sıkletimiz değil. Genel başkan olduğu günden beri tek bir seçimi bile kazanamayarak bunu ortaya koydu. Üstelik kaybettiği her seçimin ardından ‘Gereğini yapacağım’ dediği hâlde hâlâ pişkince orada oturmaya da devam etmiştir. Buna rağmen kendisini asıl mücadele alanına çağırıyorum. Kılıçdaroğlu’nun kendi partisi içindeki meselesi bizi ilgilendirmez ama milletimizin değerlerine saldırı, ülkemizin çıkarlarına zarar verirse karşısında bizi bulur. Aynı şekilde polisiyle askeriyle hâkim, savcısıyla memurumuza işçimize, iş insanımıza, esnafımıza, çiftçimize, muhtarımıza sataşırsa karşısında yine bizi bulur. Gitsin kendi çöplüğünde eşelensin. Bu ülkenin tertemiz insanlarına, çalışanlarına, üretenlerine bulaşmasın. Ya bu Bay Kemal ne diyordu? ‘Gel faizi 1’e indir, ben de CHP olarak sana destek vereceğim.’ Aynı Bay Kemal şimdi ne diyor? ‘Yüksek faiz’ diyor. Bunlar akşam başka, sabah başka. Tayyip Erdoğan dün de ‘Düşük faiz’ diyordu, bugün de ‘Düşük faiz diyor’, yarın da ‘Düşük faiz’ diyeceğim. Bu benim için tabi olduğum nastır nas. Asla buradan taviz yok. Çünkü faiz, zengini daha zengin, fakiri daha fakir yapan bir illettir ve biz, tüm yatırımcılarımıza gel, bankalarımıza müracaatını yap oradan gerekli desteği alırsın. Üretenin ve istihdam sağlayanın daima yanında olacağız. Düşük faizle yanında olacağız.”

 

Katılım rakamı konusunda, AKP Genel Başkanı Cumhurbaşkanının yanıltıldığı, partim CHP’min Mersin Mitingi’ne gelince…

Muhteşemdi!

Yüz binin üzerinde heyecanlı, coşkulu kitle vardı.

Mersin Valiliği, sanki üzerine vazifeymiş, “Mitingde katılım 21 bin 500” diye açıklama yaptı. ***

CHP’min, Cumhuriyet Meydanı’nda miting yapmasına neden izin vermediğini de açıklasın!

Açıklamayacak!

Açıklarsa, gerçek ortaya çıkacak, kep düşecek kel görünecek!

Ama…

Cumhuriyet Caddesi’ne neden izin vermediğini halk çok iyi biliyor!

 

İstendiği halde randevu verilmeyen, “Randevunuz yok” bahanesine sığınarak kapılarını kapayan –halk, bunu da çok iyi biliyor- Devlet Kurumu’nun önünde tepkisi kısa ve öz dile getiren https://www.sozcu.com.tr/2021/gundem/kilicdaroglu-randevu-vermeyen-tuike-gidiyor-6805174/ “adı lazım değil”in, Mersin konuşması **** beni tatmin etmedi.

Yarın yazacağım…

 

       *https://twitter.com/BakiKarakol/status/1466684323374022659

     **https://twitter.com/BakiKarakol/status/1466699053052346369

   ***https://twitter.com/BakiKarakol/status/1467249482903564295

**** https://twitter.com/BakiKarakol/status/1467087322416140294

AKŞENER VE TORUN’UN “MANSUR YAVAŞ DOĞRULARI, YANLIŞLARI”!..

150 150 bakikarakol

“Millet vicdanında tükenmez bir hazine vardır ki, o da ahlakındaki saflık ve bozulmamışlıktır” sözüyle Türk halkının saflığını vurguladığı, Aristo’nun ‘Zorba yönetim halk desteğine dayanır’ düşüncesi dönemine ait bir tespittir ve bize göre fasa fisodur” sözüyle de dünyaca ünlü Antik Yunan Filozofu Aristo’nun “Zorba Yönetim halk desteğine dayanır” düşüncesini “fasa fisodur” diyerek tanımladığı, partisinin 30 Kasım 2021 Salı günkü grup konuşması bitiminde bir gazetecinin sorması üzerine, “Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Beyin elinin altında geliştiği kanaati hakim. Bundan sonra Mansur Bey dikkat etsin. Arkasında bir ülkücü nefes var” tümceleriyle Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin MHP ve ülkücü kökenli, CHP’li Başkanı Mansur Yavaş’ı sorumlu tutup tehdit eden Cumhur İttifakı’nın ve Cumhur İttifakı İktidarı’nınözgül ağırlık”lı ortağı MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’ye ilk tepki aynı gün @Seyit_TORUN sosyal basın hesabından Orada dur Bahçeli! @mansuryavas06‘ın arkasında her şeyin farkında olan, gönül rahatlığıyla gidip oyunu veren halkın ve gençliğin nefesi var. Tehditleriniz acizliğinizdir!” diye yazan, hemen arkasından, kamuoyuna sunduğu yazılı açıklamasında “Sayın Mansur Yavaş Ankara’nın seçilmiş belediye başkanıdır. Mansur Yavaş’ın arkasında Ankara halkının ve Millet İttifakı’nın nefesi vardır…” tümcelerine yer veren partim CHP’min Yerel Yönetimlerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı, Ordu CHP Milletvekili Seyit Torun’ndan geldi.

 

Bir gün sonra da (1 Aralık 2021 Çarşamba)… İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener, partisinin grup toplantısında Devlet Bahçeli için şu sözleri etti:

“Milletimiz, her gün, iktidarın yol açtığı, yeni dertlerle boğuşurken, Millete düşman bu iktidarın küçük ortağı, işi gücü bırakıp, vatandaşa hakkıyla hizmet edenlerle uğraşıyor. Biliyorsunuz, Sayın Bahçeli, dünkü grup toplantısından sonra, çıktı, hem de Gazi Meclisimizin çatısı altında, Sayın Mansur Yavaş’ı tehdit etti. Neymiş, bundan sonra Mansur Bey, bu arkadaşların nefesini, ensesinde hissedecekmiş…

“Yok öyle yağma Sayın Bahçeli. Yok öyle yağma. Mansur Yavaş’ın arkasında biz varız, Ankaralılar var. Yalana, talana, yoksulluğa ses çıkarmayacaksın, sonra da çıkıp tek derdi Ankara’ya hizmet olan belediye başkanımızı tehdit edeceksin. Ayıptır, ayıp! Siz bu hükümetin küçük ortağısınız. Milletimiz sizden zamlara, işsizliğe, yoksulluğa, pahalılığa çare bekliyor. Siz ise utanmadan salon basma peşindesiniz.

Millet sizden, memleketi içine düşürdüğünüz durumun, hesabını vermenizi bekliyor, siz ise tehditle, hakaretle, gündem saptırma peşindesiniz.

Milletin nefesi, asıl sizin ensenizde. Siz ise sandıktan kaçacak yer arıyorsunuz. Yok öyle yağma Sayın Bahçeli! Millet iradesinden kaçış yok. Hesap gününden kaçış yok. O sandık, elbet milletimizin önüne gelecek. İşte o gün geldiğinde nefesi de, iradeyi de, karşınızda göreceksiniz.”

 

Bunları dün yazmıştım.

Konu dağınıklığı olmasın diye ayrıntıya girmemiştim.

Bugün, azıcık gireceğim.

 

Öncelikle…

Dünkü MHP VE ÜLKÜCÜLERİN, MANSUR YAVAŞ GİBİ KÖKTAŞLARINA SALDIRILARI, TEHDİTLERİ!.. https://bakikarakol.com/mhp-ve-ulkuculerin-mansur-yavas-gibi-koktaslarina-saldirilari-tehditleri/ başlıklı yazımı bitirdiğim “MHP’liler ve ülkücüler, yakın zamana kadar MHP ve ülkücü hareket içinde yer almış ama MHP ve ülkücülüklerine bağlı kalarak, İyi Parti’de veya başka siyasi partilerde siyasa (politika) yapan eski arkadaşları köktaşlarına neden saldırırlar, onları neden tehdit ederler, onlara neden hoşgörü, katlanma/tahammül göstermezler?!.” sorumun, elbette bir çok yanıt var ama ben sorulu iki yanıt vereyim:

Köktaşlarına saldıranlar, saldırtanlar, eski yol arkadaşlarının, kendileriyle ilgili geçmişlerini ve geçmişlerindeki gizleri/sırları açığa vurmasınlar diye mi saldırdılar, saldırttılar?

İki köktaş arasındaki kavga sürer mi, biter mi?

 

Bu kadar.

Geçiyorum.

 

Ayrıntılara geliyorum:

Partim CHP’min Yerel Yönetimlerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı, Ordu CHP Milletvekili Seyit Torun’un, Devlet Bahçeli’ye sıcağı sıcağına tepki vermesini, tepkisinin içeriğini beğendiğimi söylemeliyim.

Ancak…

Torun, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı, MHP ve ülkücü kökenli Mansur Yavaş’ın, CHP’den seçildiğini, halen CHP’li Belediye Başkanı ve arkasında CHP’nin, CHP’li Ankaralıların olduğunu açık açık neden söylemedi, “Mansur Yavaş’ın arkasında Ankara halkının ve Millet İttifakı’nın nefesi vardır…” demekle yetindi?

Yanlış anlaşılmasın, tümceye karşı çıkmıyorum; tümceyi yerinde, doğru buluyorum.

“… Millet İttifakı’nın nefesi vardır” vurgusu çok şık bir düşünce ve yaklaşım.

Mansur Yavaş’ın, CHP’den seçildiğinin, arkasında CHP’nin ve CHP’li Ankaralıların olduğunun söylenmemesini yanlış buluyorum.

Yergim buna.

 

Torun, “CHP”, “CHP’li Ankaralılar” sözcüklerini ağzına almama eksiğine, yanlışına ve de “… Millet İttifakı…” sözcüklerini çok net söylemesine karşın, İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener, bir gün sonraki grup konuşmasında, “Mansur Yavaş’ın arkasında biz varız, Ankaralılar var. Yalana, talana, yoksulluğa ses çıkarmayacaksın, sonra da çıkıp tek derdi Ankara’ya hizmet olan belediye başkanımızı tehdit edeceksin” tümcelerinde “biz” ve “belediye başkanımız” sözcüklerini bilinçlice kullanarak, Millet İttifakı içindeki büyük ortağı CHP Genel Başkan Yardımcısı Torun kadar duyarlı davranmıyor!

N e d e n ?!

Bu neyin işaretidir?!

Bunun altında yatan ne, neler ve ne, neler var?!

 

Evet…

Mahsur Yavaş, MHP ve ülkücü kökenlidir.

CHP’den Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı seçilmesine karşın halen siyasi kökeninde duran biridir.

CHP’nin kayıtlı resmi üyesidir.

İyi Parti’nin kayıtlı resmi üyesi değildir.

29 Mart 2019’daki Yerel Seçimlerde de İyi Parti’nin Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı olmadı, CHP’nin oldu.

 

Ve…

İyi Parti’nin katkıları, İyi Partililerin de oylarıyla CHP’den Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı seçildi.

Bu sonuç ve bu durum, İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener’e, Mansur Yavaş’tan “Belediye Başkanımız” diye söz etme, “Mansur Yavaş’ın arkasında biz varız” deme hakkını vermez!

 

Elbette ki…

Mansur Yavaş da seçildikten, mazbatasını alıp makama oturduktan sonra, siyasi ayrım yapmadan, Ankara’da oturan herkesin Büyükşehir Belediye Başkanıdır.

Bu, tartışılmaz gerçektir.

Bu tartışılmaz gerçeği yadsımadan, eğip bükmeden, üzerinde tek sözcük dahi etmeden, bir kenara koyalım.

Köktaş olsanız da, büyük katkılarda bulunsanız da, sizden seçime girmemiş, seçim kazanmamış, ittifak ortağı partinin Büyükşehir Belediye Başkanına sahip çıkmak, içinde birçok nedeni, soruyu, düşünceyi, hinliği, gizli ajandayı barındıran koca bir yanlıştır!

 

Akşener’e, Genel Başkanları Akşener gibi düşünen İyi Partililere, siyasi ittifak anlayışına yakışır sözler etmekte, eylemler sergilemekte duyarlılık öneririm…  

MHP VE ÜLKÜCÜLERİN, MANSUR YAVAŞ GİBİ KÖKTAŞLARINA SALDIRILARI, TEHDİTLERİ!..

150 150 bakikarakol

Alparslan Türkeş Vakfı’nın, doğumunun 104’üncü yıldönümünde Alparslan Türkeş’i anma toplantısında çıkan kavgadan Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı CHP’li, MHP ve ülkücü kökenli Mansur Yavaş’ı, “Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Beyin elinin altında geliştiği kanaati hakim. Bundan sonra Mansur Bey dikkat etsin. Arkasında bir ülkücü nefes var” sözleriyle sorumlu tutup tehdit eden Cumhur İttifakı’nın ve Cumhur İttifakı İktidarı’nın “özgül ağırlık”lı ortağı MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’ye ilk tepki, önceki gün (30 Kasım 2021 Salı) partim CHP’min Yerel Yönetimlerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Ordu CHP Milletvekili Seyit Torun’ndan geldi.

Torun, @Seyit_TORUN sosyal basın hesabından Orada dur Bahçeli!

@mansuryavas06‘ın arkasında her şeyin farkında olan, gönül rahatlığıyla gidip oyunu veren halkın ve gençliğin nefesi var. Tehditleriniz acizliğinizdir!” https://twitter.com/Seyit_TORUN/status/1465609401159630850 diye yazdı.

Daha sonra yazılı açıklama yaptı:

“Sayın Mansur Yavaş Ankara’nın seçilmiş belediye başkanıdır. Mansur Yavaş’ın arkasında Ankara halkının ve Millet İttifakı’nın nefesi vardır. Anlaşılıyor ki ülkemizi her alanda uçuruma sürükleyenler, artık tehdit dilinden medet umacak hale gelmiştir. Bu durum açıkça acizliktir.

Bu tehdit dilinden şimdiye kadar kimseye fayda gelmemiştir, bundan sonra da gelmeyecektir. Sayın Bahçeli ayrıca grup konuşmasında, ‘kaosa yatırım yapanlar, provokasyon nöbetine girenler akıllarını başlarına devşirsinler’ demiş.

İşte asıl kaos arayan bu tehdit dilinin sahipleridir. Seçilmiş belediye başkanımızı tehdit etmeye kalkanlar, önce haddini bilmelidir.

Bahçeli şunu açık ve net olarak bilmelidir: Cumhuriyet Halk Partisi olarak hiçbir belediye başkanımızı bu tehdit diline yedirmeyiz. Eşkıyalığa yeltenenlere de asla pabuç bırakmayız.” https://www.sozcu.com.tr/2021/gundem/chpden-bahceliye-yanit-orda-dur-bahceli-6799327/

 

Dün de…

Partim CHP’min ne yazık ki başındaki “adı lazım değil”, İsmail Küçükkaya’nın Fox TV’de canlı yayınlanan “Çalar Saat Programı”nda şunları söyledi:

“Böyle bir olayı araştırmadan doğrudan Mansur Yavaş’ı hedef alıp onu suçlama yönüne gitmesi doğru değil. Mansur Yavaş, siyasi tartışmalardan uzak duran birisi. 6 milyon Ankaralıyı kucaklıyor. Neden böyle bir suçlama yapıldı? Akıl alır bir şey değil.  

https://www.sozcu.com.tr/2021/gundem/kemal-kilicdaroglundan-bahceliye-mansur-yavas-yaniti-6800736/

 

“Adı lazım değil”den birkaç saat sonra ise İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener, partisinin grup konuşmasında “Milletimiz, her gün, iktidarın yol açtığı, yeni dertlerle boğuşurken, millete düşman bu iktidarın küçük ortağı, işi gücü bırakıp vatandaşa hakkıyla hizmet edenlerle uğraşıyor” dedi, “Biliyorsunuz, Sayın Bahçeli dünkü grup toplantısından sonra çıktı, hem de Gazi Meclisimiz’in çatısı altında, Sayın Mansur Yavaş’ı tehdit etti. Neymiş, bundan sonra Mansur Bey, bu arkadaşların nefesini, ensesinde hissedecekmiş” anımsatmasında bulundu ve Bahçeli’ye seslendi:

“Yok öyle yağma Sayın Bahçeli. Yok öyle yağma. Mansur Yavaş’ın arkasında biz varız, Ankaralılar var. Yalana, talana, yoksulluğa ses çıkarmayacaksın, sonra da çıkıp tek derdi Ankara’ya hizmet olan belediye başkanımızı tehdit edeceksin. Ayıptır, ayıp! Siz bu hükümetin küçük ortağısınız. Milletimiz sizden zamlara, işsizliğe, yoksulluğa, pahalılığa çare bekliyor. Siz ise utanmadan salon basma peşindesiniz.

Millet sizden, memleketi içine düşürdüğünüz durumun hesabını vermenizi bekliyor. Siz ise tehditle, hakaretle gündem saptırma peşindesiniz.

Milletin nefesi asıl sizin ensenizde. Siz ise sandıktan kaçacak yer arıyorsunuz. Yok öyle yağma Sayın Bahçeli! Millet iradesinden kaçış yok. Hesap gününden kaçış yok. O sandık, elbet milletimizin önüne gelecek. İşte o gün geldiğinde, nefesi de, iradeyi de karşınızda göreceksiniz.”

https://www.yenicaggazetesi.com.tr/meral-aksener-canli-yayinda-acikliyor-490267h.htm

 

Ve…

MHP Genel Başkan Yardımcısı, İstanbul MHP Milletvekili Semih Yalçın, Akşener’in grup konuşmasından 2-3 sat sonra @E_SemihYalcin sosyal basın hesabından şu Tivitleri attı:

CHP’li Seyit Torun, Mansur Yavaş’a a y a r veren Genel Başkanımız hakkında densizlik ederek, sosyal medya üzerinden ‘Orada dur Bahçeli!’ diye tıslamış! Haddini bil Torun! Haddini ve yerini bil! Tatava yapma!

Koskoca MHP Lideri, partisi aleyhinde dolap döndüren düzenbaz Mansur Yavaş‘a uyarıda bulunmayacak, sicilli devşirmeniz de MHP’nin arkasından serbestçe iş çevirecek öyle mi? Sevsinler sizi!

Seyit Torun hızını alamayıp ‘Tehditleriniz acizliğinizdir’ demiş. Asıl acizlik, kendi insan kaynaklarını tüketip MHP’nin sokağa bıraktıklarıyla iş tutmaktır.

Seyit Torun! Arkasında halkın olduğunu iddia ettiğin Mansur Efendi var ya, halka hizmet için harcama yapması gerekirken, Belediye bütçesinden MHP‘nin safra ve atıklarına ulufe dağıtıyor.

Bir zamanlar Genel Başkanımız Sayın Devlet Bahçeli‘yi CHP‘lileşmekle suçlayan bu hadsiz, şimdi sizin kucağınızda perde arkasından MHP düşmanlığı yapıyor. Ne kadar düşük, atık, artık, fosil, muarız varsa başına topluyor, yallayıp yemliyor.

Mansur Efendi arkasına aldığı İP Müdiresi ile birlikte, MHP camiasına fitne ve tefrika sokmak üzere atık ve dönek örgütlemedeki beyhude gayretini sevgili Ankaralılara tevcih etse, kendisi için de, halk için de daha hayırlı ve yararlı olur.

Mansur Yavaş artık rahat durmalı! Sayın Genel Başkanımızın haklı ikazlarını dikkate almalı! Almazsa kendisi bilir. Bizden söylemesi: Rüzgâr eken fırtına biçer. Fitne eken öfke, kin, nefret, hışım ve şiddet biçer! Halkın haceti bunlar değil!”

https://www.sozcu.com.tr/2021/gundem/mhpden-mansur-yavasa-bir-tehdit-daha-6801648/

 

MHP’liler ve ülkücüler, yakın zamana kadar MHP ve ülkücü hareket içinde yer almış ama MHP ve ülkücülüklerine bağlı kalarak, İyi Parti’de veya başka siyasi partilerde siyasa (politika) yapan eski arkadaşları köktaşlarına neden saldırırlar, onları neden tehdit ederler, onlara neden hoşgörü, katlanma/tahammül göstermezler?!.

ORTALIK FENA KARIŞACAK GİBİ!..

150 150 bakikarakol

Ayyüce ve Ahmet Kutalmış Türkeş’in anneleri Seval Türkeş, merhum Alparslan Türkeş’in ikinci eşidir.

(Alparslan Türkeş’in ilk eşi, 1940 yılında evlendiği, Ayzit, Umay, Selcen, Sevenbige ve Yıldırım Ertuğrul Türkeş’in, 1974 yılında ölen anneleri, IspartaMuzaffer Hanımdır.)

İkinci eş ve iki çocuğu, 4 Nisan 1997’de ölen MHP’nin Kurucu Genel Başkanı Alparslan Türk adına kurdukları “Alparslan Türkeş Vakfı” organizasyonuyla, 25 Kasım 1917 Kıbrıs Lefkoşe doğumlu Alparslan Türkeş’i, 104’üncü yaş gününde anmak istedi.

Anımsanacaktır; 28 Kasım 2021 Pazar günü, Ankara Yenimahalle Belediyesi’nin salonlarından birinde gerçekleşen anma toplantısında olaylar çıkmıştı ve dünkü OĞUL “AHMET KUTALMIŞ TÜRKEŞ”İN, EŞ “SEVAL TÜRKEŞ”İN, BAHÇELİ İÇİN SÖYLEDİKLERİ!.. https://bakikarakol.com/ogul-ahmet-kutalmis-turkesin-es-seval-turkesin-bahceli-icin-soyledikleri/ başlıklı yazımda işlemiştim.

 

Dün gördüm ki, iki taraf arasındaki tartışı daha bir alevlenmiş!

 

Seval Türkeş, Cumhuriyet Gazetesi yazarı Barış Pelivan’a konuşmuş, “Bu saldırı iç çatışma çıkarmayı amaçlayan bir provokasyon gibi. MHP’nin direkt sorumluluğunu görüyorum. Eğer sorumluluğu yoksa, Sayın Bahçeli’nin Ankara İl Başkanı’nı görevden alması gerekiyordu. Türkeş, bugün yattığı yerden kalksa bu saldırganlar kaçacak delik arar. Böyle bir tablo hem utanç verici, hem de çok üzücü. Sayın Bahçeli, Türkeş’in ölümünden itibaren şahsıma ve evimize savaş açtı. Benim kendisine bir saygısızlığım olmadı ama o beni sürekli engelledi. Yıllardır bu baskının altındayız. MHP radikal bir değişime gitmediği sürece memleket huzur bulamaz.”

https://www.cumhuriyet.com.tr/yazarlar/baris-pehlivan/seval-turkes-bahceli-evimize-savas-acti-1888791 demiş.

 

29 Kasım 2021 Pazartesi günü @KutalmisTurkes sosyal basın hesabından “Bebek katili apoyu idamdan kurtaran sen! Terörist dediğin HDP’lilerle elele tutuşan, sımsıcak gülücükler saçan sen! Alparslan Türkeş sayesinde oturduğun koltuktan Türkeş’i anma toplantısına saldırı yaptıran sen! Acaba neden bugüne kadar bir tane PKK’lıya bile saldırı yaptırmadın!?” https://twitter.com/KutalmisTurkes/status/1465297068189270029 Tivitini atan 24’üncü Dönem (28 Haziran 2021 – 23 Nisan 2015) İstanbul AKP Milletvekili Ahmet Kutalmış Türkeş, bir gün sonra da (dün, 30 Kasım 2021 Salı) Alparslan TÜRKEŞ’İN anıldığı toplantıya, Mykonos adasından topladığın parlak oğlanları gönderip, TÜRKEŞ’in resimlerini parçalatacaksın, dua okunmasına engel olacaksın, Türkeş’e sövenleri yardımcın yapıp ülkücüyüm diye nara atacaksın; SEN MÜNAFIKSIN VE ALÇAKSIN! SIÇANLAR TOPLULUĞU!” *

https://twitter.com/KutalmisTurkes/status/1465583414053158912 Tivitini; aynı gün Eğer bu saldırı Türgev vakfı gibi bir vakfın toplantısında yapılsaydı kapıda bekleyen polis saldırganları gözaltına alır mıydı almaz mıydı! Kavmiyetcilik ve iki yüzlülük budur işte. Hiç kimse hiç bir makamda sonsuza dek kalmaz!

@suleymansoylu

@abdulhamitgul

@adalet_bakanlik

https://twitter.com/KutalmisTurkes/status/1465619040244846595 ikinci Tivitini paylaşıyor.

 

Tartışıya, uzun süredir ortalarda görülmeyen Ankara AKP Milletvekili Yıldırım Tuğrul Türkeş, @TugrulTurkes sosyal basın hesabından “Her zaman ifade ettiğim gibi babamın partisi; Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) ve onun muhterem Genel Başkanı Sayın Bahçeli’ye yönelik saldırılar ancak Türkiye düşmanlarını sevindirir. Herkesin kırk kere düşünüp bir kere konuşmasını tavsiye ederim.”

https://twitter.com/TugrulTurkes/status/1465619942783557634 diye yazarak, katılıyor.

 

“Ortalık fena karışacak” diye düşündüm ve MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin, Seval Türkeş ile Ahmet Kutalmış Türkeş’e vereceği yanıtı merak ettim.

 

Bahçeli’nin, partisinin dünkü grup konuşmasını tv’den canlı yayından izlemedim, www.mhp.org.tr internet sitesinin http://www.mhp.org.tr/htmldocs/mhp/4917/mhp/Milliyetci_Hareket_Partisi_Genel_Baskani_Sayin_Devlet_BAHCELI__nin_TBMM_Grup_Toplantisinda_yapmis_olduklari_konusma_30_Kasim.html linkinden okudum.

Tıklayıp okuduğunuzda, benim gibi siz de “yanıt” diye bir şey bulamayacaksınız.

Ancak…

Bahçeli’nın “Evimizin camına iki de bir taş atanın da alnını karışlamak, haddini bildirmek ana vazifemizdir” tümcesi dikkatimi çekti.

Yoksa yanıt bu muydu?

 

Çok geçmedi…

Bahçeli, grup konuşması bitiminde gazetecilerin Alparslan Türkeş’i 104’üncü yaş gününde anma toplantısında yaşananları anımsatıp sormaları üzerine “Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Beyin elinin altında geliştiği kanaati hakim. Bundan sonra Mansur Bey dikkat etsin. Arkasında bir ülkücü nefes var” yanıtını veriyor.

Ne alakaysa!

 

Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı CHP’li Mansur Yavaş, @mansuryavas06 basın hesabından açıklamada bulunuyor.

Yavaş, “Kamuoyuna saygıyla duyurulur” sözcükleriyle başlayan açıklamasında aynen şöyle yazıyor:

“Milletimizin iradesi ile Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı seçilmemin ardından, bu makamın getirdiği sorumluluk ve prensiplerim gereği 2,5 yıldır hiçbir siyasi demeç vermedim.

Bu sorumluluk ve prensip gereği, bundan sonra da ilgimiz olmayan konulardan dolayı hakkımda yapılan siyasi açıklamalara bir yanıt vermeyeceğim.

Hemşehrilerime söz verdiğim üzere sadece ve sadece 6 Milyon Ankaralının mutluluğu ve huzuru için yaptığım çalışmalara aynen devam edeceğim.

Kamuoyuna saygıyla duyurulur.”

https://twitter.com/mansuryavas06/status/1465724485001224202

 

İzniniz olursa yazımı, Bahçeli’nin dünkü grup konuşmasından seçtiğim şu birkaç tümcesiyle bitireceğim:

Temiz bir dil kullanmak, empati kurmak, erdemli olmak, meseleleri geniş bir açıyla ele almak öncelikle siyasi partilerin, sonra da herkesin müşterek sorumluluğudur.

Birbirimizi suçlayarak, birbirimize düşman muamelesi yaparak kin ve öfkelerimizi yarıştırmak Türkiye’ye yapılabilecek en büyük kötülüktür.

Aklıselim ve kalbiselim çizgisinden savrulmanın bedeli herkes için ağır olacaktır.

1882’den 1954’e kadar aralıksız 72 yıl borç ödedik.

Millet vicdanında tükenmez bir hazine vardır ki, o da ahlakındaki saflık ve bozulmamışlıktır.

Vatandaşlarımızın ekonomik sorunlarından istifade ederek servetlerine servet katmanın peşinde olan izansızlarla kıran kırana bir mücadelenin yapılması gerektiğine inanıyor, ezcümle bunu ümit ediyoruz.

Bizim temennimiz, herkesin elini taşın altına koymasıdır.

Karanlıktan şikayet etmek yerine bir mum da biz yakabiliriz.

Biz kayyum değiliz, Milliyetçi Hareket Partisi’yiz.

Unutmayınız ki, bir defa satan her zaman satar, kendi arkadaşlarına ve partisine ihanet eden fırsatını bulursa milletine ihanet etmekten de kaçınmaz.

Zillet ittifakını uyarıyorum, sokaklarda gelecek aramayın.

Türkiye sokakta bulunmadı, sokakta kurulmadı, size de inşallah bırakılmayacaktır.

Geleceğimizi ipotek ettirmeye kimsenin hakkı yoktur.

Alkışlarla İmparatorluk koltuğuna oturup, daha sonra Cumhuriyet’e son veren Roma Sezarlarının devri çoktan kapanmıştır.

Aristo’nun zorba yönetim halk desteğine dayanır düşüncesi dönemine ait bir tespittir ve bize göre fasa fisodur.

 

* Bu Tivit üzerine dün saat 13.38’de @BakiKarakol hesabımdan şu paylaşımda bulundum:

O OOO!.. ÇOK SERT!.. ÇOK SERT!.. OLMAZ!.. OLAMAZ!.. OLMAMALI!.. İKİ TARAF İÇİN DE!.. HERKES İÇİN DE!.. https://twitter.com/BakiKarakol/status/1465631332042788865

OĞUL “AHMET KUTALMIŞ TÜRKEŞ”İN, EŞ “SEVAL TÜRKEŞ”İN, BAHÇELİ İÇİN SÖYLEDİKLERİ!..

150 150 bakikarakol

Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) kurucu Genel Başkanı Alparslan Türkeş 25 Kasım 1917 Kıbrıs Lefkoşe doğumludur; 4 Nisan 1997’de Ankara’da ölmüştür.

Adına, ailesi “Alparslan Türkeş Vakfı”nı kurmuştur.

 

Oğullarından Ahmet Kutalmış Türkeş’in başkanlığındaki vakıf, 104’üncü doğum gününde “Alparslan Türkeş’i anma toplantısı” düzenler.

Konuşmacılar, MHP eski Genel Başkanı Muhittin Çolak, MHP eski Genel Başkan Yardımcısı Şevket Bülent Yahnici ve MHP eski Milletvekili Ali Uzunırmak’tır.

 

www.gazeteduvar.com.tr internet gazetesinin 28 Kasım 2021 Pazar günlüMHP’li başkan hedef gösterdi, Türkeş anmasına 50 kişilik grup saldırdı” https://www.gazeteduvar.com.tr/mhpli-baskan-hedef-gosterdi-turkes-anmasina-50-kisilik-grup-saldirdi-haber-1543532 başlıklı haberine göre, Ankara MHP İl Başkanı Turgay Baştuğ, bir gün önce sosyal basın hesabından paylaşımda buludu:

“Alparslan Türkeş Vakfı Başbuğumuzu Anma programı düzenleyecekmiş! Konuşmacılar:
Muhittin Çolak,Şevket Bülent Yahnici, Ali Uzunırmak. O Halde Soruyoruz?
Muhittin Çolak, Başbuğumuz Alparslan Türkeş’i 5 bin dolara satmadın mı? Şimdi çıkıp hangi yüzle Başbuğumuzu anlatacaksın. Ş. Bülent Yahnici, Kayınbaban Dündar Taşer Bey ve Başbuğumuzun kabrine gidip de bir dua okudun mu? Şimdi çıkıp Başbuğumuza olmayan vefanı mı anlatacaksın. Ali Uzunırmak, Başbuğumuzun Ülkücülük MHP’de olur lafına rağmen davayı satıp İP’ e gitmedin mi? Şimdi çıkıp da davayı, Başbuğumuzu nasıl sattığını mı anlatacaksın.

Bu program için CHP’li belediyelerden destek aldınız mı? Kurduğunuz vakfın sponsoru CHP’li Mansur Yavaş mı? Ülkücüler mukaddesatımızı ayaklar altına alanların; partimize, Başbuğumuz Alparslan Türkeş’e, Liderimiz Sayın Devlet Bahçeli’ye ihanet edenlerin Başbuğumuz Alparslan Türkeş’i anmasını asla kabul etmez, ilelebet de etmeyecektir.”

Sav o dur ki, Ankara Yenimahalle Belediyesi’ne ait salonda yapılacak “anma toplantısı”nda kavga çıkmasına, Ankara MHP İl Başkanı Turgay Baştuğ’un bu paylaşımı neden olmuş.

MHP İl Başkanı Baştuğ’un suçladığı üç kişiden biri, MHP’den ayrılıp İyi Parti’ye geçen Ali Uzunırmak’tır ve sosyal basın hesabından, Baştuğ’a şu yanıtı veriyor:

“Benim siyasi özgeçmişimde Ülkü ocakları/MHP den başka bir şey yazmaz, yazmadı, herhangi geçmiş zamanda Başbuğumuzu ve davayı satanları samimice arayacaksanız yakın çevrelerinize bakacaksınız, milleti MHP’li yapmaya çalışacağınıza, ömrünü MHP’ye vermiş insanları iftira atmayı bırakın.”

 

Acar gazeteci İsmail Saymaz, “Alparslan Türkeş Vakfı”nın Başkanı, 24’üncü Dönem (28 Haziran 2021 – 23 Nisan 2015) İstanbul AKP Milletvekili Ahmet Kutalmış Türkeş’le görüşüyor.

Saymaz, söyleşisini dün (29 Kasım 2021 Pazartesi) www.halktv.com.tr’deki köşesinde “Ahmet Kutalmış Türkeş, MHP’yi ve polisi suçluyor” https://halktv.com.tr/makale/ahmet-kutalmis-turkes-mhpyi-ve-polisi-sucluyor-654625 başlığıyla yayınladı.

Ahmet Kutalmış Türkeş, babasının partisi MHP’den değil de, neden AKP’den Milletvekili olduğunu ve “anma toplantısı”ndaki saldırı ile daha birçok konuda açıklamalarda bulundu.

Lütfen linki tıklayıp okuyun.

 

Benim asıl ilgimi çeken, Ahmet Kutalmış Türkeş’in, -adını ilk duyduğum- www.tamgaturk.com’a konuşurken, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ile ilgili söyledikleriydi.

www.tamgaturk.com, 28 Kasım 2021 Pazar günlü, spotu “Bugün, Alparslan Türkeş Vakfı‘nın düzenlediği Alparslan Türkeş’i anma etkinliğine düzenlenen saldırıya, Başbuğ Alparslan Türkeş’in aile fertleri tepki gösterdi”, başlığı “Kutalmış Türkeş: Bahçeli’nin Türk Düşmanı Olduğunu Bilirdik, Bir de İslam Düşmanıymış” https://www.tamgaturk.com/kutalmis-turkes-bahceli-nin-turk-dusmani-oldugunu-bilirdik-bir-de-islam-dusmaniymis/41136/ olan haberinde “Ankara’da düzenlenen Alparslan Türkeş Anması etkinliğine saldırı düzenlendi. MHP İl Başkanı Turgay Baştuğ’un hedef göstermesinden sonra 50’ye yakın terörist, etkinliğin düzenlendiği salonun kapısında çevik kuvvet polislerinin beklemesine rağmen salona girerek, Başbuğ Alparslan Türkeş’e, Kuran tilavetinden sonra dua edildiği esnada sahnedeki bayrakları alıp protokole saldırdı” diyor, merhum Alparslan Türkeş‘in eşi Seval Türkeş’in “Alparslan Türkeş Vakfı, Başbuğ’un vefatının hemen akabinde kuruldu. Asıl amacı Başbuğ’un mezarının bakımını yapmak ve hatırasını yaşatmaktır. Ancak Devlet Bahçeli ilk günden beri vakıftan rahatsızdır. İlk günden beri vakfı istemiyor” biçimindeki sözlerine yer veriyor.

www.tamgaturk.com, saldırıdan sonra Seval Türkeş gibi kendilerine konuşan Ahmet Kutalmış Türkeş’in sözlerini ise okurlarına şöyle sunuyor:

”Evvela bir hukuk devletinde kimse kimsenin toplantısını basamaz. Demek ki hukuk devleti değiliz.
Sonra, Başbuğ’un ailesinin kurduğu Alparslan Türkeş vakfı Türkeş anmayacak da, Türkeş’in ajan dediği Bahçeli mi anacak? Bahçeli’nin Türk düşmanı olduğunu bilirdik. Tam Fatiha okunurken etkinlik basmaya adam yolladığına göre aynı zamanda İslam düşmanıymış. 

İşin şu tarafı da var:

Polis bakıyor, izliyor. O kadar saldırı var, bir tane gözaltı yok. Demek ki bu saldırıları İçişleri Bakanlığı organize ediyor.”

 

29 Mayıs 2015 günlü yazılı açıklamasında “Seçim beyannamesinde, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin Anayasası’ndan ‘Türk’  adının çıkarılacağı, ‘Başkanlık sistemi’ adı altında 92 yıllık devletimizin bölünerek, federasyon ve özerk alanlara dönüştürüleceği tuzağını fark ettim” https://www.sozcu.com.tr/2015/gundem/ahmet-kutalmis-turkes-akpden-istifa-etti-845307/ diyerek, AKP’den istifa eden Ahmet Kutalmış Türkeş’in ve Seval Türkeş’in sözlerine yorumda bulunmayacağım.

Çünkü…

Yeterince açık, anlaşılır.

Nokta…

İYİ PARTİ “ORTAK MİTİNG”DE YER ALMAMAKLA, “İTTİFAK ANLAYIŞI”NA UYGUN DAVRANMAMIŞTIR!..

150 150 bakikarakol

KAMUTAY (TBMM) İÇİ, DIŞI MUHALEFET PARTİLERİ MİTİNGLERİNİ ORTAK YAPSINLAR!.. https://bakikarakol.com/kamutay-tbmm-ici-disi-muhalefet-partileri-mitinglerini-ortak-yapsinlar/ başlıklı yazımın yayınlandığı 26 Kasım 2021 Cuma günü www.haberturk.com internet gazetesinde Muharrem Sarıkaya’nın Ortak miting teklifine neden hayır denildi?” https://www.haberturk.com/yazarlar/muharrem-sarikaya/3264713-ortak-miting-teklifine-neden-hayir-denildi başlıklı yazısı yayınlandı.

Rastlantının bu kadarı olamazdı!

Bir anlamda iyi oldu.

Okudum ve “Millet İttifakı”nın ikinci büyük ortağı İyi Parti’nin “Ortak Mitingi” konusundaki düşüncesini öğrendim.

Şunu da öğrendim ki…

Millet İttifakı”nın birinci büyük ortağı partim CHP’min yönetiminden, İyi Parti yönetimine “Ortak Miting” yapma önerisi gitmiş.

Ama İyi Parti Genel İdare Kurulu, öneriyi masaya yatırmış, olumlu bulmamış.

Gerekçe de “Eğer birlikte miting yapmış olsaydık, bizimle beraber olmak isteyenlerin tercihini etkileyecektik” miş.

Dahası…

Sarıkaya yazısında ‘İki partinin farklı zamanlarda ve yerlerde miting yapması halinde getirisinin daha fazla olacağına da bu aşamada vurgu’ yapıldığının altını çiziyor ve Mitingler konusunda neden bu kadar cevval bir çıkış yapıldı?” sorusunu yönelttiği İyi Parti’deki kaynağından ya da kaynaklarından “Bunu biz istemedik, ancak Erdoğan, Genel Başkanımız Meral Hanım’a laf söyleyince bizim ne olduğumuzu anlaması için böyle bir düzenlemeye gitmeye karar verdik…” yanıtını alıyor.

Ve Sarıkaya yazısını şöyle sürdürüyor:

“Aktardıklarına göre daha önce hesapta olmayan Denizli mitingi böyle bir gerekçeyle gerçekleştirilmiş, ittifak ortağı partilerin katkı yapması konusunda da herhangi bir davet yapılmamış.

‘İttifak ortağımız olarak o bölgenin milletvekillerinden, nezaket içinde muhakkak gelen olmuştur, ancak bizim özel bir davetimiz söz konusu değil’ denildi.

Aktardıklarına göre aslında mitingler sürecini Ocak sonrasında başlatmayı planlıyorlarmış.

Son dönem sıklıkla gerçekleştirdikleri kentlerdeki esnaf gezilerinin bir bölümünü miting haline getirmeyi amaçlamışlar.

Ancak Erdoğan’ın Akşener’e yönelik sözleri hazırlıkların erkene alınmasına yol açmış.”

Sarıkaya yazısını “Bu aşamada hafta başında Ankara ve İstanbul’da kendiliğinden gerçekleşen yürüyüşlerle ilgili de anında teşkilat uyarılmış ve bu türden eylemlerin kesinlikle içinde olmamaları, seçmenlerin katılımının da engellenmesi çağrısı yapılmış.

Endişeleri provokasyonla karşılaşma ihtimali…

Seçim yaklaştıkça ilginç gelişmelere ve sürece tanıklık edeceğiz gibi görünüyor…” tümceleriyle bitiriyor.

 

İyi Parti yönetiminin, provokasyonla karşılaşma olasılığına ilişkin kaygılarına, Sarıkaya’nın da son tümcesindeki öngörüsüne katılıyorum.

Şundan:

“Cumhur İttifakı”nın ve “Cumhur İttifakı İktidarı”nın adeta “sözcüsü” gibi davranan “özgül ağırlık”MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, 27 Kasım 2021 Cumartesi günü partisinin Merkez Yönetim Kurulu’nun ve Merkez Disiplin Kurulu’nun ortak toplantıları bitiminde gerçekleştirdiği basın açıklamasında “tehdit içerik”li özetle şu sözleri etmişti:

“Terörist Demirtaş’ın 24 Kasım 2021 tarihinde, Meclis’te grubu bulunan partilerin başkanlarını ortak bir basın toplantısıyla hükümeti istifaya çağırmalarını, dahası yedi bölgede ortak miting yaparak derhal seçim istemelerini dayatması günün sonunda Kılıçdaroğlu tarafından benimsenmiş ve kabullenilmiştir. 

Ekonomik sorunları bahane göstererek ‘Haydi meydana’ diyen, 4 Aralık günü Mersin’de ilk mitingi yapacaklarını duyuran Kılıçdaroğlu, teröristleri hararetle selamlamıştır. Kararlılıkla ve ikazla hatırlatırım ki: Sokaklara inerek hükümeti istifa ettirmeye, terörizmin ve yabancı güçlerin tetikçiliğine soyunarak ülkemizi felaket dolu bir mecraya taşımak isteyenlere asla izin, asla icazet verilmeyecektir. Yasa dışı sol ve marjinal grupları sokağa sürüp milletimizin duyarlılıklarını ve sabrını test etmeyi aklından geçirenler bu gafil tezgahın, bu lekeli kumpasın sonuçlarına ağır şekilde katlanacaklardır. CHP Genel Başkanı nereye giderse gitsin, milli nefesimiz ensesinde olacaktır.” 

 

Anlıyorum ki, provokasyonla karşılaşma olasılığı kaygılarına katıldığım İyi Parti yönetimi, örneğin, 10 Ekim 2015’deki, 103 vatandaşımızın yaşamını yitirdiği, yüzlerce vatandaşımızın yaralandığı Ankara Gar Katliamı gibi kanlı olaylardan partililerini uzak tutmak siyasasını (politikasını) benimsemiş, uygulamaya koymuş!

 

İyi Parti yönetimi, güvenilir yer ve kaynaklarından uyarı, bilgilendirme (brifing) mi aldı ki, “Millet İttifakı” partilerle ortak miting yapmama siyasasında karar kıldı?!

 

Erken veya Hemen seçim’e gitmemekte inat edip “Seçim Haziran 2023’te” diyen “Cumhur İttifakı”nı ve “Cumhur İttifakı İktidarı”seçime zorlamak

için yapılacak mitinglere katılmamasında “ n e d e n ”  başka ne olabilir?!

 

İleri sürdükleri gerekçeler ise inandırıcılıktan ve gerçekçilikten çok yoksun!

 

“Ortak Miting” olayında İyi Parti yönetimi, ittifak anlayışına uygunsiyasi karar” almamıştır ve olası olacaklardan sorumlu tutulmaktan kurtulamayacaktır!..