Posts By :

bakikarakol

“SİYASİ ASAYİŞ” DARMADUMAN!..

150 150 bakikarakol

FLAŞ FLAŞ!..
İNANILIR, KABUL EDİLİR BİR KARAR, UYGULAMA!..
TÜRKİYE CUMHURİYETİ DEVLETİ’NDE VE DÜNYA ÜLKELERİN DEVLETLERİNDE BİR İLİK!..
CUMHUR İTTİFAKI BUNU DA YAPTI YA, DÜNYAYA TÜRKİYE’MİZİ REZİL ETTİ YA!..
BU BİR DARBEDİR!..
RET VE PROTESTO EDİYORUM!.. https://twitter.com/BakiKarakol/status/1377591611597672450 twitimin ardından attığım HİÇ ETİK DEĞİL!..
ÇOK ÇİRKİN, ÇOK AYIP!..
ÇOK DA UTANIYORUM!..
TÜRKİYE CUMHURİYETİ DEVLETİ VATANDAŞI OLARAK, O YASA, YASALAŞSA BİLE BENİM İÇİN YOK HÜKMÜNDEDİR!..
https://twitter.com/BakiKarakol/status/1377631142355042308 twitimle yetineceğim için, www.gercekgundem.com internet gazetesinin dün saat 17.02’de yayına koyduğu “AKP milletin iradesini yok saydı: Reddedilen teklif yeniden oylanacak” başlıklı ve “TBMM’de muhalefetin oylarıyla reddedilen Güvenlik Soruşturması Teklifi’nin maddelerine geçilmesi yeniden oylanacak” spotlu haberi https://www.gercekgundem.com/siyaset/263375/akp-milletin-iradesini-yok-saydi-reddedilen-teklif-yeniden-oylanacak?utm_source=share-twitter linkinden okumanızı isteyeceğim.
https://www.t24.com.tr/haber/meclis-baskani-sentop-tan-guvenlik-sorusturmasi-kanun-teklifinin-reddi-sonrasi-baskanlik-divani-nin-toplanmasina-iliskin-elestirilere-yanit-verdi,942956 linki de okuyun…

Ne yazık ki ve ne acı ki, ülkemizde son günlerde “siyasi asayiş” darmaduman!..

Önceki gün yazılı açıklama yaparak “Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından 17 Mart 2021 tarihinde, HDP’nin kapatılma istemiyle hazırlanıp Anayasa Mahkemesi’ne sunulan iddianame usul eksikleri gerekçe gösterilerek anılan Başsavcılığa iade edilmiştir.
Anlaşılan odur ki, Türkiye’nin terör ve bölücülükle mücadelesine Anayasa Mahkemesi duyarsız, ilgisiz ve açık ara mesafelidir.
Anayasa Mahkemesi hukukun üstünlüğünden mi yanadır, yoksa bölücülüğün mü şakşakçısıdır?
HDP’nin kapatılması kadar Anayasa Mahkemesi’nin de kapanması artık ertelenemez bir hedef olmalıdır” http://www.mhp.org.tr/htmldocs/mhp/4796/mhp/Milliyetci_Hareket_Partisi_Genel_Baskani_Sayin_Devlet_Bahceli__nin___Yargitay_Cumhuriyet_Bassavciligi_Tarafindan_HDP__nin_Ka.html diyen MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’ye ilk tepki, aynı gün, Cumhur İttifakı ve Cumhur İttifakı iktidarı ortağı AKP’den geldi!
AKP Genel Merkez Seçim İşleri Başkan Yardımcısı Samir Altunkaynak “Anayasa Mahkemesine her karar sonrası hukuki olmayan yaklaşımlarla saldırmak en başta bu ülkenin hukuk sistemini yok saymaktır” https://odatv4.com/bahceliye-karsi-gelen-aciklamadan-sonra-akpden-mhp-geri-adimi-01042118.html tümcesiyle, Bahçeli’nin, Anayasa Mahkemesi’ne “saldırdığını” vurguladı!
Ama…
Aynı gün içinde ve birkaç saat sonra “25 yıllık bir hukukçu olarak iade kararının mahiyeti ve sonuçlarına dair yaptığım değerlendirmeler, herhangi bir kimseyi veya partiyi hedef almadığı gibi herhangi bir açıklamaya cevap mahiyetinde de değildir. Kamuoyuna saygıyla duyurulur” https://twitter.com/samiraltunkayna/status/1377345430346854404 diye twit atarak “geri vites” yaptı.
Böylece…
Bu gelişmeyle, Bahçeli’nin, Cumhur İttifakı ve Cumhur İttifakı İktidarı üzerinde olduğu kadar, İttifak ortağı AKP üzerinde de etkinliği ve etkiliyi bir kez daha görüldü!

Bahçeli’ye ikinci tepki, bir gün sonra, İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener’den geldi.
Akşener, Bahçeli için “Yorgun olduğunu anladım” dedi, ekledi:
“Dolayısıyla evine dönmeye ve biraz tefekküre ve evinde dinlenmeye davet ediyorum.” https://www.sozcu.com.tr/2020/gundem/son-dakika-bahceliden-flas-muharrem-ince-aciklamasi-5969088/?utm_source=ilgili_haber&utm_medium=free&utm_campaign=ilgilihaber

Anımsanacaktır…
Bahçeli 6 Ağustos 2020’de Akşener’e -MHP’yi işaret ederek- “Evine dön” https://www.sozcu.com.tr/2020/gundem/son-dakika-bahceliden-flas-muharrem-ince-aciklamasi-5969088/?utm_source=ilgili_haber&utm_medium=free&utm_campaign=ilgilihaber çağrısında bulunmuştu…

TOPLUMUN, “ADI LAZIM DEĞİL”E YANITINDA DA GAZETECİLERİ HEDEF GÖSTEREN BAHÇELİ’DEN BEKLENTİSİ!..

150 150 bakikarakol

Önceki günkü (30 Mart 2021 Salı) grup konuşmasındaki “Borç alan, emir alır. Emir aldıkları için bu hale geliyor Türkiye. Düyun-u Umumiye’yi de biliyoruz, Borçlar Genel Müdürlüğü’nü de biliyoruz. Birisi Osmanlı’ya ait, birisi bu iktidara ait.
Türkiye Cumhuriyeti Devleti -açıkça söylüyorum- soyuluyor.
Ak Parti milletvekilleri ve MHP milletvekilleri, parlamentodaki tamamı Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nde bir kişiye hizmet ediyorlar, 83 milyona değil. Bir kişiden talimat alıyorlar.
İradesini bir kişiye teslim edenler, milletin vekili olamazlar. Sarayın vekilleriyle, milletin vekilleri ayrıdır. Biz milletin vekiliyiz.
O zorba gidecek, İstanbul Sözleşmesi geri gelecek”
https://www.chp.org.tr/haberler/chp-genel-baskani-kemal-kilicdaroglu-tbmm-chp-grup-toplantisinda-konustu-30-mart-2021?q= sözlerinin ardından “Sayın Bahçeli, 13. Olağan Büyük Kurultayı’nda açıklama yapıyor: ‘Kılıçdaroğlu; her muhtarlığa bir özel kalem müdürü atanırsa, işsizliğin sona ereceğini cahilce müjdelemiş” diyen ve konuşmasına “Ülke perişan ama kendisine ‘milliyetçiyim’ diyen bir partinin genel başkanı, onun da tek gündem konusu benim.
Ya Allah rızası için, bir gün ama bir gün ya Sayın Bahçeli’nin: ‘Ya bu esnafın derdi nedir?’ diye sorduğunu duydunuz mu?
Duymadınız, duyamazsınız. Onun derdi biziz. Peki, hadi esnafı unuttu diyelim. Bir güne bir gün Sayın Bahçeli’nin, ‘Ya bu çiftçilerin derdi nedir?’ diye bir soru sorduğunu duydunuz mu? Duyamazsınız. Onun için esnaf, çiftçi, hepsi hikaye. Onun tek bir arzusu var: ‘Muhterem beyefendi orada nasıl kalacak? Ben de altına halı olayım.’ Olmaz. Ve yine Sayın Bahçeli’nin bir güne bir gün, ‘Ben o Tank-Palet Fabrikasını alacağım, şanlı ordumuza geri iade edeceğim’ dediğini duydunuz mu?
Ve yine Sayın Bahçeli’nin ‘Ben milliyetçi olarak, ülkücü olarak Süleyman Şah Türbesi’nden bayrağın indirilmesini asla içime sindiremiyorum. Türbenin kaçırılmasını içime sindiremiyorum. O bayrağı alacağım, vatan toprağına tekrar dikeceğim’ dediğini duydunuz mu? Duyamazsınız. Bunları kimden duyuyorsunuz? Bu kardeşinizden duyuyorsunuz. Kim gerçek milliyetçi? Biziz. Gerçek milliyetçi, gerçek vatansever, gerçek ülke seven, insanını seven biziz” tümcelerini ekleyen, partim CHP’nin ne yazık ki başındaki “adı lazım değil”e, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli dün zehir zemberek yanıt verdi.
Bahçeli, twitter hesabından gerçekleştirdiği paylaşımlarında “CHP Genel Başkanı, alem bir insan. Allah’ı var, sıkıntılı anlarda insanımızı iyi güldürüyor! Kara mizahta ustalaştı, epey de mesafe kat etti. Kabak tadı verse bile, siyasi eğlenceye dönüşen grup toplantılarında kurusıkı atışın, yalan edebiyatının inceliklerini sahneliyor”
http://www.mhp.org.tr/htmldocs/mhp/4795/mhp/Milliyetci_Hareket_Partisi_Genel_Baskani_Sayin_Devlet_BAHCELI__nin_sosyal_medya_hesabi_twitter_uzerinden_yayinladiklari_mesaji.html diyor, şöyle sürdürüyor:
“Dün yine tutulmuş aklıyla, kararmış vicdanıyla haykıran gerçeklere, meydan okuyan hakikatlere sırtını döndü. Tek gündem konumuzun kendisi olduğunu dile getirdi. İnsan ne kadar az düşünürse o kadar çok konuşurmuş, ağız var, dil var, fakat akıl ve ahlak derseniz işte o yok.
Kılıçdaroğlu gerçek milliyetçi, gerçek vatanseverin kendileri olduğunu söylemiş. Aslına bakarsınız önemli bir gelişmeyle, kritik bir itirafla karşı karşıyayız. Gerçi bu çıkışından memnuniyet duyduğumu da saklayamam. En azından altı okun içindeki milliyetçiliği hatırlamış!
Madem gerçek milliyetçi olduğunu söylüyor, o halde gereğini ve gerçeğin sorumluluğunu da bir an önce yapmak zorundadır. FETÖ ve PKK’yla bütün bağlarını keserek işe başlamalıdır. Bu da yetmez, HDP’yle ittifakı bitirdiğini, zilletin batağından derhal çıkacağını duyurmalıdır.
Kılıçdaroğlu bunları yaparsa, gelip partimize dahi üye olabilir. Siyasi mücadelesini aramızda sürdürebilir. Hatta açık çek veriyorum, 2023 Haziran ayında Tunceli’den milletvekili adayımız olmasında bile engel yoktur. Temizlensin, nedamet göstersin, buyursun gelsin.
Bu vaadimiz ve vaki davetimiz Kılıçdaroğlu’nun milliyetçiliği kadar gerçekçidir! Zira bizim herkese kapımız açıktır, bizim yüreğimizde yenilenmiş ve yüklerinden kurtulmuş Kılıçdaroğlu’na bile yer vardır. Onu sevgiyle kucaklayacak, geçmişini unutturacak hoşgörümüz ortadadır.
Bir diğer ele alınması gereken konu ise şudur: Kılıçdaroğlu, HDP’li işbirlikçileri ve İP’li yoldaşları devamlı Sonbaharda seçim olabileceğini konuşuyorlar. Yok diyoruz, anlamıyorlar. Seçim zamanında olacak diyoruz, zihni melekeleri tıkalı olduğundan algılayamıyorlar.
Daha ilginci, televizyon ekranlarında sabit ama haftalık ücret mukabilinde yorum yapan bildik isimler, Kılıçdaroğlu’ndan aldıkları asparagas sufleleri cansiperane savunuyorlar, servis ediyorlar, nöbetleşe gündem işgaline soyunuyorlar. Ne söylesek nafile, hep aynı havadalar.
Mesela, Necdet Saraç, Şaban Sevinç, Ali Haydar Fırat, Hakan Bayrakçı, Orhan Bursalı ve Sevilay Yılman’a varıncaya kadar farklı televizyon ekranlarda CHP’nin hem sözcülüğünü hem seçim kulisi yapan ücretli tetikçilere üzülüyorum, durmadan yırtınıp kendilerini paralıyorlar.
Bunların karşısında beşlik simit gibi dizilen bazı gazeteci ve eski siyasetçiler de evet haklısınız, ama diyerek söze başlayıp acayip gerdan kırıyorlar. Erken seçim siparişini Okyanus ötesinden mi berisinden mi aldıkları muamma olsa da, kukla gibi oynatılıyorlar.
Cumhurbaşkanı ve Milletvekili Genel Seçiminin nasıl olacağı, bu konudaki gerek ve yeter şartların nelerden teşekkül ettiği bu hacıyatmazlar tarafından ya bilinmiyor ya da bilinse de gerçeğin üzeri örtülüyor.
TBMM’de seçim kararının alınması için ihtiyaç duyulan çoğunluğa sahip olmadan, Cumhurbaşkanı’nın da bu konuda net tavrı bilinmesine rağmen, Sonbaharda seçim olabilir demek Türkiye’nin siyasi, ekonomik ve toplumsal huzurunu hançerlemek isteyenlere hizmettir.
Peki, bunun neresi demokrasidir? Neresi özgürlüktür? Neresinde adamlık ve ahlak vardır? Televizyon sahipleri acaba, Kılıçdaroğlu’nun seçim spekülasyonun gündemde kalması için gizil ve gizemli bir destek mi vermektedir? Boş lafa, boş tantanaya, boşuna çabaya karnımız toktur.
Kılıçdaroğlu, bizim halı olduğumuzu söylemiş. O halde sıkıyorsa, yiyorsa, cesareti varsa gelsin de üstümüze bassın. Halı değiliz, ama haya sahibiyiz, vatan ve millet sevdalısıyız. Bu iftirayı atanların haysiyetlerinin kimler tarafından çiğnendiğini hem biz hem de millet biliyor.
Süleyman Şah Türbesi konusunda bize laf eden Kılıçdaroğlu, eğer aramıza katılırsa, zincirlerinden kurtulup bize doğru akarsa, geçmişte neler söylediğimizi, nasıl bir duruş gösterdiğimizi tek tek, heceleye heceleye, okumayı yeni öğrenen çocuklara anlatır gibi öğreteceğim. Söz.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun ciddiyetsiz ve itibarsız sözlerine karşı esasen siyasi üslubuma çok da uygun olmayan bir tarzda cevap vermek durumunda kaldım. Hiç kimse kusura bakmasın, ama hak edene hak ettiği gibi davranmak görevimizdir.”

Bir iki vurguya “adı lazım değil”le başlayayım…
Tarihten, tarih bilmekten söz ediyor ya, sormak isterim:
CHP tarihini, dünya lideri Kemal Atatürk’ün özgeçmişini (biyografisini) biliyor mu?!
Biliyorsa, bu yaptıkları ne?!

Bahçeli’ye geleyim…
“… hoşgörümüz…” diyor!
Gerçekten Bahçeli’de ve arkadaşlarında “hoşgörü” var mı?!
Kanıtlasınlar da görelim!

Bahçeli, “partiye daveti” pek sevmiş olmalı ki, “FETÖ ve PKK’yla bütün bağlarını keserek işe başlamalıdır. Bu da yetmez, HDP’yle ittifakı bitirdiğini, zilletin batağından derhal çıkacağını duyurmalıdır” tümceleriyle dile getirdiği koşulla “adı lazım değil”i de MHP’ye “davet” ediyor!

“Erken seçim istemek” Bahçeli’yi neden bu kadar rahatsız ediyor?!
Yarım “asır”lık siyasacı (politikacı) Bahçeli, “erken seçim isteme”nin siyasi partilerin yasal ve Anayasal hakkı olduğunu bilmiyor mu?!

Bahçeli, ad-soyad vererek, gazetecilere etmediği laf bırakmama, onları hedef gösterme alışkanlığını dün de unutmamış!
Adlarını andığı gazetecilerden biri veya bir kaçı, bugün, yarın veya önümüzdeki günlerde saldırıya uğrarsa, sorumlu Bahçeli olmayacak mı?!

Devlet ve siyasa yaşamı, deneğimi olan, “Özel görüşmelerde çok saygılı kibar biridir” denilen 1948 doğumlu Bahçeli’ye, “… sıkıyorsa, yiyorsa, cesareti varsa…” sözler yakışır mı?!

Ve Bahçeli “… geçmişte neler söylediğimizi…” derken, gerçekten yaklaşık üç yıl öncesine kadar söyledikleri ile yaklaşık üç yıldan sonra, şimdiye kadar söylediklerini hiç düşündü mü?!
Düşündüyse, 180 derecelik siyasi dönüşünü açıklasın!
Toplumun, Bahçeli’den böyle bir beklentisi var!..

CUMHUR İTTİFAKI ORTAKLARINI KORKUTAN, TÜRK HALKININ SOYLULUĞU, TUTARLILIĞI, KARARLILIĞI!..

150 150 bakikarakol

Dün twitter hesabımdan üç paylaşımda bulundum.
Onları bilginize sunduk istiyorum:

TIKLIM TIKLIM KONGRELER; BU KARARLAR VE RAMAZAN’DA, DEMOKRATİK, LAİK TÜRKİYE’Yİ ARAPLAŞTIRMAK İÇİN BİLEREK, PLANLI MI YAPILDI?!. https://twitter.com/BakiKarakol/status/1376833863448662021

GÜNAYDIN!..
YENİ Mİ UYANDINIZ?!.
BİR HAYLİ GEÇ OLMADI MI?!. https://twitter.com/BakiKarakol/status/1376855004909297664

EĞLEMSİZ SÖYLEM, SUYA YAZI YAZMAK GİBİDİR!..
N O K T A ! . . https://twitter.com/BakiKarakol/status/1376858056320036865

Dün ayrıca…
Sözcü Gazetesi’nin Ankara Temsilcisi ve Yazarı Saygı Öztürk’ün “Atatürk, askerlerin kurs yönergesinden çıkarıldı” https://www.sozcu.com.tr/2021/yazarlar/saygi-ozturk/ataturk-askerlerin-kurs-yonergesinden-cikarildi-6342296/ başlıklı yazısında işlediği konunun ise içimi parça parça ettiğini söylemeliyim!
Linki verdim.
Tıklayıp okumanızı isterim.

Geçelim…

Her nedense (böyle dememe bakmayın, biliyorum), son aylarda, ülkemin, halkımın, dünya lideri Kemal Atatürk’ümün, CHP’min, dinimin, ekinimin (kültürümün) vb bir numaralı düşmanı emperyalist Britanya Krallığı/İmparatorluğu, yazılı, görsel, sözlü ve internet basınıyla ülkemize, ülkemizdeki ekonomik, siyasi vb gelişmelere “yoğun” ilgi gösteriyor!
Sözcü Gazetesi’nin internet sitesinde “İngiltere, Erdoğan’ın adımlarını inceledi: Erken seçim sinyali mi?” https://www.sozcu.com.tr/2021/dunya/ingiltere-erdoganin-adimlarini-inceledi-erken-secim-sinyali-mi-6342611/ başlıklı haberi okudum.
Sonra da Cumhuriyet Gazetesi’nin internet sitesinde yer alan “Kılıçdaroğlu, kurmaylarına ‘sonbaharda seçime hazırlanın’ talimatı verdi” https://www.cumhuriyet.com.tr/haber/kilicdaroglu-kurmaylarina-sonbaharda-secime-hazirlanin-talimati-verdi-1824182 başlıklı haberi…

Özerkliğini yitirdiği yakın geçmişte aldığı ve uyguladığı “yanlı” kararlarıyla tartışılan, yerilen Yüksek Seçim Kurulu’nun (YSK’nın) seçime girecek siyasi partileri belirleyip açıklamasına https://odatv4.com/secime-girebilecek-partiler-belli-oldu-30032130.html kimi siyasilerin, genel başkanların heyecanlanmalarına, 2021’in sonbaharını işaret ederek “Erken seçim var” demelerine katılmıyorum.
Çünkü…
2022’nin Kasım’ından önce erken seçim öngörmüyorum.
2022’in Kasım’ında veya 2023 Haziran’ında yapılacak seçimde, Cumhur İttifakı’nın ve İktidarı’nın yapacağı, yaptıracağı “katakulliler”i öngörebiliyorum!
Yazacağım.

Dün beni mutlu eden haberlerden biri, www.cumhuriyet.com.tr ‘de yayınlanan “Aksoy Araştırma’nın yaptığı çalışmada yurttaşlar, ‘Kararlar Meclis’te alınsın’ uyarısında bulundu” https://www.cumhuriyet.com.tr/haber/aksoy-arastirmanin-yaptigi-calismada-yurttaslar-kararlar-mecliste-alinsin-uyarisinda-bulundu-1824180 başlıklı haberdi.
“Aksoy Araştırma’nın çalışmasına göre yurttaşların yüzde 76’sı, ‘vatandaşın sağlığını, ekonomisini, güvenliğini ve refahını etkileyen kararların’ Meclis’te alınmasını istiyor. Bu kararların Cumhurbaşkanı tarafından alınmasını destekleyenlerin oranı ise yüzde 24. AKP’lilerin yüzde 53.7’si ve MHP’lilerin yüzde 89.5’i de kararların Meclis’te alınmasını destekliyor” spotlu haberde şöyle deniyordu:
“Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi ile başlayan Meclis’in işlevsizleştirildiği tartışmaları, son olarak, Meclis’in onayladığı İstanbul Sözleşmesi’nden Cumhurbaşkanı kararı ile çıkılması ve Meclis Başkanı Mustafa Şentop’un, bu uygulamanın Montrö Boğazlar Sözleşmesi için de geçerli olduğu yönündeki sözleri ile yeniden gündeme geldi. 26 Mart’ta, mobil panel üzerinden eşzamanlı olarak 1067 kişi ile görüşmeyle gerçekleştirilen araştırmada, yurttaşlara “Sizce vatandaşın sağlığını, ekonomisini, güvenliğini ve refahını etkileyen bir karar nasıl alınmalıdır” sorusu yöneltildi. Yüzde 95 güven aralığında yüzde 3 hata payı ile yapıldığı kaydedilen çalışmada, yurttaşların yüzde 24’ü, kararların Cumhurbaşkanınca alınması, yüzde 76’sı ise Meclis tarafından alınması görüşünü belirtti.
Araştırmada, Meclis’te grubu bulunan partilerin seçmenlerine yönelik dağılım da yer aldı. Buna göre İYİ Partililerin yüzde 93.5’i, HDP’lilerin yüzde 93.2’si, CHP’lilerin yüzde 90.2’si, MHP’lilerin yüzde 89.5’i ve AKP’lilerin yüzde 53.7’si “kararları Meclis alsın” yanıtını verdi. AKP’lilerin yüzde 46.3’ü, MHP’lilerin yüzde 10.5’i, CHP’lilerin yüzde 9.8’i, HDP’lilerin yüzde 6.8’i ve İYİ Partililerin yüzde 6.5’i ise kararların Cumhurbaşkanı tarafından alınması görüşünde.”

Duygulandım, gururlandım, umudum katlandı!

İşte, Cumhur İttifakı ve Cumhur İttifakı İktidarı ortaklarını korkutan, Türk halkındaki bu soyluluk, bu tutarlılık, bu kararlılık!
Hiçbir güç karşı koyamaz, karşı çıkamaz!..

PARTİM CHP’MİN NE YAZIK Kİ BAŞINDAKİ “ADI LAZIM DEĞİL”İN İŞTE KAFASINDAKİ CUMHURBAŞKANI ADAYI…

150 150 bakikarakol

AKP Genel Başkanı Cumhurbaşkanının bir stratejisi var:
Kendisi ve kendileri dışındakilerden, hele de siyasi karşıt, siyasi rakip bellediklerinden gelecek iyi, yararlı, gerekli her şeye karşı çıkmak!..
Bunu, kendisi kadar, herkes biliyor.
En başta da, karşıt, rakip belledikleri siyasi kadrolar…
Bildikleri için, AKP Genel Başkanı Cumhurbaşkanına oradan yükleniyorlar.
Orası…
Erken seçim!..

Sıkça, “erken seçim” isterler.
Biliyorlar ki, istem kendilerinden gittiği için, AKP Genel Başkanı Cumhurbaşkanı, erken seçime gitmek düşüncesinde olsa da, istemeyecek, ret edecek.

Özde, erken seçim istedikleri yok; varmış gibi yapıyorlar.

Erken seçim istemelerinin bir diğer nedeni, parti içindeki “yönetime muhalif Milletvekilleri”ni etkilemek, susturmak…

Bunu çok sık yapan, “adı lazım değil”!..
Daha 5 gün önce (26 Mart 2021 Cuma) Fox TV’de İsmail Küçükkaya’nın “Çalar Saat” programında, bu yılın sonbaharında erken seçim olacağını söyledi.

İşte bu şahıs, en erken 2022’de, en geç de 2023 yapılacak Cumhurbaşkanlığı ve Milletvekili Genel seçiminde, partiden Cumhurbaşkanı adayı gösterecek “ad”ı kafasında belirlemiş.

Hiçbir kaynağa dayanmadan, kendi siyasi analizlerime dayanarak söylüyorum.
İnanmak, inanmamak sizin taktirinde.

Önce şu bilgileri vereyim:
Cumhur İttifak’ındaki siyasi partilerin tam aksine, Millet İttifakı’ndaki siyasi partiler, Cumhurbaşkanı adayı çıkaracaklar.
İyi Parti’nin Cumhurbaşkanı adayı Genel Başkan Meral Akşener.
Saadet Partisi’nin Cumhurbaşkanı adayı Genel Başkan Temel Karamollaoğlu veya 11’inci Cumhurbaşkanı Abdullah Gül.
CHP’nin Cumhurbaşkanı adayı ise Genel Başkan “adı lazım değil”in kafasındaki…

Bu üç siyasi parti, kendi adaylarını 1’inci turdan, 2’inci tura taşımak için yırtınacaklar.
1’inci turda en çok oy alıp 2’inci tura çıkacak, Cumhur İttifakı’nın adayı AKP Genel Başkanı Cumhurbaşkanıyla yarışacak adayda birleşecekler.
O aday, “adı lazım değil”in kafasındaki olacak.
Çünkü…
O aday, geçmişinde bıraktığı “iz”den, “izlenim”den ötürü, halkta karşılığı var.
Adı…
Görev süresi bitiminde evinde köşesine çekilen, ülkede onca olaylar olmasına karşın tek sözcük etmeyen, bu yüzden de zaman zaman yerdiğim, yereceğim…
10’uncu Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer!

Biliyorum…
Konuşkan değildir.
Cumhur İttifakı adayı AKP Genel Başkanı Cumhurbaşkanı karşısında tutunması zor.
Bu zayıf noktayı, birinci tur sürecinde “adı lazım değil” sırtlayacak.
Konuşmaların bitiminde “aday Sezer”, kitlelere tanıtım için sahneye çağrılacak.
Birkaç tümcelik söz edecek.
“Güçlendirilmiş demokratik, laik parlamenter sisteme dönüş için elimden geleni yapacağım” diyecek, “Söz veriyorum” diyerek de ekleyecek.
Kitlede zaten karşılığı var.
Kitle zaten güven duyuyor, saygı duyuyor.
Yani…
“Aday Sezer” uzun uzun konuşmayacak, konuşturulmayacak.

2’inci turda, Millet İttifakı’nın ortağı siyasi partiler, olanca güçleriyle CHP’nin adayı 10’uncu Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer için çalışacaklar.
Genel Başkanlar mitinglerde sırayla çıkıp konuşacaklar.
Ardından, 1’inci turdakinin aynısı olacak…

Kazanır mı?

Evet, kazanır.
Açık arayla…

Kendisini 10’uncu Cumhurbaşkanlığına aday gösteren merhum Bülent Ecevit’e “Anayasa kitapçığı fırlatması”…
Cumhurbaşkanlığı görevini 11’inci Cumhurbaşkanı AKP’li Abdullah Gül’e devreder devretmez Ankara’daki konutunda sessizliğe gömülmesi…
Usuma (aklıma) geliyor!
Usumdan neler geçiyor, neler!..

CHP MAYASI “ATATÜRK DEVRİM VE İLKELERİ” YETMİYOR MU Kİ, “ADI LAZIM DEĞİL” YENİ SİYASET ARAYIŞI’NA GİRİYOR?!.

150 150 bakikarakol

Partim CHP’min ne yazık ki başındaki “adı lazım değil” 25 Mart 2021 Perşembe günü Kırıkkale, Bursa, bir gün sonra da Fox TV’de İsmail Küçükkaya’nın programındaydı.
Üç yerdeki konuşmalarının ana temaları aynıydı.

Kırıkkale’nin Toprak Mahallesi’nde esnaf ziyaretinde “Daha fazla vatandaşa gitmek, daha fazla konuşmak, daha fazla derdini dinlemek gerekiyordu. Biz bunu uzun yıllar belki ihmal ettik ama şimdi sizler ile bizler artık bir anlamda Türkiye’nin geleceğini oturup düşünmeye başladık” https://www.chp.org.tr/haberler/chp-genel-baskani-kemal-kilicdaroglu-kirikkalede diyerek, itirafta bulunuyor.
Sonra da “Önce Allah’a, sonra kendinize, sonra da bu kardeşinize güvenin. Türkiye’yi bu bataktan çıkaracağım, kararlıyım. Ben siyaseti halk için, fakir fukara için yaparım. Evine helal kazanç götürsün diye mücadele eden insanlar için siyaset yaparım. Benim dünya malında gözüm yoktur. Dünyanın bütün malı bana ait olsa ne olur. Eğer benim komşum açsa, başımı akşam rahatlıkla yastığa koyacak mıyım? Komşusu açken tok yatan bizden midir, değil midir? Komşusu aç olan milyonlar var bu ülkede. Sarayda oturanların dünyası farklı. Ben saray meraklısı bir adam da değilim. Evimde huzur içinde oturayım yeter bana. Sizlerin de saray meraklısı olmadığını biliyorum” sözleriyle kendine övgüler diziyor.
Kırıkkale Kültür Merkezi’nde Kanaat Önderleri Toplantısında ise “Yeni bir siyaset anlayışı başlatıyoruz aslında. Hepimizin mutlu olacağı, güzel bir ülkede yaşayacağımız yeni bir siyaset anlayışı”
https://www.chp.org.tr/haberler/chp-genel-baskani-kemal-kilicdaroglu-kirikkalede-kanaat-onderleri-bulusmasinda-konustu-25-mart-2021 tümceleriyle başlıyor, ayrıntılar veriyor.

CHP’nin, “yeni siyaset anlayışı”na gereksinim mi var?!
CHP’deki, dünya lideri Kemal Atatürk mayası yeterli değil mi?!
Yeterli değil mi ki, arayışına giriyor?!
“Yeni siyaset anlayışı” dediği, dünya lideri Kemal Atatürk’ün, CHP’yi CHP yapan devrim ve ilkeleri, hedefleri.
Ama…
Açık açık “Atatürk”, “Atatürk devrim ve ilkeleri” diyemiyor!
“Yeni siyaset anlayışı”nda yapacaklarını sıralıyor, gene dünya lideri Kemal Atatürk’ün adı yok!
Bir de, “Ben cesurum” der!

Sürdürdüğü konuşmasında “Gelin bize oy verin diye, buraya oy istemek için de gelmedim, zaten seçim de yok. Ama burada doğruları konuşmamız lazım” demesine karşın, doğruları söylemiyor!
“Seçim yok” diyor, sonra “Sonbaharda seçim” diye konuşur!
“Buraya oy istemek için gelmedim” diyor, gittiği her yerde oy istiyor!
Hakkı da…
Vatandaşla buluşmak, konuşmak, vatandaşa anlatması gerekenleri anlatmak, vatandaşı dinlemek işi, onun için geziyor, onun için yollarda.
Niye eğip büküyor ki!

Yaşanan “sorunların, devleti yöneten otoritenin siyasi tercihinden” kaynaklandığını vurguluyor, ardından “Bakın geçmişte kavgalarımız olabilir. Geriye dönüp bir helalleşmemiz lazım, bırakmamız lazım artık onları, önümüze, geleceğe bakmamız lazım” anlatısında bulunuyor.

Geçmişte yaşananlar yadsınamaz.
Ama geçmişte yaşananlarda, CHP’nin suçu, günahı yok.
CHP’yi, suçu, günahı olanlarla bir nasıl tutar?!

Konuşmasını “Sizden tek isteğim var: Soru sorarken, ‘Ya acaba bu soruyu sorsam, Genel Başkan üzülür mü?’ demeyin. Üzülmem. ‘Ya Genel Başkan acaba alınır mı?’ demeyin. Alınmam. ‘Ya bu soruda Genel Başkana sorulur mu?’ demeyin. Sorulur. Benim görevim bu, sorduğunuz her soruya samimi olarak cevap vereceğim. Birbirimizi iyi tanımamız lazım. İstediğiniz soruyu sorun, hangi soru varsa. Bazen televizyondan izleyip de evinizde düşünmüş olabilirsiniz, ‘Orada olsam ben de şu soruyu sorardım’ diye. İşte şimdi birazdan önünüze gelip oturacağım. İstediğiniz soruyu sorabilirsiniz. Ben de samimi olarak her sorunuza cevap vereceğim. Buna kaç politikacı cesaret eder? Ben onu bilmem ama bu kardeşiniz cesaret eder” biçiminde bitiriyor.

Gülüyorum.
Parti içi elerkiye (demokrasiye) hoşgörüsü olmayana bakar mısınız?!

Aynı gün Bursa’ya geçiyor.
Gemlik Belediyesi’nde toplu açılış töreninde gençlere sesleniyor:
“Sizden oy istiyorum. Neden biliyor musunuz? Beni özgürce eleştirin diye ve korkmayın diye sizden oy istiyorum. https://www.sozcu.com.tr/2021/gundem/kemal-kilicdaroglu-genclere-seslendi-beni-ozgurce-elestirin-ve-korkmayin-diye-sizden-oy-istiyorum-6337413/

Kendi inandıysa, ben de inanacağım!

Bursa’da da kanaat önderleriyle bir araya geliyor, şu sözleri ediyor: “Beraber oturalım, bu memleketi bir aydınlığa çıkaralım. Bir de dürüst bir siyasi partiye, dürüst bir insana yetki verelim; bakalım ülke nasıl büyüyor, nasıl kalkınıyor.” https://www.sozcu.com.tr/2021/gundem/kemal-kilicdaroglu-bayrakla-vatanla-sorunumuz-yoksa-gel-kardesim-hep-beraber-kucaklasalim-6337095/?utm_source=ilgili_haber&utm_medium=free&utm_campaign=ilgilihaber

Bu sözlerinin altında, kafasındaki, partinin Cumhurbaşkanı adayı yatıyor.
Yarın yazacağım.

Bir gün sonra (26 Mart 2021 Cuma) Fox TV’de “İsmail Küçükkaya ile “Çalar Saat” programına katılıyor. https://www.chp.org.tr/haberler/chp-genel-baskani-kemal-kilicdaroglu-fox-tvde-calar-saat-programina-katildi-26-mart-2021
Küçükkaya “Şimdi sizi dinlerken aklıma ne geldi biliyor musunuz? Diyelim seçime gittik. İşte 2023’te normalde belki de…” diyor.
Araya giriyor:
“Sonbaharda.”
Küçükkaya “Bu sene mi?” diye soruyor.
“Olabilir tabi” yanıtına “Götüremezler” sözcüğünü ekliyor.
Anlatıyor da anlatıyor.
Küçükkaya’nın “Yani siz diyorsunuz ki: Bu ekonomik tabloyu taşıyamayacakları için, bu sonbaharda seçim mi olabilir?” sorusuna “Gitmek zorundalar” yanıt veriyor.

“Seçim sonbaharda” neden dediğini de yarın yazacağım…
(29 Mart 2021 Pazartesi)

ŞENTOP, SÖZÜNÜ GERİ ALSIN, ÖZÜR DİLESİN, KAMUTAY (TBMM) BAŞKANLIĞI’NDAN İSTİFA ETSİN!..

150 150 bakikarakol

Kamutay’ın (TBMM’nin) AKP’li Başkanı, Tekirdağ AKP Milletvekili, imam hatip kökenli hukukçu Prof. Dr. Mustafa Şentop, önceki gece (24 Mart 2023 Çarşamba) Haber Turk (Haber Türk değil) TV kanalı “özel yayını”nda Muharrem Sarıkaya ve Serap Belet’in sorularını yanıtlıyor.
https://www.haberturk.com/son-dakika-tbmm-baskani-mustafa-sentop-haberturk-tv-de-sorulari-yanitliyor-3016880
İzlemedim.
Dün internet basınında, gazetelerin internet sitelerinde, tv kanallarında genişçe yer aldı.
Bana da saç baş yolduran, saat 12.38’de twitter hesabımdan “NASIL, NASIL BÖYLE ASLA OLMAYACAK, ASLA OLMAMASI GEREKEN SÖZÜ EDER?!. SUÇ İŞLEMİŞTİR!.. YAKASINA YAPIŞILMALI, DAVACI OLUNMALI!.. YETER BE!.. BU NE!..” https://twitter.com/BakiKarakol/status/1375019164012806145 diye paylaşım yaptıran sözleri çokça yerildi.

Haberi, www.amerikaninsesi.com ‘dan okudum.

“Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, TBMM’nin onayladığı İstanbul Sözleşmesi’nden Türkiye Cumhuriyeti’nin çekilmesine karar vermesine TBMM Başkanı Mustafa Şentop’un desteği tartışma yarattı” https://www.amerikaninsesi.com/a/sentopun-erdoganin-yetkisi-var-gorusu-tartisiliyor/5828256.html tümcesiyle başlayan haberde, Şentop’un, Sarıkaya ve Belet’in “Cumhurbaşkanı’nın, Birleşmiş Milletler Sözleşmesi’nden, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nden veya Montrö Sözleşmesi’nden Türkiye’nin imzasını geri çekebilmesi mümkün mü?” sorusuna “Teknik olarak mümkün” yanıtını verdiği yer alıyor!

İnanılır, kabul edilir gibi değil!

“Kamutay Başkanı” sıfatını taşıyan, “Kamutay Başkanlığı Koltuğu”nda oturan biri hiç böyle söz eder mi?!
Ederse…
Nasıl eder?!
Nasıl edebilir?!

Edilecek söz müdür?!

Demokratik, laik, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin vatandaşı olarak, beni yaralamıştır!

Şentop’un, beni ve benim gibi vatanına, devletine bağlı, sadık milyonları yaralamaya hakkı yoktur!

Şentop hemen bugün sözünü geri alsın, özür dilesin!
Bu kadarla kalmasın…
Kamutay Başkanlığından hemen bugün istifa etsin!
Partisi AKP’ye “Milletvekili” olarak hizmet versin!
Kamutay Başkanı olarak, partili gibi düşünmeye, konuşmaya, soruları yanıtlamaya, partisine ve partisinin içinde yer aldığı “Cumhur İttifakı İktidarı”na hizmet sunmaz!
Sunamaz!
Sunmamalı!
Sunmaya hakkı yoktur!
Sunması etik değildir!
Sunarsa…
Anayasa suçu işlemiş olur!
Yakasına yapışılır!

Ucube “Partili Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi”nin, Kamutay Anayasa Komisyonu’nda, “Komisyon Başkanı” olarak “kabul edilmesinde”, Kamutay Genel Kurulu’nda da “geçmesinde” gayretleri yadsınamaz Şentop’un, dünyaca gülmece ustamız Nasretin Hoca’nın “göle maya çalması”nı anımsatan “Marmara Denizi’nde ayran yapabilmek mümkün müdür? Mümkündür. Yeterli yoğurt bulursanız yapabilirsiniz” sözüne ne demeli?!
Anlayan, anlayanınız var mı?!

Ne acıdır ki…
Kamutay’ımızın “Başkanlık Koltuğu”nda, böylesi içerik yoksunu anlamsız söz eden biri oturuyor!

Şentop’a en güzel yanıt, emekli Tümamiral Cem Gürdeniz’den geliyor:
“…eğer bir dil sürçmesi veya acele ile söylenmiş değilse, Türkiye’nin ve mavi vatanın geleceğini son derece büyük tehlikelere atan sözlerdir.” https://www.internethaber.com/tbmm-baskani-sentop-erdogan-isterse-turkiye-montro-bogazlar-sozlesmesinden-de-cikabilir-2172730h.htm;

Emekli Tümamiral Gürdeniz’in dediği gibi; Şentop, iki televizyoncu gazetecinin “Cumhurbaşkanı’nın, Birleşmiş Milletler Sözleşmesi’nden, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nden veya Montrö Sözleşmesi’nden Türkiye’nin imzasını geri çekebilmesi mümkün mü?” sorusuna “Teknik olarak mümkün” yanıtıyla “ülkenin geleceğini tehlikeye atmış” oluyor!

Her kim, ülkesinin ve halkının geleceğini tehlikeye atıyorsa, “tehlikeli”dir!..

“CUMHUR İTTİFAKI”NDAN SÖZ ETTİ, “PARTİLİ CUMHURBAŞKANLIĞI HÜKÜMET SİSTEMİ”NDEN ETMEDİ!..

150 150 bakikarakol

AKP, 7’inci olağan büyük kongresini, yollarda, kongrenin yapıldığı salonun önünde, içinde, pandemi kurallarına uymayarak, yaptı!
Korona virüsü taşıdı, yaydı!
Hınca hınç dolu salonda, 8-10 yaşlarında kız-erkek çocuklar, kadınların kucaklarında emzikli bebekler vardı!
Bütün bunlar, ülkeyi yöneten siyasi kadronun ve onların başındaki “seçilmiş tek yetkili” AKP Genel Başkanı Cumhurbaşkanının gözünde oluyordu!
Muhaletin de!..
Toplum sağlığını ciddi biçimde olumsuz etkileyen/etkileyecek bu durum yargıya taşınmayacak, halka anlatılmayacak, AKP’nin yaptığı yanına kar kalacak!

“Güven ve istikrar” sloganlı kongrenin ilk konuşmasını, kongrenin yapılacağı salon önünde, pandemi önlemleri hiçe sayılarak, toplanan/toplantılan kalabalığa yaparken “Kar yağışı tüm mikropları temizler” tümcesini de etme gereksinimi duyan AKP Genel Başkanı Cumhurbaşkanı, salon içindeki, yaklaşık iki saat süren “kongre konuşması” ile bekleneni veremedi, tam bir hayal kırıklığı yarattı.
Oysa…
Beş gün önce, “kongre konuşması”nın, “2023’ün manifestosu” olacağını söylemişti!
Olmadı!
Ama…
“2023 hedefleri”nin ne olduğunun ipuçlarını verdi. https://t24.com.tr/haber/canli-akp-nin-7-nci-olagan-buyuk-kongresi-basladi,941156
Böylece…
Dünkü kongreye kadar “AKP Genel Başkan Yardımcısı”, kongre sonrasında “AKP Grup Başkanvekili” olan Kahramanmaraş AKP Milletvekili Mahir Ünal’ın “Biz daha yeni başlıyoruz. Bugüne kadar yaptığımız her şey aslında hazırlıktı. Hazırlıklarımızı tamamlamamız 19 yıl sürdü ve asıl şimdi başlıyoruz” https://www.t24.com.tr/haber/akp-genel-baskan-yardimcisi-mahir-unal-hazirliklarimizi-tamamlamamiz-19-yil-surdu-asil-simdi-basliyoruz,940915 demesi de anlaşılır oldu!

Uzun uzun yazmayacağım…
“İman varsa, imkan var” diyen AKP Genel Başkanı Cumhurbaşkanı, ayetler okuyarak sürdürdüğü konuşmasında “yeni anayasa”ya ve “aile”ye, “eğitim”e, “kültür”e vurgu yaptı.
Vurgular “siyasal İslam” içerikliydi, orayı işaret ediyordu!
Böylece…
2023 hedeflerinin, Yürürlükteki 1982 Anayasası’nın değişmeyen ilk 4 maddesinin yer almayacağı “İslam Cumhuriyeti Anayasası”nı, demokratik, laik Atatürk Türkiye’sinde gerçekleştirmek, bu anayasa çerçevesinde “aile, eğitim, kültür” yapısını oluşturmak olduğu anlaşılırlık kazandı!

“Cumhur İttifakı” ve “Cumhur İttifakı İktidarı” ortağı MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’ye teşekkürler ettikten sonra “Türkiye önce 2023 hedeflerine, ardından 2053 vizyonuna bu ittifakla (Cumhur İttifakı) kavuşacak” tümcesini ederek, kararlılık sergileyen AKP Genel Başkanı Cumhurbaşkanı, durduk yere “2053 vizyonunun hamurunu aile, eğitim ve kültürle yoğuracağız” demedi!
Bahçeli de, partisinin 18 Mart 2021 Perşembe günkü 13’üncü olağan kurultaylarında, aynı kararlılığı göstermiş, “2023 ve takip eden on yılları kapsayan stratejik hedeflerimizin ilki, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi; daha yerinde bir ifadeyle, Türk Tipi Başkanlık Modeli…” diye konuşmuştu.

Ne var ki…
Bahçeli’nin “Türkiye, tarihinin en önemli yönetim reformu” sözcükleriyle tanımladığı “Partili Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi”nden, AKP Genel Başkanı Cumhurbaşkanı, bir kerelik olsun söz etmedi!
Neden acaba?!
Parti yönetiminde “İki Genel Başkanvekili” yapılanmasına gitmesi ne içindi?!
2023’ün Haziran’ındaki Cumhurbaşkanlığı ve Milletvekili seçiminden önce veya sonra “Parti Genel Başkanlığı”nı mı bırakacak?!

Öyle sanıyorum; içeriğini vurguladığım, hazırlayacakları anayasayı, 2022 yılı Ekim veya Kasım ayında halkoyuna sunacaklar.
Kabul edilmesi için çok çaba gösterecekler.
Kabul edilmemesi için çaba göstereceklere, ellerinden geleni yapacaklar!
Can yakacaklar!
Hileli sayımlar olacak!
Sandıklar çalınacak, kaçırılacak!
İlçe, il seçim kurullarından ve Yüksek Seçim Kurulu’ndan “yanlı kararlar” birbirini kovalayacak!
Vb…
Çünkü…
Bu halkoylaması, siyasi yaşamlarını belirleyecek!
Yitirirlerse, siyasi yaşamları bitecek!
Kazanırlarsa, Türkiye yitirecek!
Ama öyle olmayacak!
Çünkü kazanamayacaklar!
Demokratik, laik Türkiye Cumhuriyeti Devleti, dünya lideri Kemal Atatürk dönemindeki gibi, gene bölgesinde güneş gibi ışık saçacak, bir Pakistan, bir Afganistan, bir İran, Irak, Suriye, Sudi Arabistan vb olmayacak!..

GÖZLERDEN IRAK YİĞİT BULUT, TOPLUMSAL DİKKATİ DAĞITMAK İÇİN BİRDEN GÖRÜNÜR OLDU!..

150 150 bakikarakol

Bir değil, iki “Yiğit Bulut” var!
İlki:
Yazılarında, televizyon canlı yayınlarında ettiği sözlerinde, AKP’ye, AKP’nin Genel Başkanı -o yıllarda- Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a “muhalif” olmasından ötürü, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’den çok daha keskin yergilerde bulunan Yiğit Bulut!
İkincisi: 180 derece dönüş yaparak, AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’cı kesilen Yiğit Bulut!

“Muhalif” olup da, AKP’ye, AKP Genel Başkanı Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a etmedikleri söz bırakmayanlar içinde ilk 180 derece dönen, AKP’ye ve Erdoğan’a toz kondurmayan, onları en hararetli savunan Yiğit Bulut’tur.
Numan Kurtulmuş, Süleyman Soylu, Ertuğrul Günay ve son olarak Devlet Bahçeli, Yiğit Bulut’tan sonra gelirler.

“Ekonomi yazarı” olarak basın camiasında yer aldığında hep yanıldığı için kendisinden “sözde ekonomist” diye söz edilen Yiğit Bulut, 180 derece dönüşünün karşılığı olarak “Başbakan Başdanışmanı” yapıldığında, bugünlerdekine benzer biçimde tırmanış seyreden dövizle ilgili o ünlü “Dolar, 3 TL’yi geçerse, yüzüme tükürün” sözünü ediyor.

(Hay Allah!..
Usuma, “Nisan yağmurları” geldi!..)

Google’da, www.ensonhaber.com internet gazetesinin 10 Mayıs 2019 günlü, spotu “Döviz kurlarında yaşanan hareketlenmelerin başladığı ilk günlerden itibaren yükselişin duracağını savunan Yiğit Bulut, artık yorum yapmıyor” olan, “Yiğit Bulut’un dolar öngörüsü tutmadı” https://www.ensonhaber.com/ekonomi/yigit-bulutun-dolar-ongorusu-tutmadi başlıklı haberini gördüm.
Şöyleydi:
“Türkiye ekonomisi, döviz kurlarındaki hareketliliğin önüne geçemedi.
Seçim süreçlerinde yükseliş trendine giren ve bir türlü inmeyen kurlar, İstanbul seçimleriyle ilgili çıkan kararla yeniden yükselişe geçti.
Dolar 6,24 seviyesini görürken, euro 7 lirayı test etti. Sterlin ise 8 lira seviyesinde.
Kurlarda yaşanan bu hareketlilik devam ettikçe akıllara gelen tek bir isim var. O da Yiğit Bulut.
Doların henüz 2,50 bandında olduğu günlerden itibaren spekülasyonların yapıldığını savunan Yiğit Bulut, sürekli dolar alanın zarar edeceğini söyledi.
Ekranlarda tepkisini ‘3,50’den 3,80’den dolar alın diyen nokta noktalar neredesiniz… O günlerde yazı yazanlar adamsanız çıkıp yazı yazın, özür dileyin…’ ifadeleriyle gösteren Yiğit Bulut, döviz kurlarında yaşanan hareketlilik karşısında son dönemde sessiz.”

Ucube “Partili Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi” ile “Cumhurbaşkanlığı Başdanışmanı ve Ekonomi Politikaları Kurulu Üyesi” olan Yiğit Bulut bu defa sessiz değildi!

Dün sabah, a haber ve CNN Türk TV kanallarına çıkmış.

İzlemedim.
Haberini, Cumhuriyet Gazetesi’nin internet sitesinden okudum.

“Doların ateşini Yiğit Bulut’la düşürme atakları” https://www.cumhuriyet.com.tr/haber/dolarini-atesini-yigit-bulutla-dusurme-ataklari-1822599 başlıklı haberi okuyunca, saat 12.52’de twitter hesabımdan şu paylaşımda bulundum:
ÇOK AMA ÇOK GÜLDÜM..
HALA DA GÜLÜYORUM…
AYNEN ŞÖYLE:


“DENİZE DÜŞEN YILANA SARILIR” DEDİKLERİ BU OLSA GEREK…
https://twitter.com/BakiKarakol/status/1374297917004070914

Anlatmak istediğimi anlattığımı, başka da bir şey yazmama gerek kalmadığını düşünüyorum.
Şunu da:
180 derece dönüş gördüm, Yiğit Bulut, Devlet Bahçeli gibisini görmedim!

Belki şunu sorabilirsiniz:
“Gözlerden ırak Yiğit Bulut birden niye görünür oldu?!”
“Toplumsal dikkati, odaklanmayı dağıtmak için…” diyeyim, gerisini siz anlayın…

Bu arada…
Dünkü grup konuşmasında “Hiç kimse umutsuzluğa kapılmasın, biz bu ülkeye umudu getireceğiz” sözüyle çelişen “adı lazım değil”in, adını “Koltuk İttifakı” koyduğu 4 partili “Cumhur İttifakı”nın büyük ortağı AKP’nin bugün Ankara Spor Salonu’nda 7’inci Olağan Büyük Kongresi var.

Gene…
Pandemi önemleri dikkate alınmayacak!
Salon tıklım tıklım dolacak!
Korona Virüsü Ankara’dan bütün yurda yayılacak!

Derim ki:
Ülke iki hafta tam kapansın!
Yoksa!..

UĞUROĞLU’NUN YAZISINDAKİ SON BEŞ TÜMCEYE KATILMIYORUM, “AKP GÜZELLEMESİ” GİBİ GELDİ…

150 150 bakikarakol

Yeniçağ Gazetesi yazarı Orhan Uğuroğlu, ülkücü kökenli, deneyimli gazetecidir.
İç siyasa (politika) konularında uzmandır.
Siyasayı, siyasa kulislerini titizlikle izler.
DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan’ın “Allah kimseyi Sayın Bahçeli gibi birine muhtaç etmesin” https://www.sozcu.com.tr/2021/gundem/babacandan-gergerlioglu-aciklamasi-amac-seytanlastirma-6326862/?utm_source=tavsiye_haber&utm_medium=free&utm_campaign=tavsiyehaber dediği Cumhur İttifakı’nın ve Cumhur İttifakı İktidarı’nın etkili ortağı MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’yi dünkü yazısında konu etmiş.
“Teröre ve teröriste destek veren hatta terörü kınamayan partiler kapatılsın ama… İspanya’daki gibi anayasa ve yasalar öyle düzenlensin ki bir daha hiçbir parti aklından dahi geçiremezsin…
Bu kadar net adımlar atılması lazım.
Çünkü partiler demokratik, laik, sosyal hukuk devleti ilkesi çerçevesinde vatanın ve milletin bölünmez bütünlüğü için faaliyet göstermelidir.
Bugüne kadar bu ilkelere uymayan partiler kapatıldı ama yeniden açıldı.
İspanya’nın yaptığını Türkiye maalesef yapamadı.
Hatta yapmayı düşünen ve millete bunu vadeden bir parti de yok.
Nokta.” https://www.yenicaggazetesi.com.tr/bahceliden-cok-supheleniyorum-58591yy.htm tümceleriyle başlayan “Bahçeli’den çok şüpheleniyorum” başlıklı yazısında “14 Eylül ve 19 Kasım 2013’te Genel Başkan Devlet Bahçeli Erdoğan’a dedi ki:
– Buna göre Sayın Erdoğan ya Kandil yetiştirmesidir, ya Türk düşmanıdır, ya da Türk milletinin kanını içmeye yeminli çevrelerin özel ve gönüllü görevlisidir.
– Türkiye Cumhuriyeti’ni PKK severlerin yönetmesi, devletin en üst makamlarında teröristlere yataklık yapanların bulunması Türk milleti için kıyamet alameti değil midir?
– Hangi devletin yöneticileri böyle bir kokuşmuşluğun içinde olmuştur?
– İnşallah Allah’ınızdan bulacağınız günler de yakındır.
– Başbakan Erdoğan barış, çözüm ve süreç derken; PKK’lı caniler elleri tetikte insan avına çıkmışlar, kan dökmek için silahlarının emniyetini açmışlardır.
– Kimse ümitsiz olmasın, kurtuluş yakındır.
– Başbakan ve hükümetinin Yüce Divan’a çıkma günü yaklaşmaktadır” alıntısına yer veriyor, yazısını şöyle bitiriyor:
“HDP kapatılma davasına hızlı bir geçiş yapayım.
AKP biliyorsunuz parti kapatılmasına karşıydı.
– Erdoğan ve AKP’liler HDP kapatılma davasında okların kendilerine döneceğinden endişe mi ediyorlardı?
MHP ise özellikle son aylarda HDP’nin kapatılması için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına yoğun baskı yapmaya başladı.
Bugüne kadar ‘erken seçim’ çıkışları ile siyasete yön veren Devlet Bahçeli ne yapmak istemektedir?
‘Başbakan ve hükümetinin Yüce Divan’a çıkma günü yaklaşmaktadır’ diyen Bahçeli’nin sözlerini hatırlayarak kendi kendime soruyorum:
Hele hele Başsavcılığın HDP iddianamesini ‘Çözüm Süreci’ bölümü ile ekindeki ‘İmralı notları’ kitabını da görünce;
– Bahçeli’den çok şüpheleniyorum…
Bahçeli’nin amacı;
– AKP’yi de kapattırmak mıdır?
Söz verdiği gibi;
– Erdoğan’ı Yüce Divan’a göndermek midir?”

Uğuroğlu’nun son beş tümcesine katılmıyorum.
“AKP güzellemesi” gibi geldi.

Bahçeli istese de, çırpınsa da, AKP’yi kapattıramaz, AKP Genel Başkanı Cumhurbaşkanını Yüce Divan’a gönderemez.
Gücü yetmez.
AKP’nin, AKP Genel Başkanı Cumhurbaşkanının arkasındaki dış destek, MHP’nin ve MHP Genel Başkanının arkasındaki dış destekten üç kat, beş kat fazladır, çok da güçlüdür.
Uğuroğlu bütün bunları ayrıntılarına kadar bilen biridir.
AKP’ye, AKP Genel Başkanı Cumhurbaşkanına sabah akşam “saydıran” Bahçeli’nin neden ve ne/neler oldu ki 180 derece çark ettiğini, AKP’nin, AKP Genel Başkanı Cumhurbaşkanının yanında, “safında” yer aldığını…
Yeşil Kuşak, Ülkücü Kuşak projelerini…
Bu iki projenin “Cumhur İttifakı”na neden, nasıl dönüştürüldüğünü…
“2023 Hedefi”ni, “Türk-İslam Sentezi”ni…
Asıl zor günlerin kapıda olduğunu…
2023 Temmuz’unda korkulur olayların yaşanacağını…
Da bilen biridir.
Bunları yazsın isterdim…

Yazımı…
Dün gece Halk TV’de canlı yayınlanan “Sözüm Var” programına görüntülü katılan Gelecek Partisi Genel Başkanı Sema Silkin Ün’ün, ekonomiyi, siyasayı, yargıyı vb dibe vuran ucube “Partili Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi”ni tanımlayan, beğendiğim şu sözüyle bitirmek istiyorum:
“Kendine, kendisi yetki veren sistem”!..

“2023 HEDEFİ”: TÜRK-İSLAM SENTEZİ!.. ONU YAŞAMA GEÇİRMEK, KALICI KILMAK!..

150 150 bakikarakol

AKP Genel Başkanı Cumhurbaşkanı, Cuma namazı çıkışı cami bahçesinde veya önünde açıklama yapmayı gelenek haline getirdi.
Geçen Cuma (19 Mart 2021) namazı çıkışında da “Kerem Aydınlar Camisi” önünde basın mensuplarına konuştu:
“Kongre noktasında ön hazırlıklarımızı kararlı bir şekilde yaptık, şu anda sloganlarımızdan tutunuz, yapacağımız konuşmaya varıncaya kadar hepsi hazırlanıyor. Çarşamba günü yapacağım konuşma 2023’ün bir manifestosu olacaktır. Onu o konuşmada da göreceksiniz” dedi, sürdürdü:
“Çok daha geniş anlamda bir konuşmayı planlamış durumdayım. Çarşamba günü bu konuşmamızı ifade ederek aynı zamanda da AK Parti olarak, MHP ile Cumhur İttifakı olarak 2023’e doğru çıktığımız bu yolda dayanışmamız neler olacaktır? Bunları da ifade edeceğiz. Çarşamba günü yapacağım konuşma adeta 2023’ün bir manifestosu olacaktır.
Koronavirüs sürecinde bu kongreleri yapıyoruz. MHP yaptı, biz bir tarafta sonra yapacağız. Bütün kongrelerimizi zor şartlarda hızlı bir şekilde gerçekleştirdik. Şimdi de büyük kongrelerimizi yapacak 2023’e hazırlanacağız. İnşallah 2023 Türkiye’de bir dönüşüm süreci olacak.”
https://www.internethaber.com/cumhurbaskani-erdogan-2023un-manifestosunu-carsamba-gunu-aciklayacagim-2171393h.htm

“Zor şartlarda” mı?!
“Büyük Kongreler” mi?!
Yarından sonraki (24 Mart 2021 Çarşamba) 7’inci Olağan Büyük Kongre’den başka 2’inci bir Büyük Kongre mi var?!

Büyük Kongre’de yapacağı konuşmanın “2023’ün manifestosu” olacağını vurgulayan AKP Genel Başkanı Cumhurbaşkanı “2023 Türkiye’de bir dönüşüm olacak” tümcesiyle, “2023 hedefi”nin “özne”sini belli etti.

AKP Genel Başkanı Cumhurbaşkanından bir gün önce (18 Mart 2021 Perşembe), 4’lü Cumhur İttifakı’nın ve Cumhur İttifakı İktidarı’nın etkili ortağı MHP Genel Başkan Devlet Bahçeli ise “2023 ve takip eden on yılları kapsayan stratejik hedeflerimizin ilki, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi; daha yerinde bir ifadeyle, Türk Tipi Başkanlık Modeli…” http://www.mhp.org.tr/htmldocs/mhp/4787/mhp/Milliyetci_Hareket_Partisi_Genel_Baskani_Sayin_Devlet_Bahceli__nin___13_Olagan_Buyuk_Kurultay_acilisinda_yapmis_olduklar_.html diyerek, hedeflerinin ‘bu sisteme/modele sahip çıkmak, ilke, kural ve kurumlarıyla yaşamasına hizmet etmek’ olduğunu belirtmiş, daha bir açılımda bulunmuştur.

Bahçeli, gerçeklerle örtüşmeyen “Türkiye, tarihinin en önemli yönetim reformunu Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’yle başarmıştır. Yeni sistem, Cumhuriyet’in kuruluş ilkelerine dayanmıştır” demiş ama iki ayrıntıyı unutmuştur:
Birincisi; Sistemin adı “Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi” değil, “Partili Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi”dir.
“Partili” sözcüğün özellikle metinde/tanımda yer almasını ısrarla isteyen Bahçeli’nin kendisidir.
İkincisi; Cumhur İttifakı’nın “Partili Cumhurbaşkanı Hükümet Sistemi”nin kaynağı, amacı “Türk-İslam Sentezi”dir, “Türk-İslam Sentezi”ni yaşama geçirmektir.

Bahçeli “Güçlendirilmiş ve iyileştirilmiş parlamenter sistem teklifleri beyhudedir, eskiye kıvrılıştır, geleceğe dair söyleyecek bir şeyi olmayanların acıklı kıvranmasıdır. Zillet ittifakının, ‘Güçlendirilmiş parlamenter sistem’ ezberi; içi boş, günü kurtarmaya dönük taktik bir adımdır. Artık Parlamenter Sisteme geri dönüş yoktur” sözlerinin artından
“Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi; siyasi, hukuki ve ekonomik reformlarla kökleştirilmeli ve güçlendirilmelidir. Memnuniyetle söylemek gerekir ki, bu süreç kararlılıkla devam etmektedir. Eksik varsa giderilecek, yetersizlik varsa telafi edilecektir” demiştir.

Bahçeli varsın böyle söylemlerde bulunsun!
Yaşanan gerçekler hiç de anlattığı gibi değil!
Ucube “Partili Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi” ile ülke hiç bu kadar kötü yönetilmemişti!
Halk aç, yoksul kalmamış, yorulmamış, yorgun düşmemişti!
İşsizlik tavan yapmamıştı!
Ayrımcılık, kayırmacılık, kollamacılık bu boyutlara varmamıştı!
Dışta itibar, güven, saygınlık altlara düşmemişti!
Ekonomi dibe vurmamıştı!
Döviz tepelere fırlamamıştı!
Vb!..

Bahçeli “Biz yürüdükçe, Türkiye düşmanları köstebekler gibi saklanacak. Türkiye’yi faka bastırmak, tuzağa düşürmek için çırpınan hasis ve hamiyet yoksunu çevreleri ibretle takip ediyorsunuz” demesine karşın, “Türkiye’nin düşmanları”nın ve “Türkiye’yi faka bastırmak, tuzağa düşürmek için çırpınanlar”ın kimler olduğunu açıkça söylememiştir, sözü gene CHP’ye, İyi Parti’ye, HDP’ye getirmiş, onlara veryansın etmiştir!

Bu kez “muhterem” sözcüğünü de kullanarak “2023’de Cumhurbaşkanı adayımız bellidir. O muhterem isim, Sayın Recep Tayyip Erdoğan’dır” dedikten sonra “Bu vesileyle Sayın Cumhurbaşkanımıza, AK Partili kardeşlerimize huzurlarınızda teşekkür ediyor, şükranlarımı sunuyorum” tümcesini eden Bahçeli’nin “teşekkür”ünü, “şükranları”nı anlayamadım, anlamlandıramadım!

Netleşen şu ki:
AKP ve MHP, “2023 hedefi” dedikleri, “Türk-İslam Sentezi”ne dayalı ucube “Partili Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi”nde kararlılar!
Ucubeyi kalıcı kılmak için ellerinden geleni yapacaklar!
Ulusal dirençle karşılaşacaklarının, “hedef”e ulaşamayacaklarının bilincindeler, ayırtındalar!
Bu yılın Ağustos ayı başlarından itibaren, 12 Mart 1971, 12 Eylül 1980 öncesi ve sonrası benzeri zor günlerin başlayacak olmasından kaygılıyım!
Umarım ve dilerim, y a n ı l ı r ı m ! . .