Posts By :

bakikarakol

“CUMHUR İTTİFAKI”NDAN SÖZ ETTİ, “PARTİLİ CUMHURBAŞKANLIĞI HÜKÜMET SİSTEMİ”NDEN ETMEDİ!..

150 150 bakikarakol

AKP, 7’inci olağan büyük kongresini, yollarda, kongrenin yapıldığı salonun önünde, içinde, pandemi kurallarına uymayarak, yaptı!
Korona virüsü taşıdı, yaydı!
Hınca hınç dolu salonda, 8-10 yaşlarında kız-erkek çocuklar, kadınların kucaklarında emzikli bebekler vardı!
Bütün bunlar, ülkeyi yöneten siyasi kadronun ve onların başındaki “seçilmiş tek yetkili” AKP Genel Başkanı Cumhurbaşkanının gözünde oluyordu!
Muhaletin de!..
Toplum sağlığını ciddi biçimde olumsuz etkileyen/etkileyecek bu durum yargıya taşınmayacak, halka anlatılmayacak, AKP’nin yaptığı yanına kar kalacak!

“Güven ve istikrar” sloganlı kongrenin ilk konuşmasını, kongrenin yapılacağı salon önünde, pandemi önlemleri hiçe sayılarak, toplanan/toplantılan kalabalığa yaparken “Kar yağışı tüm mikropları temizler” tümcesini de etme gereksinimi duyan AKP Genel Başkanı Cumhurbaşkanı, salon içindeki, yaklaşık iki saat süren “kongre konuşması” ile bekleneni veremedi, tam bir hayal kırıklığı yarattı.
Oysa…
Beş gün önce, “kongre konuşması”nın, “2023’ün manifestosu” olacağını söylemişti!
Olmadı!
Ama…
“2023 hedefleri”nin ne olduğunun ipuçlarını verdi. https://t24.com.tr/haber/canli-akp-nin-7-nci-olagan-buyuk-kongresi-basladi,941156
Böylece…
Dünkü kongreye kadar “AKP Genel Başkan Yardımcısı”, kongre sonrasında “AKP Grup Başkanvekili” olan Kahramanmaraş AKP Milletvekili Mahir Ünal’ın “Biz daha yeni başlıyoruz. Bugüne kadar yaptığımız her şey aslında hazırlıktı. Hazırlıklarımızı tamamlamamız 19 yıl sürdü ve asıl şimdi başlıyoruz” https://www.t24.com.tr/haber/akp-genel-baskan-yardimcisi-mahir-unal-hazirliklarimizi-tamamlamamiz-19-yil-surdu-asil-simdi-basliyoruz,940915 demesi de anlaşılır oldu!

Uzun uzun yazmayacağım…
“İman varsa, imkan var” diyen AKP Genel Başkanı Cumhurbaşkanı, ayetler okuyarak sürdürdüğü konuşmasında “yeni anayasa”ya ve “aile”ye, “eğitim”e, “kültür”e vurgu yaptı.
Vurgular “siyasal İslam” içerikliydi, orayı işaret ediyordu!
Böylece…
2023 hedeflerinin, Yürürlükteki 1982 Anayasası’nın değişmeyen ilk 4 maddesinin yer almayacağı “İslam Cumhuriyeti Anayasası”nı, demokratik, laik Atatürk Türkiye’sinde gerçekleştirmek, bu anayasa çerçevesinde “aile, eğitim, kültür” yapısını oluşturmak olduğu anlaşılırlık kazandı!

“Cumhur İttifakı” ve “Cumhur İttifakı İktidarı” ortağı MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’ye teşekkürler ettikten sonra “Türkiye önce 2023 hedeflerine, ardından 2053 vizyonuna bu ittifakla (Cumhur İttifakı) kavuşacak” tümcesini ederek, kararlılık sergileyen AKP Genel Başkanı Cumhurbaşkanı, durduk yere “2053 vizyonunun hamurunu aile, eğitim ve kültürle yoğuracağız” demedi!
Bahçeli de, partisinin 18 Mart 2021 Perşembe günkü 13’üncü olağan kurultaylarında, aynı kararlılığı göstermiş, “2023 ve takip eden on yılları kapsayan stratejik hedeflerimizin ilki, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi; daha yerinde bir ifadeyle, Türk Tipi Başkanlık Modeli…” diye konuşmuştu.

Ne var ki…
Bahçeli’nin “Türkiye, tarihinin en önemli yönetim reformu” sözcükleriyle tanımladığı “Partili Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi”nden, AKP Genel Başkanı Cumhurbaşkanı, bir kerelik olsun söz etmedi!
Neden acaba?!
Parti yönetiminde “İki Genel Başkanvekili” yapılanmasına gitmesi ne içindi?!
2023’ün Haziran’ındaki Cumhurbaşkanlığı ve Milletvekili seçiminden önce veya sonra “Parti Genel Başkanlığı”nı mı bırakacak?!

Öyle sanıyorum; içeriğini vurguladığım, hazırlayacakları anayasayı, 2022 yılı Ekim veya Kasım ayında halkoyuna sunacaklar.
Kabul edilmesi için çok çaba gösterecekler.
Kabul edilmemesi için çaba göstereceklere, ellerinden geleni yapacaklar!
Can yakacaklar!
Hileli sayımlar olacak!
Sandıklar çalınacak, kaçırılacak!
İlçe, il seçim kurullarından ve Yüksek Seçim Kurulu’ndan “yanlı kararlar” birbirini kovalayacak!
Vb…
Çünkü…
Bu halkoylaması, siyasi yaşamlarını belirleyecek!
Yitirirlerse, siyasi yaşamları bitecek!
Kazanırlarsa, Türkiye yitirecek!
Ama öyle olmayacak!
Çünkü kazanamayacaklar!
Demokratik, laik Türkiye Cumhuriyeti Devleti, dünya lideri Kemal Atatürk dönemindeki gibi, gene bölgesinde güneş gibi ışık saçacak, bir Pakistan, bir Afganistan, bir İran, Irak, Suriye, Sudi Arabistan vb olmayacak!..

GÖZLERDEN IRAK YİĞİT BULUT, TOPLUMSAL DİKKATİ DAĞITMAK İÇİN BİRDEN GÖRÜNÜR OLDU!..

150 150 bakikarakol

Bir değil, iki “Yiğit Bulut” var!
İlki:
Yazılarında, televizyon canlı yayınlarında ettiği sözlerinde, AKP’ye, AKP’nin Genel Başkanı -o yıllarda- Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a “muhalif” olmasından ötürü, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’den çok daha keskin yergilerde bulunan Yiğit Bulut!
İkincisi: 180 derece dönüş yaparak, AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’cı kesilen Yiğit Bulut!

“Muhalif” olup da, AKP’ye, AKP Genel Başkanı Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a etmedikleri söz bırakmayanlar içinde ilk 180 derece dönen, AKP’ye ve Erdoğan’a toz kondurmayan, onları en hararetli savunan Yiğit Bulut’tur.
Numan Kurtulmuş, Süleyman Soylu, Ertuğrul Günay ve son olarak Devlet Bahçeli, Yiğit Bulut’tan sonra gelirler.

“Ekonomi yazarı” olarak basın camiasında yer aldığında hep yanıldığı için kendisinden “sözde ekonomist” diye söz edilen Yiğit Bulut, 180 derece dönüşünün karşılığı olarak “Başbakan Başdanışmanı” yapıldığında, bugünlerdekine benzer biçimde tırmanış seyreden dövizle ilgili o ünlü “Dolar, 3 TL’yi geçerse, yüzüme tükürün” sözünü ediyor.

(Hay Allah!..
Usuma, “Nisan yağmurları” geldi!..)

Google’da, www.ensonhaber.com internet gazetesinin 10 Mayıs 2019 günlü, spotu “Döviz kurlarında yaşanan hareketlenmelerin başladığı ilk günlerden itibaren yükselişin duracağını savunan Yiğit Bulut, artık yorum yapmıyor” olan, “Yiğit Bulut’un dolar öngörüsü tutmadı” https://www.ensonhaber.com/ekonomi/yigit-bulutun-dolar-ongorusu-tutmadi başlıklı haberini gördüm.
Şöyleydi:
“Türkiye ekonomisi, döviz kurlarındaki hareketliliğin önüne geçemedi.
Seçim süreçlerinde yükseliş trendine giren ve bir türlü inmeyen kurlar, İstanbul seçimleriyle ilgili çıkan kararla yeniden yükselişe geçti.
Dolar 6,24 seviyesini görürken, euro 7 lirayı test etti. Sterlin ise 8 lira seviyesinde.
Kurlarda yaşanan bu hareketlilik devam ettikçe akıllara gelen tek bir isim var. O da Yiğit Bulut.
Doların henüz 2,50 bandında olduğu günlerden itibaren spekülasyonların yapıldığını savunan Yiğit Bulut, sürekli dolar alanın zarar edeceğini söyledi.
Ekranlarda tepkisini ‘3,50’den 3,80’den dolar alın diyen nokta noktalar neredesiniz… O günlerde yazı yazanlar adamsanız çıkıp yazı yazın, özür dileyin…’ ifadeleriyle gösteren Yiğit Bulut, döviz kurlarında yaşanan hareketlilik karşısında son dönemde sessiz.”

Ucube “Partili Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi” ile “Cumhurbaşkanlığı Başdanışmanı ve Ekonomi Politikaları Kurulu Üyesi” olan Yiğit Bulut bu defa sessiz değildi!

Dün sabah, a haber ve CNN Türk TV kanallarına çıkmış.

İzlemedim.
Haberini, Cumhuriyet Gazetesi’nin internet sitesinden okudum.

“Doların ateşini Yiğit Bulut’la düşürme atakları” https://www.cumhuriyet.com.tr/haber/dolarini-atesini-yigit-bulutla-dusurme-ataklari-1822599 başlıklı haberi okuyunca, saat 12.52’de twitter hesabımdan şu paylaşımda bulundum:
ÇOK AMA ÇOK GÜLDÜM..
HALA DA GÜLÜYORUM…
AYNEN ŞÖYLE:


“DENİZE DÜŞEN YILANA SARILIR” DEDİKLERİ BU OLSA GEREK…
https://twitter.com/BakiKarakol/status/1374297917004070914

Anlatmak istediğimi anlattığımı, başka da bir şey yazmama gerek kalmadığını düşünüyorum.
Şunu da:
180 derece dönüş gördüm, Yiğit Bulut, Devlet Bahçeli gibisini görmedim!

Belki şunu sorabilirsiniz:
“Gözlerden ırak Yiğit Bulut birden niye görünür oldu?!”
“Toplumsal dikkati, odaklanmayı dağıtmak için…” diyeyim, gerisini siz anlayın…

Bu arada…
Dünkü grup konuşmasında “Hiç kimse umutsuzluğa kapılmasın, biz bu ülkeye umudu getireceğiz” sözüyle çelişen “adı lazım değil”in, adını “Koltuk İttifakı” koyduğu 4 partili “Cumhur İttifakı”nın büyük ortağı AKP’nin bugün Ankara Spor Salonu’nda 7’inci Olağan Büyük Kongresi var.

Gene…
Pandemi önemleri dikkate alınmayacak!
Salon tıklım tıklım dolacak!
Korona Virüsü Ankara’dan bütün yurda yayılacak!

Derim ki:
Ülke iki hafta tam kapansın!
Yoksa!..

UĞUROĞLU’NUN YAZISINDAKİ SON BEŞ TÜMCEYE KATILMIYORUM, “AKP GÜZELLEMESİ” GİBİ GELDİ…

150 150 bakikarakol

Yeniçağ Gazetesi yazarı Orhan Uğuroğlu, ülkücü kökenli, deneyimli gazetecidir.
İç siyasa (politika) konularında uzmandır.
Siyasayı, siyasa kulislerini titizlikle izler.
DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan’ın “Allah kimseyi Sayın Bahçeli gibi birine muhtaç etmesin” https://www.sozcu.com.tr/2021/gundem/babacandan-gergerlioglu-aciklamasi-amac-seytanlastirma-6326862/?utm_source=tavsiye_haber&utm_medium=free&utm_campaign=tavsiyehaber dediği Cumhur İttifakı’nın ve Cumhur İttifakı İktidarı’nın etkili ortağı MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’yi dünkü yazısında konu etmiş.
“Teröre ve teröriste destek veren hatta terörü kınamayan partiler kapatılsın ama… İspanya’daki gibi anayasa ve yasalar öyle düzenlensin ki bir daha hiçbir parti aklından dahi geçiremezsin…
Bu kadar net adımlar atılması lazım.
Çünkü partiler demokratik, laik, sosyal hukuk devleti ilkesi çerçevesinde vatanın ve milletin bölünmez bütünlüğü için faaliyet göstermelidir.
Bugüne kadar bu ilkelere uymayan partiler kapatıldı ama yeniden açıldı.
İspanya’nın yaptığını Türkiye maalesef yapamadı.
Hatta yapmayı düşünen ve millete bunu vadeden bir parti de yok.
Nokta.” https://www.yenicaggazetesi.com.tr/bahceliden-cok-supheleniyorum-58591yy.htm tümceleriyle başlayan “Bahçeli’den çok şüpheleniyorum” başlıklı yazısında “14 Eylül ve 19 Kasım 2013’te Genel Başkan Devlet Bahçeli Erdoğan’a dedi ki:
– Buna göre Sayın Erdoğan ya Kandil yetiştirmesidir, ya Türk düşmanıdır, ya da Türk milletinin kanını içmeye yeminli çevrelerin özel ve gönüllü görevlisidir.
– Türkiye Cumhuriyeti’ni PKK severlerin yönetmesi, devletin en üst makamlarında teröristlere yataklık yapanların bulunması Türk milleti için kıyamet alameti değil midir?
– Hangi devletin yöneticileri böyle bir kokuşmuşluğun içinde olmuştur?
– İnşallah Allah’ınızdan bulacağınız günler de yakındır.
– Başbakan Erdoğan barış, çözüm ve süreç derken; PKK’lı caniler elleri tetikte insan avına çıkmışlar, kan dökmek için silahlarının emniyetini açmışlardır.
– Kimse ümitsiz olmasın, kurtuluş yakındır.
– Başbakan ve hükümetinin Yüce Divan’a çıkma günü yaklaşmaktadır” alıntısına yer veriyor, yazısını şöyle bitiriyor:
“HDP kapatılma davasına hızlı bir geçiş yapayım.
AKP biliyorsunuz parti kapatılmasına karşıydı.
– Erdoğan ve AKP’liler HDP kapatılma davasında okların kendilerine döneceğinden endişe mi ediyorlardı?
MHP ise özellikle son aylarda HDP’nin kapatılması için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına yoğun baskı yapmaya başladı.
Bugüne kadar ‘erken seçim’ çıkışları ile siyasete yön veren Devlet Bahçeli ne yapmak istemektedir?
‘Başbakan ve hükümetinin Yüce Divan’a çıkma günü yaklaşmaktadır’ diyen Bahçeli’nin sözlerini hatırlayarak kendi kendime soruyorum:
Hele hele Başsavcılığın HDP iddianamesini ‘Çözüm Süreci’ bölümü ile ekindeki ‘İmralı notları’ kitabını da görünce;
– Bahçeli’den çok şüpheleniyorum…
Bahçeli’nin amacı;
– AKP’yi de kapattırmak mıdır?
Söz verdiği gibi;
– Erdoğan’ı Yüce Divan’a göndermek midir?”

Uğuroğlu’nun son beş tümcesine katılmıyorum.
“AKP güzellemesi” gibi geldi.

Bahçeli istese de, çırpınsa da, AKP’yi kapattıramaz, AKP Genel Başkanı Cumhurbaşkanını Yüce Divan’a gönderemez.
Gücü yetmez.
AKP’nin, AKP Genel Başkanı Cumhurbaşkanının arkasındaki dış destek, MHP’nin ve MHP Genel Başkanının arkasındaki dış destekten üç kat, beş kat fazladır, çok da güçlüdür.
Uğuroğlu bütün bunları ayrıntılarına kadar bilen biridir.
AKP’ye, AKP Genel Başkanı Cumhurbaşkanına sabah akşam “saydıran” Bahçeli’nin neden ve ne/neler oldu ki 180 derece çark ettiğini, AKP’nin, AKP Genel Başkanı Cumhurbaşkanının yanında, “safında” yer aldığını…
Yeşil Kuşak, Ülkücü Kuşak projelerini…
Bu iki projenin “Cumhur İttifakı”na neden, nasıl dönüştürüldüğünü…
“2023 Hedefi”ni, “Türk-İslam Sentezi”ni…
Asıl zor günlerin kapıda olduğunu…
2023 Temmuz’unda korkulur olayların yaşanacağını…
Da bilen biridir.
Bunları yazsın isterdim…

Yazımı…
Dün gece Halk TV’de canlı yayınlanan “Sözüm Var” programına görüntülü katılan Gelecek Partisi Genel Başkanı Sema Silkin Ün’ün, ekonomiyi, siyasayı, yargıyı vb dibe vuran ucube “Partili Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi”ni tanımlayan, beğendiğim şu sözüyle bitirmek istiyorum:
“Kendine, kendisi yetki veren sistem”!..

“2023 HEDEFİ”: TÜRK-İSLAM SENTEZİ!.. ONU YAŞAMA GEÇİRMEK, KALICI KILMAK!..

150 150 bakikarakol

AKP Genel Başkanı Cumhurbaşkanı, Cuma namazı çıkışı cami bahçesinde veya önünde açıklama yapmayı gelenek haline getirdi.
Geçen Cuma (19 Mart 2021) namazı çıkışında da “Kerem Aydınlar Camisi” önünde basın mensuplarına konuştu:
“Kongre noktasında ön hazırlıklarımızı kararlı bir şekilde yaptık, şu anda sloganlarımızdan tutunuz, yapacağımız konuşmaya varıncaya kadar hepsi hazırlanıyor. Çarşamba günü yapacağım konuşma 2023’ün bir manifestosu olacaktır. Onu o konuşmada da göreceksiniz” dedi, sürdürdü:
“Çok daha geniş anlamda bir konuşmayı planlamış durumdayım. Çarşamba günü bu konuşmamızı ifade ederek aynı zamanda da AK Parti olarak, MHP ile Cumhur İttifakı olarak 2023’e doğru çıktığımız bu yolda dayanışmamız neler olacaktır? Bunları da ifade edeceğiz. Çarşamba günü yapacağım konuşma adeta 2023’ün bir manifestosu olacaktır.
Koronavirüs sürecinde bu kongreleri yapıyoruz. MHP yaptı, biz bir tarafta sonra yapacağız. Bütün kongrelerimizi zor şartlarda hızlı bir şekilde gerçekleştirdik. Şimdi de büyük kongrelerimizi yapacak 2023’e hazırlanacağız. İnşallah 2023 Türkiye’de bir dönüşüm süreci olacak.”
https://www.internethaber.com/cumhurbaskani-erdogan-2023un-manifestosunu-carsamba-gunu-aciklayacagim-2171393h.htm

“Zor şartlarda” mı?!
“Büyük Kongreler” mi?!
Yarından sonraki (24 Mart 2021 Çarşamba) 7’inci Olağan Büyük Kongre’den başka 2’inci bir Büyük Kongre mi var?!

Büyük Kongre’de yapacağı konuşmanın “2023’ün manifestosu” olacağını vurgulayan AKP Genel Başkanı Cumhurbaşkanı “2023 Türkiye’de bir dönüşüm olacak” tümcesiyle, “2023 hedefi”nin “özne”sini belli etti.

AKP Genel Başkanı Cumhurbaşkanından bir gün önce (18 Mart 2021 Perşembe), 4’lü Cumhur İttifakı’nın ve Cumhur İttifakı İktidarı’nın etkili ortağı MHP Genel Başkan Devlet Bahçeli ise “2023 ve takip eden on yılları kapsayan stratejik hedeflerimizin ilki, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi; daha yerinde bir ifadeyle, Türk Tipi Başkanlık Modeli…” http://www.mhp.org.tr/htmldocs/mhp/4787/mhp/Milliyetci_Hareket_Partisi_Genel_Baskani_Sayin_Devlet_Bahceli__nin___13_Olagan_Buyuk_Kurultay_acilisinda_yapmis_olduklar_.html diyerek, hedeflerinin ‘bu sisteme/modele sahip çıkmak, ilke, kural ve kurumlarıyla yaşamasına hizmet etmek’ olduğunu belirtmiş, daha bir açılımda bulunmuştur.

Bahçeli, gerçeklerle örtüşmeyen “Türkiye, tarihinin en önemli yönetim reformunu Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’yle başarmıştır. Yeni sistem, Cumhuriyet’in kuruluş ilkelerine dayanmıştır” demiş ama iki ayrıntıyı unutmuştur:
Birincisi; Sistemin adı “Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi” değil, “Partili Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi”dir.
“Partili” sözcüğün özellikle metinde/tanımda yer almasını ısrarla isteyen Bahçeli’nin kendisidir.
İkincisi; Cumhur İttifakı’nın “Partili Cumhurbaşkanı Hükümet Sistemi”nin kaynağı, amacı “Türk-İslam Sentezi”dir, “Türk-İslam Sentezi”ni yaşama geçirmektir.

Bahçeli “Güçlendirilmiş ve iyileştirilmiş parlamenter sistem teklifleri beyhudedir, eskiye kıvrılıştır, geleceğe dair söyleyecek bir şeyi olmayanların acıklı kıvranmasıdır. Zillet ittifakının, ‘Güçlendirilmiş parlamenter sistem’ ezberi; içi boş, günü kurtarmaya dönük taktik bir adımdır. Artık Parlamenter Sisteme geri dönüş yoktur” sözlerinin artından
“Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi; siyasi, hukuki ve ekonomik reformlarla kökleştirilmeli ve güçlendirilmelidir. Memnuniyetle söylemek gerekir ki, bu süreç kararlılıkla devam etmektedir. Eksik varsa giderilecek, yetersizlik varsa telafi edilecektir” demiştir.

Bahçeli varsın böyle söylemlerde bulunsun!
Yaşanan gerçekler hiç de anlattığı gibi değil!
Ucube “Partili Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi” ile ülke hiç bu kadar kötü yönetilmemişti!
Halk aç, yoksul kalmamış, yorulmamış, yorgun düşmemişti!
İşsizlik tavan yapmamıştı!
Ayrımcılık, kayırmacılık, kollamacılık bu boyutlara varmamıştı!
Dışta itibar, güven, saygınlık altlara düşmemişti!
Ekonomi dibe vurmamıştı!
Döviz tepelere fırlamamıştı!
Vb!..

Bahçeli “Biz yürüdükçe, Türkiye düşmanları köstebekler gibi saklanacak. Türkiye’yi faka bastırmak, tuzağa düşürmek için çırpınan hasis ve hamiyet yoksunu çevreleri ibretle takip ediyorsunuz” demesine karşın, “Türkiye’nin düşmanları”nın ve “Türkiye’yi faka bastırmak, tuzağa düşürmek için çırpınanlar”ın kimler olduğunu açıkça söylememiştir, sözü gene CHP’ye, İyi Parti’ye, HDP’ye getirmiş, onlara veryansın etmiştir!

Bu kez “muhterem” sözcüğünü de kullanarak “2023’de Cumhurbaşkanı adayımız bellidir. O muhterem isim, Sayın Recep Tayyip Erdoğan’dır” dedikten sonra “Bu vesileyle Sayın Cumhurbaşkanımıza, AK Partili kardeşlerimize huzurlarınızda teşekkür ediyor, şükranlarımı sunuyorum” tümcesini eden Bahçeli’nin “teşekkür”ünü, “şükranları”nı anlayamadım, anlamlandıramadım!

Netleşen şu ki:
AKP ve MHP, “2023 hedefi” dedikleri, “Türk-İslam Sentezi”ne dayalı ucube “Partili Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi”nde kararlılar!
Ucubeyi kalıcı kılmak için ellerinden geleni yapacaklar!
Ulusal dirençle karşılaşacaklarının, “hedef”e ulaşamayacaklarının bilincindeler, ayırtındalar!
Bu yılın Ağustos ayı başlarından itibaren, 12 Mart 1971, 12 Eylül 1980 öncesi ve sonrası benzeri zor günlerin başlayacak olmasından kaygılıyım!
Umarım ve dilerim, y a n ı l ı r ı m ! . .

AKŞENER, TAKLİTÇİSİ, “SALGIN YAYAN” AKP’Yİ, MEHP’Yİ HALKA ANLATMALI VE “DÖNEK MİSİNİZ?” SORUSUNA PERİNÇEK YANITI…

150 150 bakikarakol

Cumhur İttifakı’nın küçük ortağı MHP, Korona Virüs salgını önlemlerini hiçe sayan, salgını vakalarını artıran büyük ortağı AKP’yi örnek alarak, dün (18 Mart 2021 Perşembe) 13’üncü olağan büyük kongresini yaptı!
6 gün sonra da (24 Mart 2021 Çarşamba) AKP 7’inci büyük kongresini yapacak!
Bir başka siyasi parti, dernek, sendika kongrelerini, vatandaşlar düğünlerini yapamazlar, cenazelerini 30’dan fazla insanla kaldıramazlar!

Anlamadım gitti!:
İl il, ilçe ilçe, kasaba kaba dolaşan, vatandaşlarla yüz yüze görüşen, konuşan, onları dileyen İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener, Meral Akşener taklitçisi “adı lazım değil”, bu durumu, gittikleri her yerde vatandaşlara neden anlatmıyorlar?!
Evet, vatandaşlar, Cumhur İttifakı’nın 4 ortağından AKP ve MHP, Cumhur İttifakı İktidarı’nın, yani kendilerinin koydukları, toplumu uymakla sorumlu tuttukları, uymayanlara para cezaları kestikleri genelgelere uymadıklarını görüyorlar!
Bu ayrımcılık, vatandaşı, Cumhur İttifakı partilerinden uzaklaştırdı, Cumhur İttifakı İktidarı’nın “ömrü”nü bitirdi!
Ama…
Gene de…
Akşener ve taklitçisi, dinledikleri vatandaşlara, bu “ayrımcılığı” anlatmalı!
Anlatırlarsa, vatandaş, doğru düşündüğünü kavrayacak, kararlı olacak!
Bu kararlılık, seçimde sandığa yansıyacak, Cumhur İttifakı’nın Cumhurbaşkanı adayına seçim kazandırmayacak, Cumhur İttifakı partilerin hedefledikleri oyu almalarına olanak tanımayacak, iktidarlardan edecek!
“Akşener ve taklitçisi bir düşünsün” derim.

Danıştay’ın “öğrenci andı”mızın okunmasını yasaklayan kararına esip gürleyen MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, 10’uncu kez “Genel Başkan” seçildiği –başka aday yoktu- dünkü büyük kongrelerinde “and”ımızı ne okudu, ne de okuttu!
Bir iki beylik söz etti, o kadar! http://www.mhp.org.tr/htmldocs/mhp/4787/mhp/Milliyetci_Hareket_Partisi_Genel_Baskani_Sayin_Devlet_Bahceli__nin___13_Olagan_Buyuk_Kurultay_acilisinda_yapmis_olduklar_.html
Bahçeli’nin bu davranışı, gerek kendisine, gerekse partisine büyük darbe vurdu.
Bahçeli ve genel merkez yönetimine seçtirdiği arkadaşları, kongre sıcaklığında, ayırtında değiller ama okutulmamasına kükredikleri “adı”mızı, kongrelerinde okumamaları olayı, oy yüzdelerine en az 3-4 puan olumsuz yansıyacak.
Bunu, sandık sonuçlarında görecekler.

Pandemi, “and”ımız, Cumhur İttifakı’nın ortaklarından AKP ve MHP’yi çok kötü vurdu!
Çok daha kötü vuracak!
İktidar ellerinden kayıp gidecek!

“And”ımız konusunda, “Partili Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi”nin –Bahçeli konuşmasında “Partili” sözcüğünü söylemedi. Neden acaba?!- “Cumhur İttifakı İktidarı”nın 1 Numarası AKP Genel Başkanı Cumhurbaşkanı dün “Devlet Övünç Madalyası Tevcih Töreni’nde konuştu, “Bu yıl aynı zamanda İstiklal Marşı yıldır. Her bir kelimesi, satırı, dörtlüğü verdiğimiz mücadelenin önemini anlatan mesajlarla doludur. Milli andımız olan İstiklal Marşı niçin birlik olmamız, vatanımıza sahip çıkmamızı anlatıyor” https://www.haberturk.com/cumhurbaskani-erdogan-milli-andimiz-istiklal-marsimiz-dir-3009800 dedi.
Ulusal Marş’larla, Ulusal And’larlar aynı olur mu?!

Cumhur İttifakı’nın 4 ortaktan biri de Vatan Partisi’dir.
VP’nin değişmeyen ve değişmeyecek Genel Başkanı Doğu Perinçek, dün, Armağan Çağlayan’ın “YouTube’daki “Gör Beni Programı”nın konuğuydu.
Bahçeli’nin kongre konuşmasında yere göye sığdıramadığı “Partili Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi” ile ilgili, ortaklarını hop oturtup hop kaldıracak sözler etti.
www.gercekgundem.com internet gazetesinin haberine göre, Armağan Çağlayan’ın, Perinçek’e “Vatan Partisi, başkanlık sistemini destekliyor mu?” sorusunu sordu.
Perinçek’in yanıtı “Hayır. Vatan Partisi, başkanlık sistemine karşı tek tutarlı tavır alan ve başkanlık sistemini tarihsel temelleriyle Türkiye’nin rejiminin ve aynı zamanda geleceğine dönük planlarımız projelerimiz içerisinde tutarlı eleştiren tek partiyiz.
Başkanlık sistemi Türkiye için yanlış. Çünkü: İktidarı, çok dar bir grup elinde tutuyor. Cumhurbaşkanı çevresinde olan dar bir grup elinde topluyor. Bir nevi ekonomideki mafyalaşmanın siyasete yansıması.
Ekonomide mafyalaşma olunca; sanayiciler, tüccarlar kenarlara itiliyor. Bir tek sıcak para komisyoncularının, faizcilerin eline geçiyor ekonomi. Partilerin liderlikleri mafyaların eline geçiyor. Lider mafyalık oluşuyor ve sistem de meclisi kenara iterek dar bir Cumhurbaşkanı etrafında iktidarı topluyor başkanlık sistemi. Bu bakımdan başkalık sistemini yanlış buluyoruz” https://www.gercekgundem.com/siyaset/260067/dogu-perincekten-erdogani-cok-kizdiracak-sozler-baskanlik-sistemini-bakin-neye-benzetti oldu.

Armağan, Perinçek’e bu kez “Son dönemde sizi ‘Dönek olmakla’ suçluyorlar. Tırnak içinde soruyorum” dedi, sordu:
“Ne diyorsunuz bu konuda? Dönek misiniz?”
Perinçek açtı ağzını, yumdu gözünü!:
“Ben bilimsel sosyalistim. ‘Dönek’ diyenlerin hepsi dönek. Dönek oğlu dönek onlar hem de. Hepsi dönek oğlu dönek. O suçladıkları adam, 15 yıl 5 kuşakla hapis yatmış bir adam. Bunların hepsi dönmüş adamlar…
Daha 12 Mart’tan sonra dönmüş adamlar. Ben 12 Mart, 12 Eylül, 1990, 98, 2008, Türkiye’de 5 kuşakla CIA’nın, sistemin hapishanelerinde yatan tek adamım. Bunun karşısında 4 kuşakla yatan da yok.” https://www.gercekgundem.com/siyaset/260061/dogu-perincekten-donek-misiniz-sorusuna-cok-konusulacak-cevap
Hadi canım sen de!..

KAMUTAY’DA (TBMM’DE) DÜN YAŞAN BİR “HOŞ”, BİR “HOŞ OLMAYAN” İKİ OLAY!..

150 150 bakikarakol

Dün (17 Mart 2021 Çarşamba) Kamutay’da (TBMM’de) bir “hoş”, bir “hoş olmayan” olay vardı.

“Hoş olmayan”dan başlayayım…
Kamutay Genel Kurulu’nun saat 15.00’da başlayan oturumunda, Kocaeli HDP Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu’nun Milletvekilliği düşürüldü!
https://www.gercekgundem.com/siyaset/259743/hdpli-omer-faruk-gergerlioglunun-milletvekilligi-dusuruldu?utm_source=share-twitter
Anayasa Mahkemesi (AYM) kararı neden beklenmedi?!
Kısa bir süre önce aynısı yaşanan İstanbul CHP Milletvekili Enis Berberoğlu olayı neden örnek alınmadı?!
www.t24.com.tr internet gazetesinde hala yayında olan haberi twitter hesabından paylaştı diye, bir Milletvekili suç mu işler ve o twitter paylaşımından ötürü Milletvekili’nin Milletvekilliği mi düşürülür?!
İnanılır gibi değil!
Ülkemiz adına üzücü, kaygı verici!
Beni daha bir sarsan…
Kamutay Genel Kurulu’ndan çıkmayacağını –çıktığı an gözlem altına alınacağı için- açıklayan ve çıkmamakta kararlı davranan Gergerlioğlu’nu, Kamutay’ın AKP’li İdare Amiri, İzmir Milletvekili, eski futbolcu Alpay Özalan’ın çıkarmak istemesi!
Çıkarmak isterken, Gergerlioğlu’nu partili Milletvekilleri arasından, zor kullanarak, çekmeye kalkması! https://t24.com.tr/video/akp-li-alpay-ozalan-in-gergerlioglu-nu-meclis-ten-cikarmaya-calistigi-anlar,37232
Bir Milletvekili, bir başka Milletvekiline bunu nasıl yapar?!
Biri-iki saat sonra, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, AYM’ye, HDP’nin kapatılması için “iddianame” sundu. https://www.sozcu.com.tr/2021/gundem/yargitay-cumhuriyet-bassavcisi-sahin-anayasa-mahkemesinde-hdpye-kapatma-davasi-acti-6319533/
Rastlantı mı, siyasi mi?!
(“Siyasi mi?!” sorusunu, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, MHP’nin kapatılmasında istekli ve ısrarlı olduğu için soruyorum.)
Bu üç olay, içte ve dışta, ciddi biçimde Türkiye’nin başını ağrıtacak!

“Hoş” olan ise…
Saat 11.0 sıralarında İyi Grubu’nda yaşandı.
Kim/kimler düşündüyse, kim/kimler karar verdi uyguladıysa, hepsini kutluyorum, hepsine teşekkür ediyorum.
Kürsüye “Dila Zühre Demirci” adlı kız çocuğu çıkarıldı.
Dila Zühre Demirci, “Öğrenci Andı”mızı, gruptaki İyi Parti Milletvekillerini ve konukları ayağa kaldırarak, onlarla birlikte okudu!
https://www.cumhuriyet.com.tr/haber/meral-aksener-partisinin-grup-toplantisinda-konusuyor-1821222
Gururlandım!
Ayağa kalktım, eşlik ettim.
Ne müthiş duyguydu!
Hep birlikte, “Ne Mutlu Türk’üm diyene” dediğimizde, gözlerimden yaş boşandı!

Saadet Partisi, DEVA Partisi, Gelecek Partisi, “and”ımızın okunmasını yasaklayan Danıştay kararı yanında yer aladursun!..
Son günlerdeki söylem ve eylemleri ile dikkatleri üzerinde toplayan, ezber bozan, Kamutay’ın 2’inci büyük siyasi partisinin Genel Başkanı imiş gibi algı yaratan İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener şöyle diyordu:
Bu ülkede Mustafa Kemallere idam fermanı yazanlar oldu. Milletin meclisinin üzerine ordu gönderenler oldu. Bu ülkede milletine terörist diyenler oldu. Bu ülkede andımızı yasaklayanlar oldu. Aslında buna çok da şaşırmıyoruz. Çünkü onları anlayabiliyoruz. Andımızın sözleri ağır gelenler, elbette andımızı yasaklamak ister. Küçüklerini korumak yerine onlara göz dikenler elbette andımız okunmasın isterler. Oy hesabı dışında büyüklerini sayıdan saymayanlar, yaş almışına emeklisine sahip çıkmayanlar, elbette andımız duyulmasın isterler. Yandaşını milletinden çok sevenler, yükselme ve ileri gitme idealini elbette andımız bilinmesin isterler. Büyük Atatürk dendiğinde kaşıntı tutanlar, çalışmak yerine çalıp çırpanlar elbette andımız hatırlanmasın isterler. En önemlisi de Türk demenin bir ayırma değil, bir birliktelik arzusu olduğunu görmek istemeyenler, Türk Devleti’ni uçuruma sürükleyenler elbette andımızın son cümlesinde şaşkına dönerler. Ama o arkadaşlar hiç kusura bakmasın. Bizler hâlâ buradayız. Türk Devleti hâlâ burada. Cumhuriyet hâlâ burada. Çünkü bu topraklarda milletini ve memleketini özünden çok sevenler, kendilerini ve koltuklarını özünden çok sevenlere karşı her defasında galip gelmiştir. Her zaman da galip gelecektir.
Andımız inancımızda, sözümüzde, yaptıklarımızda ve yapacaklarımızdadır. Andımız milletimize duyduğumuz sevgide ve büyük güçlü ve zengin bir Türkiye’ye duyduğumuz özlemdedir. Andımız kahraman atalarımızın aziz hatırasında, Atatürk’ümüzün mirasındadır. Andımız kalplerimizde, andımız ruhumuzda, andımız irademizdedir. O nedenle andımıza el uzatmaya cüret edenlere inat, bir kez daha: Ne Mutlu Türküm Diyene!
Bakanlıklarımız içinde ikisinin adının başında milli kelimesi vardır. Kafiye olsun diye değildir bu milli kelimesi. Zaten kafiyeli de değildir. Biri Milli Savunma Bakanlığı, diğeri de Milli Eğitim Bakanlığı’dır. İşte o nedenle Milli Eğitim Bakanlığı’nın milli kimliğimize vurgu yapan, milli şuuru besleyen andımızla, yargı üzerinden mücadeleye girmesi acı olduğu kadar ironiktir. Yerli ve milliyiz diyenlerin aslında ne olmadıklarını göstermesi bakımından da bir o kadar öğreticidir. Biliyorsunuz, Danıştay’ın 2018 yılında verdiği ‘andımız yeniden okutulmalı’ kararının ardından bu kürsüden birçok defa kararı uygulayın çağrısı yaptım. Meclis grubumuz soru ve araştırma önergeleri verdiler. Tüm bu süreçte iktidardan da ortağından da daha doğrusu ortaklarından da ses çıkmadı. Danıştay kararına rağmen üç yıldır ortağına ‘andımızı okutun’ diyemeyenler, şimdi ise çıkmışlar genel kurul kararından sonra bu karara isyan ediyormuş gibi yapıyorlar. İbretlik gerçekten. Allah kimseyi böyle yoldan çıkarmasın.
Abdürrahim Karakoç ne güzel söylüyor: Bindirmişler bir gemiye, rotasından haberi yok. Korkuyor ‚’Türküm’ demeye, Atasından haberi yok. Derdi, davası oy için, seneyi satar, ay için, herkese çatar, bey için, ötesinden haberi yok…” https://www.cumhuriyet.com.tr/haber/meral-aksener-partisinin-grup-toplantisinda-konusuyor-1821222

Sözcü Gazetesi yazarı Soner Yalçın dün “Türkiye’de andımız konusunda yapılan tartışmalar ‘Türküm’ sözünden kaynaklanıyor. Danıştay aldığı kararla okullarda andımızın okunmasını kaldırdı. Gerekçesi henüz yayınlanmadı…
İnsan ister istemez düşünüyor; ‘Türküm’ yerine ‘Müslümanım’ denseydi Danıştay böyle karar alabilir miydi? Alamazdı” tümcelerinin ardından şu iki “Türkiye’nin bölünmez bütünlüğüne inananlar andımızdan niçin rahatsız olur ki? Evet, asıl mesele budur; iktidar kötü yakalanmıştır!” tümceyle biten //“Türküm” yerine “Müslümanım” denseydi andımız kararı ne olurdu// https://www.sozcu.com.tr/2021/yazarlar/soner-yalcin/abd-yargisinin-andimiz-karari-6317939/ başlıklı güzel bir yazı yazdı.
Okumanızı isterim.

Sırf merakımdan soruyorum:
“Andımızın okunmaması”na ilişkin Danıştay kararına oflayıp püfleyen, en yüksek perdeden tepki veren MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin bugünkü –AKP kongreleri gibi Korona Virüsü salgınını daha bir azgınlaştıracak- 13’üncü Olağan Büyük Kongresinde “and”ımızı okuyacak mı, okutacak mı?
Yoksa…
Unutacak mı?
G ö r e c e ğ i z . . .

İŞTE AKP’NİN, AKP AĞIRLIKLI CUMHUR İTTİFAKI İKTİDARI’NIN “İLK”İ VE MADARACILIK OYNAYAN GENEL BAŞKAN!..

150 150 bakikarakol

AKP’nin ve AKP ağırlıklı Cumhur İttifakı İktidarı’nın, “kendi camiaları”da artık bir “ilk”i var!
Haklarını yemeyelim, teslim edelim!
AKP ve Cumhur İttifakı, Cumhur İttifakı İktidarı ortakları “ilk”leri ile övünebilirler, gururlanabilirler!
“İlk”lerinden, göğüs gere gere söz edebilirler!
Yergide bulunacaklara da ağızlarının payını verebilirler!
İktidarları sayesinde, yabancı ülkelere beyin, ekonomik, ekinsel (kültürel), sanatsal vb göçe, “camia”larından yeni bir göç eklendi!

Haberi okuduğumda, kalakaldım!
“Bu kadar da olmaz ki!” diye mırıldandım!

İnsanların, insanlığın zor, karanlık ve kanlı günler yaşadığı yıllarda insanlara, insanlığa kapılarını ardına kadar açan Atatürk Türkiye’sinde, şimdi, ülkenin insanları kaçıyor!

Düşman emperyalistler içimize o kadar girmişler!

Dünya lideri Kemal Atatürk’ün Türkiye’sinde “din”i, siyasalarına (politikalarına) “ana özne” yapan siyasi kadroların iktidarında, bir “ilahiyatçı Prof. Dr.” ülkesini terk etti!
“… terk etti” demeyelim, “… terk etmek zorunda kaldı, bırakıldı” diyelim!

O “İlahiyatçı Prof. Dr.” Mustafa Öztürk’tür!

Cumhuriyet Gazetesi’nin www.cumhuriyet.com.tr internet sitesi, Öztürk’ün haberini 15 Mart 2021 Pazartesi günü HEDEFTEKİ İLAHİYATÇI PROF. DR. MUSTAFA ÖZTÜRK TÜRKİYE’Yİ TERK ETTİ: “TEZ DANIŞMANLIKLARIMI CÜBBELİ İLE TACİZCİ NURULLAH’A DEVRETTİM”
https://www.cumhuriyet.com.tr/haber/hedefteki-ilahiyatci-prof-dr-mustafa-ozturk-turkiyeyi-terk-etti-tez-danismanliklarimi-cubbeli-ile-tacizci-1820809 başlığıyla verdi, aynen şöyle yazdı:
// Siyasal islamcılar tarafından hedef gösterilip ölümle tehdit edilen ilahiyatçı Prof. Dr. Mustafa Öztürk, Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’ndeki öğretim görevliliğinden istifa etmişti.
Almanya’daki Münster Wilhelm Üniversitesi’nin İslam Teolojisi bölümünden davet alan Prof. Dr. Öztürk, akademik çalışmalarına devam etmek için bu sabah Almanya’ya gitti.
Uçağa binerken, Instagram hesabından “Artık gidelim… Yerli ve milli tımarhanede herkese ruh sağlığı dilerim” diye paylaşım yapan Prof. Dr. Öztürk, paylaşımına şu notu da ekledi:
“Doktora tez danışmanlıklarımı Cübbeli ile Sakarya’daki tacizci Nurullah’a devrettim. İlahiyat işleri artık onlara teslim.”
Prof. Dr. Mustafa Öztürk, uzun süre önce doktora öğrencileriyle yaptığı dersin gizli kayda alınarak sosyal medya üzerinden yayımlanması sonrasında, “Allah kelamını inkar ediyor” denilerek linçe uğramıştı.
Öztürk, sosyal medyada uğradığı lincin ardından 3 Aralık 2020’de emeklilik başvurusunu sosyal medya hesabından yayımlayarak “Bugün itibariyle akademiye, akademisyenliğe ve ilahiyat alemine veda ediyorum. Artık yeter. Benden bu kadar” ifadesini kullanmıştı. //

Sözcü Gazetesi’nin www.sozcu.com.tr internet sitesinin “Hedef gösterilen ilahiyat profesörü ülkeyi terk etti” https://www.sozcu.com.tr/2021/gundem/hedef-gosterilen-ilahiyat-profesoru-ulkeyi-terk-etti-6316212/ başlıklı dünkü haberinde de, Öztürk’ün “katıldığı konferanslarda, cemaat ve tarikatlara yönelik eleştirileri nedeniyle hedef haline” geldiği, getirildiği vurgulanarak,
Karar Gazetesi’nde çıkan bir yazından şu alıntıya yer veriliyor:
“Badecilik, çocuk tecavüzcülüğü, yanmaz kefen satıcılığı, peygamber terlikçiliği gibi rezilliklerle gündeme gelen karikatür gibi tiplerin, Ehl-i Sünnet akidesinin en güvenilir temsilcisi olarak takip edildiği bu memlekette yapılacak en doğru şey, ‘sağlığı, özellikle de ruh sağlığını korumak’tan başka bir şey değildir.”

Ülkem adına!.
Halkım adına!..
Çok üzülüyorum!
İçim kan ağlıyor!

Böyle bir gelişme yaşanırken…
AKP Genel Başkanı Cumhurbaşkanının, partisinin Gençlik Kolları’nın önceki günkü 6’ıncı olağan kongresinde “Bu kardeşiniz Atatürk Havalimanı’na indiği anda orada birisi vardı. O birisi ne yaptı? Hemen tankların arasından birilerinin yardımıyla oradan kaçıp Bakırköy Belediyesine sığındı. Daha sonra ne dedi? ‘Haberim olsaydı beklerdim’ dedi. Hayatın korkuyla geçmiş, korkaksın, bitiksin. Senin öyle bir derdin yok. Bu işler korkakların, bitiklerin işi değil, bu yürek ister. Sandalda kürek değil, yürek ister yürek”
https://www.akparti.org.tr/haberler/cumhurbaskanimiz-erdogan-genclik-kollari-6-olagan-kongremizde-konustu-15-03-2021-15-55-16/ sözleriyle yerdiği, Kamutay’ın (TBMM’nin) ikinci büyük partisi, partim CHP’min –ne yazık ki- başındaki “adı lazım değil” ne yapıyor?!
Dünkü grup konuşmasında “Ben tabii Ak Partili Gençlik Kollarındaki bütün gençleri seviyorum. Onlara sevgimi, saygımı da gönderiyorum. Onlara şunu söylemek isterim: Erdoğan hiç kimseden korkmaz sanıyorsunuz, ama Erdoğan benden korkuyor. Çünkü Erdoğan onun televizyon kanalında bile karşıma çıkmaya cesaret edemiyor. Çünkü o çok iyi biliyor ki çıkarsa karşıma onu madara edeceğim.” https://www.chp.org.tr/haberler/chp-genel-baskani-kemal-kilicdaroglu-tbmm-chp-grup-toplantisinda-konustu-16-mart-2021?q= diyerek “madaracılık” oynuyor!

Aaahhh ah!..

NOT: AKP’den sonra ortak MHP de yarın 13’üncü olağan büyük kongrelerinde Korana Virüsü önlemlerini ayaklar altına alacak, salgının yurda yayılmasına neden olacak!

BAHÇELİ’NİN “ÖĞRENCİ ANDI” ÇIKIŞI “SİYASİ SÜREÇ” BAŞLATMAZSA…

150 150 bakikarakol

www.odatv4.com olarak yayın yapan www.odatv.com internet gazetesinin Ankara Haber Müdürü yürekli gazeteci-yazar Müyesser Yıldız, önceki gün (14 Mart 2021 Pazar) “Şimdi Devlet Bahçeli’nin tavrı merak edilmez mi” https://odatv4.com/simdi-devlet-bahcelinin-tavri-merak-edilmez-mi-14032101.html başlıklı yazı yazdı.
“Bir vakitler okullarda şu Öğrenci Andı okutulurdu” diye başladığı yazısını şöyle sürdürdü:
// “Türküm, doğruyum, çalışkanım,
İlkem: küçüklerimi korumak, büyüklerimi saymak; yurdumu, milletimi özümden çok sevmektir.
Ülküm: yükselmek, ileri gitmektir.
Ey Büyük Atatürk!
Açtığın yolda, gösterdiğin hedefe durmadan yürüyeceğime ant içerim.
Varlığım Türk varlığına armağan olsun.
Ne mutlu Türküm diyene!”
“Bir vakitler” dememize bakmayın; 1933’ten 2013’e kadar, tam 80 yıl okundu.
Sonra “birileri” rahatsız oldu (o birilerinin kim olduğunu birazdan aktaracağız) ve okunmasından vazgeçildi.
Konu Danıştay’lık oldu. 8. Daire, Öğrenci Andı’nı kaldıran yönetmelik hükmünü oy çokluğuyla iptal etti.
Ama Milli Eğitim Bakanlığı, mahkeme kararına uymadığı gibi, bunu Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’na götürdü.
Duymuşsunuzdur; Kurul, geçtiğimiz günlerde 4’e karşı 11 oyla “Öğrenci Andı okutulmasın.” dedi. //

Şu üç tümceyle de bitirdi:
“Sonuç? Maalesef Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu ‘Öğrenci Andı’nda son noktayı koydu.
Haliyle de öncelikle MHP’nin ve Bahçeli’nin tavrı merak edilmez mi?”

Edilmez olur mu?!

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli dün öğleden sonra yazılı açıklama yaptı:
// “Türk’üm, Doğruyum” haykırışıyla başlayan Öğrenci Andımız; 10 Mayıs 1933 tarihinden itibaren uygulamaya konulmuş; 1972, 1997 ve 2012 yıllarında da değişikliğe uğramıştır.
And, adı üstünde yemindir, milli ruhun körpe dimağlara aşılanması, milli değerlerin aktarılmasıdır.
Hatırlanacağı üzere, Öğrenci Andımızın kaldırılmasına dönük yönetmelik düzenlemesine karşı Türk Eğitim Sendikası’nın Danıştay’a açmış olduğu yürütmenin durdurulması ve iptal davası 24 Nisan 2018 tarihinde Danıştay 8.Dairesi tarafından karara bağlanmıştır.
Bu kapsamda Danıştay 8.Dairesi, 8 Ekim 2013 tarihli ve 28789 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Milli Eğitim Bakanlığı İlköğretim Kurumları Yönetmeliği’nde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik’in 1.maddesinin iptalini temyiz yolu açık olmak suretiyle kararlaştırmıştır.
Bunun üzerine söz konusu iptal kararının temyiz edilmesi amacıyla Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’na karşı dava açılmıştır.
Türkiye’nin çok hassas bir döneminde, geçtiğimiz Cuma günü Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu sorumsuzca, şuursuzca, haktan ve hukuktan mahrum bir şekilde, adeta yangına körükle gider gibi, 8.Daire’nin kararını bozduğu medyaya yansımıştır.
Konunun bir başka tuhaf ve tartışmalı yönü ise, Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu tarafından Şubat ayında bu kararın alındığı, ne var ki halen imzalanmadığı anlaşılmıştır.
Türkiye’nin milli birlik ve diriliş ruhunun zirveye tırmandığı bugünlerde, medyaya sızdırılan, üstelik henüz imzalanmamış olan Öğrenci Andı aleyhine alınan karar milletimizde büyük bir huzursuzluğa ve kaygıya yol açmıştır.
Yaklaşık iki yıldır bekletilen bu davanın, bir anda karara bağlanarak servis edilmesi maksatlıdır, marazidir, melun bir hevesin ve hedefin işaretidir.
Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’nun Türk’üm demekten rahatsızlığı hüsran verici bir çarpıklıktır.
Nitekim Danıştay skandal bir karara imza atmış, milli gerçeklerle çatışmıştır.
Ülkemizi yeni bir karmaşanın içine çekmeye, anlaşmazlıkları körüklemeye, kutuplaşmayı tahrik etmeye hiç kimsenin hakkı yoktur.
Milliyetçi Hareket Partisi Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’nun henüz açıklanmamış, fakat bir vasıtayla sızdırılmış kararına şiddetle karşıdır.
Kaldı ki Öğrenci Andımızın okullarda okutulmasına engel çıkarmak, hukuken set çekmek haysiyetli ve demokratik bir tavır olamayacaktır.
HDP’li bölücülerin fezlekelerinin TBMM’ye gönderilip milli dayanışma şuurunun çelikleştiği bugünlerde Öğrenci Andı kararı pimi çekilmiş bir bombadır.
Danıştay bu yanlıştan dönmeli, Türk milletinin tarihi hasletleriyle, çiğnetilmeyecek emanetleriyle oynamaya teşebbüsten vazgeçmelidir.” //
http://www.mhp.org.tr/htmldocs/mhp/4786/mhp/Milliyetci_Hareket_Partisi_Genel_Baskani_Sayin_Devlet_Bahceli__nin___Danistay_Idari_Dava_Daireleri_Kurulu__nun_Ogrenci_Andi_.html

Haberi okur okumaz saat 14.56’da twitter hesabımdan şu paylaşımda bulundum:
BİZİM KARS YÖRESİNDE BİR SÖZ VAR: “TİRTOY (KIYAMET) KOPTU” VEYA “.. KOPACAK).
BU DOĞRU, HAKLI ÇIKIŞ, CUMHUR İTTİFAKI’NI VE CUMHUR İTTİFAKI İKTİDARI’NI DAĞITIR MI? https://twitter.com/BakiKarakol/status/1371430000348528640

(Kars’ta “Tırtoy” da denilen Tirtoy sözcüğünü ilk duymuş olabilirsiniz. Bu konuda, saygın ve bilge insan Araştırmacı-Yazar Sezai Yazıcı abinin bilgisine başvurdum. Tırtoy veya Tirtoy sözcüğünün aslı “Tırtol”dur. Anlaşılır anlamı “Kavga” ya da “kıyamet kopması”dır. Terekeme lehçesi/ağzıdır. Terekeme, diğer adıyla ‘Karapapaklar’, günümüzde yoğun olarak Kars Arpaçay ve Kars merkezinde yaşamaktalar. Azerbaycan Türklerinin özellikle kırsal kesimde yaşamış bir alt grubudur.)

Bahçeli’nin “ipleri koparacak” açıklamasına, Cumhur İttifakı’nın ve Cumhur İttifakı İktidarı’nın büyük ortağı AKP nasıl bir yanıt verir, verecek?
Belki de vermeyecek.
Bekleyip göreceğiz.
Ama…
Kesin olan şu ki:
Bahçeli’nin bu çıkışı, bir “siyasi süreç” başlatacak.

Süreç, iki ortağı bir birine düşürebilir, ortaklığı dağıtabilir.

Aksi de olabilir!

“Aksi de olabilir”, çünkü:
Yeniçağ Gazetesi’nin internet sitesinde dün yer alan “Devlet Bahçeli’den MHP milletvekillerine Andımız talimatı: Konuşmayın”
https://www.yenicaggazetesi.com.tr/devlet-bahceliden-mhp-milletvekillerine-andimiz-talimati-konusmayin-434107h.htm başlıklı haber, bu kanıyı uyandırıyor…

Neyse, geçelim…

Eğer…
Hiçbir şey olmamış gibi bir gelişme yaşanırsa, derim ki:
“Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’ndan ‘Öğrenci Andı’nın okunmamasına ilişkin karar çıkması, karara Bahçeli’nin sert tepki göstermesi, MHP’nin anketlere yansıyan düşüşünü durdurmaya ve yükseltmeye yönelik bir operasyon!”

Dilerim böyle dememe gerek kalmaz…

VAHŞET VE KAYNAĞI, ÇÖZÜMÜ!..

150 150 bakikarakol

12 Mart 2021 Cuma günü www.sozcu.com.tr ‘de okuduğum bir haber beni çok ama çok sarstı!
Hala da o sarsıntıdayım!
İnanamıyor, kahroluyor, acılar içinde kıvranıyorum!
Böyle bir ilkellik, böyle bir vahşilik nasıl olabilir?!

Tanrım!..
Sen, usuma (aklıma) sahip ol, usumu koru!

Beni benden alan haber “Cani adam iki ortaokul öğrencisini öldürdü” https://www.sozcu.com.tr/2021/gundem/cani-adam-iki-ortaokul-ogrencisini-oldurdu-6309740/ başlıklı haberdi!
Ve şöyle sürüyordu:
“Olay, Alaca ilçesine bağlı İmat köyünde meydana geldi. Köyün eski muhtarı Servet B.nin oğlu Z.B. ile 8’inci sınıf öğrencileri Tunç Taşar ve Kaan Hakverdi dün kavga etti.
Servet B.nin oğlu Z.B., akşam eve gidince yaşananları babasına anlattı. Bu sabah Servet B., yolda durdurduğu okul servis minibüsündeki Taşar ve Hakverdiye tabancayla peş peşe ateş etti.
Servet B. kaçarken, yaralanan çocuklar çağırılan ambulanslarla Alaca Devlet Hastanesi’ne kaldırıldı. Ancak Tunç Taşar ile Kaan Hakverdi, doktorların tüm çabasına karşın kurtarılamadı. Servet B. jandarma ekipleri tarafından kısa sürede olayda kullandığı silahla yakalanarak gözaltına alındı.
Cinayete ilişkin detaylar da ortaya çıkmaya başladı. Şüpheli Servet B. ile öldürdüğü çocukların aileleri arasında husumet bulunduğu, bu nedenle davalık oldukları belirtildi. Köyün önde gelen isimlerinin araya girmesiyle bir süre önce tarafların barıştırıldıkları ifade edildi.
Bu arada katil zanlısı eski muhtar Servet B.’nin ismi açıklanmayan eşinin de kocasının öldürdüğü iki çocuğu olaydan önce azarladığı iddiasıyla, olayla ilgili soruşturma kapsamında jandarma ekiplerince gözaltına alındı.
Gözaltına alınan Servet B., ifadesinin ardından adliyeye sevk edildi. Savcılıktaki sorgusu tamamlanan Servet B., tutuklanarak cezaevine gönderildi.”

Biz böyle değildik!
İlk kez oluyordu!

Twitter hesabımdan şu paylaşımda bulundum:
İNSANLARI “DÜŞÜNCE”DEN, “DÜŞÜNMEK”TEN YOKSUN BIRAKIRSANIZ, OLACAĞI “DÜŞÜNMEDEN HAREKET ETMEK” VE BAŞKALARININ CANINA KAST ETMEKTİR!..
NE KADAR ACI!..

Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin bir vatandaşı olarak, bu caninin en ağır cezayı almasını istiyorum!
3-4 gündür canımı yaktığı, günlerce de yakacağı için, bu caniden davacıyım!
Benim gibi canı yanan milyonlarca insanımız var!
Savcı ve yargıçlarımızın canı yanan milyonları göz önüne almalarını ısrarla öneriyorum!

Alacaklarına inanıyorum!

Twitter paylaşımımda vurguladığım gibi, vahşi eylem, “düşünememe”nin ürünü!
Cani, eyleminden önce, çok değil “azıcık” düşünseydi, üç çocuk arasında geçen kavdan ötürü 14 yaşındaki iki yavruyu tabancayla öldürmezdi!
Efendim, aileler arasında husumet varmış!
Geçiniz!
“Azıcık düşünme” olsaydı, katliam gerçekleşmezdi!

Oysa…
Düşünen toplumduk!
Bu “Cennet ülke”nin kurtarıcı, bu “demokratik, laik devlet”in kurucusu, dünya lideri Kemal Atatürk, “Düşünme Devrimi”ni yapmış, yaşama geçirmiş, “ilke” olarak “yurttaşları”na bırakmıştı.
Düşünmekte, kaynaşmakta, üretmekte, kalkınmakta, çağdaşlaşmakta vb yadsınamaz, övünülür, gurur duyulur yol kat etmiştik!
Ne oldu da her şey derse döndü?!

Türkiye’nin, Türk halkının düşmanları var!
Onlar, batılı-doğulu emperyalistler!
Başı da, “İngiltere” olarak bildiğimiz “Britanya İmparatorluğu” ve “Britanya Krallığı” çekiyor!
Çanakkale Savaşları ve Ulusal Kurtuluş Savaşı yenilgilerinin “kini”, “Çağdaş Türkiye” modelinin Türkiye’de uygulanmasının, Türkiye’nin bölgede “örnek ülke” olmasının “rahatsızlığı” içindeler!
İntikam almanın peşindeler!
İşe, dünya lideri Kemal Atatürk’ün son yıllarında, İsmet İnönü ve Fevzi Çakmak üzerinden başladılar!
İlk işleri, “Düşünme Devrimi”ni gündemden kaldırmak, unutturmak, bir daha anımsanmasına izin vermemek oldu; sonra da, “düşünme”ye giden yolları gerici hareketlerle, 12 Mart 1971 ve 12 Eylül 1980’deki faşist askeri darbelerle darmadağın ettiler!
Bugünlere geldik!
(28 Şubat 1997’nin katkısını ise görmezden gelinemez!)
AKP iktidarları ve “ucube “Partili Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi”nin “Cumhur İttifakı İktidarı”yla da, düşünmeyi yitiren, ekonomik, siyasal, kültürel çıkmazlara giren, işsizliğin, açlığın, yalanın, talanın, kandırmanın, cinayetlerinin kol gezdiği, okullarda kara çarşaflıların öğretmenlik yaptığı, türbanın ilkokullara kadar indiğini, “Ulusal And”ımızın okunmadığı, tarikat ve cemaatlerin eğitimde, sağlıkta, havacılıkta vb cirit attığı günleri bugün yaşar olduk!
Gidişin önü alınmazsa, korkarım ki, arzu edilmeyenlerle karşılaşacağız!
Lütfen!..
Bu “ulusal gerçeğimiz”i görelim, kabullenelim!
Tek çare, düşman emperyalistleri çok korkutan “Düşünme Devrimi”ne sahip çıkmak, sarılmak, “düşünme”ye yeniden başlamak!
Yoksa…
Yanarız!
Çünkü…
Önümüz kapkaranlık!..

1’İNCİ YILINDA AKP VE MHP’Yİ FENA VURAN PANDEMİ VE TÜRK SİYASASININ YÜREKLİ KADINI MERAL AKŞENER!..

150 150 bakikarakol

Dün 11 Mart 2021 Perşembe idi.
Dünyayı kasıp kavuran Korana Virüsü’nün ülkemizde 1’inci yıldönümüydü.
Ne yazık ki, Korona Virüsü ile mücadelede arpa boyu kadar yol alamadık!
Bunda, AKP-MHP ortaklı Cumhur İttifakı İktidarı’nın, gerçeklerle örtüşmeyen tutumunun, aldıkları ve genelgelerle duyurdukları kararlara kendilerinin uymamalarının payı büyüktür!
AKP, il kongreleriyle pandemi önlemlerini hiçe saydı, salgının pik yapmasına neden oldu.
24 Mart 2021 Çarşamba günü Ankara Spor Salonu’nda 7’inci Büyük Kongresini yapacak.
81 ilden gelecek delegeler, konuklar, partililer salonu tıklım tıklım dolduracaklar, gene pandemi kurallarına uymayacaklar!
Ve…
Bununla övünülecek!
Sonra…
Büyük Kongre bitiminde delegeler illerine dönecekler.
Kaptıkları virüsü yakınlarına, hemşerilerine bulaştıracaklar!
Tabloyu lütfen göz önüne getirin!

18 Mart 2021 Perşembe günü ise…
Cumhur İttifakı’nın ve İktidarı’nın küçük ortağı MHP’nin 13’üncü Büyük Kongresi var.
AKP kongrelerinden geri kalmayacak!

Ortaklar, 6 gün arayla yapacakları büyük kurultaylarda Korona Virüsü’nü azdıracaklar!
Hem, öyle bir azdıracaklar ki!..

AKP’nin il kongreleri AKP’ye, AKP Genel Başkanı Cumhurbaşkanına olan güveni, inanırlığı altlara düşürdü.
Büyük Kongresi daha bir düşürecek.
Oy oranlarını yüzde 32 bandına çekecek.

Aynı sonuç MHP ve Genel Başkan için de kaçınılmaz…

Cumhur İttifakı ve Cumhur İttifakı İktidarı’nın ortaklarından AKP-MHP’de durum bu iken…
Millet İttifakı’nın ikinci ortağı İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener, Çarşamba (10 Mart 2021) günkü grup konuşmasında büyük bir çıkış yaptı, ilklere imza attı.
(“BU ÜLKE KİMLERİN ELİNE KALMIŞ”?!. https://bakikarakol.com/bu-ulke-kimlerin-eline-kalmis/
başlıklı dünkü yazımda genişçe değindim.)

Ülkemizde ve dünyada ilk kez bir siyasi partinin kadın genel başkanı çıktı, eski partisinin genel başkanının kendisi için “Fahişe” olarak algılanan “Fosforlu Cevriye” dediğini haykırdı!
Erkek genel başkanlardan biri çıkıp “Partimden falan kişi benim için ‘Eşcinseldir’ diyor” diyebilir mi?!
Diyemez!
Ama Akşener çıktı dedi!
Parti genel başkanı, parti üyesi, parti Milletvekili kadına “Fosforlu Cevriye” demesi çok çirkin, çok ayıp, siyasi etiğe hiç sığmaz!

Akşener’in, yıllar önce kendisi için söylenen sözü, partisinin grup toplantısında dile getirmesi, Türkiye ve dünyaya duyurması, ayakta dakikalarca alkışlanacak cesur, yürekli davranıştır!
Bu cesur, yürekli davranış, Akşener’e, genel başkanı olduğu siyasi partiye, içinde yer aldığı Millet İttifakı’na, oranı yüksek siyasi kazanım sağlamıştır.
Yapılacak ilk iki seçimde (Cumhurbaşkanlığı ve Milletvekili) bunun sonucu görülecektir.

Akşener’i kutluyorum.

Millet İttifakı’nın büyük ortağı partim CHP’min -ne yazık ki- başındaki “adı lazım değil” ise dün Uşak’taydı.
Vatandaşlarla birebir konuştu.
“Uyumaya korkuyorum. Sabah kalktığımda icra memurları gelip her şeyi haczedecek diye çok korkuyorum. Bu korku ile yaşamak çok zor.” https://www.sozcu.com.tr/2021/gundem/ciftci-kilicdarogluna-boyle-seslendi-uyumaya-korkuyorum-6308016/ diyen vatandaşa, “Koyun can derdinde, kasap et derdinde” sözünü anımsatan türde yanıtı veriyor:
“Merak etmeyin, CHP iktidarında tüm dertleriniz bitecek.”
Derim ki…
Yürekli siyaset kadını Meral Akşener’den siyasa (politika) ve siyasi söylem biçimi öğrensin!

Ve bugün…
12 Mart 1971 Faşist askeri darbenin 50’ci yıldönümü!
Bugünkü zorlu günlerin etkili süreçlerinden biri!
Lanetliyorum!..
(12 Mart 2021 Cuma)