İSTANBUL’DA DEPREMİN NE ZAMAN OLACAĞININ SÖYLENMESİNE KARŞI ÇIKAN ANLAYIŞ VE SAHİBİ!..

  • 0
150 150 bakikarakol

6.9 büyüklüğündeki “İzmir Depremi”, deprem konusundaki -iktidarı, muhalefeti, okumuşu, okumamışı, zengini, fakiri vb olarak- cahilliğimizi, ilkelliğimizi yüzümüze vurdu.

27 Aralık 1939’daki 7.9 büyüklüğündeki Erzincan Depremi’nden, 30 Ekim 2020 İzmir Depremi’ne kadar ki depremlerden zerre ders almadığımızı gördük.

Bu gidişle, ders almayacağımızı da anladık.

Dahası…
Kabullendik.

Ama…
Sıfır bilgiyle, beklenen “İstanbul Depremi”ni konuşur oldu.

16 milyon nüfuslu ve 5 milyon 400 bin konutlu İstanbul’da beklenen depremle ilgili –şu kadar bina yıkılacak, şu kadar İstanbullu ölecek vb- bilimsel çalışmalara dayalı istatistik bilgiler veriliyor.

Çok eksik…

Deprem sonrası yıkımlardan kaynaklanacak yolların kapanması, yardım ekiplerin uluşamaması vb sonucu yaşanacak olumsuzluklar yok.

Her depremde olduğu gibi, İstanbul Depremi’nde de en çok ve en ciddi biçimde “yoksullar” etkilenecek.

Bu konuda; bilgeliğine, içtenliğine güvendiğim, yurtsever, aydın Deprem Bilimci Jeofizik Yüksek Mühendisi Prof. Dr. Övgün Ahmet Ercan, İzmir Depremi akşamı Fox TV ana haberde şu çok doğru sözleri etti:

“Bir ülkede ekonomi ne kadar bozuksa, deprem o kadar öldürücü olur. Deprem ve terör yoksulun sorunudur bir ülkede yoksulluğu yenmedikçe depremlerin adı ölüm olur. İnsanlar istedikleri için kötü ev yapmıyorlar, yer inceleme çalışmalarına, mimari çalışmalara para ödemeleri gerekiyor. Bir ülkede deprem sorununu çözmek için o ülkenin ekonomisinin düzelmesi gerekiyor. Yoksulluk ne kadar fazlaysa deprem size o kadar yakındır. Depremde zenginler ölmez, fakirler ölür. Hiçbir ünlünün zenginin enkazdan çıkarıldığını duymadınız, duymacaksınız. Ana sorun, yoksulluktur.”
https://www.t24.com.tr/haber/deprem-bilimci-prof-ercan-bir-ulkede-ekonomi-ne-kadar-bozuksa-deprem-o-kadar-oldurucu-olur,912293

Bilimcimiz, aynı günün gecesi Tele 1 TV’de Merdan Yanardağ’ın canlı yayınlanan “5. Boyut” programının konuğuydu.
Orada da aynı sözleri söyledi.

Yanardağ’ın, izleyicilerden yoğun gelen “İstanbul Depremi ne zaman olur?” sorusunu yöneltmesi üzerine, “2045’ten önce beklemiyorum” dedi.

Prof. Dr. Övgün Ercan, o gün, Fox TV’de, Halk TV’de de aynı soruyla karşılaşmıştı, “2045’ten önce beklemiyorum” demişti.

Tele 1 TV’de, “2045” tarihine, yıllara dayalı bilimsel çalışmaları ışığında vardığını vurguladı.

5. Boyut’un, görüntülü katılımcılardan biri Uğur Dündar’dı.
İzmir’den katılıyordu.
Ercan’ın “2045’ten önce İstanbul’da deprem beklemiyorum” demesine, “Aman böyle söylemeyin. ‘2045’e daha çok var’ denilecek, depremle ilgili yapılması gerekenler yapılmayacak” içeriğinde tümcelerle karşılık verdi.

Böyle bir anlayış, böyle bir bakış, böyle bir yaklaşım olabilir mi?!

Bilimci Ercan, “olamayacağını”, kendine özgü Türkçe sözcüklerla kısa öz anlattı:
“Ben bir bilimciyim. Bilim ışığında konuşuyorum. Başkaları, ‘Ooo, daha çok var’ diyecek, bırakacak diye, söylememezlik edemem Uğur Bey.”

Alkışladım.

Uğur Dündar’ı, anlayışlarından, bakışlarından, yaklaşımlarından ötürü içten (samimi), gerçekçi, inandırıcı ve güvenilir bulmuyordum.
Bu yüzden yazılarını okumuyorum, tv programlarını izlemiyor, konuşmalarını dinlemiyordum.

O gece de yanılmamış haklı çıkmamıştım.

Uğur Dündar, benim gözümde gazeteci değildir.

Olsaydı…

Eğip bükmeden gazetecilik, televizyonculuk yapardı…
Patron yanlısı yol izlemezdi, çalışanın ve doğruların yanında yer alırdı…
ENKA’nın Rusya’da Türkiye’den götürdüğü işçilere zulümlerini yazardı; ENKA’yı parlatmazdı…
Kumar yüzünden, kumarhanenin önünde kafasına sıkarak intihar eden gencin can çekişini baştan sona canlı yayınlamazdı…
Merhum Korkut Özal’ın da adının geçtiği İstanbul Dudullu’daki 7 bloklu konutların haberini Hürriyet Gazetesi’nde çarpıtmazdı, üzerine giderdi…

Bir de kendine “Araştırmacı gazeteci”, “Duayen gazeteci” dedirtmez mi?!

Bir ara, -basında yer aldı- CHP’ye Milletvekili listesi vermeye kalkmaz mı?!

Neyse…
Yaşlanmış.
Zayıflamış.

Bu kadarla yetineyim…

  • 0

Yorum Yaz

Email adresiniz paylaşılmayacak.