“CUMHUR İTTİFAKI”NIN VE “CUMHUR İTTİFAKI İKTİDARI”NIN YAZGISINI BELİRLEYECEK…

  • 0
150 150 bakikarakol

“İki davadaş”:
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, “Mafya Baronu” Alaattin Çakıcı…
Çakıcı, Kamutay’ın (TBMM’nin) 2’inci büyük siyasi partisinin Genel Başkanını sosyal basından iki gün üst üste tehdit etti.
Bir numaralı gündem oldu.
Günlerce gündemde kaldı.
Tam gündemden altlara inecekken, Bahçeli twitter hesabından “davadaşı”na sahip çıktı.
Gündeme bomba düştü.

Aradan çok gün geçmedi…
“Berbat”lığından ünlü “Şeyini şey ettiğimin şeyi” sözünün sahibi, AKP kurucularından, AKP eski Milletvekili, Kamutay eski Bakanı Başkanı, AKP İktidarlarının eski Başbakan Yardımcısı, şimdi de “Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu (YİK) Üyesi” Bülent Arınç, Haber Turk (Haber Türk değil) TV kanalında bir tartışı programına çıktı.
“Ben, Cumhurbaşkanı ve Adalet Bakanı adaletten yanayız. Biz adil yargılama istiyoruz. Ancak hakimler yanlış yapıyor. Uyarıyorum, yakın gelecekte onlar zarar görür” dedi.
Üç yıla yakın tutuklu Selahattin Demirtaş ile Osman Kavala’nın “tahliye edilmeleri gerektiği”ni söyledi.
Ortalık yıkıldı.
Gündem altüst oldu.
“İki davadaş”, gündemin altlarına indi.
Bizzat AKP Genel Başkanı Cumhurbaşkanından “yalanlama” içeriğinde tepki, açıklama gelmeyince, dendi ki ““Cumhurbaşkanının haberi, bilgisi, izni olmadan Bülent Arınç böyle konuşamaz.”
(Arınç “Ben, Cumhurbaşkanı ve adalet bakanı adaletten yanayız. Biz adil yargılama istiyoruz…” derken, AKP Genel Başkanı Cumhurbaşkanının, Anayasa Mahkemesi’nin bir kararı için “Tanımıyorum. Saygı duymuyorum” dediğini ve 2010’dan sonra AKP iktidarlarında, hele de “Partili Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi”nde “Adalet”in ne hallere düşürüldüğünü, yapılan anketlerde “güven duyulmayan kurumlar” arasında en altlarda geldiğini unutmuş olmalı!)

Derken…
Arınç’a, AKP Genel Başkanı Cumhurbaşkanından beklenen yanıt, Burdur, Gümüşhane, Isparta, Kastamonu, Sinop AKP 7’inci Olağan İl Kongrelerinden geldi.
AKP Genel Başkanı Cumhurbaşkanı “Biz milletimize verdiğimiz her sözde samimiydik. Biz ülkemize yaptığımız hizmette, her yatırımda, her projede samimiydik. Biz Türkiye’nin bölgesel ve küresel düzeydeki her çıkarını savunurken samimiydik. Biz doğrudan bekamızı hedef alan saldırılar karşısında verdiğimiz her mücadelede samimiydik. Biz 83 milyon vatandaşımızın her birinin özgürlüğünü genişletmek, güvenliğini temin etmek, refahını artırmak için attığımız her adımda samimiydik. Cumhur İttifakı’nı kurarken de samimiydik” -(tümcelerin dili geçmiş zamanda bitmesi anlamlı, dikkat çekici)- dedi.
“Sayın Bahçeli’yi ve tüm MHP camiasına 15 Temmuz darbe girişimi ve Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi başta olmak üzere, ülkenin ve milletin menfaatine olan her hususta yanımızda bulundukları için bir kez daha şükranlarımı sunuyorum” tümcesiyle, “Cumhur İttifakı”nın ve Cumhur İttifakı İktidarı”nın küçük ama “etkin” ortağı Bahçeli’ye teşekkür etti, güven verdi.
(Çünkü: Bahçeli ve partisi, Arınç’ın sözlerinden ve Arınç’a yanıt verilmemesinden, ittifakı bozacak/bitirecek derecede rahatsızdı.)
Ve şöyle sürdürdü:
“Son günlerde bizimle asla ilgisi olmayan kimi bireysel açıklamalar ile reform gündemimize yaptığımız vurgular bahane edilerek yeni bir fitne ateşi yakılmaya çalışıldığını görüyoruz. Velev ki geçmişte birlikte çalışmış olsak bile hiç kimsenin şahsi ifadeleri Cumhurbaşkanı’yla, Hükûmetimizle, Partimizle ilişkili hâle getirilemez. Bizim ne dediğimiz, nerede durduğumuz, nereye gittiğimiz bellidir ve istikametimizde en küçük bir değişiklik yoktur.
Şu anda yargının tasarrufu altında olanlar bizim yüzlerce, binlerce insanımızın, Yasin Börü’lerimizin ölümüne neden olanlar, Kobani katliamının failleri hiçbir zaman Tayyip Erdoğan tarafından, dava arkadaşları tarafından asla ve asla savunulamaz. CHP’nin ve arkasındaki mahfillerin dümen suyuna girenlere, ‘Siz gidin heykellerinizle, iç kavgalarınızla, karanlık pazarlıklarınızla uğraşın, düşün bu ülkenin ve milletin yakasından.’ diyoruz. Türkiye’yi dışarıya şikâyet ederek, başka ülkelerin yönetimlerine bize nasıl ve nerelerden saldıracaklarının akıllarını vererek, dün söylediğini bugün yalanlayarak siyaset yaptığını sananların sonu hüsran olacaktır. Gezi eylemlerini organize edenlerin savunucu olamayız.
Terör örgütleriyle el ele, kol kola, omuz omuza, Ankara’dan İstanbul’a yürüyenlerle biz birlikte olamayız. Gezi olaylarının finansörü olanlarla, Kavala’larla, onlarla hiçbir zaman bir arada olamayız. Kobani’yi unutamayız. Biz Diyarbakır’da Kürt kardeşlerimizi öldürenlerle, onların savunuculuğunu yapamayız. Hukuka sarılarak onların savunmasını yapmaya girenler kusura bakmasınlar artık şunu bilmeleri lazım ki AK Parti hiçbir zaman bunları savunmamıştır, savunmaz. Ama AK Parti Diyarbakır’da öldürülen Yasin Börü kardeşlerimizin yanındadır, yanında olmaya devam edecektir.”
(İrdelenecek öyle sözcükler, tümceler var ki!..
Örneğin:
“Siz gidin heykellerinizle (…) uğraşın” ne demek?!
“Heykelleriniz” sözcüğüyle gene nereye vurgu yapılıyor?!)

Bülent Arınç kendine bu sözlerden ötürü “Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu Üyesi” koltuğunda oturuyor olacak mı?..
Veya…
Bülent Arınç bu sözlerden ötürü “Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu Üyesi” koltuğunda oturuluyor olacak mı?..
Bahçeli de bizim gibi, biz de Bahçeli gibi, bunun sonucunun merakı ve beklentisi içindeyiz.
Çünkü:
“Cumhur İttifakı”nın ve “Cumhur İttifakı İktidarı”nın yazgısını (kaderini), Bülent Arınç’ın “Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu Üyesi” görevinden alınıp alınmaması belirleyecek.

AKP Genel Başkanı Cumhurbaşkanı, yukardaki sözlerinden birkaç saat sonra, Suudi Arabistan’ın dönem başkanlığındaki G-20 Liderler Zirvesi’nin “Kapsayıcı, Sürdürülebilir ve Sağlam Bir Gelecek İnşa Etmek” başlıklı 2’inci oturumuna Vahdettin Köşkü’nden canlı bağlantıyla katıldı, şu çok doğru sözleri etti:
“İnsana hizmet etmeyen, insana huzur, esenlik ve değer vermeyen, adaleti ve güvenliği temin etmeyen bir sistemin başarı şansı yoktur. Hırs, tahakküm, adaletsizlik ve rant üzerine kurulu mevcut küresel ekonomik mimarinin, ne insanı, ne de tabiatı koruması mümkündür.”
Bu sözlere imzamı atıyorum.
Atarken de, bu doğru sözlerin bana, ucube “Partili Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi”ni anımsattığını ve “Bu sözler tam da, ucube ‘Partili Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ni tanımlıyor, anlatıyor!” dedirttiğini eklemeliyim…

  • 0

Yorum Yaz

Email adresiniz paylaşılmayacak.