ŞU YAŞANANLARIN ÖZÜ, ÖZNESİ!..

  • 0
150 150 bakikarakol

AKP Genel Başkanı Cumhurbaşkanı kısa bir süre önce “Döviz çıkar da, iner de” demişti.

Dün geceden itibaren dediği gibi oldu:

18 (18 Milyon) TL’ye çıkan emperyalist ABD’nin bir Doları, 12 (12 Milyon) TL’ye indi!

“Neden oldu?! Nasıl oldu?! Ne olacak?!” sorularıyla iç dünyanızda kendi kendinizle savaşıyorsunuz!

Oysa…

Yüz yıl önce tıpa tıp aynısı olmasa da, benzeri bu topraklarda yaşandı!

Yaşatanların çocukları, torunları, emperyalist atalarının yolunda giderek, yüz yıl öncesini günümüze taşıdılar!

Emperyalist ataları gibi onlar da, emperyalist siyasalarının (politikalarının), ekonomilerinin, askeri güçlerinin cazibesine kapılan, “kraldan çok, kralcı kesilen” anlayışındaki yerel işbirlikçilerinin katkılarıyla yol aldılar!

Emperyalist ataları, bilimden, teknolojiden uzak kalan, ekonomi bilmeyen Osmanlı’yı, kapitülasyon tuzaklarıyla Sevr’e götürdükleri gibi, onlar da kapitülasyon benzeri tuzaklarla 2’inci Sevr’in peşindeler!

 

Umutsuzluğa kapılmak yok.

Osmanlı’yı kapitülasyon tuzaklarıyla Sevr’e götüren emperyalistlerin nasıl amaçlarına ulaşamadıklarına, yenildiklerine ilişkin, yaşanmış tarihi bir gerçeğimiz var!

Yeter ki, o tarihi gerçeğimizi bilelim; bilmiyorsak öğrenelim!

Yapmamız gereken orada yazılı.

Okuyup bilgilenmemiz, yol haritamızı önümüze serecektir.

 

İzninizle…

Türkiye’mizin tapusu Lozan’da, sona gelindiğinde yaşanan bir olayı, yaşayanın kendi anlatımından bilginize sunacağım.

 

Saygı Öztürk, Atatürkçü, yurtsever, saygın bir gazetecidir.

Sözcü Gazetesi’nin hem yazarı, hem Ankara Temsilcisidir.

25 Temmuz 2021 günlü Sözcü Gazetesi’nde yayınlanan “İnönü, bu sözleri hiç unutmadı” https://www.sozcu.com.tr/2021/yazarlar/saygi-ozturk/inonu-bu-sozleri-hic-unutmadi-6555372/ başlıklı yazısında şöyle diyordu:

“Nazmi Kal, Ekim 1973’de, TRT’deki programında İnönü’ye Lozan’ı görüşmelerini soruyor. İnönü, o tarihi röportajda şunları söylüyor:

Lozan’da İngiliz delegesi Lord Curzon ve Amerika delegesi oturuyorduk. Konuşmamızı hiçbir zaman aklımdan çıkarmadım.

İngiliz delegesi Lord Curzon ‘Lozan Muhadesi’nden memnun ayrılmıyoruz, hiçbir dediğimizi yaptıramadık. Harap bir memleket alıyorsunuz. Bunu imar etmek istemeyecek misiniz? Neyle, nasıl yapacaksınız. Para, bir bunda var (Amerikan delegesini işaret etti), bir de bende var. Geleceksiniz para isteyeceksiniz, diz çökeceksiniz, ret ettiklerinizin hepsini cebimden çıkarıp size göstereceğim’ dedi. Bunu hiçbir zaman unutmadım.

Ben de kendisine şu cevabı verdim:

‘Bizim burada istediklerimiz, müstakil, medeni bir devlet olarak onun bütün şartlarını sağlamaktır. Bunu temin edelim, sulh olsun gelirsem size, istediğinizi yaparsınız’.

Nazmi Kal ‘Bu sözleri söylerken güvendikleri neydi?’ diye soruyor.

İnönü’nün cevabı şu oldu:

Güvendikleri bunlar (devrimler) yapılmayacaktır. Türkiye içinden birçok keşmekeşlere girecektir. Bu karışıklık içinde adalet müşavirleri, kabotaj hakkının ancak iki sene sürmesi, özetle kapitülasyonlara ait diğer meseleler fiilen kendi kendine sürüklenip giderek eski rejim iade olunacak diye düşünüyorlardı. Bu ümit sonuna kadar onlarda yaşadı. Ama bu benim zihnimde daimi bir tehlike olarak belirdi, yaşadı, taze bir halde durdu ve ben onu düşünerek idareye geçtim.

Ondan sonra büyük hata, ‘İsmet Paşa hep Lozan kafasıyla idare ediyor. Halbuki dünya değişti’ diyerek gelişi güzel mali politika ile her türlü gedik açılmıştır. Asıl hata burada oluşmuştur.

Biz tabiatı ile Osmanlı İmparatorluğu’ndan bir gram altın almadık. 1950’de iktidarı bıraktığımız zaman Merkez Bankası’nın elinde Türkiye’nin hiçbir zaman görmediği miktarda bir altın hazinesi var idi. 122 ton altın bıraktık. Her şey değişti. Lozan Muahedesi’nin neticeleri, sıkıntıları, o zaman için yenilecek büyük güçlüklerini gördükten sonra Türkiye’nin geçmişte nasıl sıkıntılarla adım adım çöküntüye gittiğini canlı olarak yaşamak hiç unutamayacağım bir ders olarak bugün de üzerimde tesirini yapar.

 

Dışişlerinden sorumlu Devlet Bakanı İngiliz delegesi Lord Curzon’un, Türk Heyeti Başkanı İsmet İnönü’ye söylediklerini tekrar okuyalım:

“Lozan Muhadesi’nden memnun ayrılmıyoruz, hiçbir dediğimizi yaptıramadık. Harap bir memleket alıyorsunuz. Bunu imar etmek istemeyecek misiniz? Neyle, nasıl yapacaksınız. Para, bir bunda var (Amerikan delegesini işaret etti), bir de bende var. Geleceksiniz para isteyeceksiniz, diz çökeceksiniz, ret ettiklerinizin hepsini cebimden çıkarıp size göstereceğim.”

 

Dünya lideri Kemal Atatürk’ten hemen sonra göstermeye başladılar!

Ve hiç ara vermediler, süre geldiler!

Bugün Türkiye’de şu yaşananların özü, öznesi, Lord Curzon’un söyledikleri!

 

Şunu da belirtmeliyim:

“Asıl hata burada oluşmuştur” diyerek, “hata”yı başka yere kaydıran İnönü, 1950’den itibaren iktidar olan Adnan Menderes liderliğindeki Demokrat Parti (DP) iktidarlarını çok haklı yererken, 2’inci Cumhurbaşkanı seçilmesinde desteğini gördüğü Genelkurmay Başkanı Mareşal Fevzi Çakmak’ın da ağır baskılarıyla -ve de dış dayatmalarla-, toplum hazır değilken, çok partili sisteme geçmesindeki “yanlışı”nı da kabullenmeliydi ve anlatıp tarihe not düşmeliydi!..

  • 0

Yorum Yaz

Email adresiniz paylaşılmayacak.