UĞUR DÜNDAR “DUAYEN, ARAŞTIRMACI VE SORUŞTURMACI GAZETECİ” OLSAYDI…

  • 0
150 150 bakikarakol

Bir gün, “duayen, araştırmacı ve soruşturmacı gazeteci” denilmesinden pek çok hoşlanan Uğur Dündar’ın yazısını okuyacağımı hiç düşünmedim.
Dün (13 Aralık 2020 Pazar)www.sozcu.com.tr ‘de “Türkiye’yi II. Dünya Savaşı’na İnönü değil, Mareşal Fevzi Çakmak sokmadı!..”
https://www.sozcu.com.tr/2020/yazarlar/ugur-dundar/turkiyeyi-ii-dunya-savasina-inonu-degil-maresal-fevzi-cakmak-sokmadi-6165083/ başlıklı yazısını görünce, “Mareşal Fevzi Çakmak” merak ettiğim, birkaç yazı da yazdığım konu olduğu için tıkladım başta sona okudum.

İlk merak ettiğim, “duayen, araştırmacı ve soruşturmacı gazeteci”nin, -‘Bayram değil, seyran değil, eniştem beni niye öptü?’ misali”- durup dururken, neden bu yazıyı yazdığını ve bu başlığı attığını sorguladım.
Şöyle yazıyor:
“Yukarıdaki satırları, değerli meslek büyüğüm, saygın, ilkeli gazeteci ağabeyim Oktay Ekşi’nin, eski başbakanlardan, hukukçu, diplomat, devlet adamı Suat Hayri Ürgüplü’nün anılarından kaleme aldığı “BEYEFENDİ” adlı kitabından alıntıladım.”
İnandırıcı bulamadım.
“Kitap tanıtımı” amaçlı da olsa, zamansızdı; üstte başka bir yazı altında aynı başlıkla yer alsaydı, “kitap tanıtımı” inandırıcılık kazanırdı.
Neyse…
Geçelim…

Uğur Dündar “duayen, araştırmecı ve soruşturmacı gazeteci” olsaydı, ‘başarıyla derlenmiş anılarından’, “II. Dünya Savaşı’na -bilinenin aksine- İsmet İnönü’nün değil, Mareşal Fevzi Çakmak’ın sokmadığını” öğrendiği, “eski başbakanlardan, hukukçu, diplomat, devlet adamı Suat Hayri Ürgüplü”yü araştırır, soruştururdu.
Ürgüplü’yü öğrenseydi, evine kabul ettiği iki konuğunu “entari ve terliklerle, üzerinde uzunca bir hırkayla” karşılayan “dinci” Mareşal Fevzi Çakmak’ı tanırdı ve hiç de yazıldığı gibi olmadığını görürdü, yazısına o başlılığı atmazdı “-bilinenin aksine-“ sözcüklerini yerleştirmezdi.

“Duayen, araştırmacı ve soruşturmacı gazeteci Uğur Dündar’a sorarım:
*Mustafa Kemal güneyde cepheden cepheye koşarken, Fevzi Paşa, İstanbul Beykoz’daki konağında neden aylarca kaldı? Gerçekten hasta mıydı?
*İstanbul’u İşgal eden, işgalden aldığı güçle Padişah üstünde konumda olan İngiltere, Fevzi Paşa’nın “Genelkurmay Başkanı” olmasına neden izin verdi?
*Mustafa Kemal, Anadolu’da, Ulusal Kurtuluş’un fitilini ateşlerken, bundan rahatsız İngiltere ve işbirlikçisi Padişah, Anadolu’da olup bitenleri rapor etmek için oluşturdukları üç kişilik heyetin içinde Fevzi Paşa’ya neden yer verdiler?

(Hemen belirteyim:
Ben Tarihçi değilim.
Ama “taşları yerli yerine oturtma” özen gösteren yurtseverim.)

Gelelim “2’inci Dünya Savaşı’na Türkiye’yi kimin sokmadı”ğına…

İngilizler ve İngilizlerin işbirlikçisi Padişah tarafından, “dinciliği”nden de ötürü “korunan”, “kollanan” izlenimi veren Fevzi Çakmak’nın, Türkiye’nin, 2’inci Dünya Savaşı’nda, savaşa sokmak için çırpınan İngiltere ile ters düşmesi, İngiltere’ye karşın Türkiye’nin savaşa girmesine karşı çıkması olası mı?

Değil…

2’inci Dünya Savaşı’nda, Türkiye’nin savaşa girmesine direnen ve Türkiye’yi savaşa sokmayan Cumhurbaşkanı İsmet İnönü ile Başbakan Şükrü Saraçoğlu ve Hükümeti’dir.

“Duayen, araştırmacı ve soruşturmacı gazeteci” Uğur Dündar, yazısının ilk paragrafında “… dindar, dürüst, askerlikten başka bir şey düşünmeyen, cemiyet hayatından asla hoşlanmayan, her gün okuyan, tarihi olayları bilen bir insandı”, ikinci paragrafında da “Görev süresinin uzatılmamasına ve emekliye sevk şekline kırılmıştı” diye yazdığı “Türk Silahlı Kuvvetleri’nin (TSK) ilk Genelkurmay Başkanı” Mareşal Fevzi Çakmak’ın 68 yaşında 12 Ocak 1944’te emekliye “sevk” edilmesini neden etmedi, sorgulamadı, araştırmadı?
Yoksa Çakmak Paşa, savaşa girip girmeme konularında, Cumhurbaşkanı ve Başbakan’la ciddi görüş ayrılığına düştü de, o nedenle mi emekli edildi?

Bunlarla ilgili bilgilere çok kolay ulaşabileceğini öngördüğüm Uğur Dündar’ın bilmesini isterim ki:
Mareşal Çakmak isteseydi, 2’inci Cumhurbaşkanı olabilirdi.
İstemedi.
İsmet İnönü’nün olmasını istedi.
Ve yaptı.
(Elbet bunların neden/nedenleri vardı. Ayrı konu.)
Ne oldu da, Cumhurbaşkanı seçtirdiği İnönü ile bozuştu, yolları ayrıldı?
(Bu da ayrı yazı konusu.)
Ama…
Şu da var ki:
O “ayrı düşme”ye kadar, Cumhurbaşkanı İsmet İnönü’yü ve onun atadığı Başbakanlar’ı, Hükümetleri geride kalarak, yöneten Genelkurmay Başkanı Mareşal Fevzi Çakmak’tı.
Dünya lideri Kemal Atatürk sonrası sürece namusluca baktığımızda, bu gerçeği göreceğiz.

Sivil, asker, “Tarihçi” dediklerimizin, ürkek ve tembel davrandıkların, “gerçekçi” olamadıklarını gözlemliyorum.
Buna, ülkem ve halkım adına üzülüyorum!..

  • 0

Yorum Yaz

Email adresiniz paylaşılmayacak.