Monthly Archives :

Mayıs 2021

KAÇIŞLARI YOK, MEHMET CENGİZLER MAT OLACAKLAR!..

150 150 bakikarakol

14 Mayıs 2021 Cuma günü videokonferans sistemiyle partisinin teşkilatlarıyla bayramlaşmasında “Pazartesi gününden itibaren kontrollü normalleşme takvimimizi uygulamaya başlıyoruz. Niyetimiz Mayıs ayı sonuna kadar ihtiyatlı hareket etmeyi sürdürmektir” dedikten sonra “Sıkıntıya düşen insanlarımız, esnafımız, çalışanımız olduysa hepsinden helallik istiyoruz” tümcesini söyleyen AKP Genel Başkanı Cumhurbaşkanının bugün toplanacak kabine bitiminde akşam saatlerinde yapacağı açıklamadan saatler önce İçişleri Bakanlığı dün sabah bir “Normalleşme Genelgesi” yayınladı.
İlginç olduğu kadar çelişkili!
Şöyle ki:
İçişleri Bakanlığı önceliği neden ve neye dayanarak aldı?!

Aldığı ve topluma uygulattığı kararların hiçbirine kendisi, taraftarları uymayan iktidarın pek sevdiği, koruyup kolladığı, gözde yüklenicilerinden (müteahhitlerinden) Cengiz Holding’in sahibi Mehmet Cengiz’in, avukatları aracılığıyla 15 Mayıs 2021 Cumartesi günkü Evrensel Gazetesi’nden Özer Akdemir’in “Cengiz’den Kazdağı köylülerine tehdit mektubu: Bakanlığa söyler kamulaştırırız” https://www.evrensel.net/haber/432975/cengizden-kazdagi-koylulerine-tehdit-mektubu-bakanliga-soyler-kamulastiririz
başlıklı haberinden, “Kazdağı’nın Halilağa bölgesinde işletmek istediği maden için köylülere mektup gönderdi”ğini ve “Topraklarınızı satın yoksa Maden Kanunu uyarınca Bakanlığa başvurup kamulaştırma isteyeceğiz” diye yazdığını Türk ve dünya kamuoyu öğrendi!

Böyle bir şey nasıl olabilirdi?!

Mehmet Cengiz’in bu zorbalığı bana, Filistin topraklarında, Müslüman Filistin halkına, Oruç Ayı’nda ve Oruç Bayramı’nda kan kusturan, -düne kadar- yaklaşık 200 ölüm, bin 300 küsur yaralanmaya ve çok ağır hasarlara neden olan Yahudi İsrail yönetiminin zulmünü anımsattı!

Rize Valiliğinin dün, topraklarını yiğitçe koruyan İkizdere köylülerine 15 gün süreli “eylem yasağı” kararıyla https://www.birgun.net/haber/rize-valiligi-nden-ikizdere-halkina-eylem-yasagi-344925?utm_source=webpush koruduğu Mehmet Cengiz, yaklaşık 5 yıl önce de Cumhuriyet Gazetesi’ni tehdit etmişti.

Cumhuriyet Gazetesi’nin internet sitesi www.cumhuriyet.com.tr, 24 Haziran 2016 Cuma günlü “17/25 Aralık Yolsuzluk Operasyonları sırasında patlak veren ses kayıtlarında, ‘Milletin a… koyacağız’ diyen Cengiz İnşaat’ın sahibi Mehmet Cengiz, Cumhuriyet’i telefonla aradı, “Adamı katil etmeyin” diyerek ölüm tehdidi savurdu” spotlu, “Mehmet Cengiz’den Cumhuriyet’e tehdit telefonu: Adamı katil etmeyin” https://www.cumhuriyet.com.tr/haber/mehmet-cengizden-cumhuriyete-tehdit-telefonu-adami-katil-etmeyin-556895 başlıklı haberinde “Cumhuriyet Gazetesi bugün Türkiye’nin merakla beklediği ‘off-shore’ dosyasını açacağını manşetinden duyurdu. Panama skandalını ortaya çıkaran gazeteci konsorsiyumunun, Türkiye’den sadece Cumhuriyet’le paylaştığı belgelerin ilk bölümü yakında Cumhuriyet’te yayımlanacak” demiş, şöyle sürdürmüştü:
“Belgelerde adı geçen isimler arasında AKP ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın gözdesi Mehmet Cengiz, Rixos’un patronu Fettah Tamince, Bilal Erdoğan’ın eski ortağı Cihan Kamer, Remzi Gür, Ahmet Hamdi Topbaş ve Hayyam Garipoğlu bulunuyor.
Bu isimler arasında yer alan Cengiz İnşaat’ın sahibi Mehmet Cengiz bugün Cumhuriyet Gazetesi’ni telefonla arayıp, ‘Adamı katil etmeyin’ diyerek tehdit etti. Bugün saat 14.15 sıralarında, Cumhuriyet’in İstanbul’daki merkez binasını arayan telefondaki ses, Mehmet Cengiz’in bizzat görüşmek istediğini belirterek telefonu Mehmet Cengiz’e bağladı.
‘Manşete koymuşsunuz fotoğrafımı sizde utanma yok mu?’ diyerek sözlerine başlayan Cengiz, ‘Sizinle savaşacağım. O kuleleri sokacağım size’ ifadelerini kullanıp, ‘P****enk herifler. Adamı katil etmeyin’ sözleriyle tehditler savurdu.
‘Adamı katil etmeyin’ diyerek ölüm tehdidi savuran Cengiz, hakaretlerinden sonra telefonu kapattı.”

AKP iktidarlarıyla palazlanan, şimdi AKP ağırlıklı “Cumhur İttifakı İktidarı” ile her istediği yerine gelen, her dediği yapılan Mehmet Cengiz’e; siyasetçi olarak bu ülkeye, bu ülke halkına dokuz doğurtmuş, 9’uncu Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in bir sözünü anımsatmak isterim:
“Satrançta bir değil, üç değil, beş değil, en az yedi sonrası yapacağınız hamleyi düşünecek, göreceksiniz. Düşünmez, görmezseniz, kaçışınız yoktur, mat olursunuz.”

“Tehditçi” Mehmet Cengiz bir gün sonrasını öngöremiyor!
Öngöremediği için, kaçışı yok, mat olacak!

Yalnız Mehmet Cengiz değil, Mehmet Cengizler de mat olacaklar!..

LAİKLİK, DİNLERİN, İNANANLARIN EN SAĞLAM, EN DAYANIKLI KORUYUCU KALKANIDIR!..

150 150 bakikarakol

Benim çocukluğumda, çocuklara, konuklara şekerleme ikram edildiği için “Şeker Bayramı” denirdi.
(Hala da şekerleme ikram edilir ve “Şeker Bayramı” deniyor ama 1955-60’lı yıllardaki kadar denilmiyor.)
Muhafazakâr kesimde ise ay adından ötürü “Ramazan Bayramı” denirdi.
(Şimdi neredeyse hepten “Ramazan Bayramı” deniliyor.)
Çocukluğumda, büyüklerime “Oruç tutuyoruz” demiş, sormuştum:
“Niye ‘Ramazan Ayı’ diyoruz? Niye ‘Oruç Ayı’ demiyoruz? ‘Ramazan Bayramı’ yerine niye ‘Oruç Bayramı’ demiyoruz?”
Çocuk usu (aklı) işte…
Ama…
“Oruç ayı” ve “Oruç Bayramı” denilmesini seviyorum, istiyorum.
Olup olmayacağını bilemem.
Olmasını umut eder, dilerim.

Bu nedenle de…
Bugün başlayıp üç gün sürecek dini –Oruç, Şeker, Ramazan- Bayramımız ulusumuza, halkımıza ve tüm Müslüman halklara kutlu olsun.

Aslında bugün (13 Mayıs 2021 Perşembe) yazmayacaktım.
(Yarın da yazmayacağım.
Zaten Cumartesi, Pazar yazmıyorum.)
Yazarak…
Dini bayram nedeniyle bir noktaya dikkatiniz çekmek istedim:
Radikal dincilerin, kırmızı görmüş boğa gibi çıldırdıkları, saldırdıkları “laiklik”, bütün dinlerin ve o dinlere inananların en sağlam, en dayanıklı koruyucu kalkanıdır!
Dinler, milimlik dahi olsa ekseninden kaymaz, kaydırılamaz, siyasi ve ticari araçlar olmazlar, yapılamazlar!

Laik olmayan ülkelerin durumuna bakın!

Dine, dini inançlıya saygı; dini günlerin, bayramların tadı yoktur!

O ülkelerde dinler, dinci siyasiler ve iktidarlar eliyle derin yara alırlar; inananlar ve inanacaklar dinlerinden kaçarlar!

Ülkemizde Oruç Ayı, Oruç Bayramı böyle mi olurdu, böyle mi geçerdi?!
Ne renkli, ne canlı, ne kaynaşmalıydı!
Sevgi, saygı fışkırırdı!
Çocuklar mutluydu!
Çocukların mutluluklarını gören büyükler mutlu olurlardı!

Şimdi öyle mi?!
Değil!
Olmasının nedeni, ülkemizin siyasi kadrolarının ve iktidarlarının siyasi anlayışlarından kaynaklanan laikliğe uzak durmaları!

Bizdeki gibi…
Siyasi kadroları ve iktidarları radikal dincilerin etkisi altına giren İsrail Devleti’nin, laik olamayan, dinci cemaat ve tarikatların gericiliğin, karanlığın odağına taşıdığı, düşünmekten, üretmekten yoksun bıraktığı vb Müslüman Filistin halkına yıllardan beri çektirdiği acıların katmerlisini, dünkü iftarla biten Oruç Ayı’nda çektirdi ve şu Oruç Bayramı’nda çektiriyor!
Lanetliyorum!
Aynısını Filistin Devleti, Yahudi İsrail halkına yapsaydı, “dindaş” demeden, ikileme düşmeden Filistin Devleti’ni de kınardım!

Uzatmayacağım…

Laiklik karşıtı kesilenler, inandıkları dine ve inanan halkına, düşman işgal kuvvetlerinin komutan ve askerlerinden beş beter eziyet ettiklerinin, kötülük yaptıklarının, çok büyük zararlar verdiklerinin hiç ayırtında (farkında) değiller!
Olsalar…
İnandıkları din, inanan halkı için, keskin laikçi kesilirler!..

DÜNYAYI KANA BULAYAN 2’İNCİ DÜNYA SAVAŞI’NI BAŞLATMAK İÇİN, ATATÜRK’ÜN ÖLÜMÜ NİYE BEKLENDİ?!.

150 150 bakikarakol

“Onbaşı Adolf Hitler faşizmi” imzalı, özde ise dünyayı yönettiğini, yöneteceğini sanan insan ve insanlık düşmanı emperyalistlerin, evrensel çıkarlarının geleceği için planlayıp yaşama geçirdikleri “katliam”ı yaşamış Yahudi halkının çocuklarının ve torunların, Filistin topraklarında kurdukları “İsrail Devleti”nin, Müslüman Filistin halkına yaptığı zulümlerin, şu günlerde sonuncusunu dehşet içinde izlerken…

11 Mayıs 2011’de kendilerinin ilk imzayı attıkları ve inandırıcı gerekçe sunmadan 20 Mart 2021 günü Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi”yle de çıktıkları “İstanbul Sözleşmesi” dün, 10’uncu yıldönümünde…
Bakın neyi, neleri anımsadım:
Dünya liderimiz Kemal Atatürk’ümüzü!..
O’nun yönetimindeki Türkiye’mizi!..

İki olay da beni aldı, dünya liderimiz Kemal Atatürk’ümüze, O’nun yönetimindeki Türkiye’mize götürdü!

İçte ve dışta böylesi yığınla yaşanmışlıklar olur muydu?!

50 milyondan fazla insanın ölümüne, köylerin, kasabaların, kentlerin yıkılmasına, doğanın ağır tahribine neden olan -1 Eylül 1939’da başlayıp 14 Ağustos 1945’te biten- 2’inci Dünya Savaşı yaşanır mıydı?!

Yahudi soykırımı gerçekleşir miydi?!

Aydınlıkçı Türkiye’miz, iki sözü birbirini tutmayan, imzalarına, kararlarına kendileri sahip çıkmayan, ulusun, halkın geleceği gençlere işgal kuvvetleri askerleri gibi davranan, gericiliği ilke edinen vb yöneticileri elinde savrulur muydu?!

Soykırım yaşamış Yahudi İsrail halkının devleti, Müslüman Filistin halkına terörist gibi davranır mıydı?!
Katliamlar yapar mıydı?!

Soruların tamamına tek sözcükle yanıt, “H a y ı r”dır !..

Peki neden?!

Çünkü…
Kan dökücü emperyalistlerin karşısında, adı “Kemal Atatürk” olan bir dünya lideri ve bölgesine, sonra da başka bölgelere -yani dünyaya- örnek olmuş, aydınlığa, aydınlara, bilime, sanata, teknolojiye, özgürlüğe, tam bağımsızlığa, kardeşliye vb kucak açmış bir Türkiye vardı!

Dünya liderimiz Kemal Atatürk’ümüz ve yönetimindeki demokratik, laik Türkiye Cumhuriyeti, Barışın güvencesi, halkların ve insanlığın koruyucusu, özelde Müslümanlığın, Müslümanların, genelde ise tüm dinlerin, o dinlerdeki insanların –örneğin Hristiyanların, Yahudilerin- kalkanıydı!

Dünya lideri Kemal Atatürk’ümüzün ölümünden 10 ay 21 gün sonra 2’inci Dünya Savaşı ile dünyanın kana bulanması, Yahudilere katliam/soykırım yapılması, Japonya’ya bir değil iki ayrı şehre atom bombası atılması, Türkiye’mizin düşman yörüngesine savrulması…
Ve…
Özellikle dünya liderimiz Kemal Atatürük’ümüzün ölümünün beklenilmesi…
Bir rastlantı mıydı?!
“D e ğ i l”di!..
Ne olduğunu az yukarda yazdım, tekrara gerek yok.

Böyle bir lidere, böyle bir geçmişe sahip ülkenin vatandaşı, halkın ferdi olmanın onuru, gururu içindeyim!

Ülkemin, halkımın ve bölgemizdeki Müslüman halkların yaşadıklarına, onlara yaşatılanlara baktıkça, tanık oldukça darlanıyorum!

Etkinliğiniz, saygınlığınız yoksa kınamalarınızın, çağrılarda bulunmanızın anlamı da, değeri de yoktur!

Dünya liderimiz Kemal Atatürk yaşarken ve O’nun yönetimindeki demokratik, laik Türkiye Cumhuriyeti Devleti etkin caydırıcı güçken…
Kan ve emek emici emperyalistlerin, Müslüman halkların topraklarına girememelerini, oralarda Müslüman halklara zulüm yapamamalarını…
Atatürk ve Atatürk Türkiye’si karşıtları bir düşünsün bakalım!..

HDP, ÖNCEKİLER VE AKP GİZLİ ORTAK MI?!.

150 150 bakikarakol

4 Kasım 2016’dan beri Edirne F Tipi Kapalı Cezaevi’nde tutuklu bulunan HDP eski Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, www.halktv.com.tr’den Hazar Dost’un sorularını yanıtlamış.

Demirtaş, www.halktv.com.tr’de dün yayınlanan Dost’un “Türkiye son süreçte, ‘Genelgeler’ üzerinden yönetimi oldukça yoğun şekilde hissediyor. İstanbul Sözleşmesi’nin kaldırılması, gazetecilerin polisin görüntüsünü çekmesinin yasaklanması ve tekel bayilerin içki satışı yasağı da Türkiye gündeminde oldukça yer eden gelişmelerdi” anımsatması ardından yönelttiği “Sizin bu yasaklara dair düşünceleriniz neler? ‘Seni başkan yaptırmayacağız’ çıkışını yaptığınız süreçte Türkiye’nin bugününü tahmin edebiliyor muydunuz? Öngörüleriniz nelerdi?” biçimindeki 5’inci son sorusuna “Bugünleri tahmin etmiştim ama durdurmaya gücümüz yetmedi maalesef. Yoksa her şey baştan belliydi. Hukuk askıya alınacaktı, demokrasi yok edilecekti, ekonomi çökecekti, toplum sefalete sürüklenecekti. Bunlar olacaktı ve oldu da ne yazık ki. Şimdi artık bütün bunları düzeltmek ve bir çıkış yolu bulmak için el ele mücadele etme zamanı. Çok umutluyum. Hep birlikte başaracağız.” https://halktv.com.tr/gundem/demirtas-bana-karsi-ozel-bir-kin-oldugu-belli-457442h yanıtını veriyor.

Bu yanıt, bir süreden beri kafamdaki “HDP, öncekiler ve AKP gizli ortak mı?!” sorusunu aydınlattı!

Şöyle ki:
AKP de, HDP de, emperyalist Britanya İmparatorluğu’nun/Krallığı’nın ve bu emperyalist ABD’nin projesi!

HDP, öyle zamanlarda AKP’ye, AKP Genel Başkanı Cumhurbaşkanına yardımları dokundu ki!..
AKP’yi iktidardan düşmekten, AKP Genel Başkanı Cumhurbaşkanını Cumhurbaşkanı seçilememekten kurtardı!

AKP’nin ve iktidarının “açılım” siyasalarıyla HDP’ye, aynı çizgideki önceki siyasi parti ve partilere “kıyağı”nı da unutmamak gerek!

Yani…
İki gizli ortak, birbirlerini kollaya geldiler, kollaya da gidiyorlar!

Gizli ortaklık, Demirtaş’ın son açıklamalarıyla “deşifre” oldu izlenimindeyim!

Siyasi parti olarak HDP’nin de sahiplendiği Demirtaş’ın “Seni Başkan yaptırmayacağız” sözü dahi AKP’ye, AKP’nin Genel Başkanı Başbakanın, “Cumhurbaşkanı” seçilmesine yaramıştır!

10 Ağustos 2014’teki ve 24 Haziran 2018’deki Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde partisinin Cumhurbaşkanı adayı oldu; ilkinde 3 milyon 958 bin 48 (% 9,76), ikincisinde ise 4 milyon 205 bin 243 (% 8.40) oy aldı.

Demirtaş, Cumhurbaşkanlığı adaylığıyla oyları parçaladı, “Seni Başkan yaptırmayacağız” söylemiyle yerdiği AKP’nin ekmeğine yağ sürdü, AKP Genel Başkanının Cumhurbaşkanı seçilmesine yardımcı oldu.

Ayrıca da…
“Seni Başkan yaptırmayacağız” söylemiyle, AKP’nin eline doyasıya kullanacağı “malzeme” verdi!
AKP seçmenini AKP’de kenetlediği gibi, AKP seçmeninin kararsızları etkilemede tetikledi!

Dahası…
Demirtaş’ın kendisinin ve Eş Genel Başkanlığındaki HDP’nin, AKP ile sıcak ilişkiler içine girdiği basında sıkça yer alan İmralı tutuklusu, PKK terör örgütünün başı bebek katili Abdullah Öcalan’la kavgalı görünüm sunumu da, AKP’ye seçim kazanımı sağladığı yadsınamaz!

Ve…
HDP, Türkiye’nin siyasi partisi olamamasıyla, AKP’ye, AKP’nin içinde yer aldığı Cumhur İttifakı’nın değirmenine şarıl şarıl su taşıyor!

En son…
Emperyalist ABD’nin “bunak” 46’ıncı Başkanı Joe Bıden’ın, soykırım safsatasını tanımasının sıcak saatlerinden itibaren izlediği siyasayla içte AKP’nin elini güçlendirdi, dışta Türkiye’ye zarar verdi!

(Bu arada…
Düşman emperyalist Britanya İmparatorluğu/Krallığı –İngiltere- Parlamentosu https://www.sozcu.com.tr/2021/dunya/ingiltereden-sozde-ermeni-soykirimi-aciklamasi-6423174/ soykırım savını kabul etmediği,
İrlanda Dışişleri Bakanı Simon Coveney “1915 olaylarının soykırım olduğuna dair hukuksal zemin yok” https://www.cumhuriyet.com.tr/haber/irlanda-disisleri-bakani-simon-coveney-1915-olaylarinin-soykirim-olduguna-dair-fikir-birligi-yok-1835031 açıklamasını yaptılar.)

Demirtaş’ın BDP Eş Genel Başkanlığında, bugünlerin startının verildiği 12 Eylül 2010’daki Anayasa’nın bazı maddelerinin değişikliğini içeren, ağırlıklı olarak da Yargı erkini ortadan kaldıran halkoylamasını boykot ederek, “Hayır” kampanyası yanında yer almayarak, AKP’ye altın tepsi içinde sunduğu/sundukları ikramı unutmak olası mı?!
https://m.bianet.org/bianet/siyaset/123843-bdp-referandumu-boykot-kampanyasini-istanbul-dan-baslatti

HDP ve çizgisindeki önceki partilerin AKP ile günümüzde bile süren gizli ortaklığın yaşanmışlıkları o kadar çok ki!
Kronolojik sıralama sayfalar alır.
Zaten Demirtaş, “Bugünleri tahmin etmiştim ama durdurmaya gücümüz yetmedi maalesef. Yoksa her şey baştan belliydi…” diyerek, doğruluyor, ipucu veriyor!

Demirtaş madem bugünler tahmin etmişti…
Durdurmaya güçlerinin yetmeyeceğini neden öngöremedi?!
Öngördü varsayalım…
Halka neden anlatmadı?!

Sızlanmadı bıraksın!
Bilsin ki…
Baştan belli olan her şeyi ayırt (fark) edip de, halka anlatamayan, halkı bilgilendirmeyen, halkı harekete geçiremeyen ya siyasetçi değil ya da üstlendiği görevden ötürü eline sıkıştırılan senaryo metnindeki rolünü ustaca oynayan oyuncudur!

Şunu da bilsin ki…
Artık “Gizli” diye bir şey kalmadı!
Her şey görünüyor, gözleniyor, sorgulanıyor!

Kendisine önerim:
Anı, öykü, roman, şiir, oyun, gülmece, fıkra, türkü yazsın; HDP’nin, Türkiye partisi olmasına ter döksün!

“Yazılımcılar”ı izin verir mi?!
Vermez!

Ancak…
Buna karşın, gene de “yazsın”, gene de “ter döksün” diyorum!

Yapar mı?!

“Bilmem” demeyeceğim, “Çok zor” diyeceğim ve ekleyeceğim:
Umut ederim, beni yanıltır!..

ÖZLEMİ ÇEKİLEN: DÜNYA LİDERİ KEMAL ATATÜRK’ÜMÜZ DÖNEMİ TÜRKİYE!..

150 150 bakikarakol

“Keşke Yunan galip gelseydi” diyen ahmaklar, “Bağımsızlık, benim karakterimdir” diyen dünya lideri Kemal Atatürk’ü ve O’nun neden böyle dediğini anlamazlar!
Zaten anlamadılar, düşman kesildiler!
Zaten anlamıyorlar, kin kusuyorlar!
Çünkü her biri, “topraklarında güneş batmayan imparatorluk” diye kendi kendine kibirlenen Britanya Krallığı’nın/İngitere’nin dş istihbarat servisi M16’ın paralı ajanları!..

Bunlar eliyle, dünya lideri Kemal Atatürk’ümüzden sonra Türkiye’miz, adım adım tam bağımsızlığını yitirdi!..
Bir de…
Düşman emperyalist Britanya Krallığı’nın, İngiltere’nin vitrini emperyalist ABD’nin ve batılı emperyalist ülkelerin atıklarını getirip getirip attıkları/attırdıkları ülke oldu!

Variller içinde kimyasal atıklar mı, hurdaya çıkmış tehlike saçan gemiler mi, çöp yığınları mı, daha neler neler dersiniz!

En son…
Geri dönüşümü olmayan plastikleri tonlarca getirdiler, hem de yeşili ve verimiyle övündüğümüz Çukorova’mızın tarlalarına, yollarına, sahillerine döktüler?! https://www.yenicaggazetesi.com.tr/ingilizler-adanaya-gelip-haberini-yapti-turk-medyasinda-1-yildir-ses-yok-450063h.htm

Sahibi belli:
Emperyalist İngiltere!
Düşmandır!..
Düşmanlığını yapar!

Düşmanın çöpünü alıp getiren, vatan toprağında sere serpe dağıtana/dağıtanlara ne demeli?!
“Gözlerini para bürümüş işbirlikçi/işbirlikçiler” demeli!

Bunlara bu olağan verene/verenlere, sağlayana/sağlayanlara ne demeli?!
“Liyakatsiz/liyakatsizler” demeli!

Ya bu “liyakatsiz” takıma yol veren siyasi kadrolara ve siyasi iktidara ne demeli?!
Hakaret içermeyen, yurttaş duyarlılığı içeriğinde her sözü demeli?!
Derken de…
O siyasilere oy verenler olarak, herkes kendini tepeden tırnağa bir güzel sorgulamalı, yargılamalı!

Düşmanın, düşmanların çöplüğü olmak, tam bağımsız olamamak kadar bana acı veriyor!
İçimi sızlatıyor!
2,5 ay sonra 68 yaşıma gireceğim, yazmaktan başka bir şey yapamamanın ezikliği içindeyim!

Ve…
Dünya lideri Kemal Atatürk’ümüz dönemindeki Türkiye’mizde yaşamanın özlemini çekiyorum!

O Türkiye’mizde…
Umutlar vardı!
Hayaller vardı!
Gayret vardı!
Çalışma vardı!
Kaynaşma, birlik, beraberlik, paylaşma vardı!
Okumak, düşünmek, üretmek vardı!
Aydınlanma, çağdaşlaşma vardı!
İnanmışlık vardı!
Sevgi vardı!
Sevda vardı!
Sağlık vardı!
Aşı vardı!
Mutluluk vardı!
Aş, iş vardı!
Komşusu açken tok yatmayan vardı!
Saygı vardı!
Saygınlık, itibar, güven vardı!
Kalkınma vardı!
İnanç vardı!
Tam bağımsızlık vardı!
Hak, hukuk, adalet vardı!
Barış, kardeşlik vardı!
Düşmanlara korku veren güç vardı!
İnsana, insanlığa örnek olan içtenlik, ışık vardı!

Vardı da vardı!

Çok kısaca:
Dünya lideri Kemal Atatürk’ümüz sonrası olanların hiç biri yoktu!

Çok geç oldu…
Artık Türk halkı tarihsel gerçeklerini bilmeli, tarihsel gerçekleriyle yüzleşmeli!
İç-dış düşmanlarını tanımalı!
Kılı kırk yararak temsilcilerini kendi seçmeli!
Özlemi çekilen “dünya lideri Kemal Atatürk dönemi Türkiye”yi yeniden yaşama geçirmeli!
Hiç zor değil!
Öyle bir kolay ki!
Yeter ki, dünya lideri Kemal Atatürk’ümüzün “düşünme devri”mini iyi okuyalım, iyi anlayalım, birer “düşünen, sorgulayan, doğrularda kararlar alan, kararların arakasında duran insanlar” olalım!

İnanıyorum…
O l a c a ğ ı z !

Düşman, düşmanlığını belli etmeye cesaret edemeyecek!
Yaranmak için, Türkiye’mizin çöpünü, atığını almak için kapı aşındıracak, el-ayak öpecek, kendi aralarında kavgaya tutuşacaklar!

Bu günleri görmenin özlemiyle yanıp tutuşuyorum!..

DEVLET VE SİYASET İNSANI SUÇSUZSA, YÜCE DİVAN’DA YARGILANMAKTAN NEDEN KORKAR Kİ?!.

150 150 bakikarakol

Sembolleri önemserim.
Bana, “öz”ü yakalamakta, olanları anlamakta, olacakları öngörmekte şaşmaz ipuçları verirler.

Onu…
Siyasi düşüncesi, siyasi inancı, siyasi kararlılığı, siyasi savaşımıyla hep; çember sakallı görünceye kadar, “Tam bağımsız Türkiye, tam bağımsız Türk halkı” savaşımda zerre ikileme düşmeden, 49 yıl önce dün (6 Mayıs 1972) arkadaşları Yusuf Aslan, Hüseyin İnan’la darağacında canlarına kıyılan Deniz Gezmiş’mize benzetirdim.

İstanbul 2’inci Bölge CHP Milletvekili Aykut Erdoğdu’dan söz ediyorum.

Dört gün önce (4 Mayıs 2021 Salı) www.gercekgundem.com internet gazetesinde haberini gördüm.

www.gercekgündem.com internet gazetesi, Erdoğdu’nun twitter hesabından yaptığı paylaşımları, “CHP’li Aykut Erdoğdu: Sayın Erdoğan, vatana ihanetten yargılanmanız için bütün gücümle çalışacağım!”
https://www.gercekgundem.com/siyaset/272085/chpli-aykut-erdogdu-sayin-erdogan-vatana-ihanetten-yargilanmaniz-icin-butun-gucumle-calisacagim?utm_source=share-twitter başlığı altında haberleştirmişti.

Dikkatlice okudum.

Yakın zamanda CHP Genel Başkan Yardımcılığı da yapan Milletvekili Aykut Erdoğdu, siyasi yergide elbette bulunabilirdi.
Hakkıydı.
Ancak…
Paylaşımları bayağı kişisel ve öfkeliydi!
Yerdim!
Hemen usuma (aklıma), aleyhlerine olan her şeyden siyasi kazanım çıkaran AKP ve AKP’nin profesyonel trolleri geldi.

Öyle de oldu!

Atanmış Cumhurbaşkanı Yardımcısından, bir diğer atanmış Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanından tutun, https://www.internethaber.com/chpli-aykut-erdogdudan-skandal-paylasimlar-ak-partiden-sert-tepki-yassiada-katliam-orgutu-2182179h.htm trollere, yandaş yalakalara kadar ayağa kalktılar, vay efendim, sen nasıl “Sayın Recep Tayyip Erdoğan bundan önce olduğu gibi bundan sonra da sizi seçimle indirdikten sonra Vatana ihanetten yargılanmanız için bütün gücümle çalışacağım” dersin açıklamaları yaptılar.

Bunlarınki bir yana…
AKP Sözcüsü Adana Milletvekili Ömer Çelik çıktı “Yine Yassıada zihniyeti hortlamış. Cumhurbaşkanımızı ‘vatana ihanetten yargılamak’tan bahseden seviyesizlik aynı Yassıada zihniyeti gibi kendini ifade etmiş. Şehit Başbakanımız Menderes’in katillerinin diliyle konuşmaya devam ediyorlar”
https://www.sozcu.com.tr/2021/gundem/akpli-omer-celikin-ifadelerine-chpli-aykut-erdogdudan-yanit-6413846/ dedi, özetle şöyle sürdürdü:
“Devlet teşkilatını suç örgütü olarak nitelendirip devletin başı olan Cumhurbaşkanlığı makamını örgüt lideri olarak nitelendirmek Türkiye’nin FETÖ’den tanıdığı bir dildir. Menderes’in katillerinden Fetö’ye kadar hepsi aynı millet düşmanı dili kullandılar.
Şimdi aynı seviyesiz dili, CHP’li bir siyasetçinin devraldığını ve aynı ifadeleri tekrarladığını görüyoruz. Cumhurbaşkanımızı yargılamaktan bahsedenlerin katliamcı niyetini biliyoruz. Milletimiz bunlara her zaman cevabını verdi. Ve vermeye devam ediyor.
Kendisine siyasi şantajda bulunulduğunu iddia eden bu seviyesiz siyasetçi, iddiasını ispat etmek için mahkemeye gidip şikayetçi olmuyor. Bunun yerine Cumhurbaşkanlığı makamını Yassıada katillerinin diliyle hedef alıyor. Bu dil, millet düşmanı bir dildir.
Allah bir daha Yassıada katillerine fırsat vermesin. Biz bu zihniyete karşı demokrasi ve namus nöbetimizi ömrümüzün son nefesine kadar sürdüreceğiz. Milletimiz varolsun.”

“Seviyesiz dil” mi?!
“Millet düşmanı dil” mi?!

Güldürmesin!
“Seviyesiz dil” ve “Millet düşmanı dil” konularında en son konuşacak olduklarını yutturacağını mı sanıyor?!
Hem…
Yüce Divan’da da olsa, suç işlememiş, suçsuz siyaset ve devlet insanı yargılanmaktan neden korkar ki?!
Ve…
Neden korksun ki?!
Gider yargılanır, aklanır, daha bir değer, saygınlık kazanır, siyasi sicili ak pak olur!
Tedirginlik, korku niye?!
Hele de…
60 küsur yıl önce yaşanılanı, 60 küsur yıl sonra söylenmiş siyasi içerikli sözü, sözleri özdeştirmenin gayreti ve paniği neden?!

Çelik bunları diyecek, Aydoğdu yanıtsız bırakır mı?!:
“Birden hepiniz panik oldunuz… Sizin Yassıada hikayelerinizi ben yemem… Siz benim gözümde vatana ihanet çetesisiniz…
Ve ben bu Milleti tanıyorsam… Alayınız hesap vereceksiniz…
Yok diyorsan ağanla konuş erken seçim yapalım… İyi geceler dilerim…”

Arkasından…
AKP Genel Başkanı Cumhurbaşkanının, Aykut Erdoğdu hakkında 250 bin TL’lik manevi tazminat davası açtığı https://www.gercekgundem.com/siyaset/272235/erdogandan-chpli-aykut-erdogduya-250-bin-liralik-tazminat-davasi?utm_source=share-twitter haberi internet basınına düştü.

Dahası…
6 Nisan 2021 Salı gecesi saat 21.52’de @BakiKarakol twitter hesabımdan AYKUT ERDOĞDU…
İSTANBUL CHP MİLLETVEKİLİ…
6 NİSAN 2021 SALI GECESİ KRT TV KANALINDA “ŞİMDİKİ ZAMAN” PROGRAMINDA…
DEVRİMCİ BİRİ…
AMA…
GERİCİ DİNCİLER GİBİ “ÇEMBER SAKAL” BIRAKMIŞ!..
HANGİ NEDENDEN VEYA NEDENLERDEN ÖTÜRÜ?!.
“SENDE Mİ?!.” DİYOR, AYIPLIYOR, KINIYORUM!.. https://twitter.com/BakiKarakol/status/1379507280161480713
biçiminde paylaşımda bulunarak, yerdiğim hemşerim Aykut Erdoğdu için, bir diğer hemşerim, yandaş Sabah Gazetesi’nin yazarı Mahmut Övür, dün “CHP’nin Parsadan’ı Aykut Erdoğdu” https://www.sabah.com.tr/yazarlar/ovur/2021/05/06/chpnin-parsadani-aykut-erdogdu?f=sm&utm_source=twitter.com başlıklı yazsıyla Erdoğdu’yu yerden yere vurmuş.
AKP’den Milletvekili olmak özlemiyle yanıp tutuşan Övür, herhalde veya büyük olasılıkla, eski siyasetçi, Milletvekili, Bakan ve Başkan Tansu Çilleri dolandıran, cezaevinde de öldürülen ünlü dolandırıcı “Selçuk Parsan”ı ve onun dolandırıcılığını unutmuş!
Ya da…
Dün saat 12.11’deki paylaşımımda yazdığım gibi davranmış:
YANDAŞ YALAKA YAZARLARIN ÖNDE GİDENİ MAHMUT ÖVÜR GENE “GÖREVİ” GEREĞİ SAPLA SAMANI KARIŞTIRDI!..
MİLLETVEKİLİ OLAMADI GİTTİ!..
OLAMAZSA, GÖZLERİ AÇIK GİDECEK!..
https://twitter.com/BakiKarakol/status/1390232661420085249

Övür ve Övürler nereye, ne zamana kadar sapla samanı karıştıracaklar?!

https://www.gercekgundem.com/siyaset/272515/chpli-erdogdudan-whatsapp-yazismalarini-ifsa-eden-sabaha-yanit-ilk-defa-devlet-eliyle-takip-ettiklerini-acik-ettiler?utm_source=share-twitter linkinden haberini okumanızı isteyeceğim Aykut Erdoğdu da lütfetsin, bir ay bir gün oldu, çember sakal neden bıraktığını açıklasın!..

İKTİDARI- MUHALEFETİ, SİYASİ KADROLAR “YUTTURMA”YI BIRAKSINLAR, OKUSUNLAR, “MİLLİ İRADE” NEDİR ÖĞRENSİNLER!..

150 150 bakikarakol

Evet…
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, “yeni bir Anayasa nasıl yapılır ve Milli İrade nedir” bilmiyor!

Cumhur İttifakı, Cumhur İttifakı İktidarı ortağı AKP de bilmiyor!
“Kendi iradeleri”ni, “Milli İrade” diye anlatıyorlar, yutturuyorlar!

Yalnız bunlar değil, siyasi muhalefet partileri de öyle!..

Dahası…
Önceki dönemdeki iktidarlar, muhalefet partileri de aynı!..

Taaa, dünya lideri Kemal Atatürk sonrasına uzar!..

Özünde bu bir, Çanakkale ve Ulusal Kurtuluş Savaşı’nda yenilen, işgal ettiği İstanbul’u terk etmek zorunda kalan, yıllardır bunların ezikliği ile kinlenen düşman emperyalist Britanya İmparatorluğu / Krallığı senaryosudur!
Uygulayıcıları ise…
Fevzi Çakmak, İsmet İnönü ikilisi, Demokrat Partisi, CHP-Adalet Partisi ve sonrası iktidarlar, siyasi muhalefet kadroları!..

Eski Türk Dil Kurumu’nun Türkçe Sözlük’ünde “Milli İrade” sözcükleri tek tek şöyle tanımlanır:
Milli, “Ulusal”; İrade, “1- İsteme, 2- Buyrultu, 3- Bir şeyi yapmayı veya yapmamayı belirten güç, istemek yetkisi”.

Ulusun halkı, kılı kırk yararak, “bilgi ve istem” aktarımda buldukları belirli sayıdaki insanları, kendilerini temsil etsinler diye seçerler.
Adlarına “Milletin vekilleri” yani “Milletvekilleri” denen insanlar, içinden çıktığı milletin veya halkın istemleri doğrultusunda karar verici, karar alıcı ve uygulayıcı, uygulatıcı olurlar.
Seçtiklerini gene kendi hallerine bırakmazlar, onları izlerler, gözetlerler, gerek gördüklerinde uyarırlar, bir sonraki seçimde de memnun olduklarını seçerek ödüllendirirler, memnun olmadıklarını seçmeyerek cezalandırırlar.

Demokratik, laik parlamenter sistemde durum budur.

Yasamaya ve yürütmeye (yönetime), halkın iradesi gerçek anlamda yansımıyorsa, o ülkede/ülkelerde “demokratik, laik parlamenter sistem”in adı varsa da kendi yoktur; iktidar erkini ele geçirenlerin “baskıcı, keyfi, iradeleri” söz konusudur!

Kılı kırk yararak, vekilini seçemeyen halk/millet, iktidar erkini ele geçirenlerin, usa (akla) hayale gelmeyen, ardı arkası da kesilmeyen baskılarını yaşar, sersefil olur; ülke, uluslararası alanlarda itibar, saygınlık yitirir!

Türkiye, Türk halkı bugün bu tablo içinde!

İç-dış sermayenin siyasi yaşama kattığı partilerin ve o partilerin başına oturttuğu “Genel Başkan” ya da “lider” sıfatlıların, kendilerini seçenlerin yönlendirmeleri doğrultusunda yaptıkları “Milletvekili listeleri”ne ad ve soyadlarını, unvanlarını yazdıkları “özel seçilmişler”e, seçimlerde sandığa gidip oy verildi!
Bu oy vermenin adı da “Seçmen vatandaş, vekilini seçti” oldu!
Buna da “Milli İrade” denildi!
Ne alakası var!

Halk, bilgileriyle donattığı, kılı kırk yararak, kendi iradesiyle vekilini seçememiş, önüne dayatılırcasına konulan “Milletvekili listesi”ndekilere gitmiş oy vermiş!
Buna nasıl “Seçmen vekilini seçti” denir?!
Denmesi, denilmesi, denilebilmesi etik mi, doğru mu?!
Değil!

Başkalarının seçtiklerine oy verilerek, Milletvekili seçilenlerin, halkın iradesinin savaşımını vermeyecekleri, Milletvekili seçilmelerini sağlayanların iradesinin hizmetkârı olacakları apaçık ortada!

Bilmem, daha başka anlatmama, ayrıntılara girmeme gerek var mı?!

Dünya lideri Kemal Atatürk’ün düşünceleri ile mayalı onurlu, saygın Türk halkı, bütün bu yaşananların ayırtında (farkında), bilgi ve bilincinde, gözlerinin içine bakarak, arlanıp kızarmadan hala “Milletin iradesi, Milli İrade” diyenlere hem diş sıkıyor, hem gülüyor!

Halktan kopuk siyasi kadrolar göremiyorlar, körler!
Sandığa çakıldıklarında ayıkacaklar!
Halk İradesi’nin kararını, kararlılığını, yaşamlarının bitimine değin, bedenlerinde, beden içi organlarında hissedecekler!
Abartılı bulup inanmadılarsa, not alsınlar, ilk seçimde yüzüme vursunlar!
Ama vuramayacaklar!
Çünkü…
Y a n ı l m a y a c a ğ ı m ! . .

BAHÇELİ “ANAYASA NASIL YAPILIR, MİLLİ İRADE NE DEMEK?!” BİLMİYOR!.. İTTİFAK VE İKTİDAR ORTAĞI AKP DE!..

150 150 bakikarakol

Ucube “Partili Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi”nin tek dayanağı “Cumhur İttifalı”nın küçük ama büyük ortak AKP’den çok daha etkili MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli dün partisinin genel merkezinde “özel gündemli” basın toplantısında “Cumhuriyet’in 100. Yılında 100 Maddelik Yeni Anayasa” http://www.mhp.org.tr/htmldocs/mhp/4813/mhp/Milliyetci_Hareket_Partisi_Genel_Baskani_Sayin_Devlet_BAHCELI__nin_Parti_Genel_Merkezinde_duzenledikleri_Basin_Toplantisi_Metni_.html başlığı altında başlattıkları ve sonlandırdıkları “100 Maddelik Yeni Anayasa taslağı” çalışmalarını açıkladı.

İttifak’ın ve İktidar’ın büyük ortağı AKP’den ilk değerlendirme, Grup Başkanı –Amasya Milletvekili- Naci Bostancı’dan https://www.cumhuriyet.com.tr/haber/akpden-mhpnin-100-maddelik-anayasa-taslagina-ilk-yorum-1833402 geldi:
“Sayın Bahçeli’nin Cumhuriyetin 100. Yılında 100 maddelik yeni anayasa teklifini memnuniyetle karşılıyoruz. Bizim de anayasa yazım sürecimiz bitmek üzere. Detaylarıyla birlikte inşallah bayramdan sonra uygun bir vakitte kamuoyu ile paylaşılacaktır. Anayasalar toplumsal uzlaşma metinleri olmak durumundadır. Biz öncelikle Cumhur ittifakı olarak kendi içimizde bir çalışma yapar ve nihayet diğer partilerle bir süreç yürütmek isteriz. Parlamentoda temsil edilen tüm partiler Anayasa konusunda yaklaşımlarının ne olduğunu birer taslak metinle ortaya koyarlarsa bu yerinde olur.”

Tanrı aşkına Bahçeli ve Bostancı kaç yıllık siyasetçiler?!
Anayasa yapmanın böyle olmadığını bilmiyorlar mı?!

12 Eylül 1980 faşist askeri darbenin generalleri bile bunlar gibi düşünmediler, yapmadılar, yaptırmadılar!
82 Anayasası’nı, oluşturdukları “Danışma Meclisi”ne bıraktılar!

Bahçeli’nin dün açıkladığı “100 Maddelik Yeni Anayasa taslağı”, topluma “sunum” değil, dayatmadır!

AKP’nin de önümüzdeki günlerde açıklayacağı “Yeni Anayasa” taslağı, üç aşağı, beş yukarı aynı içerikte ve “dayatma” amaçlı olacak!

Bir araya getirilmiş, yazgı (kader) birliği yaptırılmış iki ortağın, kendilerinin ve kendilerini iktidara taşıyanların siyasi geleceklerini, ekonomik çıkarlarını garanti altına alacak “Yeni Anayasa”da ayrı gayri düşme olasılıkları var mı?!
O l a m a z !..

Türk halkı, Bahçeli’nin “100 Maddelik Yeni Anayasa” taslak metnini açıkladığı dakikalar içinde elinin tersiyle itti!
Aynı tepkiyi, AKP’nin metninde de verecek!
Dahası…
Cumhur İttifakı, Cumhur İttifakı İktidarı ortakları AKP ve MHP’nin, halkoylaması (referandum) yoluyla onaya sunacakları “Yeni Anayasa taslağı”nı, yapacakları, yaptıracakları her türlü katakullilere karşın, yüzde 70 oranı üzerindeki “Hayır” oyu ile sandığa gömecek!

Bahçeli’nin dün bu dayattığı, Cumhur İttifakı olarak da ortak hazırlayacakları “Yeni Anayasa” metni bir-iki ekleme, çıkarmayla aynı olacağı çok net!

Dayatılacak taslak veya metinde, ucube “Partili Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi”nin adının, “Türk Tipi Başkanlık Sistemi” olarak değişeceğini; bu ülkenin kurtarıcısı ve bu demokratik, laik Cumhuriyet Devleti’nin kurucusu dünya lideri Kemal Atatürk’ün adının anılmayacağını göreceğiz!
Çünkü…
“Anaya nasıl yapılır” bilgisinden yoksun ve çöken, altında kaldıkları ucube “Partili Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi”nin hamalları Cumhur İttifakı ortakları AKP ve MHP, dayatacakları sözde “Sivil Anayasa”larını Türk-İslam Sentezi felsefesine, anlayışına oturtmuşlar!

Çağdaş “Anadolu Müslümanlığı”nın sahibi onurlu, yüce, Atatürkçü Türk Halkı’nın, Bahçeli’nin “Siyaseti gladyatör arenasına dönüştürmek akıl harcı değildir” sözünden etkilenerek, aynı sözü, kulakları yırtarcasına haykıracağını öngörebiliyorum!

“Kendi ayağımıza kurşun sıkacak kadar şuursuz olamayız.
Bindiğimiz dalı kesecek kadar ahmak olacak halimiz de yoktur” sözlerine katıldığım, “Elbette karar milletindir, takdir milletindir, irade milletindir” sözüne karşılık “Söylediğiniz gibi olun” çağrısında bulunacağım, “Darbeci bir özelliğe sahip ve parlamenter sistemin mantığına göre yapılmış mevcut Anayasa ile 15 Temmuz hain darbe teşebbüsü sonrası yönetim hayatımıza giren Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi, yani, Türk Tipi Başkanlık Modeli arasında onarımı, tamiri ve telafisi imkansız bir çelişki ve uyumsuzluk yumağı söz konusudur” tümceleriyle bitirdiği dünkü konuşmasında “Milli İrade” sözcüklerini de birkaç kere dillendiren Bahçeli’ye “Milli İrade nedir, ne anlıyorsunuz?” diye sormak isterim.
Biliyorum, yanıt gelmeyecek, sormakla kalacağım.
Ama ben yarınki yazımda, -büyük bir gelişme olmazsa- “Milli İrade”yi yazacağım.
Yaptıklarına bakarak, Devlet Bahçeli’nin “Milli İrade” anlayışıyla karşılaştırırsınız…

NE HAYAL, NE RÜYA!.. ÇOK YAKINDA YAŞANACAK GERÇEK!..

150 150 bakikarakol

SİYASİ MUHALEFETİ DİNLEMEYEN İKTİDAR, TOPLUMSAL MUHALEFET ERKEN SEÇİM İSTERSE GİDER!.. https://bakikarakol.com/siyasi-muhalefeti-dinlemeyen-iktidar-toplumsal-muhalefet-erken-secim-isterse-gider/ başlıklı yazımın son paragrafı şöyleydi:
“Yazımı bitirirken, siyasi muhalefete sormak istiyorum:
Seçim kazanamayacağını kendisi de çok iyi bilen iktidarın, seçimde her tür katakullileri yapacağından, yaptıracağından haberli misiniz, hazırlıklı mısınız, önlemleriniz var mı?!
Ve iktidarın yaptığı, yapacağı tarumarlarına karşın, gerçekten iktidara ve iktidar sonrasına –iktidarı zerrece aratmayacak koşulu, kaydıyla- hazır mısınız?!.”

Niçin bunları sormuştum?!:
Erken seçim ve sonrası konularında iktidarın söylediklerine inanmadığınız gibi, “siyasi muhalefet”in de söylediklerine, söyleyeceklerine inanmayın!
Çünkü…
Salon kürsülerinden, televizyon ekranlarından, radyo mikrofonlarından şakımaktan başka bir şey yapmıyorlar!
Arada bir il, ilçe geziyorlar, vatandaşlarla konuşuyorlar, vatandaşları dinliyorlar…
Amaaa…
Anlatmaları gerekenleri vatandaşa anlatamıyorlar!
En büyük eksikleri bu!
Eksiklerini gidermek için hiçbir şey yapmadılar, yapmıyorlar!
Ve yapmayacak görünüyorlar!

Neden?!

Ya “siyasi muhalefet”in ne olduğunu bilmiyorlar, ya da çok iyi biliyorlar, “görevleri gereği” yapmıyorlar!

Nasıl ki, astığı astık, kestiği kestik iktidarın çok kısa süre sonra dönüşü olmayacak biçimde gideceği kesinse, “siyasi muhalefet”in de gideceği kesin!

Siyasi muhalefet, silkinip kendine gelir mi?!.

Göreceğiz!..

Silkelenip kendine gelmesini isterim…

Önce…
Dağınıklığa son verip bir araya gelirlerse…
Eksiklerini giderirlerse…
Halka gitmeyi, halka anlatmaları gerekenleri, halkın anlayacağı, sorgulayacağı, tartışacağı, kabullenip sahipleneceği biçimde anlatmayı öğrenir, uygularsalar…
İşe…
Türkiye’nin gerçek tarihiyle…
Emperyalistlerin Türkiye üzerindeki düşünceleri, plan, proje ve işbirlikçileriyle…
Faşist askeri darbelerin neden yaptırıldıklarıyla…
Bölgesine ve mazlum dünya halklarına örnek olan demokratik, laik Atatürk Türkiye’sini, topraklarında güneşin batmadığı Britanya İmparatorluğunun / Krallığının istihbarat istasyonları gibi çalışan cemaat ve tarikatlar kullanılarak, gerici din devletine dönüştürülmek istendiğinin tana tane anlatılmasıyla…
20 yıl öncesine gelelim:
AKP’nin kim, kimler tarafından, ne amaçla kurdurulduğuyla…
Çok daha yakına gelelim:
AKP Genel Başkanı Cumhurbaşkanına en ağır sözler eden MHP’nin ve MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin, ne / neler gelişti ki 180 derece dönüşle, AKP’nin, AKP Genel Başkanı Cumhurbaşkanının yanında yer almalarıyla, Cumhur İttifakı ve Cumhur İttifakı İktidarı ortağı olmalarıyla…
B a ş l a r l a r s a . . .
Ve…
“Toplumsal muhalefet”in oluşumuna emek harcarlarsa…
Bunda da içten, inandırıcı, başarılı olurlarsa…
Siyasi muhalefetin silkelendiğini, kendine geldiğini o zaman göreceğiz, kabul edeceğiz!

Bunun için de…
Türkiye’nin, Türk halkının, dünya lideri Kemal Atatürk’ümüzün, O’nun devrim ve ilkelerinin, Türk halkının kutsal dininin, ekininin (kültürünün), Cumhuriyet Halk Partisi’nin vb azılı azgın düşmanı emperyalist Britanya İmparatorluğu’nun / Krallığının başını çektiği doğulusu, batılısıyla, kuzeylisi, güneylisiyle bütün emperyalistlere, onların yol haritası “emperyalizme” karşı durmaları, yetmez “karşı koymaları” gerektiği bilgisi, söylem ve eylem içinde olmalarının kaçınılmazlığını herkesten önce çok iyi kavramalılar!
Yoksa “Yandı gülüm keten helva”!

Atatürk Türkiye’sinin antiemperyalist, çağdaş Türk halkı, kendi bağrından çıkaracağı siyasi kadrolarla toplumsal muhalefetini başlatacak, iktidarıyla muhalefeti seçim sandığına gömecek, iktidar koltuğuna oturacak, aydınlık yarınlara birlik, beraberlik kaynaşmasıyla yelken açacak!
Ne hayal, ne rüya!
Çok yakında yaşanacak gerçek!..

SİYASİ MUHALEFETİ DİNLEMEYEN İKTİDAR, TOPLUMSAL MUHALEFET ERKEN SEÇİM İSTERSE GİDER!..

150 150 bakikarakol

Önceki gün 1 Mayıs’tı!
@BakiKarakol hesabımdan şu paylaşımda bulundum:
EMEĞİN, EMEKÇİNİN, EMEK VE EMEKÇİ KADAR DEĞERLİ, KUTSAL, EVRENSEL GÜNÜ, 1 M A Y I S ‘MIZ, KUTLU OLSUN, DÜNYAMIZA IŞIK SAÇSIN!.. https://twitter.com/BakiKarakol/status/1388239654743379970

Aynı gün ANIMSAYACAKSINIZ:
UCUBE “PARTİLİ CUMHURBAŞKANLIĞİ SİSTEMİ”Nİ HALKOYUNA SUNANLAR, “KABUL EDİN, BİZE YETKİ VERİN, TÜRKİYE’Yİ UÇURALIM” DEDİLER…
KANANLAR OLDU…
ŞİMDİ MERAK EDİYORUM: O KANANLAR, KANDIKLARININ “… UÇURUMA…” DEMEK İSTEDİKLERİNİ YAŞAYARAK ANLAYABİLDİLER Mİ?!.
https://twitter.com/BakiKarakol/status/1388071337688698885
twitterımı da paylaşmıştım.

Ülke gerçekten çok kötü yönetiliyordu!
En son…
1 Mayıs 2021 Cumartesi günü…
Önlemleri alınmadan uygulamaya sokulan pandemi kararları -17 günlük sözde “tam kapanma”- yüzünden, iş yapamayan, evine ekmek götüremeyen Mersin Mut’tan kokaretçi 48 yaşındaki Murat Gümüş https://www.sozcu.com.tr/2021/gundem/kac-gundur-siftah-etmeden-dukkan-kapatiyorum-yazan-esnaf-intihar-etti-6406804/ ve İzmir Buca’dan on yıllık kahveci 50 yaşındaki Erdal Senözpak https://www.sozcu.com.tr/2021/gundem/izmirde-bir-kahvehane-esnafi-daha-intihar-etti-6407731/ kendi elleriyle yaşamlarına kıydılar!
Işıklar içinde uyusunlar.

İşçiler, gençler 1 Mayıs’ı kutlamak istediler, dövüldüler, yerlerde süründürüldüler!
Ulusun geleceği gençlere, ulusun üreteni işçilere, evrensel “Bayram” gününde bunlar yapılır mı?!
Gençlik nasıl “gelecek”, işçi nasıl “üreten” olacak?!
Bu, ülkeye, ülkenin yarınlarına zarar vermek, ülke yönetememek değil midir?!

Sonra da, ülkenin iyi yönetilememesinden, kötü yönetilmesinden iktidar kadar sorumlu olan siyasi muhalefet “Erken seçim” der durur!
Onları, 1 Mayıs 2021 Cumartesi günü twitter hesabımdan gerçekleştirdiğim paylaşımımda “ruh çağıranlar”a benzettim.
Şöyle:
MUHALEFET PARTİLERİ HER DEFASINDA İKTİDARA “SANDIĞI GETİR”, “SEÇİM KARARI AL” DEDİKÇE USUNA (AKLINA), GÖZÜMÜN ÖNÜNE RUH ÇAĞIRANLAR GELİR, ONLARIN “EY RUH, BURADAYSAN SES VER” SESİ KULAKLARIMDA ÇINLAR… GÜLMEYİN, ŞAKA DEĞİL… https://twitter.com/BakiKarakol/status/1388139281177264131
Haksız mıyım?!

“Seçim kararı al” diye iktidara yakarıyorlar!

İktidar ise “Muhalefetin dediği ile iş yapmıyoruz” https://www.gazeteduvar.com.tr/omer-celikten-ruhsar-pekcan-yaniti-muhalefetin-dedigiyle-is-yapmiyoruz-haber-1520617 diyor!

İktidar bu ve buna benzer sözleri defalarca söyledi, siyasi muhalefet hala umutlu ve beklenti içinde!

İktidar “Seçim süresinde, 2023’te” diyor, kestirip atıyor, siyasi muhalefet söylem olarak “sandığı getir” zorlamasında!

İktidar, siyasi muhalefet istedi, istiyor diye erken seçim kararı almayacak; çıkarına en uygun zamanı kollayacak 2023’den önce ya da gününde -2023’te- seçime gidecek.

İktidar tek bir koşulla “erken seçim kararı” alır:
Toplumsal muhalefet “erken seçim” isteminde bulunur, kararlılık gösterirse…

İşte siyasi muhalefet bundan habersiz!
Habersiz olduğu için, topluma erken seçimin gerekliliğini, kaçınılmazlığını anlatamadı, toplumu yanına çekmedi, “Sandığı getirin” diye kükretemedi!
Kendi konuştu, kendi dinledi!

Katılıyorum:
Ülke yönetilemiyor, kötü yönetiliyor!
Çare “erken seçim”!

Ama önce siyasi muhalefet, iktidarın ağzına bakmayı, iktidardan medet ummayı bıraksın, yüzünü halka dönsün, halkla iletişim kurmayı, halka anlatmak istediklerini anlatabilmeyi öğrensin, halkı yanına/arkasına alsın ve halkla yürüsün!
İşte o zaman, iktidar söz dinler, erken seçim kararı alır!

Yazımı bitirirken, siyasi muhalefete sormak istiyorum:
Seçim kazanamayacağını kendisi de çok iyi bilen iktidarın, seçimde her tür katakullileri yapacağından, yaptıracağından haberli misiniz, hazırlıklı mısınız, önlemleriniz var mı?!
Ve iktidarın yaptığı, yapacağı tarumarlarına karşın, gerçekten iktidara ve iktidar sonrasına –iktidarı zerrece aratmayacak koşulu, kaydıyla- hazır mısınız?!.

  • 1
  • 2