BAHÇELİ, İMAMOĞLU’NU YERERKEN, ORTAĞININ İBB BAŞKANI İKEN İL İL DOLAŞTIĞINI GÜNDEME TAŞIDIĞININ, SORGULADIĞININ AYIRTINDA MI?!.

  • 0
150 150 bakikarakol

KENDİ DE “ATANMIŞ BÜROKRAT” OLAN CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI OKTAY, DEVLETİN MEMUR VE BÜROKRATINA “ÇALIŞANLARIMIZ” DEDİ!.. başlıklı yazımı, yazımdaki “Oktay’ın, devletin bürokratları, memurları için ‘çalışanlarımız’ demesi ve bir atanmış olmasına karşın, Kamutay’ın 2’inci büyük siyasi partisinin -seçilmiş Milletvekili- Genel Başkanına ‘hodri meydan’ çekmesi, sizin de dikkatinizi çekmiştir!” https://bakikarakol.com/kendi-de-atanmis-burokrat-olan-cumhurbaskani-yardimcisi-oktay-devletin-memur-ve-burokratina-calisanlarimiz-dedi/ tümcemi, partim CHP’min başındaki “adı lazım değil” okumuş olmalı ki, dünkü grup konuşmasında özetle şunları söyledi:

Hafta sonu bir video paylaştım. Devlet memurlarına, “Görevinizi iyi yapın” dedim. “Siz saray ve şürekasının, Erdoğan ve ailesinin memurları değilsiniz. Siz şerefli Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin memurlarısınız” dedim. “Buna göre hareket edin” dedim. “Pazartesi günü, 18 Ekim; kim yasa dışı talimat verirse orada durun ve yapmayın.” Ben bunları söyledim. Bremen Mızıkacıları harekete geçti, saraydan başlayarak en aşağıya kadar. Vay efendim, neymiş? Devlet memurlarını ben tehdit ediyormuşum. Neymiş? Vesayet özlemi içindeymişim. Neymiş? Efendim bir darbeci zihniyetmiş. Allah akıl fikir versin. Bari usturuplu bir şey söyleyin ya. Yahu arkadaş, “Ben hırsızlığa bulaşmayın, hırsızlık için kim talimat veriyorsa ona uyumayın” diyorum. “Hayır” diyorlar. “Bunu niye söylüyorsun? Hazır malı götürürken böyle bir lafı niye ettin?” Edeceğim. Efendim savcılığa suç duyurusunda bulunacaklarmış. Bulunmazsanız namertsiniz, bulunun. Sarayın avukatları, Cumhuriyet Savcılığına suç duyurusunda bulunacakmış, Erdoğan’a hakaret içeren ifadeler varmış. Lafa bakın: “Hırsızlık yapmayın” diyorum. Demek ki “Hırsızlık yapın” desem hakaret içermeyecek, hiçbir şey olmayacak. Bir de sarayın baş memuru var; Fuat Bey, baş memur. O da diyor ki: Vesayet ve paralel yapı algısı oluşturmaya çalışıyormuşum ben. “Çalışanlarımızın -altını çiziyorum- her kesimini tehdit eden ve şaibe altında bırakan bırakanlar hakkında suç duyurusunda bulunuyorum.Çalışanlarımızın diyor. Kimsin sen? Devlet memuru ne zamandan beri senin çalışanların oluyor? Ne demektir bu? “Bizim talimat verip de malı götürdüklerimize dokunma, onlar bizim çalışanlarımız”; öyle diyor. Bu lafı kullandığın andan itibaren, toplumu bölüyorsun sen. Devletin memuru, devletin işini yapar, milletin hizmetindedir. 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu(…)“Milletin hizmeti için, devletin geleceği için, devletin bekası için çalışmak zorundadırlar” diyor. Biz ne diyoruz? “Size yasadışı kanun dışı talimat verenlere uymayın, orada durun” diyoruz. “Hayır durmasınlar” diyor; “Biz talimat verince malı götüreceğiz.” Gideceksin, Erdoğan ailesinin vakfından torpil yapacaksın, devlete yerleşeceksin, ondan sonra “Bu yanlıştır” dediğimiz andan itibaren kıyamet kopacak. “Nasıl bunu söylersin?” diyor. Bazı bürokratlar şunu söyleyebilirler: “Emir aldık, o nedenle biz bunu yaptık.” Olmaz, kanun dışı emre uymayacaksın. Anayasa diyor, ben demiyorum.

Millet için çalışacaksın. Adı üstünde devlet memuru; “Sarayın memurları demiyorlar, “Devletin memurları” diyorlar. Sarayın memurları ayrı, devletin memurları ayrı. Mafyatik ilişkiler içine girenler sarayın memurlarıdır; talimatı oradan veya onların çocuklarının kurduğu vakıflardan alırlar. Şunu söylüyorlar: “Efendim siz devlet memurlarını tehdit mi ediyorsunuz?” Söyledim. Hiç kimseyi, yasal ölçüler içinde çalışan hiç kimseyi tehdit etmek benim haddim değildir. Kim devletine, milletine hizmet ediyorsa benim başımın üstünde yeri vardır. Ama mafyatik ilişkilere girenler, “Onları tehdit mi ediyorsun?” diyorlarsa, evet onları tehdit ediyorum. Kimsenin hakkını yedirmeyeceğim. Kul hakkı yiyecek, her türlü rezilliği yapacak, mafyatik ilişkilere girecek, malı götürecek; “Efendim Kılıçdaroğlu buna hiç ses çıkarmasın.” Niye ses çıkarmayayım? Sen ses çıkarmıyorsun zaten, sen malı götürenlerin sırtını sıvazlıyorsun, ben bunu gayet iyi biliyorum.

https://www.chp.org.tr/haberler/chp-genel-baskani-kemal-kilicdaroglu-tbmm-chp-grup-toplantisinda-konustu-19-ekim-2021

 

Ayrıca…

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli 21 Eylül 2021 Salı günü grup konuşmasında “Türkiye’de Kürt sorunu diye bir sorun yoktur”; 2 gün sonra da (23 Eylül 2021 Perşembe) AKP Genel Başkanı Cumhurbaşkanı, New York’taki Türkevi’nde gazetecilere açıklamalarda bulunurken, Türkiye’de böyle bir sorun yok” dediler.

Ben de 27 Eylül 2021 Pazartesi günlü UCUBE “PARTİLİ CUMHURBAŞKANLIĞI HÜKÜMET SİSTEMİ” DE KÜRT SORUNU AĞIRLIĞINDA BİR SORUNDUR!.. https://bakikarakol.com/ucube-partili-cumhurbaskanligi-hukumet-sistemi-de-kurt-sorunu-agirliginda-bir-sorundur/ başlıklı yazımda “Ülkelerde var olan her şeyin bir sorun yanı vardır” diye yazdım.

Bahçeli dünkü (19 Ekim 2021 Salı) grup konuşmasında  http://www.mhp.org.tr/htmldocs/mhp/4898/mhp/Milliyetci_Hareket_Partisi_Genel_Baskani_Sayin_Devlet_BAHCELI__nin_TBMM_Grup_Toplantisinda_yapmis_olduklari_konusma_19_Ekim_2.html, İnsanın olduğu her meskûn mahalde, yaşadığı her zemin ve saha içinde ya bir sorun ya da bir talep vardır. Bu da son derece doğal ve beklenen bir durumdur” diyerek, kendi tezini çöpe attı, doğruda buluştu, beni de doğruladı.

Bahçeli, dünkü grup konuşmasında özetle nalına da vurdu, mıhın da; uyardı da, tehdit de etti:

Millet ne diyorsa onu yapacağız. İnsanımız neyi istiyorsa onu sağlayacağız. Çünkü biz Cumhur İttifakı’yız. CHP istismar eder, İP inkar eder, HDP ise mayasına ve meşrebine uygun şekilde ihanet üstüne ihanet eder. Demokratik hükmün icra günü geldiğinde, yani sandık er meydanına çıktığında bunlar dünyanın kaç bucak olacağını Allah’ın izniyle görecekler, dimyata pirince giderken evdeki bulgurdan olacaklardır. Selamsız ve sevimsiz bir siyaset devşirmesi şahsıma yönelik, ”‘Bahçeli krizlerin ortağıdır demiş, halt etmiş, küçük aklının dibini sergilemiş. Ortada bir kriz yoktur. Velev ki olsa bile, bundan memnun olamayız. Eğer Cumhur İttifakı’nın bir ortağı olarak hesap vermemiz gerekiyorsa da seve seve veririz.

Biz krizlerin ortağı değiliz, insanımızın dert ortağıyız, Cumhur İttifakı’nın yılmaz ortağıyız, milletimizin can beraberiyiz.

Siyasetteki adını, sanını, unvanlarını ve müktesebatını borçlu olduğu partisine ve liderine vefasızlık yapan biliniz ki her türlü kepazeliği yapar, her türlü satışı yapar, her türlü dönüşü yapar, bugüne kadar da yapmıştır. Kılıçdaroğlu utanmadan, sıkılmadan sormuş: Osman Kavala neden hapiste? Selahattin Demirtaş neden hapiste? Osman Kavala Sorosçu’dur, Selahattin Demirtaş teröristtir. Teröristin yeri de hukukun üstün olduğu tüm demokratik ülkelerde demir parmaklıkların arkasıdır. Kılıçdaroğlu terörist Demirtaş’ın CHP’nin başına çökmüş gölgesidir. Bir siyasetçinin ilk başta duruşu olacak, dengesi olacak, tavrı açık olacak, çizgisi berrak olacak, ya milli olacak ya da zilletin çukurunda olacak. Arası yoktur, ortası yoktur, orası burası yoktur.

Tıpkı Humeyni gibi, Türkiye’ye gelmesini bekledikleri Fetullah Gülen’e fazla umut bağlamasınlar, çünkü teröristbaşı Gülen’in geldiği gün öldüğü gün olacaktır. İkazla söylemek isterim ki, CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, bürokratlara değil İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı’na kafa yormalı, onu fazla serbest bırakmaktan sakınmalıdır. Sadece boş zamanlarında belediye binasına ve İstanbul’a uğrayan bu şahsın gezmediği, gitmediği yer neredeyse kalmamıştır. Gözümüzden kaçtığı sanılmasın, sipariş bir senaryo devrededir. Görev sahası İstanbul’la sınırlı olan bu belediye başkanının il il, ilçe ilçe gezmekteki amacı nedir? Varmak istediği yer neresidir? Hatta Yunanistan ziyaretine niye ihtiyaç duymuştur? Neyin hazırlığı içindedir? Kimlerin dolduruşuna gelmiştir?

Birbirlerine güvenmeyen bir ittifaka bu millet hiç güvenir mi?

Birbirlerine çalım atmak için fırsat kollayan fikirsiz, hedefsiz, ruhsuz ve samimiyetsiz curcuna ittifakına Türkiye teslim edilir mi? Cumhur buna asla “Tamam” demez. Millet, kökü dışarıda, özü yabancı başkentlerde olan CHP’sinden İP’ine, HDP’sinden diğerlerine kadar zilletin bütün ortaklarına demokrasiyle direnir, geldikleri gibi de yollamasını mutlaka bilir.”

 

Kriz gerçeğini yok sayan, seçim sonrası için tehlikeli sözler eden Bahçeli, İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu’nu yererken,  AKP Genel Başkanı Cumhurbaşkanının, 1999 öncesi İBB Başkanı iken il il, ilçe ilçe Türkiye’yi dolaştığını gündeme taşıdığının ve sorguladığının ayırtında (farkında) mı?!.

  • 0

Yorum Yaz

Email adresiniz paylaşılmayacak.